10 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Blliskesnmninsizneii 10 . Temmüz -- eesesei eee seseeesesAARAREAEE KK GA Salıdan Salıya Kutu Aklım yeni ermeye başladığı | zaman anneme sordum : — Ben nasıl dünyaya geldim? Cevap verdi; — Bir kutu içinde gökyüzünden düştün ! Keşki böyle cevap vermeseydi, keşki bu cevaba inanmasaydım.. Bütün — fenalıkların kutu içinde geldiğini öğrenmemiş olurdum. * Babam bir akşam eve bir kutu getirdi: — Bu senin'! Dedi. Kutuyu açtım. İçinde bir mektep çantası vardı: — Artık mektebe başlaya- caksın | Uzun seneler sürecek bir baş belâsının habercisi kutu içinde gelmişti. * Yaşım yirmi idi; başımda kavak yeli esiyordu. Kutu gibi bir) evin penceresinden boncuk gözlü bir genç kız yüzüme bakıp güldü; ben de güldüm: — Akşama altıda gel, bek- lerim... Saat altıyı iple çektim. Tam altıda elimde bir kultu şeker, kutu gibi evin kapısını çaldım. Kapıyı boncuk gözlü genç kızın yerine torba sakallı bir erkek açtı, ben daha: ümeköeinbaeieikimela kama Cümlesini - bitiremeden elim- deki şeker - kutusunu - elimden kapıp kafama indirdi: — Seni edepsiz çapkın seni ! * | Mektebi bitirmiş hayata karış- n l — Abhırlar asrileşecekmiş Ha- san Bey! — Güzel amma, bakalım hay- vanlar mi ? bir kız bulmuş; bana söyledi: — Bu kutudadaki taş bebek kadar güzel! İşin içine kutu kelimesi gir- asrileymeyi — isteyecekler diği halde nasıl oldu da: — Peki! Dedim, bilmiyorum. Evlendik. Annemin kutuda bebek - dediği kızı ilk gördüğüm gün ne oldu- ğunu anladım. Kutudaki bebekten ziyade, kabuğundan çıkmış bir plumbağaya benziyordu. * Zaman geçti yaşım ilerledi. Geçen gün bir kutu gördüm. Bu kutu biraz uzunca idi, üstü biraz kabarıktıktı, dört tarafında tahta sapı vardı, korktum. Kurktum amma, korktuğum ergeç başı- ma gelecek.. Bu cins kutu da, ömrümün sonunda; bu dünyadan 5 . srakei' ZP AA lE .. SON POSTA ea —— — Hasan Bey — Ne kadar destek koyn.ıı nafiledir; sen Eıni dinle de dostum temeli ıığlııılu.lıııııyı bak! |- — ———7 — e - PAZAR OLA FFLASAN BEY mesesk e see KUZUM Herkes bir şey istiyor, Veren de var mı kuzum?. Kimi yerim dar diyor, Bu dünya dar mı kuzum? Yine çatan çatana, Anlaşmazlar yan yana; Tak dedirtirler cana; Bu da bir kâr mı kurum? Lüzmm düzenlik dirlik, Famemeli hiç çiylik; Her sefor de uksilik İşe yarar mı kuzum? P. O.H. B. — Mereden geliyorsun Hasan Bey ? — Öyle bir yerden geliyorum ki, benim yerime sen gitmiş ol- saydın ayni işi yapamazdın ? — ??77?? Bezarola — Affedersinirz amma efendim siz Süheylâ Hanımın kendisi mi- siniz, yoksa kızı mı ? — Bu da nasıl sual Hasan Bey? — Ne bileyim, süslenip, bo- yamıp sokağa çıktığınız. zaman biribirinizden ayırt edilmez hale gel yorsunuz ! Lokantada Hasan Bey bir lokanta yemek yeyecekti. Garsona: — Evvelâ — bir. çorba sonra da bir balık yerim! Dedi, garson gitti, elinde bir tabak balıkla döndü: — Evveli çorba istemiştim! — Öyle amma Hasan Bey, siz çorbayı içinceye kadar bal- getir, f—— e ö | BUHRAN Yutulmuyor her bir söz, Demirden hap gibidir. Görür amma gören göz; Her şey serap gibidir. Tutulmuyor yakası, Yok buliranın şakası; Gelmiyor hiç arkan, Sökük çorap gibidir. Kalmış kemikle deri Yoktur yaranın yeri Dünyanın çektikleri Artık azap gibidir. P. O. H. B. — Bir kilonun dörtte biri kaç gram eder ? — Aşağı yukarı ikiyüz gram Hasan Bey.. — Tam esnaf olacak adam- mışsın ?İ. ğgin — kokmadan — duürabileceğine emin değilim! di Z e ae ea b ll #üğüelnin l İN el çai bi Gi aa eee B d e gel e li A G ll e ada gü e l D eeei l Ö el A < e L A A Genç bir kadındı; güzel gi- | yinmek, güzel görünmek isterdi. | Fakat huyu acayipti yüzünü haf- tada bir, bütün vücudunu ancak altı ayda bir yıkardı. Bir gön Hasan Beye sordu: — Zayiflamak istiyorum Ha- san Bey ne yapayım? — Banyo yapınız! — Banyo yapmak insanı <a- yıflatır. mı? — Zayiflatmaz amma kirlerini çıkartır, bu yüzden birkaç kilo eksilme imkamı vardır. Olabilir Bir kadın Hasan Beye, fotoğ- rafını gösterdi: — Yeni çıkarttım Hasan Bey amma kim gördise, çok çirkin çıkmış sana hiç benzemiyor, dediler, — Olabilir, bunu söyleyenler yüzünüze dikkatli bakmamış ola- caklar.. Edebi Bir genç hanım bir roman | okuyordu Hasan Bey gördü: ! — Güzel bir roman hanıme- | fendi, bilhassa bazı kısımları çok A edebi yazılmıştır. — Evet Hasan Bey amma ben onları atlıyorum. Kavga Karısı, Hasan Beye çıkışmıştı. — Bana darılacağın - zaman etrafına bak başkalarının yanında ulu orta lâf söyleme.. — Ne demek istiyorsun, şimdi burada kimse mi var da.. ” | — Var ya, ben varım, beni | adam yerine saymıyor musun? — Yakamı alacaklının elinden kurtarıp çarşıya gittim. “ — Bu sefer de ihtikâra kap- tırdın değil mi dostum ? Kime Hasan Bey anlattı: — Çok yoruldum, tramvayda Fatihten Harbiyeye gelinciye ka- | dar ayakta kaldım. Esasen tram | yaya bindiğim zaman yorgundum — Yolculardan — birine ric: etseydin yerini sana verirdi.. — Kime rica edecektim, traı « | vayda tek başıma idim! Bana Ait Değil Hasis yeni evlenmişti, Hasan Bey söy'edi: — Karımın dişleri çürümüş, yaptıracağım! — Desene masraf çıktı. — Ne münasşebet Hasan Beyl dişleri ben almadan evvel çürü- meye başlamıştı, diş yaptirma masrafı bana değil, kainpederi- me aittir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: