10 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

10 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A 10 Temmuz SON POSTA Sayfa z K '__1__ Hesap Yan Diye bağırmıştı... O zaman, | eaddeden gelip geçenler durmuş; civardaki dükkânlarda bulunan halk merakla koşuüşmuş; kalaba- lık bir anda caddeyi doldurmuş- tu.., Naci Bey: — Ey millet!.. Kabine, vatana ihanet ediyor. Kahramanca mü- dafaaya devam eden Edirme ka- lesini düşmanlara veriyor. Milletin şeref ve namusunu çiğniyor, Gi- delim bu hain kabineyi iskat edelim. Demiş, nutkunu kısa kesmişti. Zaten vaziyet, uzun sözlere mü- ait değildi.. Burada bu sahne cereyan ederken, Sirkeci ve babı- âli civarındaki kahvelerde bekliyen ihtilâlciler de ellerindeki ayarlı sa- atler tam üçe gelir gelmez hare- kete gelmişler.. Babıâlinin dış ka- pısının iki tarafile, binek taşmın altında üçer beşer içtima etmiş- ler.. Naci Beyin kısa nutkunu müteakip sür'atle yokuştan inen kafile ile birleşmişlerdi.. Enver Bey, Resne fotoğrafha- nesinin Öönünde atından — atla- miş; etrafım — kuşatan — Yakup Cemil, Çatalcalı Hakkı, Mümtaz, Hilmi Beylerle Babıâlinin dış kapısından içeriye dalmıştı. Ka- pinin iki tarafındaki nöbetçiler, bu ani hareket karşısında şaşır« mışlar; önde resmi Üüniformasile bulunan Enver Beyle, onu heye- €anla taldp eden sivil ve resmi elbiseli zabitlere ve diğer ihtilâl- cilere ne yapacaklarını bilemiyerek tereddüt içinde kalmışlardı.. Enver beyle —arkadaşları, koşa koşa binek taşının merdivenlerini çık- mışlar; arkalarından gelen Talât, Mithat Şükrü beylerle diğer itti- hatçıların sadaret sofasına girme- lerine yol açmışlardı. İhtilâlciler, bu saatte vükelâ heyetinin içtima halinde buluna- cağını hesap etmişler; ve, vüke- lâyı bep bir arada bastırmak istemlşlerdi. Halbuki bir tercüme hatası, bu hesabı. bozmuş; vüke- lânın muhtelif yerlere dağılmasına sebep olmuştu... Filhakika vükelâ meclisi öğleden sonra içtima et- mişti. Fakat —Hariciye Nazırı henüz gelmemişti. Sadrazam Kü- mil Paşa, Hariciye — Nazırının gecikmesini merak ederek evine telefon etmiş; Nazır Gabriyel Ef.: — Avusturya sefiri beni gör- meye geldi. Mühim birşey görü- #üyoruz. — Telefonla arzedemem. Yurim saate kadar geliyorum. Cevabını — vermişti.. Halbuki yarım saat geçmiş, Gabriyel Ef, gelmemişti. Başta Kâmil Paşa olduğu hbalde — bütün — vükâla Avusturya sefirinin bu ziyaretin- den ve görüşülen meselenin bu kadar temadi etmesinden telâş içindelerdi. Nihayet bir saat son- ra Gebriyel Ef. meclis salonuna girmiş; dün akşam (meclisi meş- veret)te okunacak cavabi notanın fransızca — tercümesi — Üzerinde, Avusturya sefirinin bazı tadilât icra ettiğini söylemişti. Nazirlar, müttefikan bu tadi- lâta itiraz etmişler.. Notayı meclis buzurunda yeniden kelime be kelime Fransızçaya tercüme ettir- mişler.. Bu şekilde yazılmak üzere kaleme göndermişler.. Ve boş İTTİHAT « TERAKKIİ ” — Her hakkı mahfuzdur — Dörd »Ziya Şakir E Babiıâli Baskınının cü Kısım No. 147 lışlığına zaman geçirmemek için başka işlere — geçmişlerdi.. - Sadrazam Kâmil Paşa, bazı evrakı tetkik etmekle meşgul oluyordu. Maliye Nazırı Abdurrahman Bey, süfera salonunda, Haydarpaşa - Bağdat şimendifer hattı müdürüumumisi M. Hügnen, Türl Milli bankası direktörü Mister gam, Mösyö Metcerve Mosoros Beylerle bir mu- kavelename müzakere ediyordu.. İşte bu sırada, sadaret dairesinin geniş sofasında ihtilâlcilerin gürültüsü duyulmuşta. Deniz Nasıl Doğdu ?., _İlk Anında Bir Tesşdü_f Edildi Nasıl Yaşadı?.. 10-7- 984 — Nasıl Öldü?, Vükela heyetini içtima halinde zanneden — Enver Beyle — arka- Hitlerin Muavini Konuşuyor Alman Devletini Ancak Şiddetli Hareketlçr Kurtarabilirdi ( Baştarafı 1 inci sayfada ) eski muharipler arasında M. Hit- lerin garp komşularımızla anlaş- mak için yaptığı gayretlere mü- Bait bir cereyan müşahede ettik. Biz sabık muharipler, kifayetsiz bir diplomasinin bizi bir kerre daha bir felâketi içinde tahrip etmesini istemiyoruz. Her tarafta asker son harp- fen mes'ul olmadığını hissetmek- tedir. Şurası malüm olsun ki, Alman- yada askeri bir tenezzüh yapmak isteyenler bir duvara çarpacak- lardır. ,, M. Hes burada, bilhassa Fransaya hitap ederek demiştir ki: — Harp esnasında Fransa, arazisinin en küçük bir parçasını en son eacaerjile müdafaa etti ve barp fikrile oynayarak : “— Hele bize hücum etmeye, Almnnyaya girmeye cesarat et- sinler,, diye bağırdığımız zaman Fransız sabık muharibi bizi anlı- yacaktır. Dünya yeni Almanyayı anlamasını öğrenecektir. Fransız milleti bizzat kendi toprağının nasıl müdafaa edildiğini bilir ve eski Alman muharibi de Fransız eski müharibine hürmetten gerl kalmaz, zira müttefikler davası uğrunda en çok kan döken Fran« sanın resmi mümessillerinin bu anlaşma fikrine pek te uymayan sözler söylediklerini işitmekle be- raber Fransa hükümetinin de, suk hu iştediği hakkındaki ümidimizi muhafaza ediyoruz. M. Hes bundan sonra Fransa Hariciye Nazırı M. Bartuyu pek ziyade hararetle methüsena etmiş ve demiştir ki: " — Bütün Fransız ve Alman- ların Fransa - Almanya anlaşma- sında menfaatleri vardır. M. Hit- ler Almanyanın, teslihat meselesi de dahil olduğu hâlde, bütün sa- halarda yalnız müsavi bir mua- mele istediğini teyit etmektedir. Almanyanın Şark — hududunda, makul misaklar iki büyük komşu milletin sulhunu tekeffül ediyor. Diğer hemhudut hükümetlerin de, karşılıklı anlayış esasına müstenit müsalemetperverane muahedelerin bu memleketlere harp malzemesi biriktirmekten daha büyük bir emniyet temin edeceğini pek ya- kında — anlamaların — temenni ederiz. ,, İlk Milli Âbide Yapılırken.. ( Baştaralı 8 inci sayfada ) Nitekim Ratip Beyin parmakları daha şimdiden açılmıyor. Gülerek: — Ancak sabahleyin işe baş- ladıktan — sonra — parmaklarım açılabiliyorl.. diyor. Atlot Olmanın San'atte Faydası Genç heykeltraş ayni zamanda daşları, doğruca meclis — salo- | bir atlettir. Meğer atlet olmanın nuna hücüum etmişler.. san'atte de hiç akla gelmiyecek girdikleri — zaman, - gürültüyü bir faydasımı görecekmiş: duyarak — merak — He kapıya Heykeltraş, abidenin en mühim ilerliyen - N i kısmı olan ve abidenin 'üç sütunu m“'h_"mf?x önünde bir mızrak ve bir kalkan liyan ziyafetindeki mülâkat dola- yısile böyle bir harekete imtizar eden Nâzım Paşa, Talât ve En- ver Beylerle karşılaşınca vaziyeti derhal kavramış. (Arkası var) Ejderi Gelibolu Sahîlleri;ıcîem Halkı Meraka Gelibolu, (Hususi) — Bir lüğünde büyük bir ayıbalığı raka düşüren bu balık, önlerinde ıMnınM- ltında dolaştığı ve geceleri orada ı..ı,ıkıığnndıld ayı balığına, kasab ları halde vuramamışlar ve garip mahlu kaybolmuştur. — * —— Ali Baha Beraet Etti Ali baba laminde (116) yaşıt- da bir ihtiyarın, Reşat Bey ismin- de bir genci yaraladığı için Müd- deiu mumiliğe verildiğini yazmış- tık. Müddeiumumilik Ali babayı müşahade için Tıbbiadliye gön- dermişti. Tıbbıadli mücssesesi Ali babanın cezal ehliyeti olmıdığ:ııı ileri sürmüştür. Sultanahmet ikin- ci sulh ceza mahkemesi dün Ali babanın muhakemesine bakmış ve beraet kararı vermiştir. Belediyede Bir Tayin Belediye avukatlarından Eşrof Böy, belediyo hukuk işleri müdür muavin- liğine tayin edilmiştir. Düşürüyor aydanberi sahillerimizde manda büyük- dolaşmaktadır. Halkı heyecanlı bir me- daha ziyade şimali şarkideki lııcır binası Ayı balığının fener cıvarındaki kayalıklar yattığı görülmüştür. Bu manda adan birçok kimseler silâh attık- k her defasında suya dalarak Dava Reddedilince.. on İiki yaşına giren kızınm İzzet Ef, isminde bir poli- sin nisbinden — olduğunu iİddia eden Aksaraylı Cemile Hanım Isminde bir kadın bir dava açmış, mahkemenin reddettiği bu dava hakkındaki kararı temyiz mahke- mesi de tasdik etmiştir. Cemile Hanım tekrar Altıncı hukük mah- kemesinde bir dava açmış, fakat dün bu dava da veddedilince Cemile Hanım mahakeme salo- nuna doğru heyecan içinde yürü- mek istemiş, fakat mübaşir tara- fından tutularak — teskin edilmiş, sonra da evine gönderilmiştir. tutacak olan gençlik timsaline bir model bulmak İçin İstanbul atle- tizm — federasyonuna — müracaat etmiş. Bütün atletlerimizi gözden geçirmiş. En sonunda, vücudünün adaleleri güzel, karınsız olduğu için Urfalı Salih pehlivanı beğen- miş. Babacan bir adam olan Salih pehlivan evvelâ kendisinin heykeli yapılacağını zannetmiş ve atelyeye gelir gelmez, heykeltraşa: — Soyun bakalım!.. demiş. — Ne olacak?, — Evvelâ güreşeceğiz! adale- ler kabarsın!.. Salih pehlivan heykelde daha heybetli durmak için güreşip ada- lelerinin şişmesinde ısrar etmiş. Heykeltraş ne yapsın? İlk üç gün Salih peblivanla güreşmiye mec- bur olmuş! Ratip Bey, gülerek diyor ki: — Pehlivanımız öyle yabana atılacak şey de değil.. İki tane telefon kataloğunu üstüste koyup sigara kâgıdı gibi (carrrt!.) Diye yırtıyor!.. Babayiğit Salih pehlivan, şimdi, milli şeref için her gün sabahtan 10 TÜRK BERLİTZ de bu müddet için mühim tenzilât İstanbul 373 İstiklâl caddesi Ailelere ve talebelere İLÂ N Tatil zamanları devamınca 20 Eylüle kadar LİRASİLE 10 akşama kadar model olarak dur- mıya katlanmakta. Türk Azminin Timsali Salih pehlivanın model olduğu bu heykel âbidedeki üç sütunun önünde mızrak ve kalkan tutacak, (inandılar, vuruştalar, öldüler, bırak- tıkları emanetin bekçileriyiz) rumuzu- nun, yani şehit Kubilâyın ve rejimin — bekçisi —Türk genç- liğinin azim ve imanının tim- sali olacacaktır. Bunun önündeki kitabede Gazinin gençliğe hitabe- si mahküktür. Âbidenin kaidesi ve diğer k- sımları (Menemen) de ikmal edil- mek üzeredir. Üç Menemen şehi- di olan (Kubilây, Hasan Çavuş ve Şükrü Çavuş) un cesetleri âbidenin altına nakledilmiştir. Üç şehidin cesetleri nakledilmek Üzere me- zarları kazıldığı zaman, kireçli tabakaya tesadüf ettiği için, ce- setler hiç bozulmamış bir halde çıkmış. Heykeltraş Ratip B. bu hey- keli (1) eylülde tunca dökülmek Üzere dökümcüye teslim edecek, (29) teşrinievvel Cümhuriyet bay« ramında âbide — (Menemen) de merasimle ( Ay Yıldız) tepesine dikilecektir. Âbidenin sütunlarına ve kaidesine lâzım olan (Porfir) nev'inden granit taşları da yerli- dir: Bunlar Menemen civarında bir ocaktan çıkarılmıştır. Bütün âbide (13) buçuk metre irtifamda olacak ve (Ay Yıldız) tepede (800) metreden tamam görünecektir. San'atkâra, ecnebilere yaptırıs lan âbidelerin yüz binlerce liralık masraflarını düşünerek bu millt âbidemizin kaça malolduğunu sor« dum, Şu cevabı aldım: — Yalnız (30) bin lira! Istanbul Muhabirl — —at her lisan için kurslar açılmıştır. Hususi derslere KAYDA BAŞLANMIŞTIR. Ankara Konya caddesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: