9 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sarışın kadın sözüne devam ediyordu: — Hem kaldırımda dolaşan bir kadını bilmem ki neden böyle hor hakir görürsünüz. Vallâhi oda tıpkı başka mes- lekler gibi bir meslektir. İnsan bunu keyfinden yapmaz, ekmek | kazanmak şeklinin iyisi veya kö- tüsü olur mu?. Bu kadının ama da garip bir felsefesi ve bir hayat telâkkisi vardı. Ve böyle düşünen kadın bez- gin bezgin gülümsedi: K — Hem ben kendi hesabıma kaldırıma —düşünceye kadar az yoldan geçmedim. Genç adam pürosunu yeniden ağzına almıştı. İki kolları başının arkasında, tavanlara — yükselen dumana bakıyor ve kendi düşün- celerine pek dalmış görünüyordu. Ve çorabının burnunu örerken mütemadiyen — konuşan — kadını dinlemiyordu bile. Fakat sarışın kadın mütemadiyen söyleniyordu. — İnsan bir kabahat işledi mi onun yaptığı şey hakkında bir- denbire hüküm vermek doğru değildir. Her şeyin bir esbabı mucibesi vardır. İşte asıl bunu tetkik etmeli. Meselâ ben kendi hesabıma fena bir kız değilim. Fakat... birşeyin bozukluk tâ başlangıcında oldu mu bitti!... Ondan sonra kur- tuluş yoktur... Ben iİşte biliyormı- sın nasıl dünyaya gelmişim? — Bu beni alâkadar etmez, fa- |— kat gevezelikte devam edersen nasıl dunyadan gideceğini öğre - tirim. —— — Kaba herif... — Geveze karı... Bir müddet sustular.. Sonra ge- ne genç kadın sükütu ihlal etti: — İmre.. ——— — Çenen kopsun. — Kuzum nen var senin, neden konuştuğumu istemiyorsun ? — Konuştuğunu nedenmi iste - miyorum?.. Kafamı dinlemek için. — Bir kederin mi var? — Sana ne?. — Yoksa parasız mısın? Şimdiye kadar abus çehre ila oturan adam biraz gülümser gibi - oldu: — Paran var mı senin? — Bugün sana yetecek ka- dar belki bulunur... — Âlâ.. Fakat Eva bugün paraya ihtiyacım yok... Bugün bir şey düşünüyorum. Bir işe ka- rar veriyorum. Eğer muvaffak olursam ben sana para verece- ğim... Hem de pek çok. Genç kadın inanmıyan bir tebessümle: — Ah ne iyi olur, dedi. Çorabın bir tekini dikmişti. Şimdi eline ötekini almış, yırtık yerleri arayordu: — Kendime bir çift çorap alırdım.. İ z TAKVİM — Gün PERŞEMBE Hızır 31 9 Ağustos 934 96 Arabi Üz Rumt 27 Rebahar 1353 | 27 - Temmuz -1350 A AAA p — Tt ŞÖİ v.klt |Eıı1ı*Vasatı* Vcklt [Eunı Vıııl Güneş |9 45 | 5 osIı Alişam (14 — İ ü'sü Öğle —| A00 | 12 19/ Yatsı | 145 | 21 04 İkindi | & 55 | 16 12 || İmsak |7 48 |3 06 u Başı Ne Yapalım" ' Aşk ve macera romanı — G6 — 98934' Yazan Suat Silzan — Aptal ne çorabı... Hangi çoraptan bahsediyorsun? Eğer karar verdiğim iş olursa... Na olur biliyor musun? — Ne olur İmre?.. — Aşağı yukarı zengin oluruz. Yalnız sana iki bin mark veri- rim.. Bir de beyaz tilki kürkünden bir bua.. Ha.. Ne dersin? — Çok iyi birşey amma bana çocuk masalı gibi geliyor... Bu buhran içarisinde yalnız bana iki bin mark gerirecek bir iş tahmin ve tasavvur edemiyorum. — Sen hiç birşey düşüne- mezsin... — Fakat mademki vaktimiz masal ile geçiyor, bırak ta sana kendi hikâyemi anlatayım. Masal değil hakiki bir hikâye. — Allah... Allah bu da yeni mi çıktı?.. Bu ne demek kuzum, Neden bana hikâyeni dinletmek istiyorsun?.. — Neden mi?.. Sana zannetti- ğin kadar fena bir kadın olma- dığımı anlatmak için... — Ben şimdi düşünüyorum.. saçma dinliyecek vaktim yok. — Fakat hikâyem... — Susacakmısın? — Susuyorum. Aman ifrit su- suyorum. Fakan inan bana bu hikâye öyle güzel bir hikâye idi ki... i x Bu hikâye Evanın zannettiği kadar güzel bir hikâye değildi. Bu, kendi seviyesinde, kendi mev- kii içtimaisinde olan Berlinli kız- ların bir çoğunun hikâyesine benziyordu. Evanın annesi Berlinin üçüncü derecedeki mahallelerinin birinde küçük bir sebzevatçı dükkânı olan bir kadındı. Her sabah sarı saçlarını önden ve enseden ka- bartarak tepesinde toplar, üstü- ne de bir file geçirirdi. Üzerine de mavi ve beyaz benekli bir önlük giyip te tuvaletini ikmal et- tikten sonra, dükkâniın arkasın- daki rutubetli ve küf kokulu o - dadan çıkar, dükkâna gelerek kepenkleri kaldırır. ve dükkânı açar... ( Arkası var ) ıÇıplak Gezmek İstiyen Bir Koca Mahkemede Karısının A çtığı Dava Neticesinde Nafaka Vermiye Mahkum Oldu Elektirik şirketinin Ayaspaşa- daki inşaat atelyesinde çalışan Dimitri Doklidi isminde bir zat aleyhine, Beyoğta Dördüncü sulh | hukuk mahkemesinde şayanıdik- kat bir boşanma davası açılmıştır. Davacı, Dimitri efendinin zev- cesi madam Sultanadır. Kocasından nafaka isteyen madam Sultana, aralarında — ge- çimsizliği icap ettirecek hiçbir sebep olmadığı halde efendiden ayrılması icap. ettiğini ileri sürmektedir. Ancak mesele- nin şayanı dikkat tarafı şudur: Fransadaki çıplaklar cemiyeti | azasından- bulunan ve çıplak gez- mek taraftarı olan Dimitri efendi, evinde bunu tatbik etmiye kal- kışmış, ailesi ve çocuklarını da aynmı şekilde karekete mecbur etmiştir. Dün beyoğlu dördüncü hukuk mahkemesinde bu davanın görül- mesine başlandı. Madam Sultana davasını izah ederek nafaka iste- diğini anlattı. Dimitri efendi iti- raz ederek her zaman için bera- ber — yaşayabileceklerini — fakat madamın kendi — proğramlarını kabul etmediğini söyledi. Mah- keme, davacının isteği Üzerine bundan sonraki kısımların haft olarak devamına karar verdi. Bu gizli celseden sonra mah- | keme Dimitri efendinin çocukla- rına ve karısına nafaka olarak 60 lira vermesini kararlaştırdı. Hâ- kim ayrıca Dimitri efendiye na- sihat ederek çıplaklığın Türk camiası tarafından kabul edilme- diğini, bu sebeple âdetler hilâ- fina hareket etmesinin doğru olamıyacağını söyledi. Dimitri efendi muharriri- mize diyor ki: Muhaka bittikten sonra bir Dimitri Dimitrl Ef. mahkemede hâkimin suallerine cevap verirken muharririmiz Dimitri efendi ile | görüşmüştür. Çıplaklığın sıhht bir vecibe olduğunu söyliyen Dimit- ri efendi diyor ki: “ — Ben Fransadaki çıplaklar cemiyetine mensubum. Çıplak gezmenin, — elbisesiz yaşamanın sihhat için çok lüzumlu bir ha- reket olduğuna kanaat getirdim. Bunun için de çocuklarımı çıplak yaşatmak kararını verdim, Fakat karım bu fikrime muhalif görün- dügü ıçın mahkemelı olduk 3 TAKSIM BELEDİYE BAHCESİ AÇILDI HERGÜN MÜZİK ve CAZ Gayet ucuz her nevi meşrubat LA L ELÜU (1757) İstanbul 16 Esaretinden Kurtuldu ! TALELL ea Buguııün Meselelerinden Bin Kişinîn ( Baştarafı 1 inci sayfada ) hassa zerzevat ve meyva satan- lar sabah sessizliğinden çok şikâ- yet ediyorlar. Bunlardan birçoğile temasa geçtik. — İstanbulun — gürültüsüz vaziyetinden kendilerinin de mem- nun olmaları [âzımgeldıgım söyle- dikten sonra umumi bir sual olarak sorduk: — İstanbulda sabah gürültü- sünün eksilmesi kazancınıza kesat getirdi mi? Umumiyetle aldığız cevap, ses- sizlikten sonra kazançlarının bir miktar eksildiği merkezindedir. Fakat gsessizliğe alışılınca eski kazancın yine kendini göstere- receğini de umuyorlar. Hüseyin isminde Bozkırlı bir seyyar zerzevatçıya Boruyoruz: — Hüseyin Ağa.. Sen ne dersin bu işe? Cevap veriyor : — Deme beyim.. Gözünü se- veyim, Mallarımızı satamaz olduk. — Fakat sizin gürültünüze de halkın tahammülü kalmamıştı. Açıkgöz Hüseyin buna da ce- vaş yetiştiriyor: — Şimdi yaz beyim.. Öğle- den sonra uyku uyusunlar. Hulasa; dünkü gürültülü İs- tanbul ile bugünkü şamatasız ve patırdısız İstanbul arasındaki fark, bir uçurum kadardır. Çünkü dün Istanbulda bütün halk - 16 bin kişi müstesna - şikâyetçi idi. Fa- kat bugün bütün İstanbul sakin- leri memnun ve müsterih, yalnız 16 bin kişi şikâyetçidir. Yani şikâyet- çi adedi, 650 binden 16 bine in- di ki bu, herhalde büyük bir mu- vaffakıyettir. Bu mukayeseden şöyle bir ne- tice de çıkarabiliriz. Dün İstanbul 16 bin seyyar satıcının müthiş gürültüsünün esiri idi. Bugün ise 650 bin Istanbullu esaretten kur- tulmuş oldu. Kapanma saatlerine Karşı Yapılan İtirazlar Diğer taraftan — dükkânların erken kapanmaları hakkındaki ka- rara itirazlar devam etmektedir. Tütün, siğara ve rakı satan dükkân sahipleri belediyeye mü- racaat ederek akşam saat 7 de kapatılmalarına itiraz etmişler, hiç olmazsa saat 9 da kapatılmala- rını istemişlerdir. Bunlardan başka daha birçok esnaf geç kapat- mak müsaadesi almak için bele- diyeye müracaat etmektedir. Hafta içinde kaymakamları belediyede toplantı yapacaklar, bu işin tat- bikat cihetini görüşeceklerdir. Kanuni lakibatYapılıyor! P ( Baştarafı 1 inci sayfada ) müştür. Bu fena netice karşısında, husust maksatları istihdaf eden bu zararlı neşriyatın derhal dur- durulmasına —karar verilmiştir. Yapılmakta olan tahkikattan çıka- cak müsbet neticeye göre, bu gibiler kanunun pençesine teslim edilecektir. Bir Şikâyet Mevsuk olarak haber aldığı- mıza göre, şehrimizde ve memle- ketin diğer şehir ve kasabaların- da birçok şubeleri bulunan maruf bir malt müessese, kendi hakkında yazılan bazi yazılardan dolayı İktısat Vekâletine müracaat etmiş, o yazıyı yazanlar hakkında şikâ- yette bulunmuştur. Bu müessese, senedon seneye inkişaf edenk ge- P N— nişleyen ve muamelâtı düzgün bir şekilde cereyan eden Adapazarı Türk ticaret bankasıdır. Bu banka, çok şerefli bir maziye.ve bugün de çok düzgün ve itibarlı bir vaziyete sahip ol- duğu halde aleyhinde yazılan ta- mamen yanlış yazılardan müte- essir olmuştur. Filhakika yalnız İstanbul vilâ- yeti dahilinde üç tane şubesi olan bu milli müessese, itibarını düşü- recek en küçük bir harekette bu- lunmadığı için, aleyhinde yazılan yazıların esassız ve yanlış oldu- ğunu alâkadar makama bildirmiş- tir. Haber aldığımıza göre iktisat vekâleti bu bankanın yaptığı şikâ- yetle ciddi surette meşgul olmak- tadır. Ahlâksızlıga Kar- işı Şiddetli Bir Mücadele Açıldı ( Baştarafı 1 inci sayfada ) uygunsuzların peşlerini hiç bırık- madığı için tekrar yakalanıyorlar. Fakat İstanbul zabıtası, evvel- ki akşam, ahlâksızlık mücadele- sinde yeni bir hareket daha gösz- termiştir. Şişli haricinde bazı ga- zinolarda küçük localarda iğrenç vaziyetler irtikâp edildiği haber alınmış, memurlar buralarını göz- lemeğe başlamışlardır. Neticede mıştır. Bizim aldığımız malümata göre bu kır gazinolarının kuytu köşe- lerinde bazı erkek ve kadınların çok çirkin hareketlerde bulunduk- ları tesbit edilmiş, bunun üÜzerine bu iki goözino kapatılmış, kapıları da mühürlenmiştir. Ayrıca sahip- leri hakkında da tahkikat yapıl- ması lüzumlu görülmüştür. Eğer bunların suçları tespit edilirse haklarında kanunt muamele ya- pılacaktır. Bunlardan ! birinin ismi İspiro , diğerinin ismi Arap Meh- j mettir. iki gazino da cürmü meşhut yapıl- | Hazin Bir Ölüm Türkiye İş Bankası — muha- sebecilerinden Ali — Riza — Boey, — göçirdiği — pok nazik bir çiğer a m eliya tın dan sonra — gözle- rini — ebediyen dünyasına — ka- amıştır. Bütün allesli men- supları tarafın- dan hürmet ve muhabbetle se- vilâön bu genç bankacının ufuli meslek arkadaşlarının — kalplerinde derin ve sönmez bir yara açmıştır. Cenazesi bugün (Perşembe| saat 10,30 da Cerrahpaşa hastanesinden kaldırılârak Eyüpteki aile makberesine defnedilecektir. İş —Bankasına ve kederdide allesine derin taziyetlerimizl sunarız. Hilâliahmerin Tertip Ettiği Sünnet Düğünü Hilâliahmer Cemiyeti Fatih Kıztaşl nahiyesi tarafından bugün için bir sünnet düğünü tertip edilmiştir. Dü- ğün Aksarayda —Pertevniyal lisesi bahçesinde yapılacak, sünnetli çocuk« ların eğlencesi için hokkabaz, orta oyunu oynanacaktır. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: