9 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Su ve deniz hem temizlik, hem #pordur. Spor, sihhatin, sağlam Yücotlü olmanın en emniyetli bir Yardımcısıdır. Sinema yıldızları bütün bir kış mevsiminde çok Yorulurlar. Sinema stüdyoları kışın 4 tehennem gibidir. Beyaz perdede | güzelliklerine meftun olduğunuz yıldızlar stüdyolarda çok yorulur- lar. Kazandıkları yüzbinlerce do- lar burunlarından - fitil fitil gelir. Fakat yaz mevsimi gelince bütün İğ yıldızlar, kadınlı ve erkekli plâj- lara veya su şehirlerine dağılırlar. Oralarda yalmız eğleneclerini dü- şünürler ve bütün yaz mevsimİnce P kahkahalar arasında gamsız, ke- İ dersiz günler geçirirler. - Çünkü önlerinde eziyetl! geçecek, 'a k azaplı günler yaşatacak kara ir kış mevsimi vardır. Buradaki resimlere dikkatle bakmız het zaman beyaz perdede soyrettiğiniz g” güzel yıldızlar, şimdi ğıı mevsi- minin cömertliğinden Yeni Filmler Alman Stüdyolarında Faaliyet Fazlalaştı Maruf rejisörlerden Gezafon Bolvari Almanyada Şopen isimli baştan başa güzel şarkılarla dolu bir filim çevirmiştir. Şimdi bu filmin Fransızca kopyesi hazır- lanmaktadır. Fransızcasında maruf erkek yıldızlardan Piyer Blanşar başlıca rolü temsil etmektedir. Yine beliibaşlı yıldızlardan Jan Serve, Lüsyen Lömarşan ve Janin ::::î:: d="."“hiu roller temsil * Yine Alman stüdyolarında Lokvogel isimli filmin de Fransızca kopyesi hazırlanıyor. - Bu #filmin başlıca yıldızları Edvig Föyyer, Roje Karl, Hanri Bos ve Pier Labridir. * Alman stüdyolarında Fran- tzca ve Almanca olarak “ Uruç gecesi,, isimli yenl bir #'im çev- rilmekte olduğunu ha İdik. Yeni gelen haberlere göre bu filimde rol alan yıldızlar ara- | tında şunlar da — vardır: Dina Kosex, Jan dö Karol, Raul Marko, | Piyer Piyerad ve Filip Rişar. * Güzel sesli Janet Makdo- Bald önümüzdeki —mevsim içinde | şarkılı bir film çevirecektir. ol bol MH':. ıt:'ılykor'lı; ihatim olsun: Yazın sıcak ve n hus:::::ı.d.:hîtı.:kıh:l:r arasında geçirmeye çılııın_u._ vi —— —e —a T vermiş | Karol Lombard'ın son rermi lerini daima deniz — ha ee rARARA SAA AAA AAA AAA AAA AAA AAA MA AAA AAA SA LERAL K AAA Sıhhat, Güzellik Bir Arada Sinema Yıldızlarının Tatil Günlerini Plâjlarda, Hatta Durgun Denizin İçinde Geçirmeleri Boş Değildir Yazın Sıcak Günlerini Deniz Konarında Geçirmek, Sıhhat Ve Güzelliğin İcabıdır Muharebe Sinema İ—İeînryuqtro Çar- pışmıya Başladı Sesil filim İcat edileli altı sene kadar oldu. Fakat ©o gün- den bu güne kadar uzanıp gelen bir münakaşa vardır. Sinemanın günden güne ilerlemesi, şüphesiz ki tiyatroya çok ağır bir darbe indirdi. Bu yözden birçok Hiyatro- lar kapılarını kapadılar ve yahut sahnelerini beyaz perde İle örte- rek seyircilere sinema - filimleri göstermiye başladılar. — Fakat iddin edildiğine göre tiyatro, çok yakın - bir istikbalde — sinemayı ',ç.c.k ve tiyatro — seyircilerinin sayısı bugünkünden birkaç misli fazla olacak. Amerikan gazetelerinden bir gsmına İnanmak lâzım gelirse, bilâkis sinemanın istikbali daha kuvvetlidir. Bt fikirde olanlar diyorlar ki BĞi »— Sesli sinema, tiyatro Ihti- mühim bir ekseriyetle ı:îıı?u temin edebilir.,, Fakat zannımıza kalırsa- en tahmin sinemanın ve tiyat- do:ı:: birbirlerini mahvedemiye- :kloıî ııkllnddd düşüncedir. Bu düşüncede olanlara göre sinema ve üyütre aym n birer ihti- tır. Bu sebeple ikisinin de ;lç Mzmdır. " Yıldız Olmak İ stiyen İki Gencin Macerası Sinema artisti olmak isteyen, kendisinde de bu kabiliyeti faz- lasile gören bir okuyucumuz bize gönderdiği bir mektupta, kendi- sine kolaylık gösterilmesinin müm- kün olup olmadığını soruyor. Bu okuyucumuz yalnız değildir, ya- nında bir de kız arkadaşı vardır. İki arkadaş istikballerini sinema yıldızi. olarak temin etmek - isti- yorlar. Bu istek sebepsiz değildir. Çünkü okuyucumuz çok genç iken müthiş bir maceranın kahra- manı olmuş, bunun - tesirile de kendisinde — sinemaya — intisap etmek hevesi uyanmıştır. Kariimiz bu macerayı şöyle anlatıyor: “ — Harp içinde idi. Bulun- du&umuı kasaba harp cephesine çok yakındı ve biz bütün aile efradı cephede döğüşen asker- lerimize candan yardımlar yapı- yor, onların yaralarını sarıyor, sularını temin ediyor ve hulâsa vatan İçin biz de onlar gibi dur- madan uğraşıyorduk. Günler geç- tikçe düşman bizim cepheyi sıkış- tınyordu. Bir gün geldi ki kuv- vetlerimiz ikinci müdafaa hatla- rına çekildiler ve böylece düşman bize daha çok yakınlaşmış oldu. Kasaba boşalıyor, sivil halk daha gerilere gidiyordu. Biz birkaç aile ordumuza — çok alıştığımız - için ordu ile beraber geri çekilmeye karar verdik ve askerlerimize yardımda devam ettik. Bir gün gizli yollardan cep- heye su ve sair şeyler götürü- yordum. Tam iki yamaç arasında ağaçlıklı bir yerden geçiyordum ki kulağıma acı bir genç kız sesi aksetti. Bir ağacı #siper alarak sesin geldiği tarafa baktım. Man- zara müthişti. Üç düşman askeri bir genç kızı yarı çıplak bir va- ziyete getirmişler, çirkin hare- ketlerde bulunmak - istiyorlardı. Kız ise ciddiyetle mukavemet ediyordu. Biraz dikkat edince genç kızı tanıdım. Bizim komşu- muüz olan ağır başlı temiz bir kızdı. Bunu îur!nrmık lâzımdı. O zaman tamam on beş yaşında idim. Yanımda bir tabancam vare dı. Tabancamı elime aldım. Ya- vaş yavaş, ağaçları siper alarak onların bulunduğu yere kadar geldim. Dikkat ettim. Askerlerin silâhları yoktu. Anlaşılan — ileri siperlerden kaçmışlar, gizlice bu tarafa geçmişler ve bizim cephe- ye öte beri götüren bu fedakâr kızı yakalamışlardı. Ben düşman askerlerinden birine ansızın ateş ettim ve yere serdim. Bu ani vaziyet karşısında diğerleri şaşkı- na döndüler. Bu sefer silâhımı onlara da çevirdim. Fakat onlar derhal ellerini kaldırarak teslim oldular. Kızcağız kurtulmuştu Biraz sonra onlar önde genç kız ve ben arkada bizim karargâhâ geldik ve esirlerimizi kumandana teslim ettik. İşte bu macera bizde o zas mandanberi artist olmak ve ei nema yıldızı olarak şöhret kazan- mak hevesini uyandırdı. Bu hevi bugün ikimizde de en qiddıa raddesindedir. Bize bir yol gök- teriniz.,, Bu okuyucumuza şunları söye liyeceğiz: İstanbulda İpek Filim stüdyosuna — ve Türk sineması sahibi halil Kâmil Beye tahrliren müracmat etsinler. Şimdiki halde Türk artistler yalnız bu iki mü- essesede iş buluyorlar. Ümit ede- riz ki bu iki müecssesedenbiri bu hevesli gençlere bir vazife vere- cektir. Filipinli iki genç sinema ortisti: Bir kadın ye bir erkek artist beyaz perdenin objektifi darşısında

Bu sayıdan diğer sayfalar: