16 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Dile,.ci, kocamla yürürken | yanımıza sokulup, Allah seni ba- bana bağışlasın, dedi, . ben de bir dim! aa lati hei eei bi | Perşembenin Gelişi Saçlar Siyah saçlı kadının siyah saç- larımı - gördüm. Usta bir berber maşası, ustalıklı kıvırmıştı. Bir ilkbahar gecesinde hafif hafif dalgalanan — denize — benzettim. Güzel — dedim. İmkân olsa da ellerimle dokunabilsem — ve okşa- sam. Kınalı — saçlı kadımn - kınalı saçlarını gördüm. Bukle bukle darmadağnıktı. — Sanki — şeytan onları karıştırmış bu hale koy- muştu. Hex büklümünde batan bir güneşin kızıllığı vardı. Ve bütün büklümlere bir anda bakan insanın gözleri binlerce güneşe bir auda bakmış gibi kamaşırdı. Çok | güzel, dedim, bakmak gözlerim kamaşıp kör oluncaya kadar bak- mek istedim, Sarı saçlı kadının sarı saçla- rını gördüm. Bir yaz günü güneş altında parıl parıl yanan k ığınlarını andırıyordu. -Anladım: î)olnınıcık olsam elime ipek yumuşaklığı — hissini — verecek.. Koklasam bir akasya kokusunu ömrüm oldukça duyacağım. Ve nihayet bir telini koparıp yanımda taşısam, şeytan tüyünü elde etmiş gibi mes'ut olacağım. ; Bo daha çok güzel, dedim, dokunmak, koklamak ve bir telini koparıp muska — gibi taşımak istedim. Kumral saçlı kadının kumral saçlarım. gördüm. Uzundu, çok uzandu, iki örgü halinde topuk- larına kadar iniyordu. Bu öteki- lerin hepsinden güzel, dedim. Kumral uzun saçların Üzerine uzanmak ve bir an kımıldamadan senelerin — geçmesini — beklemek istedim. Diyeceğimi mi zannettiniz. Ha- yır: Böyle bir şey aklımdan bile geçmedi. Elime bir makas almak ve uzun kumral saçları kökünden kesmek istedim. — Bu e.bisenin eşini giyersem ben de bu kadar genç görünü- rüm değil mi? | dai bir vaziyette Yazmaz Gazetecilikten bahsediliyordu: — Eskiden ga zeteler çok ipti- idiler: — Evet sek- sen sene evvelki gazete.eri karış- fırın, günün en mühim hâdisesi- ni bulamazsınız? — Meselâ ne gibi? — Ne gibi e- lacak, o zaman Abdülhak Hâ- mit doğmuştur, hiçbiri — büyük şalirin doğumunu yazmaz! SEVMEDİĞİM KIZ Sevmediğm kız çirkin, aş da biras geçkn. Dostlardan -irak Olsun, Değilmiş çünkü tekin.. Çok güzel bir gözü var. Öteki mi? Ne arar, Vücudü şöyle böyleş Çarpuk marpuk bacaklar.. Ben keşlettim - bu işi, Bilmiyor pek çok kişi; Meğerse takma imiş.. Ağımın beş on dişi!, Mizahçı — Sabahtanberi bütün man- zaraları aldın; bir başkası gele- cek olsa bir tane bile bulamı- yacak! Anlayış Bir kadın gördüler; az anlayışlı: — Ne güzel bir vü- cudü var! Dedi, çok anlayışlı da fikrini söyledi: — Güzel bir korsesi olacak! Genç Doktor Genç doktora: — Çok genç doktor olmuşsunuz! Dedim doktor gülüm- sedi: — Evet amma daha çocuk doktorluğu — yapı- yorum! - Dürbününüzü, ayar edeyim, yoksa yakındaki esamere göre -mi? — — oo z amaamaa a i İhtiyar — bu kıyafette vücudünüzün kararmasına bir diyeceğim yok amma yüzünüzün biç kızarmadığına şaşıyorum! — bizim baneylaâ hergün bir elbisa değiştiriyor. | — Bir gün de suratını değiş- tirebilse.. O Zaman Romancı romanına şöyle baş- lamıştı: *1296 senesinin eylül ayının on altıncı gecesiydi. Müthiş bir karanlık vardı. O xzaman İstan- bulda bavagazı ve elektrik bulun- madığı — için - geceler şimdikine nisbetle daha çok karanlık olurdu.,, Nümune Bir dostumu gördüm — kol- tuğunun altına bir tuğla sıkış- tırmış yürüyordu. Sordum: — Bu tuğulayı nereye götü- yorsun? — Evimi satecağım; birisi ta- lip oldu, ona nümune götürüyo- rum! vzaktaki sarışma göre ml Pariste Suphi Bey oğ- luna — bir. fram- lgçi — sızca hocası tut- muştu. Hoca bir sene gidip geldi, Suphi Beyin oğ- hu çok bir şey öğrenemedi, Suphi Bey kızdı: — Olur şey değil, dedi, ben Parise gittiğim zaman gördüm. Orada beş ya- şındaki çocuklar bile fransızcayı öğrenmişler, ga- yet güzel konu- şuyorlar. SEVDİĞİM KIZ Sevdiğim kiz, hlar fikır; Durmaz güler kıkır İhkır.. Bir kusuru vardır yalnız; Bana atar bazan kıtır.. Sevdiği yer, plâjla kor, Yanmış teni sanki bakır.. Boyu uzun, beli inoe, Saçı kumral, gözü çakır! Koşup gelir tıkır tıkır; Konuşuşu çitir pitir; Bileğinde bilezikler; Çarpışırlar pakır gıkır.. — Evli olmak ne fena şeydir. Şimdi herkese karıdan dayak yemedim, tenis oynarken gözüme top geldi diye izahat vermeli! Temizlik — Bugün yüzünü yı- kamışsın? — Nereden anladın? — Boynunun - siyahlı- gandan! Evet Seyyah vapurun mer- diveninden inerken ayağı kaydı. Rıhtiıma — düştü. Etrafına toplandılar, — Bir şeyiniz varmı? — Evet, bir -bavulum var, vapurdan onu almak lâzami — Hammefendi bavullarını almıyacak mısınız? — Sayfiyeye derken bavul Tenbih Kadın kocasına darıldı: — Ben sana denize girme di ye tenbih ediyorum, sen sözüm' dinlemiyorsun ? â — Ne zaranı var karıcığımr herkes giriyor. — Onlar yüzme öğrenmişler sen de yüzme öğren ondan sonr gir, hiç sesimi çıkarmam ? Tuhaf Şey ! — Erkek kardeşinize ne kada çok benziyorsunuz.. — Tuhaf şey! — Neden? k — Başkaları onun bana ço benzediğini söylerler de... Zarar Yok — Hatıralarımı yazmayı düşü yorum.. — Sen okumak yazmak bili misin? — Bilmem amma zarari yol -??777 — Bir yazı makines alacağır makine yazar! —— Daktilo — Daktilo neye derler? — Elile yazı yazmayı bilmi diği için, makineyle yazı yazâ insana daktilo derler.. Kocam Kadin sordu: — Doktor Menenjit tehlikt bir hastalık mıdır? — Vallahi hanımefendi bir şt denilemez ki.. — Saklamanıza doktor, Menenjite — tutulan lüzüm yi bi değilim ki söylemekten çekin! siniz? — Menenjite tutulan kim? 3 .d — Leylâ Hanıma yıplıİ" şapkanın bir aynını da banâ b pın! Kocam beni Leylâ zannedip peşimden koşsun!

Bu sayıdan diğer sayfalar: