Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— heyecan çektikten sonra.. Muharriri: A. R. Yanan Zeytinyağı Büyük Tarihi Roman No :9 19 - B - 934 Kandilleri .. Kapı Aralandı, Posbıyıklı,îKorkunç Bir Baş Göründü, Papas, Bu Başın Kulağına Eğildi.. Şato saati tam ikiyi çalarken ikinci katı en alt kata rapteden merdiven başındaki kalın demir parmaklıklı kapı ağır bir hırıltı ile aralanmış, o zifiri karanlık için- de bir gölge —sessizce dışarı kaymıştı. Kapının önünde bekliyen bir papas, elindeki hançeri kaldıra- rak homurdandı: — Parola... Kapıdan kayan gölge, mırıl- dandı: — Roma... Bir saniye süküttan sonra, zul- metler arasında şu kısa muhave- re fısıldaştı: — Şövalyel, Siz misiniz?.. — Evet, benim. — İşinizi bitirdiniz mi?.. — Tabii. — Demek ki şu anda Fran- suva,.. — Derin bir uykuya dalmıştır. — Şuna, ebedi uyku desenize.. — Malüm ya biz, silâh ada- mıyız.. Öyle ince sözlere aklımız ermez. İsterseniz sizin dediğiniz gibi olsun. — Bravo.. Şu anda, parlak bir istikbal ile karşı karşıyasınız?. — Şüphesiz ki bundan siz de hissenizi alacaksınız muhterem rahip efendi. — Geliniz.. Mümkün olduğu kadar gürültü etmeyiniz... Yalnız, beni bir dakika bekleyiniz. Rahip, —merdiven başındaki küçük bir kapının önünde durdu. Kapıya hafifçe üç darbe vurdu. Kapı aralandı. Hafif bir aydınlık peyda olarak pos bıyıklı korkunç bir baş uzandı. Papas, bu başın kulağına eğildi : — Don Joze Mirkadol!.. Şu andan itibaren kapıyı size teslim ediyorum. Her zamanki gibi şid- detle muhafaza edeceksiniz. Sizi, baba.. oğul. mukaddes rüuh na- mına takdis ederim. Dedi... Ve sonra, şövalyenin yanına gelerek koluna girdi. Yavaş yavaş alt kat merdivenine doğru sürükledi. Alt kat koridor- larının duvarlarında seyrek fasıla- larla zeytinyağı kandilleri yanıyor. Meydanda hiç kimse görünmü- yordu. Sessizçe yürüyen papasla şövalye, nihayet kulenin büyük kapısına gelmişlerdi. Papas, cebinden çıkardığı bir anahtarla, büyük demir kapının ortasındaki küçük kapıyı — açtı, Başını dışarı uzattı. Kimsenin ol- madığına kanaat hasıl ettikten sonra sonrada şövalyeyi çıkardı. Kapıyı dışından kilitliyerek — anahtarı oradaki bir çiviye astı. Baykuş sesini andıran bir ıslık çaldı. Ve sonrada: — Muhafızlar, tekrar lerinin başına gelirler. Diye mırıldandı. Şatodan elli adım kadar uzak- | İTaşmışlar, nehrin kenarına yaklaş- — mışlardı. Papas , vazife- elini cübbesinin — S koynuna sokmuş, belindeki zün- | nâr da asılı olan hançeri tutmuş- tu. Şövalye sordu: : — Nereye gidiyoruz. muhte- rem Rahip Efendi?. — Siz de.. Ben de bu kadar Haş- evvelâ kendisi çıktı ve <-— — metlü Fransa Kıralı Birinci Fran- suvadö Voluva Hz.nin ahrete kavu- şan canı için birer şişe misket şera bi içmeyelim mi?.. Şimdi, şu önü- müzdeki köprüden geçer.... — Evet, anladım.. Doğruca açık olan meyhanelerden - birin& gideriz; diyeceksiniz. Bu - teklifi reddedecek kadar nezaketsiz bir şövalya değilim. Fakat oraya gidinceye kadar lâkırdı da lâzım ya?.. Fransuvayı ne yaptığımı hiç sormuyorsunuz? ÂAh aziz Şövalye.. Ben hakikaten aptal bir adamım. Bakınız bu mühim şeyi sormayı unuttum. Nasıl?. Mukavemet et- ti mi.. Çok ıstırap çekti mi?... — Eh.. şöyle, böyle.., Evvelâ kararlaştırdığımız gibi sessizce merdivenleri — çıktım. İyice tarif ettiginiz için yatak odasını kolayca buldum. Perdenin arkasına sak- landım. Bir müddet sonra, önde oda hizmetcisi, arkada kıral.. odaya girdiler. Hizmetçi, elindeki şamdanı masanın Üstüne koyduk- tan sonra odasına çekildi. Kıral da soyundu yatağına girdi. Ara- dan beş dakika geçmeden horul- damaya başladı. O zaman yavaş yavaş kıralın yatağına yaklaştım. Hançerimi kabzasından kavradım. Şöylece çeker çekmez... Şövalyenin birdenbire kesilen sesini acıklı bir feryat takip etmiş.. papaza tarif etmek için çektiği hançer, tâ —kabzasına kadar, papazın kalbine girmişti... Arka üstü yere serilen papaz, bir iki kere debelendikten sonra, artık hareketsiz kalıvermişti. Bu vak'anın cereyan ettiği yer, sessizce akan ( Taj) nehrinin kenarına ancak yirmi adım me- safede bulunuyor, papazın söyle- diği köprü de karanlıklar içinde hayal meyal görünüyordu... Şö- valye, papazın cesedine doğru eğilmişti. Göğsünden çekip çıkar- dığı hançerin kanını, onun cüb- besinin eteklerine silerek temizli- yor; Bu kanlı cesedi sürükliyerek nehre atmayı düşünüyordu. — Muhterem asılzadem. Bu fakir kulunuza büyük bir lütufta bulunmak istemez misiniz?.. Tatlı bir Ispanyol âhengi ile söylenen bu sözler şövalyeyi bir- denbire sıçratmış, hemen doğru- larak arkasına bakmıştı. Üç adım gerisinde, ipince ve up uzun bir hayal, zulmetler arasında dalları kurumuş — cılız. bir ağaç sakı gi- bi duruyor, cevap bekliyordu. Şövalye, —elindeki — hançerin kabzesini sıkarak kilitlenmiş diş- lerinin arasından homurdandı: — Sen kimsin, be herif?.. O hayal, hiç istifini bozmadan cevap verdi: — Efendim, kulunuz.. Don Joze, Alfonso, Rejinaldo... Fer- dinando Karlo.. Antuvan Gomez. — Anlaşıldı.. Anlaşıldı... Sen de bir Iİspanyol asılzadesisin. Ne istiyorsun çabuk söyle? Yoksa, şu hançeri sen yersin göğüsüne. — Efendim, Hakkın rahmetine kavuşan şu muhterem rahibin kunduraları hiç şüphesiz ki on altı ( peçeta ) eder. Bu da, tam bir buçuk şişe şarap parasıdır... | ( Arkası var ) — Ben fakirleşirsem, beni yine sever misin? — Elbette.. Fakat şaka söylü- yorsun değil mi? PCT LÜ D Dünya İktısat Haberleri 1933 Senesi Cihan Ticareti Milletler 73 devletin cemiyeti — istatistik kısmı 1933 senesi b SĞ dünya ticareti hak- ÇoT etı.tet.- kında dikkate de- kik edildi ğger bir tetkik neş- retmiştir. Bu istatiskte dünya ti- caretinin yüzde (97) sini temsil eden 73 memleketin ithalât ve ihracat vaziyetleri mevzubahsedil- miştir. Her memleketin istatistiği o memleketin parasile olduğun- dan bunların biribirile mukayese edilebi'mesini temin için de bu istatistikteki bütün kıymetler al- tın dolara tahvil edilerek o suret- le gösterilmiştir. Böylelikle istatis- tikteki vahitler altın dolardır. ve her vahit takriben ikiyüz on ku- ruş kıymetindedir. Dünya buhranının - başladığı 1929 senesi neticeleri 100 farze- dilecek olursa bu istatistiğe göre dünya ticareti 1933 senesinde (34,9) e düşmüştür. Bu nisbet 1932 senesinde 39 olduğuna göre 1933 senesi zarfında dünya tica- reti bir yıl evveline kıyasla yüzde (4,1) ve 1929 senesine bakarak yüzde (65,1) azalmıştır. Bu nisbetler dünya ticaretinin buhran yıllarında —mütemadiyen azalmakta olduğuna ve dört sene zarfında bu faaliyetin üçte ikisini kaybederek üçte birine indiğine işaret etmektedir. 1932 ile 1933 senesi araşın- daki azalıştan hemen her memle- kete bir hisse düşmüştür. Yalnız bir memleket bu umumi azalış arasında bilâkis harici ticaretinde bir fazlalık gösterebilmiştir. O memleket te, ihracatının kıymetlerin- de hergün biraz daha artış gözü- ken Japonyadır. _ Diğer memleketlerin ihracatı bilâistisna azalmıştır. Böylelikle 1932 senesi ile 1933 senesi ara- sında — İngilterenin dış ticareti (36) dan (34) e; Amerikanın (30,6) dan (24,9)a; Almanyanın (45) ten (39) a; Fransanın (39) dan (37) e; Italyanın (45) ten (39)a düşmüştür. Idhalât ticaretinde ise azalış aşağı yukarı ayni seyri göster- mektedir. genbe ı TAKVİM —— ——— —— —— Gün PAZAR Hısır s1 19 Ağustos 934 — 106 Zivrlirelü Bi 7 Cem.evel 1353 6 « Ağustos - 1350 AA Vakit | Ezant/Vasati Vakit |Ezant | Vasa — amca " KA atuğir e ağartğ DU Güneş | 109 | $ MMM Akşam 12 — | 10 05 Öğle | A 10 | 12 18| Yatsı İ 1 41 | 20 46 İldiadi | 0 03 | 16 07 | İmsak (|8 17 |3 21 ddi eee eee el GOLF , Vl HİKÂYE Bu Sütunda Hergün İtalyancadan nakleden: #H. Rauf TOPU Top nihayet duvarı aştı ve bahçede dolaşmakta olan (Jan) ın ayağının dibine düştü. Jan gülüm- siyerek topu aldı. Bu esnada uzun boylu, yüzü çil dolu fakat çok sempafik bir gencin kapıya doğru ilerlediğini görünce, topu hızla kış bahçesinin damıa attın. Camlar şangırtı ile aşağı indiler. Biraz sonra topun sahibi elbisesi giyinmiş olduğu halde bah- çenin büyük parmaklıklı kapısına dayanarak: — Affedersiniz, içeriye topum düştü mü?, diye sordu. Jan. — Düştüğünü zannediyorum cevabını verdi. Ve kırılan camları' göstererek gülmiye başladı. Genç bu hal karşısında kızardı, sarardı, özür dilemek için söyliyecek bir şey bulamadı. Yalnız: — Olur şey değil. Bu kadar hızlı gideceğini hiç düşünmemiş- tim, diyebildi. O aralık Jak amca ile İzabel teyze geldiler. Jan on- lara delikanlıyı takdim etti. Jak hiddatle camlara baktı sonra gülümsiyerek aristokrat ve müstesna tavurlu gence döndü. Delikanlının yüzünde, kendisinin büyük servetine rağmen dahil ola- madığı bir sosiete efradından ol- duğunu mülâhaza etti. Böylece Tomu evlerine kabul ettiler ve çaya alıkoydular. Gencin asil ifa- desi iki ihtiyarın kalbini zaptetti. Bilâhare muhitin en kibar ve en zengin ailesi olan Lady Heresfortu tanıdığımı söylediği zaman, ikl ihtiyar, Toma iltifat yağdırmakta biribirlerile müsabakaya giriştiler. Ogünden sonra Tom her gün ev- lerine gelip gidiyor ve Janı Golf oyununa davet ediyordu. Bir gün Tom meşgul olduğu için geleme- işti. İhtiyar amca ve teyze ye- ıgı'ıeışı?erini 3;ğlı:m':llrmıık iç!ny şehre kadar bir gezinti yapmıya karar verdiler, Jan sinemaya gitmek istediğini söyledi. Amcası bunu bayağı buldu. “Avamın devam ettiği eğlencelere iştirak edemiye- ceğini,, ileri sürdü. —Janın müte- madi ısrarlarına dayanamıyarak nihayet teklifini kabule mecbur ol- dular" Gişede yaşlıca bir madamdan biletlerini aldılar. Yerlerine henüz oturmamışlardı ki; arkadan ya- bancı olmıyan bir ses: — Çikolata, karamela arzu etmezler mi? dedi. Jak amca hayretinden koltuk- tan yuvarlanıyordu. O ses To- mundu. Hergün çaya — davet ettikleri Tom, demek sinemada karamela satıyordu.... Janın bü- tün ısrarlarına rağmen sinemadan çıktılar. — Niçin — oturacaklardı? Şereflerini lekelemek için mi? Jan, Tomu boş yere müdafaa ediyordu. Onlara, karamela sata- rak hayatı kazanmanın — ayıp olmadığını anlatmak istiyordu. Esasen Tom onlara ne İiş yaptı- ğını söylememişti ki... tiyar amca ve teyze fikirle- rinde sabit kaldılar: Onu evlerine gelmekten menededeklerdi. Ertesi gün Tom gelerek Jamı mutat oyuna davet edince ret cevabı aldı. Jak amca ona açıkca: «Bundan sonra evlerine — de- vam etmesinin hiçbir — suretle hoşa gitmiyeceğini — söyledi, Tom — müteecssir olarak — henüz uzaklaşmamıştı ki, — ihtiyar — bir madam villayı ziyarete geldi. Jak amca titreyen elindeki kartvizitte Lady Heresfort'un ismini helecan- dan güçlükle okuyabildi. Derhal | hizmetçilere kabul edilmesi için emir verdi. Biraz sonra itina ile döşenmiş güzel ve temiz mobilyalı bir salonda yer almışlar konuşu- yorlardı: — Yeğenim Tom bana sizler- den çok defa bahsetti - diyerek Lady sözü istediği mevzua intikal ettirdi - bilvesile bende sizi göolf | gelecek haftaya cemiyeti hayriye namına vereceğimiz çaya davet etmiye geldim. Hastanede birçok hastalarımız var. Yer açmak için bunları nasıl tanzim edeceğimizi şaşırdık, hastanede doktor olan yeğenim Tom, hiç olmazsa sine- mayı iki hafta için kiralamayı ve hasılatını da bu işe tahsis etmeyi düşündü. Dün adamlarımızdan — ikisi eksikti. Yerlerini yeğenimle ben aldım. Ben gişede idim, o kara- melâ satıyordu. Fakat çok eğlen- dik, hakikaten eğlenceli bir iş... * İhtiyarlar yukarda muhavere- lerine devam ederken, bahçenin nihayetlerindeki kameriyenin al- tında Jan ile Tom hasır bir kol- tukta oturmuşlar, konuşuyorlardı. Bir aralık Jan Tomun kolunu sıkarak: — Garson olmayışına okadar müteessifim ki... Seni orada gö- rünce, artik sinemaya parasız gideceğimi düşünmüş ve sevin- miştim diyerek — takıldı. Sonra yalvarır gibi bir tavurla: — Tom - dedi - eğer amcam hatırını kıracak bir söz söyledise onu affet. Bir kabalık yapacağını tahmin etmiştim onun için seni burada bekledim. Tom güldü: Seven bir kimse için, öyle ufak tefek Şşeylerin ehemmiyeti mi olur? — Tom sana bir şey daha söylemek istiyorum: Golf topu bahçeye düştüğü zaman hiçbir ziyana sebebiyet vermemişti. Se- ninle tanışmak için onu bizzat ben camlara attım. Tom gülüm- sedi ve: — O halde ben de sana bir itirafta bulunayım dedi. O topu duvardan aşırtıncaya kadar ne çektiğimi Allah bilir. Esasen o, yanıma aldığım topların beşincisi ve en sonuncusu İdi. n Son Posta n İstanbul BORSASI 18 - 8 - 1934 ÇEKLER kuruş kuruş Londra 632,50 Prag 19,1240 Nov - yörk — 0,8043 | Viyana 4,2543 Paris 12,06 Madrit 5,8167 Milâno 9,2654 —| Berlin 2,0336 Brliksel 3,3830 —| Varşova 4,2050 Atlıam 63,3543 | Poşte 3,9889 Cenevre 2,4360 Bükreş 79,62 Solfya 64,17 Belgrat 348340 Amsterdam — 1,1733 | Moskovra 1091),00 ESHAM ve TAHVİLÂT Lira a İş Bank.(Nama) 00,— | Bomonti 00,— | » (Hümlile) O0,— | 1833 Tatikram — 98,50 » (Mücssle) O),— | İatikrazı Dahlit 00,— Osmanlı Bank. 00,— | Düyunu Mu. — 00,— Selânli » — OÜül— | Bağdat tertip | 00,— Şirketi Hayriye 00,— ğ . l 00— Heliç '0),— | Reji 00,— Anadolu wWGOV. 27,10 | Tramvay Oü,— » W G0 P. O0l— | Rıhtim V0| — Anadoelu W 100V. 00,— | Üsküdar su — 00,— Şark D. b *00,— | Terkos 00, — İşt. Tramvay — C0,— | MısırKr.Fo.18686 00,— Üzsküdar su — Oü— | Ç w » 1903 00,— Terkos 0ö— | ., » w 1911 00,— Havagasi 00,— | Elektrik —— | Telefon 00,— MESKUKÂAT |*| Lira Lira Türk altımı 9,25 | (Hamlt) 46,50 İng. » 10,38 | (Reşat) 49,00 Bri 5 8,42 | (Vahit) 46,45 Rua , 10,88 | İnce beşibirlik altın Mecldiye 36,50 70 Banknot (Os. B.) 240 :âı::::ı;'ıı'r.ıılılh ;ğsl Kalın beşibirlik altın (Reşat) —» 47,50 (Vahit) — £ — 49,00 (Cümhuriyet) — 4675 (Azlx) 48,25 | (*) Borsa harlelt