19 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SUNFrusra & - Cemal Paşa, Fransızlarla Türkler Ara- sında Bir Mukarenet Husule Getirmişti Çünkü o aralık Fransadan aktedi- lecek mühim istikraz iİle diğer mali işlerin halli için Cavit Bey Parise.. ve Basra ile Aden meseleleri hak- kında bir itilâf zemini bulmak içinde eski Sadrazam Hakkı Paşa KLondraya gönderilmişti... Kabine, — Fransızlarla — girişilen müzakeratın sür'atle intacını isti- yordu. Halbuki Nafıa Nazırı Osman Nizami Paşanın usulperes- tane muamelâtı buna mani olu- yordu. Esasen evvelce, Edirnenin istirdadı meselesinin müzakere- sinde muhalefet gösterdiğinden dolayı İttihat ve Terakki mehafi- İinde Nizami Paşaya karşı bir hiddet ve infial — uyanmıştı. Şimdi Fransızlarla girişilen bu işleri de işkâl edecek bir vaziyet | alması, artık Osman Nizami Paşanın mevkiini büsbütün sars- mıştı. Buna binaen matlup olan işleri derhal başarabilmek için Nafıa. Nezaretine —bir —adam arandı. İstanbul — Mubhafızlığına tayin olunduğu günden — beri Fransızlarla — Türkler — arasında bir mukarenet husulüne çalr- şan ve muvaffak olan Cemal Paşanın Nafıa nezaretine getiril- mesi kararlaştırıld.. Cemal Paşa, merkezi umumiye davet olunarak vaziyet izah edildi. Paşa kendisine teklif edilen bu vaziyeti, hiçbir İtiraz dermeyan eltmeden kabul etti. Osman Nizami Paşaya uzunca | bir mezuniyet verildi. Cemal Pa- şa da vekâleten Nafıa nezaretine getirildi. Bir ay sonra da Nizami Paşanın istifaya mecbur olması üzerine Cemal Peşanın vekâleti asalete tebdil edildi. * Kabine, artık ittihatçıların ar- zu ettiği şekla girmiş, - kendi ta- birleri veçhile - köhne ve âtıl un- surlar temizlenerek tam manasile genç ve zinde bir hale gelmişti. Mahmuüt Şevket Paşamın sada- rete geldiği zaman tanzim ettiği makul program değiştirilmemişti. Mümkün olduğu kadar harici ih- tilâfattan tevakki olunarak hükü- metin bütün kuvveti dahili ısla- | hata — hasredilecekti.. Mahmut Şevket Paşanın, sadareti devam ettiği müddetçe bu esas dahilinde yürüttüğü devlet makinesi, henüz o hızla ayni istikamet üzerinde | yürüyor, işler pek fena gitmiyordu. Hakkı Paşa İngilizler nezdin- da deruhte ettiği müzakeratı bü- yük bir dirayetle tedvir etmiş, (linç) meselesile diğer pürüzlü İş- leri, mümkün olduğu kadar Os- snanlı hükümetinin lebine olarak halleylemişti. Cemal Paşanın Na- fia nezaretine gelmesi üzerine de, Cavit Beyin Fransa ve Almanya- daki mali faaliyeti muvaffakıyetle hitama ermişti... Maliye işlerinin tanzim ve tensikine Mösyö Joli isminde bir Fransız nezaret etti- ği gibi Ceneral Bumonun emri altındaki Fransız heyeti de jandar- manın ıslahiına memuür edilmişti. Bahriye işleri, İngiliz amiralların- dan (Limpos Paşa)nın ve güm- rük idaresi de Mister Kravfortun mürakabesi altında bir hayli te- rakki ve salâh eseri göstermişti. Fransız inşaat şirketleri, Ana- İTTİHRAT ». TERAKKİ Ç Si ör — Her hakkı mahfuzdur — Beşinci Kısım No. 32 Nasıl Doğdu?.. WNWasıl Yaşadı?.. 19-8- 934 — Nasıl Öldü? »Ziya Sokir a— |— Aksi takdirde banyodan | caktır. y X Istanbula dökülen talisiz Rumeli köylülerinden bir kafile doluda vasi mikyasta yol inşaa- tına girişmişlerdi. İngiliz müte- ahhitleri Tersanede inşaat tez- gâhlarımı tecdit ve tanzim et- mişler, havuzlarda bir hayli ısla- hat vücuda getirmişlerdi... Şark | vilâyetlerindeki anasır ihtilâfatr- nın izalesi ve her unsuru hoşnut - edecek bir idare şeklinim tesisi için bir İngiliz müfettişi umu- mi — getirilmesi — istenilmiş ise -de, İngiltere hükümeti Rusyaya bir rekabet hissi verme- mek için bu teklifi reddetmiş.. un üzerine biri Danimarkalı birt İsveçli olmak Üüzere iki mü- fettişjğumuminin — celbine — karar Mahmut Şevwket Paşanın sa- daretinde başlatılan bu ıslahat işlerinde muhtelif devletlere yu- | karda saydığız İmtiyazlar verilir- ken Almanlar da Mahmut Şevket Paşaya müracaat etmişler: — Ya bize, ne gibi hukuk ve imtiyazat temin edilecek?.. Demişlerdi. O zaman Mahmut Şevket Paşa, Almanlara şu kısa cevabı vermişti: — Ordu da sizindir. Hattâ Mahmut Şevket Paşa, ordunun — ıslahı için — yalnız bir Alman heyeti askeriyesinin celbi fikrini bile kâfi görmemiş, ordu bışlmmandanhğmm doğrudan doğruya bir Alman Mareşaline verilmesini bile teklif — etmişti. Fakat: — Ordu Başkumandanlığımı Almanlara verdikten sonra Sada- ret ile Hariciye Nazaretine de birer ecnebi getirelim. Diye haklı bir tenkit ve itiraz karşısında kalınca, bu fikrinden ric'at eylemişti. Mahmut Şevket Paşamın şehit olması ve İzzet Paşanın Harbiye Nezaretine gelmesi üzerine Alman ıslahat heyeti meselesi tekrar mevzubahs edilmiş, heyetin bir an evvel celbi için Veliaht Yusuf İzzeeddin Efendi ile Dahiliye Na- zırı Talât Bey tarafından Harbiye Nazırı nezdinde teşebbüsata giri- şilmişti... Harbiye Nazırı da ayni fikirde idi. Bu;l blğ:'en Alman ataşemiliteri Fon empel ile cereyan eden müzakeratta tefer- ruata ait mesail de helledildi. îîgada Çok Rağbet Bulan Bir Ilıca ( Baş tarafı 4 üncü sayfada ) hal dondurur. Bu soğuk suyun evsafı İstanbulan Çırçır suyuna muadildir. Sıcak suyun yanı ba- şında bulunan bu buzlu membart görüp te şaşmamak — mümkün değildir. İşte bu sudan içenler günde beş defa yemek yimek mecbu- riyetindedirler. Hıcanın — mevkii dağlık olduğu için gidenler örtü döşeklerini sağlamca götürürler. sonra Üşüyüp hastalanmak muhakkaktır. Burada her sene iki yüz kadar | çardak ve kulübe yapılır. Ağaç dallarından yapılmış bu kulübeler, ufak bir köyü andır- maktadır. İsteyen götürüp Çadır dahi kurmaktadır. Belediye — tarafımdan İcarla İstiyenlere çadır dahi verilmek- tedir. Gerçi bu ılıca ötedenberi o civarda bulunan “İnova,, karye- sine âit İse de son zamanlarda hususif — Muhasebe — tarafından maarif namına — zaptolunacağı rivayet olunmaktadır. Ozaman İâzımgelen tadilât yapılıtak, pavyonlar İnşa edile- cek, Maarife güzel bir irat ola- Şimdilik İnovalılar tara- fından icara verilmekte ve parası köy sandığına yatırılmaktadır. Ötedenberi âdet olduğu üzere bu ıhcaya gı'reıılerden banyo pa- rası alınmaz. Yalmız, her şahıs için bir defaya mahsus olmak üzere on kuruş dubuliye alınır. Burada zengin fakir, herkes işini gücünü bırakup — senede bir defa olsun mutlaka bu Ilıcaya giderler. Gitmeyen aileler pek nadirdir. Her ailenin bütçesinde mutlaka İlica masrafı — olarak birşey -vardır. İlicaya gidileceği gün kumanyalar düzülür. Arabalara — yumuşak - şilteler döşenir. Giderken sıcak basma- sın diye gün doğmadan yola çıkılır. İlıca mevsimi mayıstan baş- layıp teşrinlerin nihayetine kkadar devam eder. Bu alcanın şark - tarafında boşa akan ve bulunan yan- yana iki sıcak su membaı daha | | cut değildir. Halbuki yalnız bi- alk bunlara “Iİlhicamn Zâgn ve Emn derler Biraz daha ötede bir kaynar su daha vardır. “b'na d. ılıcamn g'e!il:li,, derlet. Orada köylü kadınlar ve ılıca müşterileri çamaşırlarını yıkarlar. Asayişi muhafaza için orada bir jandarma karakolu ve telefon vardır. — H. $Ş. Almanya gençi.. Uzun boyuna ve geniş omüz- larma bakınca, insan sabık AL man Veliahtının. bu cümls İle tavsif edilmesinde hata olmadı- ğını anlar. Hareketleri bir atle- tinki gibi seri, kahkahaları bir lise talebesininki gibi tennandır. Birgün, kendisile konuşuyor- dum, hafifmeşrep tanınması bah- sine gülerek: — Garbin parlâmenter cüm- huriyetlerinde insanın — ciddiye alınmak için biraz göbeğe ihti- yacı vardır, dedi. l10 senedenberi — Almanyayı idare eden (Stresman) dan (îlît- ler) e kadar kaç kişi gelip geç- tiye hepsinin de sabık — Alıran Veliahtı ile sıkı bir münasebet idame etmiş — oldukları — ecnebi memleketlerinde pek eyi bilin- mez. Şüphe yok, sabık veliaht, Saint Moritzde siki ile kayar veya (Silezya) da ava çıkar. Fa- kat sarayının (Potstam) da oldu- ğunu dünkü rical kadar bugünkü rical da bilirler. Benimle yine lâtife ediyordu: — Fransızların da bilâhara 4 üncü Henri ismi altında kıral olan Hanri dö Navar isminde bir taht namzetleri yok muydu? ihtiyarlamayan - bir Bu, söylediğzi son cümleden Hohonzollern — ailesinin — takrar tahta çıkacağını düşündüğünü mü anlamalı, yoksa sade göze görün- meyen- nüfuzunu çoğaltmayı dü- şündüğüne mi hükmetmeli? Bunu kestirmek mümkün değildir. Fakat — Elimde bulunan veya bulu- nacak olan bütün nüfuzu Fransız ve Âlman milletlerini yekdiğerine yaklaştırmıya hasredeceğim. Pots- tamdaydık. Ve eski İmpera- torluğun hassa aIayşa mensup tane varsa hepsinin za- a-îıo aw füniformayı ihti- durarak, Veliaht bunlara birer birer baktı ve her zabit zümre- sinin an'analarını uzun uzadıya anlattı, sonra hüzünle başını sal- İlıyarak: — Bütün bunlar harbin anka- zı arasında gömülüp gitti, diye alay etti. Bu sırada, bazı his kuvvetle- rini anlayıp anlıyamadığımı gör- mek istermiş gibi başını bana çevirdi, yüzüme bakıyordu: — Harbin ankazı arasında, yalnız tahtımızı bırakmış olmakla kalmadık, dedi. Fakat muharebe, milletin içtimat kuvvetler arasında mevcut muvazenesini de değiştirdi. Asker ve aristokrat zümrelere tacirlerin kazanmalarını mucip diyen harp istemiyaoruz. Milletler Arasında Ihtima! beni, Imparatorluk Almanyasını tanıyacak kadar yaşlı bulmamış olacak ki, arada bir mukayese yapmaklığımı imkânsız görerek derhal ilâve etti: — Beynelmilel sahada, muha- rebenin hakiki amnanaya ve derin harsa malik olmıyan küçük mil- letleri büyüklerin zararına olarak kazandırdığına bilmem — dikkat ettiniz mi? Gerilerinde uzun bir tarih taşıyan büyük milletler fikri nüfuzlarından olduğu gibi iktısadi ehemmiyetlerinden de pek çok şeyler kaybetmişlerdir. Bugün edebiyatı ve küçük bir sanayi olmıyan hiçbir küçük millet mev- yük miületlerin yüksek ihtisastan geçen maddelerini satmaları insa- niyet için daha faydalıydı.» Bu düşünceler ister dağru olsun ister yanlış, sabık veliahdın harp karikatürlerinde alay edi- len şahsiyetten farklı olduğunu gösterir. Muhavere esnasında o Ben Yaklaşmıya Taraftarım va eden bir camekânın önünde | zemin kaybettirdi, — borjuvalarla oldu. Bunun içindir ki artık ebe- - İle Fransa Harp Yap” yacaklar! Eski veliaht askere geçit resmi gyaptırırken zaman yapılan propagandalardan bahsediyordum. Gülümsedi : — Bizim ağır topçu sizi nasıl şaşırttyısa, sizin propaganda da bizi öylece gafil Aavladı, dedi. Hayır, o zamanlar vurabalıya şek- linde mütemadiyen benden bah- sedilmiş olmasına — kızmıyorum. O da bir harp silâhı idi. Ve bizi harpten iğrenmeye sevkeden va- sıtalardan biri oldu. Bir müddet düşündü ve ilâve etti: — Harp idaresinin, biden, ya- ni askerlerin elinden — çıkmaya başladığını ne zaman anlamaya başladık, bunun, bir mühendis, bir kimyaker bir muhasip, bir makinist, bir levazım, bir avukat, bir gazeteci işi Oolduğunu ne vakit idrak ettik, söylemesi güç, karşı cephede benimle dövüşen ordunun kumandamına nazik bir cümleyi ihtiva eden fotoğrafımı göndermiştim, hiçbir cevap gelme- diğini görünce hayrete dütüğümü kaydetmeliyim. Filhakika kinsiz bir harp yapılabileceği hakkındaki düşüncelerimin modası geçmiş ol- duğunu henüz anlamamıştım. Hal- buki, bütün milli kuvvetlerin se- ferber edildiği bir muharebede kin de bir silâh olmuştu. ,, Veliaht, muharebenin artık hakikaten umumi bir seferberlik olduğu ve bir ticarethanenip mu- valfakıyete erişmesi için elzem olan hasletlere aynen harptede ihtiyaç bulunacağı ve bu itibarla harpte askeri ideal kalmadığı fikrine sık sık avdet ediyordu, artık harbi asker değil, teknik adamı yapacaktır, diyordu. Bu sırada bahis Hitlere intikal etmişti, dedi ki: — Ecnehbiler Alman milletinin Adoif Hitlere karşı beslediği minnettarlığın derecesini takdir edemezler, Hitler bizim için misli bulunmaz bir enerji hocası oldu. En fazla ihtiyacımız da buna İdi. Bertrand ds Jouvuel I — Gazetenin esas yazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- 'müön ülân fiatı şunlardır: | Dizer| Son yerler | sayfa sayfa sayfa | sayfa | sayfa 3 .. 60 | 380| Krş. llîıı-l 1 2 5 4001250 200 ıooş Kış. Keş. | Krş. | Kış. 3—Bir santimde vasati : (8) kelime vardır. 4 Ince ve kalın gazılar tutacakları yera — göre santimle ölçülür, i ARÂNA ea e * Aralka V anğilll ni S iğ ilLA | # Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: