8 Şimdiye kadar çıkan tefrikaların hülâsası: Tomvul — Mirasyedi Vehbi Beyin pederi, 40 gün evvel vefat etmiş Fethiyedeki evlerinden çıkıp Fın- dıklıda bir konak yavrusu ,kirala- mışlar. Vehbi Bey, kafadarı Kâtip Raif ve Sulu Sezai ile sohbette iken dışardan bir kapı giıcirtisi ve peşinden makamlı bir öksürük işiti- liyor. Bu, kambur Nabi efendinin öksürüğüdür. Beyler hefmen atı- lıyorlar. - * Beyamcal hazret! beybabal.. şarkı isteriz! deye yalvarmağa başlıyorlar. Kambur Nabi 65, GÜlık; ufacık tefecik; sakalı köse; sırtında çek- meco kadar kambur. Mirkelâmlı- gından ve Nabi misalliğinden nâşi Nabi ismini almış. Fetvahane müsevvitlerinden fakat | memuriyetine hiç uğramaz; çünkü hamileri çok. Bunun da — öebebi Sesinin — emBsalsizliği, — musikideki fevkalâde behresi; daha doğrüsu, hinoğluhinliği ve mizaçgirliği... Bitişik kapı bir daha açıldı ve gıcırdadı; makamlı öksürük yine tekerrür etti. Akabinde, du- daklarında ( Estağfurullah!.. Ez- tağfurullahi.) mırıltıları, başı açık, kolları sıvalı, ayakları çıplak biri, elindeki havluya kurulana kuru- lana, şıpşıplarının ucuna basa basa kapı aralığında göründü. Gireceği saniye: (Bir dakika müsaade et beycağızım!) diyerek yine gerisingeri döndü. Bu defa hulkumi bir (destur!) u müteakip, genzinin, gırtlağının muhteviyatını (Hak tul!) deyip hâlâ musluğuna bezletti. Odadan bağırıyorlardı: — Amca bey, uzun etme, gel be yahul.. Hep kulak kesildik, seni bekliyoruz. — Hazret, nazı, edayı bırak; şeytanın ayağını kır! — Kulun, kölen olayım bey babacığım, zırnık kadar insafın yok mu? Bu kadar yalvarıyorur, yakarıyoruz... Biz de ana baba evlâdıyız, din kardeşiyiz... Amca baey, hazrat, bevbaba diye hitap edilen zat, — yine göründü ve kapıdan içeri girdi. Dudaklarında hâlâ (estağfu- rullah) mırıltısı, elindeki bavluya yüzünü, boynunu, kollarını kuru- layor, kaşlarını gözlerini oynata- rak süküt işaret ediyordu. Nihayet dile geldi: — A velinimetzadem!.. A kâtipçiğiml.. A sulü limon!... Bat- nımaderde dokuz ayon gün nasıl durdunuz? Emriniz başım üzerine, (el'emrü fevkal'edep); söyliyeyim, İstediğiniz kadar, gına getirinciye- kadar söyliyeyim. Kâtipçiğimin tutturduğu makam hicazdan bes- melekeş olarak Hacı Faik Beyin ( Âteşi suzanı firkat )ini, Şevki Beyin ( Sen bu yerden gideli ey saçı zer )İni, Hacı Arif Beyin ( Kurdu meclis âşıkan meyhane- de ) sini, Civan ağanın ( Bozuldu İânesi üftadegânın )ını bir bir s- raya dizeyim. Hicazkâr, karcıgar, dügâh, segâh, suzinak, ferahnak, hüseyni, kürdi, acemaşiran, be- yati araban ve helümmecera ma- kamatı mezc eyliyelim.. Fakat abenim efendilerim, dercengi ev- vel, aşağıki heriflere merhumun lokmasını döktürüyoruz. Merkum- lar pespayegân güruhu. Böyle bir günde bu ne ahenk bu ne tarap, bu ne çenk bune çağana demez- ler mi?... Vakın şeriatimizde yas ve matem şediden ve ekiden memnu fakat bu cühelâya nasıl " anlatırsın?... Dercengi sani, Resimli, Büyük Milli Roman Yaranı Sermet Muhtar Tombul mirasyedi Vehbi Bep şöyle pencereden bir lâhzacık şemsi tâbâna bakın; gereği — gibi alçalmış, vakti asır yaklaşmış... Aşağıki tilkileri hayhaylayım, kol- layım, aşıramentoya, maşıramen- toya kalkışıyorlar mı diye göz ku- lak olayam derken vakti geciktir- mişim. Salâtı zuhrun farzımnı olsun kazaya birakmamak için acele acele aptestirmti tazeledim. bir salla iki bağla — sür'atile — aradan çıkarayım; badehu — dehliz, ca- mekân ve sofa kapılarını ka- parız. —Arzu — ettiğiniz sarkıyı, besteyi, kân, battâ isterseniz ağırlamaları, curcunaları, köçek- çeleri bile geçiveririm... Yecuzu mü velinimet zadem, güzel yav- rum, tombul aslanım? Bu söz ebesi, elli beşle altmış arası bir adamdı. Şimdi de onun portresini çizmek ve menin nesl olduğunu söylemek lâzımgeliyor. Kısaca bir boy... Sağ veya sol kürek üstündeki dan, kâtip kamburu — dedikleri tümseklerden de değil de sırtının tam ortasında, çekmece kadar — TOMBUL MİRASYEDİ SUN TFUSLA koskoca bir kambur... Başindeki saç, dudağının üstündeki bıyık | kelkül. O kadarcık tüyü tüsü bile ihmal etmemiş; Mahmutpaşanın çeyreklik boyasile boyamış; ördek başı gibi yeşilimsi bir renge sok- muş.. Sakala gelince zerrenin zerre- sini arama; mum gibi köse... Bu şekil ve ailde olan bir kimsenin kasapla h'ç alış verişi olamayacağı şüphesizdir. Binaen- aleyh mumalleyhe de zayıf ve nahif Bu cüsse ve kamettekilerin baş mavali: ( salhaneye mi gide- ceğim? Kasaba borcum mu var?) | diyerek lâhim ve şahim düşman- lığı, (gökten yıldız mi toplıyaca- gım? Fatihte deve ötesi mi ya- lıyacağım ? diye tutturarak boybos aleyhtarlığıdır. Hazret te ayni nakaratta idi. Fakat (bir dirhem et bin ayıp örter), olanın Ünü de olur) hikmetlerinin isabetine can ve yü- rekten iman etmişti. İçin için ke- mirilir, şışmanlara, — gövdelilere, kedi ciğere bakar gibi bakardı. Kendisine, Vehbi Bey beyamca, kâtip Raif hazret, Sulu Sezal de Beybaba diye hitap ederdi. Asıl ismini bilen yoktu. Mir- kelâmlığından ve Nabi misalliğin- den naşi adı Nabi olup çıkmıştı. ahbapları, tanıdıkları, arkadan ar- kaya kambur Nabi derler, ayak takımı ve patavatsızlar da yalnız kamburla iktifa ederlerdi, (Arkasi var) İ !C Toplantı, Davetler — ) | Çeşmemeydanı Gençlerinin Müsameresi Çeşmemeydanı Gençler — Birliği tarafından 26 AÂğustos pazar günü akşamı Beyoğlunda Helkevinde bir müsamere verilecektir. Yoni Neşriyatı İşçi sınıfı Ihtilâli — “Dün ve yarın,, tercüme külliyatının 7nci kitabı cevizi Hilâliahmer Cemiveti Merkezi Umumisinden : Eskişehir'de Hilâliahmer Merkez Anbarında 1 — Muhammen kıymeti ( 228000 ) kuruş olan dikiş makineleri ve motorsiklet ve malzemesi vesaire 20 Ağustos 934 tarihinde, 2 — Muhammen kıymeti ( 138700 ) kuruş olan muhtelif karyolalar ve teraziler ve matralar 21 Ağustos 934 tarihinde. 3 — Muhammen kıymeti (63000) kuruş olan kuştüyü, Hindistan elyafı, bez ve Çuval parçaları 23 Ağustos 934 tarihinde satılacağından taliplerin yüzde on pey akçelerile mezkür anbara müracaatları. (1872) | İstanbul Belediyesi İlânları | - —< Konservatuvar Binası ve 16 Mart Şehitleri Abidesi için müsabaka İstanbul'da Şehzadebaşında ve şartnamesine merbut haritada gösterilen saha dahilinde bir konservatuvar Tiyatro salonu ile 16 Mart Şehitleri Âbidesi ve meydanının tanzimi projeleri için - bir müsabaka açılmıştır. Müsabaka müddeti T. Saninin 25 inci Pazar gününe kadardır. Bine için yıpılıcgk resimlerden Birinciye 2500, Ikinciye 1000, Üçüncüye 750 lira, Âbide için birinciye 1000, Ikin- ciye 500, Üçüncüye 200 lira verilecek ve bundan başka Üç proje iki yüz ellişer lira bedelle satın alınacaktır. Müsabakaya girmek isti- yenler şartnameyi almak için hergün Belediye Levazım Müdürlüğü- ne müracaat etmelidirler. “4586,, * * Eminönü Kaymakamlığından : Ayasofya camli arkasında So- gukkuyu medresesi helâlarına akar su getirtmesi tutacağa ait olmak üzere kiraya verileceğinden talip olanların teminat mektubu ile 20/8/934 Pazartesi günü saat on dörtte Encümene gelmeleri ilân olunur. “4794,, | O rUrucuNS iy İkinci Dil Kumlfayı Büyük Bir Hâdisedir Türk Dilinin Zenginiiğini Anlatan Kıy- metli Tezlerin Okunmasına Başlandı A Gazi Hz. ve Başveki ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) Dolmabahçe sarayında toplanan İkinci Dil Kurultayile büyük harer lelerinden birini daha vermiş oldu. Ve Kurultay, çok yüksek bir heyecan ve alâka havası içinde saat 18 buçuğa kadar devam etti. Gazi Hz., Başvekil Paşa şehrimizde bulunan Vekiller, Ku- rultay müzakerelerini takip edi- yorlardı. Bu seferki Kurultayın bariz / hususiyetlerinden biri de birçok ecnebi profesörlerin hazır bulun- makta olmasıdır. Dost Sovyet âlimleri, Lehistandan ve Alman- ya'dan gelen belli başlı üstatlar dünkü toplantıya iştirak etmiş- lerdi. Bunlardan başka binlerce aza ve dinleyici de kurultayda hazır bulunmuşlardır. Dolmabahçe sarayının önüde binlerce meraklı tarafından doldurulmuştu. nunda toplanmıştır. Büyük kapiı nın tam karşısında Reisicümhur Hz. ne mahsus bir yer ayrılmıştı. Riyaset kürsüsünün sağında da sefirler ve konsoloslara bir mahal tahsis edilmişti. Saat tam 14 te Gazi Hz. ken- di Jocalarını teşrif buyurdular ve bu anda şiddetli bir alkış tufanı etrafı çınlattı. Bu sırada bando istiklâl marşını çaldı, marş ayakta dinlendi. Gazi Hz. yerlerine otu- rurlarken alkış hâlâ devam edi- yordu. Gazi Hz. nden sonra Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım Paşa ve Başvekil Paşa salonu teşrif ettiler. İstiklâl marşından' sonra kurultay marşı çalındı. Bu marşı teganni eden muallim H. ve Beyler iki ses üzerine bandoya gayet ahenkli refakat ediyorlardı. Bundan sonra Türk Dili Tet- | kik Cemiyeti Reisi sıfatile Maarif Vekili Âbidin Bey kürsüye çıktı ve alkışlar arasında nutkunu oku- mıya başladı ve kurultayı açmış | oldu. Vekil B. nutkuna: « Reisicümhur Hz., Hanıme- fendiler, Beyefendiler, — hitabile | başladı ve müteakiben birinci dil kurultayındanberi — geçen — iki sene içinde Dil Cemiyetinin başardığı işleri hulâsa olarak an- lattı. Türkiyede okur yazarların, dilimizin türkçeleşmesile arttığını ve artacağını, bunun bir hakikat olduğunu söyledi. Vekil Bey bir aralık dedi ki: “— 1928 senesinde vatandaş- lar arasında okur yazarların nisbeti yüzde 20 iken 1933 te bu nisbetin iki misli oluğunu söylemek iste- rim. ,, Âbidin B. Reisicümhur Hz.inin dil işlerile büyük Aalâkalarını da ifade ederek dedi ki: * — Büyük gef, Türk tarihi ve Türk dili işlerinin en değerli gönüllüsüdür.,, Vekil Bey nutkunun sonunda da kurultayı açtığını söyledi. Bundan sonra Dil Cemiyeti | Umumt Kâtibi İbrahim Necmi | tşa dil kurultayında karıda Millet Meclisi Reisi Kâ- zım Paşa, aşağıda Maarif Vekili ÂAÂbidin Bey açılış natuklarını okurlarken Bey söz aldı, kurultay reisliğine Meclis Reisi Kâzım Paşanın seçil- mesini teklif etti ve Kâzım Paşa ittifakla reisliğe seçilerek kürsüye geçti, nutkunu okudu. Kâzım Paşa, öz Türkçe seferberliğinin ana hatlarını çok muvaffakiyetle — ve bariz bir şekilde anlattı ve şid- detle alkışlandı. Bundan sonra reisg vekillikle- rine Maarif Vekili Abidin, Bursa meb'usu Esat, kâtipliklere de İsmail Müştak, Refik Ahmet, Faik Reşit —ve Hakkı Süha Beyler seçildiler. Müteakiben Reis Paşa dedi ki: “ — Türk Dili Tetkik Ceml- yetinin kıymetli reislerinden Samih Rifat ve Reşit — Galip Beyler bugün aramızda bulunmuyorlar. Bu çok değerli ölülere saygı için bir dakika süküt edelim. ,, Ve salonda bir dakika süküt hüküm sürdü. Bundan sonra da müuhtelif çalışma kollarının seçimi yapıldı. Daha sonra Kurultayı tebrik eden yüzlerce telgraf okundu. Bilhassa Sovyet Ulüm Akademi- sinin tebrik ve muvaffakıyet tel- grafında Türk Dili Kurultayına karşı çok derin bir alâka göste- riliyordu. Bu da bitince Cemiyet Umumi Kâtibi İbrahim Necmi B. iki senelik çalışmanın eser ve neticeleri hakkındaki raporunu okudu. Çok uzun ve etraflı olan bu raporda, Türk Dili Tetkik Cemiyetinin, Türk — dilinin öz- leşmesi namına başardığı işler anlatılıyor, — tarama isini (Davamı 11 inci sayfada )