13 Eylül 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

13 Eylül 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aşk ve macera romanı Fakat buna mukabil sizden bir şey isterim.. Bu akşamki hâ- diseyi ömrünüzün sonuna kadar unutmak ve bizleri bir kere bile hatırlamamak bizi ele vermemek- tir. Türk rakkasesi elini casusların gefine uzutark: — Size. bunu o vadediyorum, Bu Başı Ne Y 97 dedi. Sizlerin başınıza bevim yü- | gümden biç bir fenalık gelemez. Çünkü çok hoşuma giden bu macerayı bir daha hiç hatırlamı- yacağım... gidebilir miyim, — Arzu ediyorsanız. — Hey, patron, hani biram? benim Lewiusky Madama bir kadeh şampanya ikram edelim.. Bir şişe şampanya getirsene.. Kambur patron koşarak bir gişe şampanya getirdi. Şişe pat- lamıştı. Patron bir kadehe boşaltarak genç kadına ikrem etti: — Şerefinize üstat. Kendi kadehini de aldı: — Cessur ve güzel kadının şerefine ben içerim, sonra Şeh- tazada biraz eğildi: — Sizin gibi bir arkadaşa malik olmak sizinle çalışabilmek çok zevkli bir şey olacaktır. Paketi eline almış olan Şeh- rüzat; — Ben bir rakkaseyim, dedi, mesleğimde eyi olduğumu söylü- yorlar, ondan başka bir iş be ğenemem... Bir kere gelip beni seyrediniz, nekadar güzel oyna dığımı görürsünüz. Sonra üzerindeki yüzüğe elini uzatarak aldi: — Yüzüğümü kimse beğem- medi.. Bahse girişmedi, (dedi. Ona tenezzül etmediniz. taklit olduğunu anladınız galiba! Alia baismarladık Madam.. Mösyöler, Allahaismarladık üstat. — Güle.. güle. Hâlâ şaşkın bir halde olan adamların arasından (ayrılarak kapiya doğru yürüdü. —24 — — Bu kâğıdm itmamı için bir buçuğa kadar beklemek lâzım. — Öylemi Her (profesör teşekkürler ederim. Peki bekle TİZ. Fafa demi memnuniyetle kaşlarını çattı: — Bir buçuğa kadar mı dedi.. Basıl olur Fatoş ben dün Şefkati ye İkimiz namına söz verdim. Müzelere gitmek için bizi saat birde bekliyor. — Fakat (O mademki (kayıt elesin botla. beklemek (o lâzum.. tabii bakdağğiği Kp İsesrrd leyeceğim. > Affedersiniz. Her profesör kâğıtları (o birimizin O beklemesi âcnba kâfi değil midir? — Elbette çocuğum. Ve Fafa, Fatoşu orada bıra. karak ayrıldı. * Sabah olur olmaz iki genç ilk işi gi inip konservatuvara gitmek olmuştu, Orada “profesör Sehmnitt'e rasigelmişlerdi. Ve on masanın ları o gördüğünden beri (ihtiyar adam onların İşle meşgul ol- mw, Bunu gören memurtlar Ber. kızlr a karşı fevkalâde hür- Yazan Suat Suzan me'kâr davranmışlardı. Şimdi mül- teft hoca bir nezaket daha gös- teriyor ve Fatoşu kendi odasma davet ediyordu. Profesör önde, o arkada geniş bir koridoru geç“ ti.er, profesör bir kapı açtı, Buram Profeşörün kendi odası id. oKoyu mavi okadifelerle döşenmişti. Kenarda kuyruklu bir piyano vardı. Ve piyanonun üstünde bir genç kız resmi. Profesör Schmitt genç kıza yer gösterdi. — Otursanıza yavrum. — Teşekkür ederim efendim. Fatoş. geniş koltuğa oturdu. profesör de karşıdaki (omasanın başına geçti, Biraz sonra profesör Fatoşun yanına geldi, ona istanbul ve ailesi hakkın da sunller sormaya başladı ve birhaylı konuştular. * — İşte kâğıdınız hazır yavrum... — Teşekkür ederim üstat. Mivnettarınızım... Allaha ısmarla” dık... — Yağmur çok yağıyor çocu- ğum. Bende gidiyorum. Geliniz sizi otomobille götüreyim. — Oh çok Teşekkür ederim. efendim. Kapıdan çıktılar. Yağmur şid- detle yağmakta idi. Yalnız artık gök gürlemiyor ve şimşek çak- mıyordu. Otomobil yağmur altında pırıl, pırıl yanan ve kayan asfaltların üzerinde (ilerliyordu. & Profesör Schmitt süküt ediyor ve Fatoş bu akşam müfettiş Waldon'a ne söyliyeceğini düşünüyordu. — Nereye gitmek istiyorsunuz? — Otele... — Arkadaşınızı bulacakmısınız? — Hayır... Onlar o müzelere gittiler. — Ohalde geliniz öğle yeme- ğini beraber yiyelim... — Öğle yemeğini mi?... Nasıl olur sizi rahatsız etmezmiyim? — Asla... Asla geliniz... Öğle yemeğini bizde yeriz. — Sizde mi?... Ve otomobil ilerlemekte devam ediyordu. Biraz sonra bir otomatik tele- fon santralı önünde durdu. Pro- fesör evine telefon ederek yeme- ğe gelmiyeceğini söyledi ve bazı tenbihler yaptı. Sonra otomobile dönerek Fa- toşa sordu: — Yemeği nerede yiyelim? Ve Fatoş cevap vermeden profesör otomobili biraz ilerideki küçük bir Jokantanın önünde durdurdu. * Lokantadan çıkarlarken profe- sör Sehmitt adeta neşeli bir insan olmuştu. Daim solgun olan ya- nakları kırmızı kırmızı idi. Ve öne doğru düşük omuzları dimdik duruyordu, Adımlarında bir ça- lâki ve bakışlarında bir canlılık vardı ; — Sizinle beraber bulunmak beni adeta gençleştirdi. Diyordu, sevgili çecuğum bilemezsiniz ha- yatım nekadâr yalnız geçiyor... Otomobilin kapısını açıyordu: — Şimdi otelinize gideceğiz değil mi?... Kaplanın Kedid ayım 5 pa en Farkı Anasından Doğduğu Günden İtibaren Üçüncü Ayını Dolpuruncaya Kadar: Hiç 13-934 — Evet Her Profesör. — Fakat ondan evvel bir par- | ça benim evime uğrayacağız. Bir telefon bekliyordum. Ona bakarız. Sonra sizi otele götürürüm. Bir itirazınız yok ya çocuğum. — Hayir efendim siz nasıl isterseniz. —125— SE .ra Kn ie . ? iski İvan Rabakoviç (birdenbire sün eti; b yanındaki iri adamın kolunu ya kaladı: — İşte otomobil, dedi. Her profesör Sehmitt'in otomobili. Meinecke Ştrasedeki kemancının restoranının tarasasında oturuyor” İardı ve önlerinde birer bira vardı. ( Arkası var ) —ş— aaa Öz Türkçeyle Deneme Kimsenin Gözüne Batmıyor Mu Karaköy köprüsünden her geçi- gimde gözüme çarpar, kendi kendime sorarım : — Benden başka kimse görmüyor mu? Sonra yine kendi kendimi avu- ÇEKLER turum (ik Pe kuruş | kuruş — Ne de olsn görürler. KE Londra © 6250 | Prag 1,1228 Derim, bu işi bitireceklerini uma- Ner - yerk (o 0,9958 | Viyana 4,2560 nn, Şu var ki: ertesi gün geçerken Paris 12406 | Madrit 2,82 umduğumun boşa çıktığıni anlarım. i mi hela üredi ve İlkin me gördümse yinâ odur. Bir Atlas (o 83195 | Peşte 1,095 değişiklik olmamıştır. Cenevre 2,4360 | Bükreş Ta,50)4 * İİ Saty, 60,59 / Belgrat 34,718 Köprünün iki yanındaki barmak- “|| Amsterdam 1,1757 | Moskova o 100215 lardan (2) söz açmak (3) istiyorum. 5 | ESHAM ve TAHVİLÂT Köprü geçitliği (4) kaldırılmadan ğ | Lira Lira yapılmalarına bağlamlan, ( geçitlik İl iş Bank.(Nama) 14— | Bomonti 1435 kaldırıldıktan sonra da, çamlak (5) (Eümlle) 10,— İ 1ES ietllran 97,— iz « Çillons'n) 169,— | İstilrum Dahllt Gö, diye boluya (6) verilen bu barınaklar Beyz 3408 Düyonu ie — son çağlarda çok pis tutuluyorlar. Bir tanesinin üzerinde eskimiş, İğ Şirketi Hayriye (5,30 si , iy, solmuş bildürgülükler (7) yırtık pırtık Heliş "00,17 | Reji 230 sarkıyor. Önünde birkaç yemiş dolu Anadolu W6UV. 26,88 | Tramvay 00 — sepet duruyor. Öteki yeni tutulmuş, bu yüzden yeniden boyanmış; boyasi İ köprünün ana (8) boyasından ayri ! olmuş, göze batıyor. Bir ötekinin sırçaları (9) uzun çağlardanberi silin- memekten toz içinde kalmış! * Köprü, kentip (10) en işlek, en kalaba- hk yeridir. Böyle bir yerdi ği lama O Me yla | - , 208, | beklenilmez, Ayrıca bu barınaklar | Jöleri 350 senedenberi milli elbi- - i 9 Ve pe e ee Gr selerinde en küçük bir değişiklik (İkw 1080 | İnce beşibirlik altın , 1 yapılardır. tim < N Mesidi; 38,00 .— temizlik gi lp uğraşanlar b barı | Pl Yaba İskoçyalı tan İİ smkne(oe 8 150 emmi Se sakların temiz. tutulmammı, içinde | |... bütün medeni dünyada Kalın başlik aktan Gi olanlara andırsalar (12) iyi ederler. ei © geksektedirler.- Romi || (Cum 5 : ismet Hulüşi 1 — Avutmak: teselli etmek 2 — Barinsk: kulübe 3 — Söz açmak: bahsetmek 4— müruriye 5 — Çamlak: dükkân 6 — Boluya vermak: kiraya vermek 7 — Bildürgülük: ilân 8 — Ana: esas 9 — Sırça: cam 10 — Kent: şebir 1) — Gelişigüzel lâalettayin 19 — Andırmakı İhtar etmek, CC Fepiani Devüiler — | Şehit Yetimlerini Acele İstiyoruz Eminönü Askerlik şubesi relsliğinden: £ Şubömizde © kayıtlı ve Eminönü malmüdürlüğünden ma- aşlarını almakta olan şehit yetimlerile beraber şubemizden 933 senesi dahil ikramiyelerini alan ve Eminönü kazâsı dahilinde oturmakta olup on senelik maaşlârı verilerek bükümetle alacağı kesilen şebit yetimlerinin dahi 15 Teşrinievvel 934 tarihine kadar her gün şubemkie gelerek kayıtların yap- tırmaları Jörumu ilân olunur. Elbiselerinden Memnun Olan Köylüler.. Londra hayvanat iel e bn nsiyonerlerinden olan bir kap- ba dört hafta evvel, im mahsus olan mağarada yavrula- mıştır, Bahçenin memurları bu münasebetle iy giyen altına almışlardır. müşahe neticesinde yavruların tıpkı kedi ibi gözleri kapalı olarak doğ- Sela anlaşılmıştır. o Anneleri yavruların lerini açmak için yine kedi gibi yalamıştır. Yavru- İardan birisinin gözü dört gün m m Bir tetkike öre Estonya köy- mizde şarkı söyliyen bir köylü kadın grupunu görüyorsunuz. “İsviçre Bahri —— şe m mıştır. Kaplan # bütün bu müd deti yavrularının | yanında geçirmiş, İlk 49 s ate | uzatılan yemeği almak için bile i mağaradan çıkmamıştır. Bu isti rahat devresi 2 hafta sürmü;tür. Kaplan yavrularile birlikte ta- mam Zi inci gün bahçeye çıkmış ve yavrularını ağzile enselerin(den tutarak taşımıştır. Bahçe memurlarının anlattık- larına kaplanın yavrularını öç aylık oluncaya kadar evde süt ile kedi gibi beslemek müm- kündür. İstanbul BORSASI Selânik » 5,— | Bağdat tertip 147, , “MP. 26,0 Anade'u W 100V.43,50 D. V. Rıhtum Vak (Hamle) (Asla) yesi,, Nasıldır ? Lozuu, (Hususi) — uazetele- rimiz Akayın yandan çarkı va- purlarından ber zaman şikâyet ederken derler ki: “Avrupada yandan çarklı va- purlar artık tarihe karışmıştır!,, resmini üğünüz | yandan çarklı vapurlar Cenevre N bun lara “İsviçre demi e mea irler, bizim “Akay, ın yandan verirler, Mi lr fark amı? i Halbuki gölünde işler ve seyyahlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: