— gA, oe LĞ . ir BN | . “ “pız biraz yakışıklı ve tamüssıhha olmalı- < geyde göstermelidir. Fakat ifrata gitme- — bulunmak, ciddi ve ağır başlı, herkese “ - Junmalı ve elinden her iş gelmeli. - tfıraplarımı unutturan ateşin piyale, orta _ bilgisi ile (yuva, fedakârlık, sadakat, ita- at ve vefa) mefhumlarının hakikt mâna- Begen iğiniz kadın ve erkek tipleri hangileridir? iğel — Kadın yüksek tahsil görmüş olmamalı ! Açtığınız anket hoşuma gittiğinden de- ııl,erkzklerıekadmlamumhrmıer dana koyduğu için cevap vermek isterim. Ne yazık ki geçirdiğim sukutu hayaller baıdem.ıddîolmakmechunyetmıdnğnr edecek değilim, Bununla beraber sarı- şın veya esmer, hattâ zenci dahi olsa, boyu:1,60 dan az olmamalı. Tahsili orta olmasını isterim. Çünkü yüksek tahsil gören bir kadının ev işlerini ve çocuk ba İarı bir nevi külfet sayar. Geri kalan te-| ferrüatı nakletmeği lüzumsuz görüyo- | rum, Yemiş, Zindankapı caddesi No. 83 de M. Güner — Y Ertatte güzellik aranmaz! Beğendiğim erkek tipi şudur: Vücut: Erkekte güzellik aranmaz. Yal- dır. Tabiat : Erkek erkektir. Erkekliğini her mek şartile. Eşine ve yavrularına bağlı bulunmak ve daima sadık kalmak, gözü başkalarırıda ölmamak, uysal ve tutumlu | " kendisini sevdirecek kabiliyette olmak. Bilgisi: En aşağı lise tahsili görmüş bu- Zile : $. (Sarih adres ve isminin. neş- Tini istememiştir) el AĞi Sarışın yeşil yözlü Kadını. beğenirimi Sevdifim kadın tipi: Sevdiğim. sarışın, yeşil gözlüdür, Tıpkı çöllerdeki mehtaba benzer, Küçük ağızlıdır, küçük sözlüdür, En veciz yazılmış kitaba benzer, Sarı, kumral ve hafif dalgalı saçlarile peri, yuvarlak çehresi ve pembe teni ile göl mehtabı, yakut dudaklarile bütün ız- larinı anlayabilmiş, tatbik edebileceğin- “den emin, bedayie meftun, hassas bir ruh " gahibi, bütün güzelliklerin toplandığı /— varlığı ile en kısa ifade ıle bit (şür). İşte| , O yıllardır kafamda yaşayan biricik ideal hayaât yoldaşım. Ankara: Dilmen Bi ÖĞA e “Esmer veya kumralı beğenmek, zevksizlik alâmetidir,, Kanâaatime göre beğenilen insanda tip mevzuu bahsolamaz. Sarışını beğenirim. Kumraldan hâzetmem, esmerleri çok se- verim demek zevksizliğin alâmetidir. Gö- (nül kimi severse güzel odur. Beğenilen insanda tip değil, müteka- bllmpıtili:nndn Çaok defa hayalimiz- de yaşattığımız esmer, uzun boylu, ge- 'niş omuzlu, daima gülümsiyerek bakan bir çift yeşil göze ayırdığımız yeri bir kumrala verebiliriz. Binaenaleyh alıcı gö zü ile beğenilecek bir erkekte (veya ka- dinda) mes'ut olmak için yegâne aramı- lacak vasıf dürüst vicdanlı bir erkek, bu | nımuhbildısıdıkürhdmulmıdr İstanbul: A. Gürser (MMmMştır) - — — 295 — | Erksk haddi zatında güzeldir Erkek, diyince hayalimde, müstahkem bir kale canlanır. O kaleyi siper alan her kadın, hayat yolculuğunda bütün ümidi- ni ona bağlamış bir yoleu gibidir. Erke- ğin sağlam karakteri kadının hayatta en emin karargâhıdır. Erkekte kadını umduğu zafere ulaştı- ran şey, ne yüz güzelliği, ne de cep dol- gunluğudur. Erkek haddi zatında güzel- dir. Erkeklik kelimesinin hakiki mânası- nı kadının ruhuna sindiren erkek bence en çok beğenilen erkektir. Kadın ise ha- yal ile hakikat arasında fişkıran bir kay- nağa benzer. Ondan her şey beklenebilir. Her erkek evvelâ kadında tatlı bir dil, sıcalt bir ses ve sonra da müşfik bir el arar. Erkek ruhunun isteklerini zahiri güzel liklerile değil, kuvvetli zekâsile kavrayıp mânevi güzelliklerile idame ettiren her kadın, bence en çök sevilen kadındır. Ankara: Müntre Altuğ (Sarih adresi idarehanemizde mahfuzdur) .— 296 — | Kadın erkeğin yuvadaki haklarını çok görmemeli! 1 — Uzunca boylu, güneş saçlı, deniz bakışlı, çilek dudaklı, kusursuz burunlu, muntazam dişli, yıpranmamış mütenasip 'vücutlü bir genç kadın. | 2 — Giydiğini yakıştırmalı, tuvalete hâkim olmak zevkine sahip bulunmalı, er keğin yuvadaki haklarını çok görmiyecek kadar uysal tabiati, olmalı, sevmesini, sevdirmesini bilmeli. Zevci ile kadınlı ğın en mümtaz. vasılflarını üzerinde top- lamalı, tahsili orta da olsa bence kâfidir. Boğaziçi Emirgün Muvakkithane | (Sanh adresmn neşTini ııtımemişhr) ) ; caddesiNo.üdnSedatAkmeı— Son Posta'nın Tefrikası: Hizmetçiler bile Turhanın başka mi- — Bafirlerden büsbütün ayrı bir yer tut- O tuğunu anlamışlardı; ona göre karşıla- yorlardı. Konu komşu birbirlerine: — Kim bu genç?. Yeni yeni artaya çıktı Ne zaman Çıtlenhiğegîtsek, hıepd vorâada... — Doktorun oğlu ile mşınhm:kenj -— Ne yaptım?.. kimbilir, belki de bunun için vazgeç- “ tiler. Akşama sabaha bir nişan ziyafe- tine daha hazır ol... . Diye fısıldaşıyorlardı. Nüveyrenin yıldönümünden bir gece evvel, gene Şişliye onlara gitmişlerdi. |— Böylece Turhan bir hafta içinde hemen |— hemen her gün Lehibeyi görmüş olu-| yordu. Bülent de artık onu kendi hali- ne bı*akmıştı — Kendi işini kendin daha iyı beceri- Yorsun!.. Diye takılıyordu. Nüveyre için toplanacakları akşam, “Turhan »bir çiçek yaptırdı; ayrıca hem ona, hem de ablasına birer hediye aldı. O geceyi pek eğlenceli geçirdiler. Turhan bir haftadır, gittiği yerlerde | İçkiler kuçuk bir kadeh lıkdru hle - güçlükle B " bi _5' 'ai $8 ha ,'_ TTLENBİKo Yazan: Kemal Ragıp içiyordu. O akşam davetlilerin pek ço- ğu, içki içerken onu da zorladılar. Bir türlü içmek istemiyardu. Bir aralık Lebibe: — Ben de artik barıştık, sanıyar - dum. Meğer siz ne kadar kin tutuyor - sunuz? — Baksanıza, bir kadeh şarabı bile Benim o gün boş bulünup ta söyledi- ğim sözü, bir türlü unutamıyormaşsu— HrUZ SiBi .. v Nüveyre: | — Ne olur, benim hatırım için.., Diye tutturmuştu. Onların ikisi de içki içmiyorlardı. Neden ise yalnız ©- nun üstüne düşüyorlardı. Sanki Lebi- alabilmek için onu sarhoş eltmek isti- yor, denilebilirdi. Öyle de oldu. Bir iki kadeh şarap, bir kaç vermut, yemek üs- tüne likör derken, bir aralık ta gene Nüveyrenin yıldönümünü kutlulamak için şampanya açtılar, hepsinden içti. iler birbirine karışınca onun da dili şarkıları: Saat ayarı. 21.15: İ be, Turhanin ağzından gene biraz lâf| SON roîıa“ âApVO' Bugünkü Program 9 - Mayıs - 937 - Pazar İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musıkial. 12.50 Hava - dis. 13: Beyoğlu Halkeyi Gösterit kolu tara- fından bir temasll. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19.25: Konfe- rans; Ordu Saylayı Selim Sırrı Tarcan. (Ço- cuk Terbiyesi). 19.50: Konferans: Sporun fevaidi hakkında Bay Ahmet Halit tarafın- dan. 20: Müzeyyen ve arkadaşları tarafın - dan Türk musikisi ve halk şarkıları. 20:30: Bay Ömer Rıza tarafından arabca söylev. 20.45: Muzaffer ve arkadaşları tarafindan Türk musikisi ve halk şarkıları, saat âyarı. 21: Orkestra. 2120: Fransız Tiyatrosundan naklen Şehir Bandosu tarafından cerilen kon ser. 22.15: Ajans ve borsa haberleri. 22.30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. YARINKİ PROGRAM İSTANBUL 10 - Mayıs - 937 - Pazartesi Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50 Hava « dis. 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 17.00: İnkılâp dersleri üniversiteden nak- len. Mahmut Esat Bozkuürt tarafından, (18.30: Plâkla dans musikisi., 19.25: Afrika av (hâtıraları. Sait Salâhattin Cihanoğlu tara- fından. 1950: Konferans: Spor fevaldi hak ikaında Bay Hulki tarafından. 20.00: Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2030: Bay Ömer Rıza tara- fından arapça söylev. 20.45: Safiye ve ar - kadaşları tarafından Türk muüsikisi ve halk Sehir tiyatrosu dram kısmı (L A K M E)/ 22:15: Ajans ve borsa haberleri. 2230: Plâkla sololar, ÖOpera ve operet parçaları. Halit Ziyanın jübı'le- sinden enstantaneler İSTANBUL (Baştarafı 6 mcı sayfada) ——— Tîcaret ve Zahire Borsası ransı bitti. Bir konser başladı. Yarım saat süren konser arasında, salondan bir ta - || ./5/931 kım kimseler çıktı, boşaldı. Hüseyin Si- ret de nefes almak üzere çıkmıştı: FİATLAR — Şimdi, dedi, sıra betim. Fakat ben- den sonraki zevatın hakkımı yememek CİNSİ Aşağı Yukarı için hatıralarımı hülâsa edeceğim. 4 K . K. P. Filhakika, şair konferansına bu sözler-|| Buğday yumuşak 6 20 & 30 le başladı. Sinirlenmişti. 38,5 harareti || Mısır sarı 132: â 050 vardı. Hasta idi. Kürsüde, harareti arttı. î;ışgğnj"lme £00 00 0 Fransızlar boş yere egençlik bilse, ihti -|| yanak Anadol 49 52 00 yarlık yapabilse» dememişler, lâkin Hü-|| zerdeva derisi 420018 — 4700 seyin Siret rühen genç kalmştı. Muhak -|| Sansar — « 2750 00 00 00 kak «Nemide» ye temellükünü anlatmak || Kokarca 359 GA uz Ö istiyordu. Bu sebepten, Babıâli yokuşun- dan inebildiğini, bir kitapcıdan «Nemi -| risi sordu: gekkaldırımdan zorla çıkabildi ve «Ne- İzzet Melih «Üstadım Halid Ziya» hita- besile salonu canlandırdı. Halid Ziyanın tilmizi olduğunu bizzat söylediği gibi is- bat da etti. * Ali Kâmi, hatıralarında Halid Ziyanın saray hayatından bahsederken, onun ora- da bulunduğu müddet edebiyattan çekil- diğine, bilâhara avdetine -| dedi ki: —Bizbusa.tl:mıtı.hmlaıaltmıîte— laklnedıynmz. . y oelir Hüseyin Cahid Yalçın da orada idi. Bi- de» yi alabildiğini anlattı. Fakat Yük - mide> ile «ihyayı leyl» ettikten sonra ta-| işaret ederek | zan yüzünü pembeleştiren, - gözlerini yere indiren sözler bulup soyî'ayordu_ Biraz daha ileri giderse: — Ben sana şimdiye kadar hep yalan İsöyledim; zannetliğiniz gibi, öyle ha: yatta muvaffak olmuş, zengin bir genç değilim. Doğru olan, yalmız sana karşı ilk geceden beri duyduğum.- sevgidir!.. Diye başlıyacaktı. Bunu böylece or- taya vurmak için tutuşuyordu. Sonra İneden ise bir türlü bu kadarın: göze alamıyordu; Lebibenin: — Ya öyle mi?.. Demek şimdiye ka- dar beni aldattınız, soy-lcdîkîerımz hep yalandı?.. Artık ıevgimze de inan - maml!.. Deyip başını çevireceğini duşunu yor, en çok bundan korkuyordu. lar. Genç kız, kimbilir, ablasına karşı şonun neler düşündüğünü mü öğrenmek istiyordu, neden ise, ikide birde içki| getiriyor; şimdiye kadar uzaktan uza- Ba görüp sezdiklerini bir kere de onun ağzından dinlemek istiyordu. Bir sırasını buldu; lâkırdıyı döndür- dü, dolaştırdı, ablasının üstüne getir - — Bilmezsiniz, ne kadar hırçındır o!.. Hiç kimseyi beğenmez; herkese bir kusur bulur, her şeyin en iyisini arar. Bu kadar kısa zaman içınde onun iti - Bir aralık Nüveyre ile yalnız kaldı-| Son günlerde ihrâcat piyasamızda büyük bir durgunluk, ithalâtta son karar dolayı- sile büyük bir fazlaliık vardir. Fakat ihra - catın durması anormal Çünkü geçen yılın mahsülleri tamamen ih- raç edilmiştir. Yeni yılın ihracata taallük eden başlıca maddeleri ise henüz idrak edil- memiştir. İhracatçılar önümüzdeki aylara tabii şekilde ölü mevsim namını vermek - tedirler. Dünya yün ve demir piyasasında teretfü olduğu için de bu maddelerden ya - pılmış mamulât ve masnuat getirtilmemek- tedir. İlk koza mahsulü satıldı BSöğüt (Hususl) — Söğüde iki saat uzakta Sakarya kenarında bulunan Tuzaklı köyün- den Ali oğlu Ahmet Özmen çıkardığı sene- nin ilk koza mahsülünü kasabaya getirmiş ve fabrikatörler tarafından mükâratlandırıl- mek üzere yeni tesis edilecek bir dönüm dut caktır. Bundan başka fenni ipek böceğini yetiş- tirmek için ipek böcekçiliği enstitüsü kuru- lacaktır. — Siz bir şey söylemiyecek misiniz? — Ben programa dahil değilim. * Meliha Avni Sözen, güftesi ve bestesi malüm, hayide parçalar çalan bir «Stra-| divarius» a benziyor. Hitabesini Halid Zi-| yayı gençliğin başı üstünde ebediyete kürsüye çıkarak onun elini öpmek neza- zib etmemek için olsa gerek, sözlerine şöyle nihayet verdi: — Artık bundan sonra yatabilirim, imes'udane gözlerimi kapışşbilîrim. * Dışarda, ince bir yağmur yağıyordu. n Fikret Âdil müjde; pek bü'yük bir iltifat!. Hiç de— ğerim olmadan, ablanızın benim için- böyle düşünmesi, beni adetâ utandırı yor. Bir yandan da, ne yalan söyliye- J . Tum, — Neden? “ — Sana itimadı var, demediniz mi?. Ya, günün birinde o itimadı birdenbire | kaybediverirsem?.. Dediğiniz gibi hır- çın yaradılışta insanların, hele kadın| da olurlarsa, bir kere itimatiarı eksil- meye başladı mıydı, onu tekrar kazan- mak pek kolay olmaz. Ya ben, ablanır |zın gözünden düşecek olursam?, | — Peki ama, neden düşeceksiniz?.. Ne var ortada?.. Bu korku nereden geli- yor size?.. : — Bir şey yok... Fakat... Belli ol - maz ki... Bazan hiç yoktan neler olur?. Nasıl anlatayım?.. Bu kadar tanıdığı- 'DIZ var; gelen giden eksik olmuyor; iç- lerinde insanın. dostu olanlar da var - dır; fakat dost gibi görünüp de arkadan arkaya, el altından kötülük düşünenler de buluünur. Böyle.birisi günün birinde, herkes için olduğu gibi, benim için de ortaya bir lâf atabilir... İşte o zaman... — Benim bildiğime göre, ablam böy- le başkalarının lâkırdısına. hiç aldır - maz, Hattâ, bazan ötekinin berikinin fena dediğine onun, inadına, iyi dediği madinı Tmzıman yaîmz sız oldunuz. — , b çözüldü. Lebibeyi bazan güldüren, ba-| z peı:büyük ba-fmı bile çoktur. Yalnız, kolay kolay gözü- EKONOMI Mevsım dolayısile ihraca işlerimiz durgunlaştı — sayilmamaktadır. | Eğğâğâââîîğââğââî bahçesinden on sene erazi vergisi alınmıya- | | kutuluk kereste getirtilecektir. |kısmı gelmiştir. Bu kerestelerden, hazı iplik ihtiyaçlarını piyasadan temin ede” — 'tesbit edilmiştir. yim, yavaş yavaş korkmaya başlıyo -| ben öyle göründüğüm gibi jadamım, ya 0: zaman?.. | — Diyelim ki ben zengin ibenim için neler anlattı, bunları jhepsi de birer masaldır, &ıyelill- İstanbul Borsası kapıtlf Ş fiatları 8-5- 1937 | ÇEKLER .J Açılış KRPM" P ' 625,00 — 625. T (H Nev-York V7 57 h'* , 'İ 34.24 2.7486 — 2.7486 31036 31036 | ESHAM 'T ıı || Anadolu şm. * 60 L peşin 00.00 — 00.00 [r | CA &m. ©6 60 vadeli 00.00 — 00.00 K | Bomonti - Nektar | — 920 — 9.20 — | %'i.'& * Aslan çimento 1415 — 14,15 Ç Merkez bankası 00,00 — 00.00 ' İş Bankası 9,80 — 00,00 Di 'Telefon 8.00 — y İttihat ve Değir. Tü.d0 — — Şi Şark Değirmeni 115 — ü Terkos 11.02 B IBTİKBAZLAB w;..î Açılış — Kapanış | Türk borcu I peşin | 0000 0000 | | » » I vadeli| 20.45 — 20590 || B » İT vadelil 2029 — 20225 D Kutuluk keresteler Üzüm ye incirlerimizin nefis bir taıZ07 ambalâjı için bu yıl Romanyadan muvük” kat kabul kaydile memleketimize 30 bin (07 Bunun b mevsimine kadar kutu yapılacaktır. İzmirde iplik buhranı var - İzmir, 8 (Hususi) —İınl:lpükw 'Il medikleri için faaliyet gösterem Şehrimiz ticaret odası bu hususta tetkikat neticesini bir morla İktısat Vekâ” | Yapılan tahkikata nazaran Adana Ü' î fabrikaları istihsalâtlarını Iıtı.nhul. IH cılara vermeyi tercih ediyorlar. Çünklbr müşteriler yüzde üç farkla mübayaat yap ” mayı kabul etmişlerdir. Bu fark VM_ tesbit ettiği fiatlara ilâveler yapılmak SÜ retile değil, iplikle birlikte kaput ı.ıııı“ 'rak ve kaput bezleri fiatına llîweyw _j,'_. retile tahsil edilmektedir. Vilâyet, İktısat Vekâletine çektiği bir gee grafla piyasanın iplik 1ht1yacmı temin eder | ha mediğini bndırmiştır 3ibi M yalandır. Yılana hiç dayanamaz; ytl" söyliyenden hıç hoşlanmaz. — Demek, günün birinde bentB d' bir yalanımı tutarsa... — Artık hiç gözüne go—umnqiîhâî bre | v'ıvı_ b | | e— — Pekâlâ, bir gün olup da anlarst değilim; nun zannettiğinden büsbütün baâh — , ne gibi?.. 'Hiç değerim olmadığı halde B 1 iyi bilmiyorum ama hepsi Ü | =I -ı w#% bilir ya... Ben kimsesiz, zavallı “%% gencim. Öyle Bülendin anlattığı p!:__,i bana binlerle lira kazandıran büyük ©—— ler yapmıyorum... Hepinizin A ğginiz gibi parlak bir mevkiim M Lebibe, bunu anlar anlamaz DNt yüz çevirmez mi?.. !# — Neden böyle düşünüyorsunuz, F . “İ iyi anlamıyorum ama ahlam, MW servet, şöhret düşkünü. aeğildir. vall—' Sizin yerinizde dediğiniz gibi Mj x bir genç de olsa, onunla anlaş! ) sonra neden yüz. çevirsin?.. Hele, 287 &r gin kocaya varmaktan başka ruy& : meyen zavallılâarı pek ayıplar..- AA ĞLU para ile saadet olmadığı gibi Pa saad'et de olmaz, bunu biz de yumaımy _. aK,? bırşeyvırsa,odı_