9 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İTTİHAT VE TERAKK Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen İttihat ve Terakkide on sene İNİN SONU # üncü kısım Millet ümitsizlerle ümitliler halinde ikiye bölünmüştü Evvelâ Kemal beyin nişi etrafında Yapılmış olan nümayiş, sonra Mustafa 'mal paşanın İstanbul aleyhine ayak hması ve Kendisine karşı gönderi! Ve son tedib kuyvetini ma (2€i, bütün memleketin sinirlerinde| "r Ümid şerâresinin dolaşmasını mu» <ib oldu, Bunun için, o tarihten itiba - Yen memleket, artık ittihaterlarla ili « iâfclar değil, ümidlilerle — ümidsizler) linde ikiye bölündü ve bu iki parça! Arasında, sonradan tedricen ümidliler rafına geçecek olan, bir mütereddit- *f muhiti vücuda geldi. Yalnız, itti - icılar için tarihin kaydedeceği bir şe- Tef Vardı ki onların hâlis olanları he- İle kâmilen üm'diiler ve mücadeleci- T tarafına geçmiş bulunuyorlardı. Kütle uyanıyor Bir cemiyet içinde, inkılâb hareket- Rİ, düşünenler ve düşüne düşüne Yürüyenler değil, gerilen sinirleri Yyen bir tarafa doğru yürümek âyaklanmış olan insanlar ve küt- Yapar. O günkü memlekette de bu Vardı. Düşünenler, klâsik münev- yerler, Bibiâ la a Zere ler TE Varmadığını görürlerken düşün- Yeh kütle, gözüne çarpan en küçük ici Ümid ışığının arkasından yürümek Sn, hafif bir işarete bukıyordu, Ben bunu kendi nefsimde di ile birlikte gevşemiş o! ta müddet, İstanbul sokaklarında iya mecbur olduğ j Oyunu, beni üm İena bir râhevet ki hâdise, beni irdenbire canlandır - 1. Bu hödisenin biri, hiç bir şey, 7 l bir duygu nüma Tİ de, muvaffak olmak için, ber hormal hesabiarı istihkar eden bir Yam idi. Bununla beraber, ben bütün mi; -İser 2t nasi başaracaktı? Bu devri artık crübeli ve şuurlu bir Türk olarak ya- şamış-olduğum için, sa etle söyle- yebilirim: O sırada, bu işe fikren, his filen, hülâsa her hang. bir şekilde, si, kendi u. Yalnız e gelmiş râk etmiş olanların hiç bi ndisine'bu su imiş sinirler, son hud bir sabırsızlık dece isyı 1. Bu isyan emri herkesin vicda- nında yaşıyan bir Türklük şuuru, bir insanlık ve efendilik duygusu veriyor- du. Bir asker gibi, vicdanından bu em çin sesini işiden herkes, ona derhal ita- at etli. İşte, asıl ihtilâl, asıl kıyam, ası! milli hareket budur. 908 hareketi, bu- nun yanında, alelâde bir komplo idi. Talât Paşanın mektupları Talât paşadan o sıralarda İstanbulda bulunan yakın dostlarına gelen mek - tublar, onları bu hareketi tutmoya, i sorıyuy lerkes, he itühatcı bu harvketi, sırf kendi içinden gelen bir emirle tutuyor, başkaca hiç bir tesire mubtaç olmuyordu. Nihayet, Anki ülümalomunu verdi: İntiha - pılmasını ve yeni bir meclis ku nı istedi. ve İngilizler telâştalar... Ya Ankaranın dediğini yapmak, yahud, i lacak ikinci bir meclis da bulunmayı kabu! etmek lâ- im, zım geliyordu. O zaman padişah İstan- bulda, İngilizlerin elinde kalacak, mil- * ve devlet Ankaraya geçmiş olacak Ankara demek, İstanbuldan altt yüz lometre uzakta bir şehir demek de de- Zildi. Ankara İstanbula kadar sokul muştu, İstanbul Türklerinin yüzde dok. sanı Ankaralı olmuş, Ankaranın kuv - veti İstanbulun belediye hududlarına kadar gelip çatmıştı. Bütün Kocaeli ya- rımadası, şimdi bir kısmı eşkivalıktan Bu İtalyanlara mür etmişlerdi. hareketin getireceği tehlikenin büyük- lüğünü söyliyerek, Anadoluya karşı müşterek bir hareket yapmayı işlerdi. Fakat, her iki taraf da, açı- k böyle bir seferin mühim kuvvet- lerle memleketin mühim bir çok nok- talarını işgal elmek şeklinde yapılabi- İleceğini, fakat yolsuzluğun buna mani olduğunu, buna rağmen işgal edilse bi- le uzun zaman oralarda bırakılacak kuvvetleri bulunmadığını ve bu işin az kuvvetle yapılmasında da, İttihatçıla- rın büyük bir milli harekete kalktıkları takdirde, büyük tehi nu söyliyerek kendi harekete iştirak edemiyeceklerini bil- dirmişlerdir. (Arkası var) KULAKLAR Güzel sesleri işittiği Eibi, bazan parazitleri de alır, Her ses sizi oyalamasın. ma! hesablara karşı gözlerimi ka - gelmiş Millici ve bir kısmı da ar, ümid verecek en küçük ve en uzak) çete halinde millicilik yapan Ankaracı İr ihtimali bile birer birer toplıyarak| seşk halinde idi. Buna karşı mu - nlardan kuvvet alırdım. Yaşamak ü-| kavemet imkânı yoktu. il Hayatın, ezeli ve ebedi hareket 'uvvetij Türkün iki hamlesi A *Erzurum kongresi, Sivas kongresi, oluda türklük, şarktan garbe doğru €ni Ve'seri bir istitâ daha yapti: Ar - Smi Türkün geldiği diyarlara, Asya ima çevirmiş ve sanki orada ya- iyan tarihten ve sayısı meçhul Türk yülelerinden yeni kuvvetler almış gi- » Yeni bir istilâ yaptı. Harbsiz, kansız, sü, atli bir istilâ. Ümidin, azmin ve e ce bir istikbale inanman»n İsti Sili, 0 kadar çabuk oldu ki gü Tide, » Anadolu merkezlerini tutmuş o- Milâf kuvvetlerinin, İngilizlerin, ağ izların, kuzu gibi, kenarlara çekil werini ve İstanbula döküldüklerini Bördük. Erzurumda harekete geçen teş- ilâtcılık eli, bir yandan da memleke - © sirada malik olduğu bütün müca- kuvvetlerini bir araya Lopluyor, yi mlar arasından bağlar vücuda geti- Yor ve Yavaş yavaş her şeyi bır mer- €Z etrafında ve bir gaye uğrunda top ya başlıyordu. Erzurum ve Sivas Erzurum ve Sivas, ortaya, ik! pren- SİP üzerine kurulan bir program koy- Muişu: Milli hâkimiyet, milli istiklâl ei dahili düşmanı, ikinesi de ha- <i düşmanı mağlüb etmek demek o- Jan bu iki prensip birleşince meydana Mil bir hudud İçinde asri bir devlet mefhumu çıkıyordu. Bu mefhum, o da- lan ve etmek i değil mi idi? Fakat, şu on Sadelenin, elde bulunan bir Vetiers dava kadar az çok kuv - narak başaramadığı bu işi, bir kuvvetle, yeni bir ha - ta, Eskişehir, Afyon, Konya... A-| zihinlerinden geçirmişler, lt âf devletleri harekete yeçemiyorlar Seona göre , İngilizler, bir aralık Ankaraya karşı bir hareket yapmayı Fransızlarla KREM PERTEV Hakkında dinlediği mİZ ve duyduklerinr zın en büyük lemin ti, onun kerarmayan parlaklığı ve hadiseler karşısında © unutulma- yan adıdır. sz Me e ed li idrar yolları hastalıkları mütehassıs, Föprübaşı » Eminönü ban Tek 2080? aa Kayıp: P. C. N. hüviyetimi kaybettim, Ye. Bisini çıkartscağımdan eskisinin hükmü yoktur. 858 mlm T HAKİKATI OLUR teklif i Size evvelâ kendimi takdim edeyim. İlsrım var ki, onları da saçlarım gibi ısla- tıp bağlamama rağmen bir türlü düzelt- e muktedir olamıyorum. Çoktan ke- seceğim ama ihtiyar bir anam var başım için kesme diye, her zaman and verir, bi- yık erkeğin şani imiş. Hem bu söze bi- raz hak verdiğimden, her. de dalma söz dinlediğim için onları kesmiyorum. Za- ten bü herkesin sözüne hemen kanışım, her şeye inanmam benim,başıma daha neler getirecek ya... Ne diyordum? Size kendimi anlatıyordum değil mi? Gözle! rim masmavi, boyum biraz kısadır. Ka - bnca ensemden güçlü kuvvetli bir deli -| kanlı olduğumu anlamak pek kolay Mesleğim terzilik. Müşterilerim oldukca fazladır, Elimden yüksüğü ve makası an-| cak pazardan pazara atabili; Yirmi beş yaşında elinde iyi bir san'ati olar, yü- züne bakılır bir delikanh ne yapar? Gü- lüyorsunuz, ne söyliyeceğimi hissettiniz. Kızlarla kadınlarla alâkadar olur, diye - teksiniz.. İş bildiğiniz gibi oldu Yani ben bir kız sevdim. Kim mi? diyorsunuz. Tam dükkânımın karşısında tabelâsında saç- İarı kıvırcık, kiraz dudaklı çekme kaşlı bir kadın resmi olan ve altında da «Bir Bir evlenmenin hikâyesi.. Yazan: Peride Celâl Bauburtlu bir mescid ve mescidin önünde de bik ilkeler bulunduğu- Yaşım yirmi beş. Saçlarım pek kıvırcık | ra yemyeşil kestane ağacı vardır. Bazı ilerinir böyle bİK| ve sarıdır. Aynı sarılıkta kıvırcık bıyık-| geceler yalvarır yakarır Şevkiyeyi oraya çıkması için kandırırım, Karanlıkta a » gaçların altında dolaşırız. Mescid haraps tır, içinde ihtiyar bir oturur. Biz dönerken başını pencereden çıkarıp para, İster veririz. Sırıtarak «bir gün bu ağaç« ları keseyim de bakalım nerde koklaşımı sınız çifte kumrular» diye, bize takılır, Sonra «sözüm şaka, Allak birbir.nize ba“ ğışlasın» diye, dua eder. Fakat tütün bu dualar, bu beraber gezmeler hep netice- İ sizdir. Şevkiye değil kendisini öpmeme, biraz fazla sokulmama bile müsaade et « inez, Kız kendini böyle geri çekip nazlan»" dıkca ben büsl mn ona çıldırıyorum. Benim mahallede bir arkadâşım var « dır. Şevkiyeyi de beni de tanır. Ahmet şeytan mı şeytan. bir adamdır. Müthiş zekidir. Bir gün ona deroimi açtım. Şev» | kiyenin bana sokulmulığından, daha parmağının ucunu bile öplürmediğinden şikâyet ettim. Ahmet dudağını büktü; «Bunun kolayı var, dedi. Ondan yüz çe- virir gibi yap başka kıza sökul bak nasıl yola gelir.» «Peki ama 9 başka kızı nere- den bulayım?, dedim. Ahmet uzun bir “kahkaha atarak «bazan ne abdallaşırsın İrfan Makas, dedi, Berber dükkânında senelik permanant bir liraya. diye, ya-| başka bir kız daha var yo.s Sahiden bu İzan bir berber dükkânı vardır. İşte şev-| benim aklıma gelmemişti. Ahmet gitti, İdiğim kızı, #ğer bu berber dükkânının! uzun uzun düşündüm ve ertesi günden # kapısındaki boncuk perdeyi iter de içeri | tibaren Ahmedin sözünü dinleyip dükkân İ girsen orada bulursunuz. Onu da size | daki öbür kıza yüz vermeve başladım. tarif etmek zamanı geldi. Beyaz dolgun bir vücud, siyah kıvır kıvır saçlar, üzüm gibi siyah küçük gözler. Yakat ben onun en çok nerelerini seviyorum biliyor #mu- sunuz? Kahvelerdeki basnıa resimlerde gördüğüm dünya güzel'erine benziyen küçücük ağzını, sonra yuruk yumuk be- yaz ellerini. fakat sevgitin öyle Zalim- dir ki. bana ne bir kere dudaklarım öp- türdü, ne de avuçlarıma © yumuşak, tık beyaz ellerini bıraktı © böyle şeylere pek sinirlenir ve her zaman «ben namus- Ju bir kızım der, seninle böyle gezip yü- Tümen bile fazla ama.» ve derin derin yüzüme bakarak içini ceker. Biraz geç oldu ama yukarda bildismevi unuttuğum isimlerimizi söylemek sırasi de geldi. Be- nim ismim: İrfan Makas. onun ismi: Şev. kiye. Şevkiye ile bir semtte oturuyoruz. Ak- şim üstü evlerimize beraber döneriz, Pa- zar günleri onu sokağının başında bek- lerim. Şevkiye kırmızı ipek elbisesini, u- zun topuklu parlak yeni iskarpinlerini giyer, koluna benim aldığım bilezikleri ve boynuna müşterilerinden birinin he- diye ettiği kırmızı boncuğunu takar, ben de o güne mahsus olan lâciverd elbisele- 1imi giyer ve yeşil fötr sapkamı başıma koyar, elime baştonumu alır, onun hedi- © ye ettiği sarı kdvarya bağlarım. Böyl kar, onunla bsrab dolaşırız. Ben iki kabak çekirdeği alır sevgilime ikram ede- im. Demir parmaklıklara yaslanarak karşı kahvede ç radyoyu dinleriz Şevkiye pazar günleri Revoğlunda yü - rümeyi pek sever, dönüşte öyle yaparız. Barı pazarları onu Sirkecideki Kemalbey sinemasına götürürüm, Ben de orasmı pek severim. Çünkü nyans Olururuz ve karanlığın veretiği rergi gravatımı tramvayla taksime çı- âbidenin etrafında birbirimize sokulmamız ele ihtimal dahilindedir. Bizim evin bulun- duğu sokağın köşesini kıvrılınca küçük | sumimiyet iğinde| le vermemiz | Bir kaç akşam yeni sevgilimle mescidin önündeki ağaçlıklarda gezdik, Benim bir- denbire Şevkiyenin arködaşına dönüşüm Şevkiyenin fena halde kibrine dokun « muştu. Bizi kıskanıyor fakat belli etmi « yordu, Bunu artık hiç gülmiyen yüzün- den, dalma düşünceli halinden anlamak pek kolaydı. Ben de bir gün nihayet ken disi gep bana yalvaracak diye, sevini » yor, öbür kızı seviyormuşum gibi görün- İmekte de devam ediyordum. Bir pazar onu aldım sinemaya götürdüm. Fakat bir de ne göreyim. Şevkiye ile Ahmed ön İ sıralarda oturuyorlar, Onlar da bizi göre düler. Şevkiye nisbet verir gibi gözleri « İmin içine bakurak güldü Ertesi gün Ahmet dükkâna geldi. Hid- detle kuşlarımı çattığımı görünce «ne ö luyorsun be. dedi sinemada Şevkiye ile beraber bulunmamı fena manaya aldın galiba. Halbuki ben işin aslını sana an « İlatmıya gelmiştim.» Hiddetim geçti. Me rakla yüzüne baktım. O, bir iskemle çe- kerek oturdu ve gülerek; — Kız da sana seni tığını yapıyor, meramı seni kıskandırmak, sakın aldır » ma, dedi. Yoksa aramızda hiçbir şey yok. Ahmet gitti. Düşündüm, taşındım ya- pa: cağım, dedim ve akşam üzeri iyeyi yolda, evine giderken çevir - dim, Her şeyi, onu kıskandırıp kendime daha iyi bağlamak içir öbür kızla gez- diğimi anlattım. Hiç sesim çıkarmadan beni dinledi. Sonra yüzüme mahzun mahzun bakarak: «Ben de seni kıskan - dırmak için o gün Ahmetle sinemaya gek mistim dedi, ama bu oyura devam ede- medim. Ne yapayım ben namuslu bir kı- sm.s Şimdi bir kır, k karşınızda boynunu pe ne yaparsınız. bakın ben ne yaptım; Aradan bez altı ay mescidde bitimle «çifte şakalaşan bir ihtiyar dür“ (Devamı 11 inci sayfada) sevdiğiniz bir kız r de böyle det- ali inik ki Helikinel İda inle kal balk mn billilkd nen iz. iti ln iyinin knkün tx aldi

Bu sayıdan diğer sayfalar: