Pa Nn . A ——i». İE ”” Ş GT K ÖER AD a ee A A < L L K —ai , D Pazar fatiline -— -— rağmen kapalı |dükkânda sakal traşı eden bir berber Bir polisin cürümü meşhudu ile başlıyan hâdisenin seyri mahkemede aydınlandı ve berber mahküm oldu Kumkapıda berber Zıyanın, pazar tatili münasebetile kapalı dükkânının arka tarafındaki kapıdan müşteri alıp tıraş ettiğini haber alan polis memuru Deryiş, dün, gizlice gidip içeri girmiş, Yervant — isminde — birinin tıraşı tamamlanmamış bir halde, önün - de havluyla tıraş sandal - yesinde oturduğunu görmüştür. Bu sı- rada da, Zıya, elektriği söndürmüştür. Elektrik tekrar yakıldığı vakit de, Yer- vant, sandalyeden kalkıp saçlarını ta- ramıya başlamıştır. Dükkânda, Onnikten başka, Cevat, Mehmet, Onnik ve Sotiri adında dört kişi daha bulunmaktadır. Bunlardan Sotiri ve Onnik, henüz tıraş olmamış- lardır. k Dün Sultanahmet İkinci Sülh Ceza Mahkemesinde muhakeme edilen Zıya bu beş kişinin arkadaşları olduğunu kendisinin dükkânda yatıp - kalktığını Kâğıthaneye gezmiye gitmek üzere ar- kadaşlarının dükkânda toplandıklarını söylemişlerdir. Şahit olarak dinlenen beş arkadaş da ayni şeyleri söylemişlerdir. Cürmümeşhudu yapan polis Derviş, hâdiseyi, gördüğü şekilde anlatmıştır. Misafirlerden üçünün tıraş olmuş, ikisinin de sakallı bulunması, Zıyanın hafta tatili kanununa aykırı olarak tı- raş ettiği kanaatini tevlit ettiğinden, Zı ya, beş lira para cezasına mahküm edil miştir. Polise hakaret suçu Ortaköyde polis Mahmuda vazife ha- linde hakaret eden ve yüzüne yum - rukla vuran Niyazi, dün, nöbetçi cür- mümeşhut mahkemesi olan asliye birin ci ceza mahkemesinde iki ay bir gün hapse ve 35 lira para cezasına mah - küm edilmiştir. ; Davacı polis Mahmut hâdiseyi şöyle anlatmıştır: — Bu Niyazinin ağabeyisi Recebi ta- nırım, Dün gece karakola gelip karde- şini Mustafa isminde biriyle kavga et- tiğini söyledi ve hâdiseye müdahale et- memi rica etti. Ben gittiğim vakit, Mustafa kaçmıştı. Niyazinin başından kan akıyordu. Boyuna küfür ediyor - du, Beni görünce: «Polisler.. neredesi- niz?. Biz size aylık veriyoruz!» diye —- ——— söze başladı.. Birhayli küfür ettikten sonra şakağıma yumrukla vurdu. Da- vacıyım. Maznun Niyazi de, Müstafanin evin- de beraber rakı içtiklerini, bir aralık kavgaya tutuştuklarını, Mustafanın şi- şeyle kafasına vurarak yardığını, sar- hoş olduğu için ondan sonra ne yap- tığını bilmediğini söylemiştir, şahitler dinlendikten sonra, Müddei - umumi maznunun — cezalandırılmasıni istemiş, mahkeme de suçu sabit gör - düğünden Niyaziyi mahküm etmiştir. Aç karnına iki bardak şarap neler yapar ? Dün akşam, sarhoş olarak Sirkeci civarında rezalet çıkaran ve bir kah - venin camını kıran Yervant isminde biri dün Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesine verilmiştir. Yervant, aç karnına iki bardak şa - rap içtiğini, şarap başına vurduğu için neyaptığını bilmediğini — söylemiştir. Camın bedeli olan on beş lirayı öde- miş bulunan Yervant, sarhoşluktan da2 lira para cezasına mahküm edilmiştir. Muallimler yardım teşkilâtı Ölen memur ve mualliinlere yardım teşkilâtı çalışma proğramını genişletmeğe karar vermiştir. Her ölen memur ve mu- allimin ailesine yardım olmak üzere bir sefere mahsus olmak üzere teşkilâta gir- miş olanlardan 25 şer kuruş alınmaktadır, Bu para ihtiyaca kâfi gelmemektedir. Teşkilât varidat menbalarını çoğaltmağa çalışmaktadır. Bu arada önümüzdeki ayvlar içinde bazı tenezzühler ve toplantılar yapılarak para toplanacak ve 'yardım daha geniş surette tutulacaktır. İlkmektepler müfredat programında tadilât İlk mekteplerde tatil esilen müfredat proğramı tecrübe mahiyetindedir. Her se ne görülen eksikler tamamlanmakta ve program üzerinde tadilât yapılmaktadır. Bu senede temmuz ayı içinde Ankarada bir komisyon toplanarak bu hususta gö- rüşecek ve yapılacak tadilâtı tesbit ede- cektir. “CÖNÜL İŞLERİ' “Cahil kadın mı, Münevver kadınmı?,, « Beş arkadaş arasında münakaşa gece yarısından sonraya kadar sürdü. Teyzeciğim, Nihayet sana sormaya karar verdik: Bir erkeği cahil bir kadın mı daha mes'ut eder, yoksa münevver bir ka- dın mı? Ne dersin?> * Yukarıya koyduğum satırları beş imzalı bir mektuptan çıkardım. Bu gençlere nasıl cevap vereyim, müte- reddidim. Cahil ve münevver kelime- lerini okuduğum dakikada gözlerimin önüne iki levha geldi, ikisinde de ya- kından tanıdığım birer aile var. Bu iki tablonun birincisinde kadın yıllarca evvel ancak ilk tahsilini yap- mış, öğrendiğini de sonraları yarı ya- rıya unutmuştur. Bazan memleketin iyice yüksek tabakasında çalışan, mü- nasebetleri olan kocasile birlikte bir salona gitmek mecbutiyelinde kalır. Muhavere esnasında bilgisizliğini gös- termemek için hiç ağzını açmıyarak duruşuna acırım, bu muddet zarfında kocasının halini ise hiç sormayınız, zavallıcık karısı bir pol kıracak kor- kusile titrer durur. Fakat bir defa bu salondan çıkıp da evlerine döndükleri zaman dünyanın en mes'ut erkeği o - dur. “ben söyliyeceğim, evde sofra nadir ku- Bu evin beyaz keten örtülü, her va- kit çiçeklerle süslü yemek masasına, derli toplu salonuna, temiz giyinmiş çocuklarına, ben bile gıpta ile baka - rım. Bilirim ki bu evde geçimsizlik, dedi- kodu, anlaşamamazlık yoktur, hayatı karşılıklı bir itimat ilz zevk edinerek yaşarlar. Bu, tabloların birincisidir. İkinci tabloda da birincisindekinin tamamen aksine bir kadın vardır: Yüksek tahsil görmüştür. İngilizçeden başka Fransızca da bilir. Hattâ biraz | Almancası da mevcuttur. Karı koca «İş» ve «Fikir» hayatı yaşarlar. Bu toplantı sizin, ötekisi benim, bu gece konseri siz vereceksiniz, yarın nutku rulur. Salon toz içindedir. Tek çocuk- ları ise hep hizmetçi elinde. Tablonun ana hatları bundan ibaret olsa gene iyi. Fakat maalesef işin bir de dedikodu safhası var: Kadın ve er- kek kendi âlemlerindedir, yekdiğerine karşılıklı bir serbesti bahşetmiş ola - rak.. * Cahil kadın mı? Münevver kadın mı? Ne biri, ne de ötekisi, aziz çocukla- rım, münakaşanıza şöyle bir son ver- seniz olmaz mı? TEYZE — — |sükünet bulmasını Ayşe, Eda, Servet, Naciye ve diğer| saydım. Saymadıklarım da var ama on- varsın o da hileli olsun! Hâdiseler / w Tenekeden diş Tanıdığım bir diş doktoru matbaaya gelmişti. Şuradan, buradan anlattı. Söz, tenekeden diş yapanlara intika! etmişti.. Diş doktoru birdenbire alevlendi: — Rezalet, dedi, bunu yapan adamları cezalandırmalı, Cezalandırmalı kelimesini hafif bul - muş olacak ki birdenbire yerinden fırla- yup bağırdı: — Ben olsam idam ederim. Bu şiddete karşı bir an sustum. Onun bekledim. Sükünet bulunca sordum: — Bakkaldan aldığın yağın halis yağ olduğundan emin misin? — Hayır, içinde yabancı maddeler var. — Sığır suçuğu niyetine aldığın suçuk. — Eşek etinden yapılınış olması ihti « mali çok. , — Zeytin yağının zeytinden çıkmış ol- duğunu mu zannedersin? — Zeytinden çıkar ama, sonradan da başka yağlar karıştırılar. — Tahan helvasına şeker yerine p—âî- ka koyduklarını duymadın mı: — Duydum. — Yoğurdun iyisi vardır. Ama; kolay- la tutturulmuş yoğurdun da her tarafta satıldığı vaki midir? — Vakidir. — FPandispanya gibi şeylere yumurta yerine türlü türlü mad:leler konulduğu da? — ÖO da muhakkak! — Peki dostum şimdi sor bir sual.. a- ğızdaki dişler yiyeceği çiğnemek için de- ğil midir? — Evet.. — Yiyecek maddelerinden bazılarını ların da çoğu hileli, Sığır eti niyetine, eşek etini, yağ yeri- ne margarini, şeker yerine patekayı, velhasıl şunun yerine — bunu çiğneyen dişler, altın olacağına teneke olmuş ne çıkar. Mademki çiğnediği madde hilelidir İMSET Kostüm modelleri - | Aldatılarn kızın inlikamı Fedakâr ve fakir bir genç. .ı kızın acıklı macerası — Betti Aşkı için bütün mahrumiyetlere katlanan genç kız sevgilisini yeni nişanlısile kol kola görünce dayanamadı, tabancasını çekerek ateş etti Nevyork - Nisan - Buradaki gazeteler |bilirler ve muvaffakiyete erişebihııelî a Robertson $ Çok acıklı bir aşk macerasının uzun İiçin, her müşkülü yenebilirlerdi. * tafsilâtını vermekle meşguldürler, Hâdise şöyle olmuştur: Şimal vilâyetlerinden Nevyork iktı - sat fakültesinde tahsilini yapmıya ge- len Betti, fakir fakat çok güzel bir kız dır. Memlekette lise tahsilini yapıp da diplomasını eve götürdüğü zaman ba- bası: kat artık mademki diplomanı aldın. beni dinle, demiş ve kızı bulunduk - ları kasabanın ilkmektebindeki mu - allimin istediğini söylemiş. Betti bir aralık düşünmüş, — Baba, demiş. Senelerdenberi ha- yati zorluklar içinde, parasız pulsuz kıvranıp duruyorsunuz. Fedakârlık - larla beni okuttunuz, tek kızınızım, er- kek kardeşim yok ki sizi bu bulundu- ğunuz mevkiden çıkarıp kurtarabilsin. Muallimle evlenirsem ne olacak? Onun kazancı size medar olacak vaziyette de- ğildir. Hem size faydalı olmak, hem de iyi bir istikbal temin edebilmek için ben Nevyorka gideyim. Bir taraftan tahsilimi yükseltir bir taraftan da ça- İışırim, Eğer evlenirsem, yüksek tah- sil muhitinden istikbali parlak bir gençle hayatımi teşrik derim. Bu su - retle siz de rahat edersiniz, ben de ev- lenemezsem de gene sizi ve kendimi müreffeh geçindirecek bir meslek sa- hibi olurum. Bu mantık tabii çok doğru görülü - yor. Baba ve ana memnun oluyorlar. , Bir gün, baba, kızıni ufak bir valizile Sağda — Yelek (gri) üstüne pembe çizgili faniledendir. Etek düz gri fanile- den yapılmıştır. Yaka eteğin kumaşından, kıravat pembedir. Yeleğin arkası da düz Solda — Sade bir takım. Sarı renkte yünlü kumaşa garnitür olarak kahve ren gi kumaş konulmuştur. Kıravatın üstün- “İNevyorka müteveccihen trene bindirir ken: — Nevyork kalabalık ve korkunç bir yermiş diyor, kızım senden eminim amma, ne olur ne olmaz gözünü aç ve bize bir gün, keşki muallimle evlensey di, dedirtme diyor. İhtiyar adam kızını öpüyor. Ve tren hareket ediyor. Beti Nevyorkta bir ti- carethaneye giriyor, fakir talebelere cemiyeti ona bir iş temin edi- yor. Diğer taraftan da iktısat fakülte- sine devam ediyor. Çalışkan talebelerin hayatı taham - mülsüz güçlüklerde geçer. Betti de bü- tün gayretine rağmen fevkalâde yo - ruluyor. Mahrumiyet, — mesai, ders, ve daktilo gürültüleri arasında buna- lıyor. Ve günün birinde sınıf arkadaş- larından Robertson'un ısrarlarına da- yanamıyor. Akşam beraberce yemek yemeği kabul ediyor. Betti genç ve güzel kızdır. Her genç ve güzel kız gibi onun da kalbi vardır. Robertson'u evveldenberi beğeniyor, sevgisini kalbinde eziyor, mukavemet ediyordu. O gün hayatında ilk dfa zaaf göster- mişti. Bununla beraber Robertson da fena bir genç değildi. O da fakirdi. Fa- kat zeki, çalışkan ve cevvaldi, hayat - larını teşrik ettikleri takdirde birbirle- deki markalar sarı deridendir. rine istinat ederek kuvvetli bir çift ola- — Şimdiye kadar söylememiştim. Fa | İkinci buluşuşlarında Betti, Rober: son'la bütün cesaret ve ciddiyetini t0 layarak sordu: ! — Azizim dedi. Ben havat olmaliı şununla bununla flört etmek istemi * yorum, Eğer maksadın ciddi ise evleli" mek imkânını bulunciya kadar, birbit rimize karşı beslediğimiz sevgiye da " yanarak sabrederim. Fakat sen gönlü' nü eğlendirmek istiyorsan bana aCl.« Ve bu maceradan çok ilerlemeden vaz? geçelim. İ - Robertson bu ciddi ve samimi söz " lere ciddi ve samimi bir cevap veriyali — — Betti diyor, biz ölünciye kadar bet — raber yaşıyacağız. Aradan bir müddet geçtikten sonrd her ikisi de fakir bütçelerini birleştim miye karar veriyorlar ve bir pansiyolk tutarak beraber oturuyorlar. ) Aradan bir sene, iki sene, üç senj geçiyor. Son sene zarfında Robertso nun babası öldüğü için parasız kalıyof lar. Bunun üzerine Betti fedakâr sev* giliden beklenecek hareketi yapıyols — Senin tahsil etmen ikimizin £ menfaatinedir diyor. Kendi sabahlari da bir gazete idarehanesinde bir -iş but | luyor. Tahsilini son sınıfta b.'rakıyoğ_ | | ve Robertsonu okutmak için iki misi çalışiyor. B — | Robertson zeki, cevval bir çocuktul# | O sene mezun oluyor ve derhal bir ibt — | racat şirketinin muhasebeciliğini ala " — |. rak çalışmıya başlıyor. Artık evlene " — İ ceklerdir. Betti'nin hayalleri gözünül . önünde canlanıyor, B | Bir sene daha geçüyor, rakamlatfılk — | ve hesapların içine gömülen Robert * son müşfik Bettisini unutuyor, ve mMüt y essesenin direktörünün zengin kızıne — tutuluyor. i xi Direktör de kendisine bir damat arâ* — — dığı için bu münasebeti hoş görüyo — Bir gün ansızin beraberce Aksayı şar — ka seyahate çıkıyorlar. Bütün bu M& ceranın sonunda Bettinin elinde mektup kalıyor. «Beni affet fedakâr lıklarını ödeyecek mevkie geliyorum Kusuruma bakma.» : Betti, Robertson'un yeni sevgilisi l—lf tekrar Amerikaya avdet etmesini bet” — liyor. Ve üç ay sonra delikanlı L_;o_! j da yeni nişanlısı ile vapur köprüsün Ve y den aşağı inerken onu vurup öldürü * or. : ; f Hâdise henüz mahkeme safhasınt girmemiştir. Herkes genç kıza acın'” ta ve beraet etmesini can ve gönül temenni etmektedir. Sekiz klüp maçları “Dün Şeref sahasında Milli Küme B#” ricinde kalan sekiz klüp turnuvasır” | devam edilmiştir. Alınan neticeler $ lardır: Beykoz İ - Anadolu 0. Vefa | - Hilâl 4. e Topkapı 2 - Süleymaniye 4. | Maçlar oldukça zevkli ve heye“nı?'f%iy— olmuştur. ,w İ g | KOLI Öt