30 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

30 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Temmuz SOW POSTA Galatasaray resim sergisinde göze çarpan bazı tablolar Çocuklar niçin korkarlar, bunun önü nasıl alınır? Yazan: Fetsefe doktora Anne Pedler 'Küçük «P> yüksek bir ağacın tepe. sinde. Halbuki ağabeyisi yüzü ağlama- mak için şarfettiği gayretten kıpkırmı- zı, korkudan titreye titreye hâlâ en aşa- Bıdaki dallardan birine tırmanmaya ça- balıyor. F Yukarıdan ona gurur ve istihlafla bağırıyor: — Ben çıktım bile. Nafile gene yenil- din, gene yenildin. Bahçenin bir köşesinden çocuklarını merak ve şefkatle seyreden anme mah- zun mahzun içini çekti. Bu, her zaman böyle idi. Küçük «F>» korku medir bil- mediği hahde on yaşına basan ağabeyisi «L»>, ne zaman onun yaptıklarını yapma- ya kalkışsa bir türlü beceremiyor, kor- kusundan ve utancından bir köşeye çe- kilip ağlıyordu. «L» min annesi çocuğunun bu korkak- lığına çok üzülüyor. Çünkü farkında de- Bil ki: Dünya, «L»> gibi binlerle, yüz bin- lerle küçük korkaklarla doludur. Yazın bher plâja bakmız kaç kız veya erkek ço- cuk suya adım atmaklan korkarak yaş döker, durur. Bir arada oyun oynayan çocuklara dikkat ediniz. Kaç tanesi at- lamaktan, sıçramaktan hattâ hızlı atılan bir ufak toptan ürküp oyundan çekilir. Kaç çocuk bisiklet kullanmaktan, eşeğe binmekten, bir tepeden hızla aşağı in- mekten korkarak annesinin yanına s0- kulur, Halbuki: Bu meselenin esası basittir. Korku nedir bilmiyen çocuklar, korku- nun ne olduğunu öğrenmemiş olanlar. daır. Bunün için cesurdurlar. Bu türlü korkusuzluk hakikf cesaret sayılamaz. Asıl cesaret, korkunun ne olduğunu tat« tığı ve bildiği halde onu yenebilmekte- dir. Bu türlüsünün kıymeti, korkuyu tatmadığı için cesur olmaktan çok daha yüksektir. «F», ağabeysinin çıkamadığı ağaca hiç korkmadan çıkıyor. Çünkü şimdiye kadar hiç ağaçtan düşmemiştir. Bir başka çocuk altı yaşında yüzme öğ- Tenmiştir. Çünkü: İnsanın batıp boğu- labileceği ihtimali aklına hiç gelmemiş- tir. On yaşında bir küçük oğlan mükem- mel ata biner. Hem de ne biniş, hep dörtmal koşturur. Tâ bir gün bir at ka- zası göçirinciye kağar.. Ayni yaşda bir kız çocuğu da bisiklette elleri havada, ayakları elle tutulan yere dayalı yokuş- tan aşağı hızla inebilir. Çünkü muvaze- nesini bir kaybederse başına — gelecek şeylerden haberi yoktur. Bu cüretkâr, pervasız çocuklar, yan. tıkları şeylerin üstünde muhayyilelerini pek az kullanmaktadırlar. Ceşaretlerin- deki bütün sır, işte buradadır. Ekseri- yetle kız çocuklar, tehlikeden, erkek ço- cuklara nazaran, daha az çekinirler, Çün. kü onların muhayyileleri erkek çocuk- larınkinden daha durgundur. «L» gibi ürkek çocuklara gelince, bu Bibilerin muhayyileleri daima faaliyet. tedir. Böyle bir çocuk meselâ bir ağaca çıkmak istesin, görünün önüne hemen ya tuttuğu dalın kırıldığı gelir, yahut ta kendini ağaem dibine düşüp uzanmış görür. Yüzmek istedi mi su başını örtüp kendini boğuyor sanır. Böyle bir yav- ruya «insan diz boyu suda boğulur mu?*» diye çıkışmak beyhudedir. Çünkü o, di; zine değil topuklarına çıkan suda bile Bendini boğuluyor — sanabilir. Tehlike, her an aklındadır. Çünkü: Ne yüzmek, pe ağaca çıkmak, ne bisiklete binmek ona kendini koruma sevki tabiisinden doğan korkuyu unutturacak kadar cazib birer eğlence değillerdir. Fakat böyle çocuklar bir kere korku- larını yendiler mi korküyu tatinamış ol- dukları için cesur olan öteki çocukları dan daha faydalı ve daha cesur birer inx san olabilirler. Şu halde acaba bu ürkek ve çekingen çocukları nasıl cosaretlendirebiliriz Her şeyden evvel bunu tetkik ı:lnclıı yiz. Cesaret, zorla öğretilmez. Vuid. mükâfattan da bir şey çıkmaz. Çucuğu( korktuğu için, istihfaf edip utandırmal ta faydasızdır. On yaşında bir çocuk tanıyorum ki biraz sinirli olduğu için babası ona de« nize dalmayı öğretmek istiyordu. Bu« nunla çocuğu sinirlilikten kurataracağı: nı umuyordu. Fakat çocuk zorla yüzme öğreneceği yerde gündüzden maada ge geleri de yatağında suda boğuluyormuş gibi kâbuslar geçirmeyi âdet etti. Başka bir kız çocuğuna da bisiklet al. mışlardı. Çocuk makineye binmekten si- nirlendiğini söyledikçe etrafındaki bü- yükler onunla alay ediyorlar, bisikletten korkmanın ayıp olduğunu söylüyorlardı. Kurtuluş yolu olmadığını gören uk kendi kendine münastip bir baş ağrısı ve baş dönmesi uydurdu. Ne zaman bisik« letten bahsolunsa çocuğu hemen bu r: hatsızlıklar yakalayıveriyordu. Bu $ de çocuk kendini «korkak> diye eğlenil. mekten kurtarmış, herkesin merhameti- ni uyandırmış bulunuyordu. Annesi beyhbude yere ona birçok gü - zel şeyler vüdetti. Nafile hiçbir şey kü. çük kızı bir daha bisiklete yanaştıra- madı. Eğlenmeler, vâdler ve zorlamalar çocuğa cesaret verceği yerde anu hem hem kendini, hem de etrafındakileri al. datmaya sevketmişti. Bir çocuk korktuğu zaman yapılacak en iyi şey onun için, neden korktu; bulup meydana çıkarmaktır. M acaba şmekten mi korkuyor. Yoksa suyun yüzüne çarpmasından mı ginirles niyor ve saire... Neden? yoe Bunu anlayınca çocuğa korkusunun üsbütün manasız ve gülünç olmadığını fakat tehlikeyi biraz fazla izam ettiğini göstermeli. Bu hususta söz, pek fayda vermez. Ço cuğa bunu bilfiil isbat etmeli. Ayni şekilde meselâ ağaca çıkmaktan korkan çocuğu ele alalım. Bu- çocuğun ağaca çıkmasında ısrar etmeyi tamamis le bir tarafa bırakıp onu önce bahçede, çıkılması gayet kolay ol dir parmaklır Ba, birkaç basamak yüksekliğinde — bir yere tırmanmaya alıştırmalı. Bunü kor- kusuzca yapmaya başladı mı en kısa, en kuvvetli ve çıkılması en kolay bir ağaca tırmanmaya teşvik etmeli, Her sefer biraz daha yükseğe tırmana tırmana ni- hayet bir daldan öbürüne tek elle, hiç bir yerine bir zarar gelmeden geçebile.- ceğine iyice inanır. Bu tedrici alışma ve öğrenme neticesinde bir gün evvelce çık. maya korktuğu ağaca kendiliğinden kor- kusuzca, emniyet ve kuvvetle çıkar. Birçok korkuların önü bu usulle alına. bilir. Çünkü: Çocuğu korktuğu 'e - basitten ve en kolayından başlayarak - yavaş yavaş alıştırırken onu < korktuğu şeyi yapmaya zorlayan anne veya babâa Bibi - korkunun kucağına atmış olmuyo- ruz. Bilâkis her tecrübede çocukta n ş yi zarar görmeden. yapabileceğine dair bir kanaat uyandırıyoruz. Bu suretle kolay bir denemeden sonra ikinci ve ha zor bir tecrübeye çocuk istekli ola. rak başlar ve bâşa kadar götürmekte ce- Baret gösterir. Çünkü: Bir evvelki tec. rübenin pek iyi neticelendiğini görmüş- tür. Bu suretle korku ve hayallerini kon- trol altına alması için biz çocuğa bir yar- dımcı oluyoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: