11 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

11 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— AA nıı tehikası: 40 Abdülhamid damad Mahmud paşayı tevkif Yazan : Ziya ir ettirmiş, Rüşdü paşayı Manisada ikamete memur ederek, Saffet paşayı Parise sefirlikle göndermişti Tabildir ki, en makul hareket de, bu idi. Çünkü, Cemile Sultan ile kocasını vab etse, hiç şüphesiz ki; kat'iyen inkâr edeceklerdi. Meselenin en feci tarafı ise, bu isticvabların hari- esi idi. O zaman: - padişahın hemşiresi Rus- Diye, her taraftan yükselecek olan sözler; efkârı umumiyenin altını üstüne getirecekti, bdüli id süküt etmek- n kararını vermişti. Artık ndeki dedikodular bini aşan Da- M paşayı İstanbuldan süre- hemş Cemile Sultanı da, sa- nda sımsıkı hapsedecekti. dülhamidin bu şiddetli karar" olan Bi dın efendi, sabık veli-i lerini rmak için işe karış- tedi ise de, hünkârın şiddetli bir nda süküt etti. da acele etmemek ve ya- Te Tay a tam sırasını beklemi ı âdeti idi. Buna binaen rarımı tatbika bir vesilg nra- işle Iham tarihte, Babığlide içtima etmekte de, (Deli Mehmed) me vardı.. Bu adam üsü veren, akıllı de- rkese sevdirmiş- di ism bir ke l liler yde dine ub lend E | | Mehmed bir gün Babiâlideki ücsa ve müdiranın odala- | de! Sevat müşerref kılh yİ evine davet et- evi, Fatih ciyarında, red efendinin konağı Deli Mehmed, kend izadenin konağı arası orlar, efendiye: di.. diye haber veriyor- fakat, hiç tanımadığı adam da kalınca, hayret fir ol mez Siz kimsiniz? Ne is kirr n, opu görür gör - yorsunuz?” di. on- dan sonra, maksad sual edi- Padişah tarafından Manisaya ikamete memur edilen Rüşdü Paşa mevlüd başlasın. Siz de, ecri sevabına nail olursunuz.. demişti. Şirvanizade Ahmed efendinin, tepe- sinin tası atmıştı: — Sen benim evimin kâhyası mısın teres? Çık... diye bağırmıştı. Ve misafirlere dönere! — Efendiler!. Bu meczuhun sözüne uyup da buralara kadar geldiğinize te- essüf ederim. Dedikten sonra, öfke ile yerinöen fır- layıp hareme geçerek mabeyn kapısını misafirlerin yüzlerine ka; ki misafirler, I ek büyük bir hics amıştı. b içinde da- iyeler, bu içtimar: haber almı derhal saraya jurnaller yağdır- mışlardı. Ve bu basit hâdise: «İşbu içtimadan maksad, Zatı şaha- neyi hal'etmek için möşveret akdinden ibaretti. Fakat zevvar arasında, bazı yabancı kimseler de bulunmasına bina- €en, meşveret tehir edilmiş; kasden De- li Mehmed ortaya çıkarılarak o sözler söyletilmiş Diye korkunç bir kulb takmışlardı. Deli Mehmed, derhal saraya celbedil mişti. Abdülhamid bu adamı bizzat İticvab etmek istemişti. Abdülhamidin mühim evsafından bi- ri de, insanları çarçabuk tanıyıp, onlar hakkında karar vermekti tekim, deli Mehmedle de görüştükten sonra; — Bu adam, kendine del riyor, halbuki hepimizden akıllı.. ve- rilen jurnallerin doğru öl ihtimali vardır. Esaslı bir surette iahkik edil - Mehmedin davetine icabet eden-| inceden Bunla - Ş t paşa- yın, eski sadrazam Rüştü paşanın, da- mleri tesbit edilerek mizade de bu u- lirdi. Tabiidir r erine, kahve, İtniyor. linin oldukça kalbur üzerine gelen ze dan, alelâde hademelerine kadar gelen misafirler misafir odasından, sofalara, sofalardan merdiven ayaklarına k: dolup taşıyo: Şirvanizadenin ha ti arttıkça artıyor; bu garib karşısında ne yapacağını şaşırı | İşte bu sarada (Deli Mehmed) âel gelmiş; doğruca gidip Şirvanizadenin | eteğini öperek: — Efendim!. Bu gece, bendehane- | nizde mevlüd okutmıya karar verm tim. Birkaç zatı davet etmiştim. Fakat bu zatlar, geleceklerini vâdetmekle be- raber, refakatlerinde bir hayli zevatı getireceklerini de söylediler. Fakirha- nenin, bu kadar halkı almıyacağ; na- lüm. Komşuluk hakkına binaen bura- ya sevkettim. Müsaade buyurursanız, | | | | hmud paşanın, Redif paşarıın adamları bulunduğu tahakkuk etmişti. Abdülhamid, gerek Mahmud paşayı; ve gerek amcasile biraderini hal' eden paşaları yere vurmak için bu - fırsatı kaçırmamıştı. Evvelâ, sabık sadrazam Rüştü paşayı ikamete memur olarak Manisaya yollamıştı. Damad Mahmud paşayı da sarayda tevkif ettirmiş; va- lilik ile Trablusgarba göndermişt Başvekil Saffet paşayı da üzlede- rek, Paris sefirliği ile İstanbuldan teb'it | * Yıldız sarayındaki harem daireleri tekemmül ettikçe, Bi ki kadınlar da, Yıldı hamid, zevceleri için ayrı ayrı dajre - ler yaptırtmıştı. Fa almak için, harem dairesi kadrosunu, bir hayli azaltmıştı. Yalnız,“ eskidenberi taamül olan (yedi gedik) i muhafaza etmişti. Me- selâ; hünkâr dalresindeki kadınların kadrosu; şöylece tesbit edilmişti : | . Hazinedar usta, 2 - İbrikdar usta, 3 - Kilerci usta, 4 - Çamaşırcı 5 - Kahveci usta, 6 - Çeşniyar 7 - Kutucu usta, Eskiden, bu (yedi gedikli) kadının maiyetlerinde bir çok yamaklar, k. falar (acemi) demilen küçük kızlar bu- |lunmak âdetti ,elmı—k için bu usulü kaldırmış; her us Jtanın maiy ve her yamağın m acemi vermekle i e nar hünk arın Mehmede | 23 (Arkası var) Altınordu klübünün kongresi meselesi Altınordu Başkanlığından: Al dare hey'eti Intil zasının talebi üzerine 14/11/37 pazar günü- ne talik edildiğini bazı gazeleler yazmıştır. |Attınordudan gönderildiği bildirilen bu ha - ber doğru değildir 10/10/97 tarihinde sabık idare hey'eti u - mumi hey'eti $ a davet etmiş ve bu iç- timada ekseriyet bulunmasına rağimen kon- greyi her n Bu kere 7/11/97 de ikinci defa olarak iç - timaa davet edilen umumi toplantıda ayni idare hey'eti hesaplarının Alinması müm - kün olmamıştır. 4 defa içtima eden köngrenin tehirine imkânı kanuni olmadı - fından cemiyetler kanunile medeni kanu - nun 57 ve-59 uncu maddeleri hükümlerine istinad eden ve klübün on YÜKsek mereli o- lan hey'eti umumiyesi kongreyi —açmıştır. Usul ve nizamı dalresinde koöngre inikad et- miş ve yeni idare hey'eti seçilmiştir. Yeni - dare hey'eti umumiye Tpüvacehesinde eski hey'etten besapların alinması ve eşyasının tesellümü hususunda teşebbüste bulunmak |üzere hey'eti amiyeden salühiyet alarak İxongreyi neticetendirmiştir. Bu içtimada tu talan rabıtlar makamı - vilâyete — ve İspor başkanlığına “tevdi edilmiştir. Vaziy bu yolda tavzihinl rica fııtr_lxn | Altınordu. Spor klübü Raşkanı Celâl Ergun | Altınordu Spor klübü umumüi kâtibi İ İzzet Bora ——— ea Resimli fıkra müsabakamız dün koydu- Bumuz kırkıncı resim ve e bitdi Esasen biliyorsunuz: Meşhur Bekri Mus- tafanın 40 tane fıkrasını seçtik. Her fıkra için bir resim yaptırdık. Fıkralara 1 den 40 a kadar, fıkraları resimlerine de gene (D den (40) a kadar numara koyduk. Her gün bu fıkralardan ve resimlerden birer tanesini dercetlik. Fakat bü vesim © gün | yahud Teşmi çıkan fıkranın değil, ya daha evvi da daha sonra çıkmış bir fıkr: olarak seçildi. Şimdi okuyucularımızdan soruyorur: — Hangi resim, hangi fıkranındır? Biz de bime meselâ: (40 numaralı resim, 1 numaralı fikranm, 4 numaralı resim 17 numaralı fıkranın, 14 numaralı resim 38 numaralı fıkranın V. 8) diye bildirecek, — o | Resimli fıkra müsabakamız bitti bu fıkralar ve resimleri de gazeteden ke- &p yapacağınız lsteye Bağlıyarak — bize göndereceksiniz Bunun için size dünden itibaren 20 gün mühlet veriyoruz. Yirmin- ci gün akşamında cevabilar idarehanemize gelmiş olmalıdır. Bu müsabakada kazananlar arasında 15 okuyucumuza para mükâfatı — vereceğiz. Mükâfatların listesi şudur: 1 kişiye 100 liza 1 50 » 25 » | 10 » 5 erlira 2 şer buçuk lira Mükâfat kazanan okuyucuları noter ta- yin edecektir. Neticeşi ayrıca bildireceğiz. | | 1 1 8 63 -Hetmiş olduğumuz abluka h: ı jlardan hiç birisine rastlamadık . Abdülhamid, tasarruf | Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum - Bul Çeviren: Ahmed Cemaleddin Sarâi Arkaügel'e vardığımız zaman limanın ağzını ma; kapalı bulduk. Biz karaya asker çıkarmadan Bolşevi limandaki Rus ve İngil'z denizaltılarını batırmışl! Geminin — mürettebatı ilk — se-|yük bir saadetmiş. Bunu, kendi ferlerimdeki mürettebattı. Bu hal çok'bıma dalma tekrar edebilirim. haşuma gitti, Böyle seçme ve yavuz| İzdivacımdan dö mürettebatla neler yapılmazdı ki? Ben|den almış olduğum bir t o aralık bizi Baltık denizinde alıkoy ne — zevcemde! mak hakkındaki karardan habersiz|koşmak icab etti: «Müve> yeni : biran evvel ablüka hattını yarıp Atlas|fere çıkacakti. yanusuna açılmak için yanıp tulu-| Yeni evli olduğum için gelind şuyordum. rıklığıma mahzun, lâkin büyük B «Mövesnin üssülharekesi «Kiel» li-|fere çıkmak ümidile memnun bif' manı idi ve ilk vazifemiz «Kattegate|«Möve» ye geldim. mıntakası olmuştu. Oh! Ol Ben| «Viştule» nehrinin membamda * «Kattegat» denilen bu dar geçidi çok|fahrvasser» koyu vardır ki, bü yi, hattâ doğduğum kasabadan daha :yi|«Dantzig» limanının bir | mıdi tanıyor, içini, dışını biliyordum. Ge -|koyda tamam on tane büyük MA dide (900) tane de mayn vardı ki bun-| vapuru bizi bekliyordu. Bu naklij ları da seferimizde muayyen noktalara|de Finlândiyaya sevkedilmek | kemali ihtimamla serpiştirdik. Şimal|(30.000) Alman askeri vardı. Atf denizi ile Baltık denizi arasında tesis|nakliye vapurları kumandanları #f ildı. <Möve» B urlarını mayn tâf mıya teşebbüs eden tek ti muhripleri vardı ama seferimizde bıın-!rı arasından geçirip muhtemei bil man taarruzuna karşı koruyacâl leri arasında bulunat? da işler çok karı$f Bolşevikler bu ülkeyi istilâ etmişii n zabitan salonunda bir kaç ar-| Finlândiyalılar Almanya hüküml kadaşla oturmuş poker oynuyor ve bira | mürac ederek m! çiyorduk. Denizaltı süvarisi olan ar -|rica eylemişler kadaşlardan birisi benim bir potu kal-|rın tahribatındiı dırıp önüme çektiğimi görünce: nizm tehi Talili adamsın vesselâm! dedi. Avrupada bir sed r bir arkadaş ise bir ka yok ki, Almanyanın rak: J. General «Rüdiger von der G0 — Ama da yaptınız ha! diye müda- adaki Alman kıt'alarının |hale etti. Zavallı Lauterbah bu barpte| n:andanlığır !aır muharebenin arzedebileceği bütün|ra kuvvetini <We: İmeşak bilümum. tehlikeleri bi -| «Rhineland» ha |rer birer tattı; bunların he, fif kruvazörlerden ” İsını yudum, bahriyenin Finlând nakliye v Bir kaç hafta sonra vazifemizi ikmal|niz etmiş bir halde tekrar «Kiel» Emanına| et etmiş bulunuyorduk. Bir gün ge | ke ve tehdidin kaha Finlând erbah'ın kalmadı. /' Bir Doktorun Günlük a Notlarından — (*) Fikir yorgunluğu Sonbahar ve kış mevsimleri umum! hsdan başka ha çalışma mevsimidir. Mektebler açıldk zcinin başına gelmiştir ki?. || ztversite tahsill başladı. Fikir âd Ben elimi kaldırarak arkadaşları sü-| ks ad&mlinr;. sly:a—dt ıdsîxmâ.v artık ? ü n iddi bi a S KİDİ başındadır. he t:—l;—î'îw: ettim ve ciddi bir tavır ta- ;'ğ;:ı'ğuğu:““î' ız" c;i»şmu çti kır ; Tait lâzımdır. — Hayır baylar, dedim, hayır yanı-|| pir deta lli Hkzedir ka Z hyorsunuz!. Saydığınız bütün bu ma-|| gunluğu bir nevi zehirlenmedir. Bil ceraları yaşadığım, bir Çok felâketler|| hirlenmeyi vafi ve şafi yani fazla geçirmiş olduğum doğrudur. Lâkin ben|| lenmemek çarelerini arıyacak ve DİZ gene kendimi hayatın çemberinden ta-İ| #ehirlendiklen sonra derhal mı":ı mamile geçmiş bir adam sayın rum.l îîîıı;:t::d:fdım" SİKENE Zira bütün bu korkunç maceraların hepsinin fevkinde büyük bir serencam vardır ki bunun adına kısaca «izdivaçe | derler. Evet baylar!. ben hayatia pek çok şeyler yaptım ama henüz evlenme- dim... Denizaltı süvarisi olan arkadaş ba - Bararak: — Sahi çocuklar, dedi, haydi bir par- ti poker çevirelim partiyi kaybeden hemen evlensin'.. Nasıl teklifim işini- ze geliyor mu? — Hayır, hayır, dedim, poker uzun sürer. Bunu zarla tayin edelim. Razı oldular. Zarları sıra ile attık. Neticede ben kaybetmiyeyim mi?.. Zar işini teklif eden ben idim, kay- |beden de ben olmuştum. Arkadaşlar kasıklarını tutarak kahkahalarla gülü- yorlar ve muttasıl: — Lauterbah, kaybettin. Sözünü tu- tup evlenmelisin!. diyip duruyorlardı, Ben de gülerek: — Pekâlâ madem ki partiyi kaybet- tim; elbet evleneceğim. — Peki ne zaman evleneceksin?.. Pek uzuün sürmemeli ama... — Üç aya kalmaz, evlenirim. Sözüm- den dönecek değilim a.. Sözümü tuttum ve evlendim. İzdivaç merasimi cidden parlak oldu. Düğün- de kaç fıçı bira içildiğini, Lauterbah valsinin kaç dela tekrarlandığını bana sorarsanız cevab veremem. Bunların sayısını ancak Tanrı bilir. Lâf mı bu?.. Evleniyordum. Hayatımın bu mühim dönüm noktasında bira içilmez de ne yapılırdı. Şu kudar var ki evlendiğime asla esef etmedim. Meğer evlilik bü- gelmedik bir felâke şemiciliğini vapurda k de Boksu ihtilâlinde ç cihân harbi, «Emden», esaret, firar, tu- |Jzak gemileri ve nihayet <Möve» . izim bunlar az şey mi, bu ma Yelkenli| işleyen bir| Japon harbin- pışmak, sorra | ceralar| damları için mutlaka muntazam mak prensibini cle almak lâzımdır. zamanlar gayet tembel davranıp Mer hangi bir mecburiyetle gece ve mağda sürmenage husule getirir. DÜ uykusuzluk, başağrısı ve sıkıntı bul ları görülür. Bütün bunların önünü cak muntazam çalışmadır. Her çalif dan sonra mutlaka açık havada dÜ der için spor yapmak |i Böylece vücudün ve cümlel asabi) zehirlerini defedebiliriz. (*) Ba notları hesip saklayınız, Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan ecamneler dari İstanbul cihetindekller: Aksarayda: (Şeref). Alemdarda: (#f Beyazıdda: (Asador). Samatyada: Ü flos). Bminönünde: (Bensason). W de: (Hikmet Atlamaz). Fenerde: Ü yadı). Şehremininde: (Hamdi), debaşında; (İ, Hakkı) (Puad). Küçükpazarda Bakırköyünde: (HilâD. Beyoğlm cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). GS da: Kİsmet). Taksimde: (Nizamffi Kurtuluşta: (Necdet). Yenişehirde” runaidyan). Bastanbaşında: — (İtiff Beşiktaşta: (Nail Halld). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakilef” , Üsküdarda: (Ömer Kenan). BSarif' (Nuri). Kadıköyünde: (Moda, Mefİl Büyükadada: (Halk). Heybelide: (P | (Rikmet C ede ısı" Bu sebeble mekteb talebesi için, Slİf düz çalışmağa koyulmak az zamand İ me, çalışma ve hafıza kuvvetleri 77 Karagümrt |

Bu sayıdan diğer sayfalar: