3 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üi SON POSTA Te Savfa 9 Garib inanılmıyacak Se le ş » 3'5 .-,.:- b ee B A v — - ___.—;_V'_ | “— Filadelfiyada *w'î%_j_ Wet” ,b__ ARALE bir inek bir ba- örpn 3 : %— / hut tında altı tane veşur E & - : çe BK tam — teşekküllü : â HS F a e3 PY SA bal ©i ve sıhhatli buza- n : ? z Ğ l_ ğı doğurmüuştur. SS el | ! ç ik b a Filadelfiyadaki —bu ; Ji ş b C ].L'__'_.#" kilise sade eski değir- h "'.;:"î#' MA —* men taşlarından yapıl- y B - DSN A-qi*î*ğ—' mıştır. B"' köl r g ” Mekkeye ilk defa ayak v en'n #D İN büsan, müsteşrik ve sey- llglu 0' & t k ' yah Burton'un mezarı | ğ an K çe ——— © : ' bir Arab çadırı şeklindedir. e küıe « Ü N 5 İ EE y K a Tepesinde bir yıldız, için- —| Hu z W S .. | n N de de deve çıngırakları 5 ogan ' .e K - ı! Bır .-'! 4 ”. <e asılıdır D'lleIBtiın z Z Ğ&X Şetlandda — bir - - | a CK e SİRSE N ".. & e'la . ei L İN Ladin, bir öene çobanın hediyesi ç Romada 28 SA m& evvel 'llıahîe(.î.e N 1545 de 3 milyar, 18 milyon Hat ! Üarlık Ha $ de imparator oldu. 21 sene hüküm- 4 W kaybettiği yüzü- İngiliz İralık bu gümüş dağını ilâhıma tapan İ|'4 Kareada, matemde Üye llânp L kendisini Allah ve dünyanın hâkimi tt günün etrafında Bolivyada bir yerli çoban bul- Hindliler böyle N olanlar böyle geniş ke- “W-'meı lettikt.en sonra Dalmaçyada lâhana ye- bir patates ya du ve İspanya krallarına he- Ha y Şibi narlı şapkalar giyerler. a *Mw Geee4 e4e B C FO A A L d aa aa e e a a a aa e e| GüeşersAA T AAA —'——ı— Son Posta'nın Resimli Zabıta Hikâyesi B Gitç — “Önerim, Saat z oıd"“ı on biri buldu. Ebenezer dedi. Bastonunu a d — lar. Bir varıp ta, Eben'in üra he “ALYa takılmış bir halde bu- '“*ı. İ ı.::*“n kuvyetlendi. Biraz Gesedini sudan çıkar- “İEHİRDE BOĞULAN ADAM yağmur, dukça kolaylaştırdı. Bu ayağmı uğuşturarak karısına: hünq S€ce Johnson'u görmeğe gideceğim. Saat onu biraz ldı ve topallıyarak bir türlü görünmedi. acele giyinen Acele Johnson, elektrik lâmbasını e- line aldı. Yola düzüldü, fakat yolda hiçbir ize rastlıyamadı. Ertesi sabah müfettişi çağırdı- gece evvel yağmış olan müfettişin işini — ol- 8 — Akşama doğ- ru, zabıila doktoru müfettişe telefon e- derek: — Ölüm, boğulma ineticesidir. Midede viski emareleri bul- düm. Cesedde — şid- det, cebir ve tazyik alâmetleri yoktur,. - Maktül müdhiş bir . damar sertliği çek- mekte imiş, dedi. 2 — Gece yarısına kamar da sabırsızlıkla bekliyen karısı, saat birde de kocasının gelmediğini görünce, mantosunu sır- tına geçirdi ve doğru Johnson'un evine yollandı. Bir tarla- dan geçerek, kestirmeden gitti. Bir de tahta köprüyü geçti. 5 — Madam Eben: ; — Yolda bulunan ayak izle- rini görür görmez ağlıyarak: — Kocamin ayak izleri, dedi. Ayakkabının tam burun hiza- sında da bastonun izi vardı. 6 — Müfettiş te bunun üze- rine: — Galiba, zavallı adam, ka- ranlıkta önünü görmedi ve nehre yuvarlandı. diye dü- şündü. 9 — Müfettiş, vak'ayı bir kere daha mütalea ederek, kazi- yelerini yürüttükten sonra evine döndü. Karısına meseleyi den bahsetmişti, dedi. anlatırken, tam doktorun telefonunu söyliyecekti ki: — Bak bu aklıma gelmemişti. Doktor bir damar sertliğin- til suçile adliyeye verdi: ütalea: Bunun üzerine, hemen Ebenezer'in evine koş- tu. Odasında araştırmalarda bulundu. Johnson'u tehdid ederek para aldığına dair vesikalar buldu. Bunun üÜzerine, Johnson'u yakalıyarak, onu taammüden ka- Müfettiş, katili nasıl buldu? Resimlere bakınız. Bulamaz- sanız (13) üncü sayfayı çeviriniz. Ve maktulün İstanbuldaki hanlar, sari hastalıkların yuvasıdır * * * Dr. Operatör Kâzım İsmail hanların bilâistisna yıktırılmasına taraf- | tar. Âsârı atika mütehassısları bazı hanların tarihi kıymetlerinden dolayı tamir ve muhafazasını istiyorlar. İstanbulda eskiden kalma Valide Hanı gibi birçok hanlar vardır. Bun- lar, muhtelif tarihlerde devrin ricali tarafından yaptırılmış binalardır. Han- ların inşasında gözetilen gaye, ticari mahiyettedir ve hepsi vakıf olara vı-' pılmıştır. Fakat bilâhare Mütevellir , ri tarafından oda oda satılarak muhtelif hisselere inkısam etmiş ve muhtelif şa- hısların ellerine geçmiştir. Yalnız hanların bir kısmı (şartı va kıfa) nazaran icarei vahideli, yani âhire satılmamak ve sadece vakfı tarafından idare olunmak şartile yaptırılmışlar- dır. Şehrimizde küçüklü büyüklü pek çok han vardır. Bu hanların bir kısmından ardiye, ticarethane şeklinde istifade e- dilmekte, mühim bir kısmında da otu- rulmaktadır. Her handa ikamet eden- lerin mikdarı birkaç yüz kişiyi bulmak- tadır, Bunların temiz tutulup tutulma- dıkları belediye tarafından kontrol e- dilmektedir. Fakat bu kontrolün kâfi olmadığı ve buralarda ikametin hıfzıs- sıhha bakımından çok mahzurlu oldu- ğu ileri sürülmektedir. Halbuki han odalarının, kiraları u- cuz olduğu ve ayda 2-3 lirayı tecavüz etmediği cihetle fakir Halk ve ticaret için şark memleketlerinden gelen ya- bancılar tarafından rağbet olunmakta- dır. Bu rağbetin sıhhi mahzurlardan dolayı idamesinin muvafık olup olmı- yacağı ve hanların tahliye ettirilerek yıktırılıp yıktırılmamaları hakkında fikirlerine müracâat ettiğimiz bu hu- sustaki salâhiyet sahibi zevat şunları söylemişlerdir: Müzeler umum müdürü Bay Aziz diyor ki: «—- Kubbeleri inen, duvarları şaku- liyetini muhafaza etmekten uzaklaşan ve restorasyon kabul etmiyen hanların feda edilmesi zaruridir. Az bir masrafla kabili istifade bir hale getirilecek olan ve mimari bakımından muhafazası lü- zumlu görülen hanlar da tabiatile yiık- tırılmamalıdır. Maarif Vekâletinin ve belediyenin ilmi ve istişari bir bürosu mahiyetinde olan eski eserleri koruma encümenince yapılan tedkikat netice- sinde bunlar tayin edilebilir. Fakat mevzuubahs hanlarda ikamet etmeğe gelince ,güneş ve havası olmıyan bu yerlerde oturmak, bilmem ki doğru mudur? Bu daha ziyade doktorların Lileceği işdir.» Eski evkaf müdürlerinden İstanbul Üniversitesi Epiografya profesörü Bay İzzeddin diyor ki: «— Bu hanların hepsinin muhafaza- sına imkân yoktur. Çünkü kısmı âzamı bakımsızlıktan harab olmuştur. Eski e- serleri koruma encümenince yapılan tedkikat neticesinde muhafaza edilmek B Operatör Kâzım İsmail imkânı görülenler tamir ettirilerek hali asliyesine halel getirilmeden muh.faza edilmeli, diğerleri de yıktırılmalıdır.» Doktor Operatör Kâzım İsmail Gür kan diyor ki: «— Vakit vakit, İstanbulun imar) mevzuubahs oldukca, âsarı atika, imar yapmak isteyenlerin ayağına dolaşı- yor, diye yazılar okurum. Bilmem bu hanlarda da esaslı temizlik yapmağa te- şebbüs edilirse böyle bir mani çıkar mı? Şahsi fikrimce, şehrimiz çok havadar yerleri ve bilhassa yangınlardan arta kalmış geniş, boş sahaları ihtiva etmek- tedir. Binaenaleyh bir takım insanların üstüste, yığın halinde oturmalarını mecburi kılacak bir vaziyet İstanbul şehri için mevzuubahs olmamalıdır. Bu kanlar, çok eski devrin bir ihtiyacından doğmuş, yani piyasaya yakın olmak zaruretinde bulunan taşralı insanların ucuzca yaşamalarını temin edecek bi- rer kötü lokal halinde kurulmuş; bina- lardır. Zaman zaman şehirde başgös- teren sari hastalıkların da hep bu semt- Bu iti- barla işin radikal halli bunları silip sü- pürmekten ibarettir.» lerden fışkırdığını görüyoruz. Antepte bayındırlık çalışmaları Gazianteb (Hususi) — Yeni imar plânına göre Maarif caddesi otuz metre genişliğinde olacak ve Suburcu cadde- sile Karagöz caddesi 14,50 metre ge- nişlik muhafaza edecektir. Şehir plânı, mşası muhtemel istasyonu şehir dışın- da Nizip şosesi üzerine yerleştirmekte ve Esenbek camii ilerisindeki muinta- kayı da Sanayi mahallesi olarak kabül etmektedir. at aA YT vazr n g di eee e G

Bu sayıdan diğer sayfalar: