26 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Komünizm - Faşizm Mücadelesi ve Balkanlar Yazan: Muhittin Birgen ünyada bir komünizm - fa- şizm mücadelesidir - gidiyor. Bu, bir taraftan bir ideoloji kavgasıdır; öbür taraftan da ayni ideoloji kavgasınım altında - adına isterseniz nüfuz mücade- lesi de diyebilirsiniz - bir emperya “hesabı bulunur. Bu mücadele bütün dün- yada sari bir hastalık havası vücude ge- Bu hastalığın içine en zalim ı demokrasi memleketleri bile Meselâ, İngilterede Ch berlain ile Eden arasındaki münak; ihtilâf ve düello, biraz ince elendiği man, ayni müstevli hastalığın İngiltere- deki tezahürlerinden biri olarak götüle- bilir. Her iki taraf ta kendinden olmıyamnı, Ööteki cebheye mensub görmeğe mütemâ- yil bir inhisarcı ruh ile mütehassistir. Komünist almadığınız komünist size hemen «faşist!> d. vurur. Faşist olmadığınız zaman t kar- gısındakine «komünist!» hükmünü veri- , yor, İşte dünya bu dava içindedir; bu hastalık, her yerde tezahürleçini göste- riyor. Fransanın halis demokratları bile, Sövyetlerie Fransa arasındaki siyasi bağ- lılıklar neticesinde bu havanın içine düş- müşlerdir. Bilhassa Komintern, komü- nizm davasını yürütmek için, eski çalış- » Ma usullerini değiştirip her memlekette mevcud demokralik kuvvetlerle elbirlik- leri yapma taktiğini kabul ettiği zaman- danberi, ıki cebhe arasında bu mücadele Tuhu artmış ve hattâ, azmıştır. Hastalık © kadar'artmıştır ki şimdi Balkan mem- leketlerinde bile tezahürleri görülüyor. Halbukı bu dava, bu mücadele ve bu karşılıklı kızışan cebhe ruhu, dünyayı mutlaka harbe ve harabiye sürükler. Bu- nu bilmiyen ve anlamıyan aklı başında adam kulmamış olsa gerektir. Dünya an- cak bu iki cebheye karşı da reaksiyon 'yapan temiz bir demokrasi ruhu ile kur tulabilir ve bu temiz demokrasi ruhu, milletler arasında ciddi hak ve adalet öl- Ççüsüne göre, yeni bir münasebet nizamı kuramazsa evvelâ çarpışma ve sonra da belki ex korkunç âkıbetler, dahili boğuş- malardan içtinab imkânı olmıyacaktır. * Bu mücadeleye bir de Balkanlar tara« fından bakalım; Balkanlar, Avrupanın en ham mem- Jeketleridir. Bu memleketlerde ne kok Münizm ve ne de faşizm için yer olma- Mmak lâüzımdır. Sanayi bakımından inki- Şaf etmemiş memleketlerde, o memleke- tin içüimai ve iktısadi bünyesinin tabil bir neticesi olarak doğabilecek bir ko- münizın bareketine mahal olmamak icab eder. Komünizm olmıyan yerde de faşiz- me sebeb yoktur; çünkü ikinci hareket, birinci hareketin reaksiyonundan başka bir şey değildir. Her iki hareket te Bal- kan memleketlerf için, hariçten dahile sızmış olan bir harekettir ve tabif değil, bünyenin kendi şartlarından doğan bir zarüret değil, belki de milli veya İ bir bünye içine sokulmuş <eyal madde, bir virus, bir intan unsurudur, Meseleyi bu şekilde mütalea etti zaman görürüz ki çok mühim bir mevzu Üzerindeyiz. Balkan devletleri, elbirliği yaparak, bu iki tem: e karşı gelmek ve bu iki temayülün enternasyanal ha« yatta uyandırdığı mücadeleye karışma- mak siyasetini, Balkan Antantının esası olarak tesbit edemezler mi? Bu bahiste, meselâ Türkiye, çok ciddi ve çok - titiz bir siyaset tutmuştur. Geçen gün Şükrü Kayanın nutkunda söylediği ve daha ev- vel Atatürkün senelik nutkunda işaret edilmiş olduğu gibi, Türkiye bu iki cere- yanın haricinde kalmaya azmetmiştir ve bu azmini dikkatle takib ve hayata tat- bik ediyor. Diğer Bâlkan memleketleri de ayni yoldan giderler ve aralarındaki Balkanlılık bağlarını kuvvetlendirirlerse bahsettiğimiz neticeyi elde etmek neden "kabil olmasın? * Bizce er veya geç, Balkan dmlel ırı bu ihtiyacı mütlaka h Dört » ve hattâ beş « Bııx an devleti bir» birlerine dayandıkları takdirde mükem- mel bir dünya kuvveti vücude getlrebi- lirler, Askerlik bakımından, strateji ba- kınundan, coğrafya bakımından, iktısad | bakımından birbirlerini ikmal ede ede mükemmel bir dünya kuvveti — vücude getiren bu dört - veyahud beş - devlet, zü- amcmlekeueı;d.ır. Şu halde SON POSTA Resimli Makale : Gurur, sahibinin çevresinde daireler çevirerek müte- r, gelip geçene de- madiyen şaklıyan bir kamçıya ben. Rer, bazân hliddet bazan da dir, fal ten ve hamle yapmak, i yeli gı.z'.ı_ur o da u»h ike'ic af uyandırır. ehlikeli- — bir kuvvet mem tinde katmamak refi keskin bir si like, bilen için Gurur, bazıları için bir zâf membaıdır, sağı solu incide incide onları hayati yapayalnız bırakır, bazıları için de lır,anları boyun eğmek mecburiye- çalışmaya sevkeder. Gürtur, iki ta- htır, kullanmasını bilmiyen için teh- dadır. Prenses Juliana'nı» Kızı için tütsü Holanda Prensesi Jüliana lohusa ya - tağından kalkmıştır. Kocası ile birlikte çocuğunu sevmektedir. Şu arada bunu da katalım ki, şark memleketlerinden birinden, çocuk me - raklısı bir zat, kraliçeye bir mahfaza içinde, nazara karşı tütsü göndermiş: «Bun ateşin içine atıp yakınız, çocu- ğunuzu üzerinden Üç kere atlatınız, kem nazarlara ir» diye yazmıştır. tan ve bu ruhun uyandırdığı mücadele hastalığından pek mükemmel muhafaza edebilirler, Ancak, bunun için bir şart lâzımdır: Her iki fikre karşı da ayni kuv- vetle reaksiyon yapabilecek bir Balkan- hlik ruhu. Bu ruhu, bugünkü Antant ore kadaşları olan dört devlet pek mükem- mel surette uyandırabilirler ve onlar bu ruhu uyandırdıkları zaman, beşinci deve let olan Bulgaristan da bunların arka. larından yürümeğe ve nihayet onlarla birlikte, ayni Balkanların ayni sulh ve istiklâl davasını müdalaa etmeğe mecbur ölur. Balkanlar komünist değildir? kamünizm İçin bu henüz ham memle- ketlerde unsur ve sebeb yok Böyle olunca faşızm için de aTamızda sebeb a- ramaya mahal kalmaz. Balkanlar, dair büyük nüfuzlar arasında varlığını müd: faa mecburiyetinde bulunan milletlerin bünlar bu mücadeleyi müşterek bir şekilde yapar- larsa elbel muvaffak olurlar ve kendi!a. rini enternasyonal «cebhe» haricinde el- bet tutabilirler. Bizce bugün her Balkanlı muharrir, mütefekkir ve politikacının mildafaaya rmecbur olduğu fikir, bu fikirdir. Muhittin Birgen Çünkü Kadınlar arasında HEFGUN BİR HK% IYenl sür'at rekoru Kabadayı Bir köylü bir gün şehre inmiş, kah- veye oturmuş. Oradakilerle ahbab ol- dr aralık; izim köyde kabadayı olarak iki insan vardır, demiş, biri benim tey- zemin oğlu, ötekini artık siz bilin! Orndakilerden biri sormuş: — Sakın öteki de sen olmayasın, , Köylü koltuklarını kabartmış: — Kabadayıyı gözünden nasıl da anlıyorsun! Demiş. Gözlüklerde büyük Bir inkılâb olıuıor Bundan böytle burnun üzerinden göz - lük takmıya ihtiyaç kalmadı. Yeni icad edilen camlar, tâ gözün içine intibak et- tirilmekte, kenarları göz kapaklarının al- tına kıvrılarak kaybolmaktadır. İşte re- simleri. Yeni keşfedilen muazzam bir yıldız Şikago Üniversitesi jprofesürlerinden Dr. Otto Struve, hususi bir surette yapıl- mış elektrikle işliyen bir dürbünle şim- diye kadar keşfe n yıldızların en bü- yüğünü görerek meydana çıkarmıştır. Bu yıldızın mevcudiyeti, riyasi hesab- larla malüm olmakla beraber, bilfiil gö- rülememişti. Fakat bu yeni yapılan tes« bit edici «göz> sayesinde, heyet âlimleri bundar. böyle herhangi bir- yıldızı bula: eceklerdir. Bu âletle yıldız, birbitine yapışık iki muşzzam güneş gibi gğrünmektedir. Yıl. dız, güneş manzumesini tamamile ihata edebi'ecek bir büyüklükte, kutru da, gü neş ile arzın arasındaki mesafenin yirmi mislidir. Garbi Avustralyalı Mis Norman — bir atletizm müsabakasında 100 yardayı (91 metre) 11 saniyede katederek yeni bir rekor tesis etmiştir. Bizim delikanlı at- letlerin kulakları çınlasın!. Bir kadın 37 yıldanberi görmediği oğlu ile konuşunca çıldırdı Bir İngiliz kadını 37 senedenberi gör- mediği, tek bir mektubunu alamadığı, da- ha hâlâ da cenubi Afrikada Transvaalda bir köyde bulunan oöğlu ile, ilk defa ola« rek geçenlerde telefonla konuşmuştur. İhtiyar kadın, oğlunun sesini duyunca, bir müddet könuşamamış, sonra birbiri arkasına sualler sormuş, telefonu kapar kapamaz da kahkahalar koyuvermeğe başlamıştır. Yanıma yaklaşanlar, zaval - Unın oğul hasretinden çıldırdığını deh - şetle farketmişlerdir. Tuzun vücud için lüzumu çok büyüktür Getingem Üniversitesi profesörlerin - den Alman doktoru Kleçel verdiği “bir konferansta sağlam insanlar ve hattâ şe- ker hastalığı olanlar için bile tuzun za « ruri olduğunu bildirimiştir. Bazı hasta »- lik yüzünden tuz menedilmediği takdirde tağaddi için behemehal alınması lâzım- dır. Yemeklere tuz konması salya ve pankreasın husule getirdiği tahammürü arttırmaktadır. Nihayet tuz bulunmadan bir netice veremiyen inouline de yardım etmektedir. — İSTER Bir arkadaşımız anlattı: «Bundan tam B yıl evvel, da Aydının Çeştepe köyün tarla veraset yoDle uhdemle geçmişti, tahakkuk muamelesi de 0 zaman yapılmıştı. Veraset, intikal vergisi kanununda «sureti kat'iyede ta - hakkuku tarihinden itibaren $ sene içinde tahsil edilmiyen vergilerin müruru zamanâ uğrıyacağı ve bir daha edilmiyeceği> kayıdlıdır. İSTER adar Tetarleresivatanlarını a asnahi suh. İİ İNAN, ni 1980 senesinin mart ayıni- e takriben 90 dönümlük — ISTER İNANMA! Buna rağmen 5 değil, 8 sene evvel tahakkuk etmiş olan iki veraset — vergisinin bil taleb bu vergi benden bugün istenildi. İstenilen mikdar 532 lira- dır. Halbuki işin kanuni kısmını bir kenara bırakalım, bu tarlanın 8 yıl içinde bana getirdiği paranın yekünü nedir bilir misiniz? Tamam 150 lira. Binaenaleyh kanuna rağmen bu verginin benden iste - resinde ısrar edildiği takdirde tarlanın sadece veraset vergisini ödiyebilmesi için takriben 30 sene de maliye he- sabına çalışması icab edecektir.s İNAN, İSTER İNANMA! Suhat 26 , | Sözün Kısası || Süpheli ölüm E. Tala ilân yerde birisi füc'ete İ falan sokakta, ;f bayan gece sapasağlam yattığı ya' da, ertesi sabah kaskatı ölü bul bu neviden olan hâdiseleri vııkleda zeteler, sonuna muhakkak şöyle W ra iâve ederler: «., ve bu ölüm şübheli 5’ rüldüğünden, cesedi moarga gönüei | miştir.» Bir an için kendimi hergünkü |kalıb düşüncelerden uzaklaştı. |hakikatin, daha doğrusu acı rin dahâ fazla alâka çoken bambaşki lemine ıntikal ettiriyorum şunbd*_) |lüm ne demek? Bunun belki zabıtâ çesinde, adli merasimde, tıb * tında bir manası olabilir. Ölüm, w; dür. Şübh de bir, normali de.. $ geriye gelmiyecek olduktan sanrüâ- Şimdi gene ukalâlık eden, m",u" tavzihler yağdıran homo scien c3sli rıt hücumlarına uğrı. nev'ini ve sebebini araştı. Bi bir muharririn akıl fennin muktezasıdır!. Kanaatlerini g zelt!'» diyecekler. Peşin Cevab vclfv Maksadım, fennin, tıbbın, wmln 6 vazifelerine tariz, müdahale d,pl* Bunlar benden çok uzak.. Demek istediğim şu: Ben şadığım insanların öl de, bazan yaşadıklarından şübhı Hayat, ekseriyetin hayatı bir - ha: ibarettiz. Yaşıyoruz sanırlar.. hal! buki İf zan batıldır. Zirta sürünmek yaşamak z ğildir. Mahrumiyet içerisinde, &* hased ve mütemadi aciz arasında SEİr nan zavailının ömrü, hasta, âlil bir lığı, en az ıztırab duyduğu gün Mt telâkki eden garibin sağlığını, )"w kalktığı sofrasının başında gene G€ gt rısıma hamdeden biçarenin hayati- “ * şübheli olan bunlardır. ll' Yoksa, gözlerini yumup, hayat Hi nin iztırab, elemi, sefalet, zaruret, an' ve daha bunun gibi birçok kötü fas e rına kat'i hatime çeken bir adamını yaya geldiği andanberi ka:şılııül' gâne hakizat olan ölümünü şübheli mek, onu hatırasına en büyük hü'd' sizlik olur. mMüş.. Arkadaşımız Peyami Safantl! evlenme töreni Kiıymetli romanci ve müharrir & daşımız Peyami Safa ile şehrıml;*:y,; bir ve mensub Bayan * düğünleri dün gece Tokatlıyan oteli " y lonlarında mutantan; fakat o nisbet' mimi bir hava içinde tes'id ı—dumîi1 Düğünde memleketimizin kültür minin, Üniversite ve Güzel San'l'î:p kademisi * profesörleri, matbuat W gibi bir çok güzide simaları ailel 4 raber bulunmuşlar ve yeni evliler! likte sabaha kadar gayet neş'eli bi y Eeçirmişlerdir. Son Posta Peyaifi Öj arkadapmıza ve eşi Bayan Nel faya ebedi sandet diler, Halk ticaret biletleri AvrtP” hattında da muteber ,a * Demiryollarının Anadolü i"' için s ettiği tenzilâtlı halk & .lcl"( lerir.im Trakya hattında da mul YF"' Bu İsletme idaresine bildirilmiştir. YAPpal! DAi b'letter Çekmeceye kadar olan ba! tında muteber değildir. Bu ıun.'îl;n caret biletleri hâmilleri Türkiye: demitryollarında seyahat edeceklerdi 00 a. ıi M AK Vi ŞUBAT , İt ada

Bu sayıdan diğer sayfalar: