26 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

26 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yıldızlar nasıl yıldız oldular? SON POSTA Mizah: Portmantodaki eşya neler konuşurlar ? Yazan: İsmet Hulüsi Bayan Nevin, o akşam dostlarını evine çayâ davet etmişti. Astragan — mantolü- lar, kürklü paltolular, tüylü şapkalılar, Buzü e bastonlular, şemsiyeliler birçok — insan * k“ırgıun llnem.ı perdesinin yıldızları mcr!.ebc!!ne y:alu& gelmişlerdi. Bütün bu insanlar astragan Z b:ııtlerm hemen bepsi çfsk garib !esıdunı_rle bq 'yı- mantolarını. kürklü paltolarını, tüylü uşlar ve yıldız olmuşlardır. İşte size dört misal: şapkalarını, bastonlarını, şemsiyelerini Joan Crawford anlatıyor: kapı önündeki portmantoya bırakmış, kondileri salona geçmiştiler. Onların bir i birçokları garib bulacaklardır. Evvel emir- kısmı dedikodu yapar, bir kısmı poker Yörd 5 vtm ki ben '(m?m34 ile ıa.ılâkzîı_ı bylunmu- oynar, bit kısmı da dansederlerken port- mm",m_ Hevesim iyi bir dansöz olmak idi. Bir gün balet mantodaki eşya da evvelâ fısıl fısıl, son- Ş limi (Passing Show of 1924) rövüsünde dördüncü ra da benim kulağıma gelecek kadar %Wn birinci sıraya geçmemi emrettiği vakit sevincim- yüksek sesle aralarında konuşmaya baş- | e yapacağımı bilemedim- tadılar. hB“' Müddet sonre meşhur sahne vâzn Nils Granlund ba- Bir kadın şapkası, yanı başındaki şena- dlhi]r filmde tecrübe yaptırttı. Fakat beı.ı sinema hı_vnqna siyeye baktı: _’v tnlr_naı emelirde değildim. Teklifini derhal reddettim. S 'Könlübiiz biz örneyek betii pi 4 K a maeda searay aç kakçlatina SÜĞRE D li yakın gelmişsiriz, üzeriniz kirlidir. Ke- | benzettiler.. yer var mı, yok mu bakma- lişimin esrarı etebessümümün fevkalâdeliği» imiş... ST e dan üldEcüreckaP) Gar’ Cooper anlatıyor: CaRie GN eei —Y—ml;oşnı::ı ::ıiîî;bılık derler, ne ©, 'i — Sankı ne oluyor, anlaşılan hoştma a z 5 | hl— Nasıl sinema san'atkârı olduğumu mu soruyorsunuz? Hdi bay şapka sıkışıyormuş, bizim - canımız j 1gÖK tuhaf bir hikâyedir. ŞEnCeĞiRE z yöok mü, şurada yarı ilişik bir halde du- 925 senesinde Mohtana'da Heena şehrinde intişar et- — A & bu nasıl lâf; doğrusu ben bü has , el yak düşeceğiz, benim İ te olan İndependant gazetesinde ilânat ressamı idim. karete tahammül edemem. Şimdi yere | , — v l N pımda eşim var, € içinde başka bir ilânat şirketinde daha paralı bir iş düşer bayılırım. ©O düşerse kirlenir.. _h“k gayesile Los Andelas'a gittim, maksadım” çabuk — Herhalde sebeb ben olmam, sanki| — Y yısın. Eşini koruman lâzım.. se- ! ,:k&'"nek idi. Los Ancelos'a vardığım vakit cebimde an« ben demindenberi senin n!!e'r !IP“ĞU" nin bay, onu alabilmek için bütün kış 'k 200 dolar vardı. Bir noel gecesi idi.. ilk işim bir hindi Dansöz olmak iüterken artist olan Joan Crawoford görmüyorum.. yanındaki kürklü palto | y ) ( utosuz kaldı. f $1 yemek oldu. Hayli uğraşmama rağmea ressamlık sökmedi, İlân me- ile işi pişirmişsin, üzerine — yaslandıkça | — ».00 Doltosuz kalsın, bizim bay be- &İ :“’lllizu yapmağa başladım. Sonradan bir fotograf fabrikasınını acenteliğini yaslandın.. Ğ ni Gevdiği için benden ayrılmıyor.. Hem ÖĞ Bunu da bıraktım ve tiyatro perdelerinde ilân neşreden bir müesse- — A a a vallahi iftira ediyor.. fazla sıcaktan mütsessir olur.. palto giye« :1" Birdim. Günde 2 dolar alıyordum. Hayatımı temin etmeğe başladım. Fa- — Görünen köy klavüz istemez.. mez. l Tmensub olduğum müessese iflâs etti ve parasız kaldım. İki gün müddetle Biraz ötede asılı olan fildişi saplı bass | —— p K L L gimledin ü n'ml bir lokma yemek girmedi. On param kalmamıştı. ton bir kahkaha salıverdi: galiba.. ona sen kendin inanırsın! Hem — |) Böyle ün, kalan para ile Hollywe Yapı; k rol alabildim. Sonradan işi büyüt- 'e başladım. İşte sinemaya atılma- İnmm v Norma Şerer anlatıyor: — 1923 senesi kânunuevvelindeyiz. *w.York'da bir pansiyonun — odasında kişiviz, Annem, kız kardeşim Athol "ıı:'n' Hayatın acılığından bahsediyor- _uhparaımı yoktu. Para kazanmak kar ada halz değildik. İstikbal Tanlık görünüyordu. Bu sıralarda ;“:“'—Y'-rk'da Üniversal Pictures Stüd- a":ıl:rıım sekiz genç kız aramakta oldu- * İnci günün akşamı bir arkadaşım stüdyonun birinde figüran aranıldığını di. Karnımı doyurmam için de bana 25 çent ikraz etti. 10 çent ile ekmek işti. Fakat sebat etmeğe kârar verdim. Sebat ettim. Bir sene figüranlık am, Başlıca rolüm kovboyluktu. Nihayet Wing adındaki filmde bir kü- m. İşe alındım. Fakat iş hoşuma git- gee Norma Sherer birlikte çevirdim. Muvaffak olamadım. Münekkidler ismimden bile bahsetmi- yorlardı. 1929 senesi ağustosundayız. Akşam üzeri stüdyoda bir çığlık kopar- — Doğrusu gülerim size., şu yakana baksana ne hale gelmiş.. Kürklü palto çıkıştı: — Ne hale gelmiş-olacak, biraz ütüsü — Herhalde senin kadar gülünç deği-| bozuk işte. o kadar.. liz, ben senin ne serseri mahlük olduğu- | — Ürtüsü neye bozuldu? Senin bayın nu bilmez miyim? Kimin malı olduğun | aJacaklıları, ikide bir yakana sarılıyorlar bile belli değil.. geçende bir bar vestiye-| da ondan değil mi? Hele biraz hava wçe rinde tanımadığın bir insan sana, «Kalk, | sın, başına geleceği ben bilirim, seni bay gidelim» Geyince onun koluna takıldın.. | kapıdan eskiciye sata şimdi berabersin ama birkaç gün sonra| — ç. galiba birkaç defa kapıdan ö da başka birine gideceğin muhakkaktır. | y K torildin ki bunu biliyorsun! — © sana aid değil, hem canımı sıkma, |— Ornlar sustular, başka bir erkek paltoe şimdi her şeyi söylerim. O bayan dedik- | , vin ) basındaki kadın mantosuna sert leri kadın ikide bir benim kardeşlerime | , baktı: seni dövdürüyor, Sırtında onların izleri| — Neye öyle bakıyöreun? bile vardır. — Sormaya sıkılmıyor musun?.. San- — Ne olmuş sanki, benim ne kabaha-| ki ben görmedim mi?, Ev sahibi bay, se- tım var. Geçende bir evde yanı başıma | ni bizim bayanın arkasından çıkarırken gene bir kadın şapkası asılmıştı. Şapka- | uzun zaman ellerile tuttu. Ayni zamanda daki bir tel sarı saç nasılsa benim kür- | da bayana bir şeyler söylüyordu. Bay göre ır. Üğrendik. Ertesi gün erkenden dım. Bu çığlık yegâne rolümü teşkil e- | Li - ğ ü :L Kkazdeşimle birlikte l=gmılı Fakat diyordu. Tesadüf bu ya, bu Çığlzğı sah- :::": g:n:ı:::ş.kî;:;n :unnmu ı'î:r:: :“u K, Ç ON Tden evvel gelen $0 genç kız vardı. Syluta Sidney re vazımnın hoşuna gitti ve Thorugh & n Tn | _::.Vn girdik. Bır asistan seçmeğe - başladı. Dürdüncüyüldiflerems eyes belli başlı bir rol verdi. İşte hiküâyem... ü İ Yedinciyi seçti. Benden hayli uzakta — idi. Partiyi Fakat o bana kızmamıştı ki, baya kız- Tütşti, — Gözünden kaçmıyacak ta ne olacak, hem senin hiç mi kabaıhatın yok. Bay * R i " e y e G aç L Astragan manto söze karıştı: hizmetçinin yanağını okşarken sen kim-e Bi ae mn"k_, ea 'ı’:”u’d“"" D'l':"ı :LW Walt Disney'e aid şayanı dikkat bir istatistik... | — Ne bayağı şeylersiniz, benim gibi ki-İ»e görmesin diye açılıp siper olmadın y n üzeri yükseldim ve ona n v ç Tüm düıîğîî';:'mî';î.;& MA (Mikinin Babası) Jâkabın: alan meşhur san'atkâr Walt mı? Bu ayıb değil mi? * Küçük kız! Küçük kız! Haydi sekizinci de sen ol!' Dedi ve o gün bugündür sinenla yıldızı oldum... Disney'in (Kartopu ve Yedi cüceler) adında büyük bir film yaptığı malümdüur, Filmin yapılması bir hayli müddet sürmüştür. Bir istatistik meraklısı, Walt Disney'in bu fil- — Kabahat bende mi, bay iki tarafım- dan ellerile tutuyordu. * -&K İT A îq* n S LA — İstesen elinden kurtulamazdın değil B Sylvia Sydney anlatıyor: ., İt tek başına ne kadar zamanda yapabileceğini hesablamış, ?j mi? İşte bütün erkek paltoları siz böyle- z Nll Henüz küçük iken bile sinema yıldızı olmak hev_t%mi şu neticeye yarmış: #iniz.. ah ben ne zavallıyım, böyle hiz K Yordum. İlk filmimi New-York'da Chester Morris ile | ) Disney tek başına çalışsaymış bu filmi ancak 230 metçilere tenezzül eden bir adamın pal- İ senede yapabilirmiş. tosuna eş olmuşum! — : ; Film bir saat sürmektedir. Filmdeki resimlerin mecmuu: ae D":k).'.m' ddlnlağin salondakiler bişi y 250.000 dir. şeyler söylüyorlar. ç — Bakın bakın, bir ses geliyor. Kim« N Filmdeki resin:leri yapmak üzere 1934 senesindenberi 570 ressam çalışmıştır. Kat'i resimlerden evvel yapılmış olan eskis ve maketler besaba katılırsa filmdeki - kompozisyonlar: — İki yaklaşmaktadır. Kullanılan pelikül'ün uzunluğu 380 kilometredir. Kâğıdın uzunluğu ise: 875 kilometre... Kullanılan kur- milyona bulur: Everest dağı kudaf" Filmi böyıyan 158 ressam beş odalı 22 evi boyıvacak kadar boya sarfetmiş!lerdir. Hoş bir istatistik değil mi?. Hollywooddeaki fi'lerin kulakları takmadır den bahsediyorlar? Anladım anladım. En tepede duran kahve rengi kadın şap- kasından, Kahverengi kadın şapkası dinler — Benim için, bizim bayan «Viyanada Jyaptırıp getirttim, tam kırk liraya malol- du> diyor. şun kalemler başbaşa eklendiği takdirde 9600 metre irtifar barların yanında böyle konuşmaya sıkıl-| Beyoz tüylü kırmızı şapka: mıyor musunuz? — Güleyim bari, kahverengi şapka da Spor kadın mantosu, astragan manto- benimle birlikte kapalı çarşıda bir dük- nun bu sözüne yaka silkti: kânda yapılmıştı. Beni üç liraya satmış- — Ne çabuk ta kibarlaştın? tılar, onu da iki buçuk liraya.. — Ben ezeldenberi kibarım, — Yani senden kıymetsiz miyim de — Kibar olsan her yaz, rehinle para öyle söylüyorsun.. benim bayanım, akıll veren tefecinin evine gidip orada kal- bayandır. pazarlık bilir; aldanmaz. B .A S a B A Hollywood'da çevrilen filmlerde ara sıra filler görülür. | mazsın. — O da bir şeref mi? Benimki gibi ki« Bu filler Hindi Çini'den celbedilir. Çünkü Hindi Çini'deki | bar olmalı; üç lira denilince, üç Krayı —A ları faz ben , ) filler Afrikadakı fiilerden çok daha uysal, çok daha zeki-| eçi ,':f_::' ;ai;;n':f;vî?: Ken de İçıkarıp verir. dürler.. Fakat... Hindi Çini fillerinin kulakları — gösterişsiz | çının taksitle abındığını, ve gündelikçi | , — Seni alıp mağazadan çı Iğiı zaman ve çok küçüktür. Halbuxi filmlerde görülecek fillerin mu- tersiyi v Şt ü bayanın için <ne bi T şey» — demişe süle İz B beğ ü rziye iki lirava diktirildiğini bilmiyor lerdi. hakkak hu,»ş—k l:u.:ıkl_ olmaları mcşîut(ur. Yüüyum TaRtidiydne e ybr ' Hollywooi stüdyolarına fil tedarik eden Jack Coxman — Seninki de muhakkak ne çin- — Susun susun bir gelen var. Kapı açıldı.. bir erkekle bir kadın gir- diler. Ev sahibi kadının mantosunu, er« keğin pardösüsünü aldı.. her ikisini de portmantaoya astı. Portmantodaki bir er- kek şapkası hiddetlendi; — Burasını da İstanbul tramvaylarına buna derhal güzel bir çore bulmuştur. Jack Coxman bu £Nere san'atkârâne bir surette yapılmış takma kulaklar yapıştırmaktacır. Fakat filler kaşınmak için ağaçlara sür- tündüklerinden takma kulaklar düşmektedir, Bazş fille de hortumları ile kulakları koparmaktadırlar. Bundan kâr eden gene Coxman'dır. Çünkü fillerin bir günlük kirasını 25 dolar yükseltmistir. Rgene şey demişlerdir. — Susuün susun ev sahibi bayan geli- yor, — Bu ev sahibi bayanlar da ama me- raklı şeyler oluyorlar.. kepimize — teker teker bakarlar! Han b Tessamlığından yudızlığa çıkan Gary Cooper İsmet Hulüsi

Bu sayıdan diğer sayfalar: