26 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Japon Masalı: Bir varmış, bir yokmuş, evel zamanda Japonyanın bir köyünde fakir bir odum. €u ile bir karısı varmış. Oduncu odun keser, odununu satar, karısı da çamaşır yıkar, öyle geçinirlermiş. Bunların hiç gocukları olmamışmış, karı koca adaklar adamışlar, dualar etmişler; fakat me yap- larsa gene Allah onlara çocuk - veretes miş. Günün birinde kadın derede çamaşır yıkıyormuş. Suların akıntısında güzel bir şeftalinin yüze yüze geldiğini görmüş. Elindeki deyneği uzatmış, şeftaliyi dursuzmuş, Sonra gene deynekle onu yavaş yavaş kendine doğru çekmiş. Kocasını düşün- rüp hemen yola çıkmış, az gitmiş, uz git- Miş, dere tepe düz gitmiş. Yolda bir kö- | birden kapıyı açmış ve elindeki kocaman | peğe rastlamış. Köpek onu görür gör- mez; — Momotaroa, demiş, üç gündür açım, bana biraz yiyecek verir misin? Momataro, üç gün aç kalmış olan kö- peğe acımış, derhal torbasını açmış, ona doyacağı kadar yiyecek vermiş. Köpek karnını doyurmuş: — Ben artık seni bırakmam Momota- ro, demiş, sen nereye gidiyorsan ben de oraya giderim. Köpek ve Momotaro beraber yola çık- mışlar.. az gitmişler, uz gitmişler, dere, tepe düz gitmişler. Yolları üzerinde bir sülünle bir maymuna rastlamışlar. Sü- lün ve maymun onlara: — Biz açız, demişler, karnımızı dayu- racak biraz yiyeceğiniz varsa bize verin de yiyelim! Momotaro hiç düşünmemiş, torbasın- |daki yiyeceğin eksilmiş olduğuna hiç e- — Bu şeftaliyi ikimiz beraber yeriz. Evine gelirken şeftaliyi getirmiş. Ko- cası bir bıçak almış. Şeftaliye bıçağı doe- kunune2 şeftali bir anda hem kesilmiş, hem de büyümüş ve içinden. nür yüziü | bir çocuk çıkmış. Odurcile karısı çok ama pek çok se- vinmişler: — Çok şükür, demişler, istediğimiz ol du. Artık bir çocuğumuz var. Çocuğun adını Momotaro koymuşlar, Momotaro japoncada şeftali manasına ge- Birmiş. Momataro az zamanda büyümüş. Güç- ü kuvvetli bir genç olmuş. Çok kuvvet« Hiymiş ama, daima çocukları korur; ken- di gibilerle de dövüşmez, onlarla da hoş geçinirmiş. Oduncuyu babası, oduncunun karısını da annesi bilirmiş. Ona annesi anlatmış: «Uzak adalardalı birinde bir dev vor, demiş, bu dev çok fena yürekli- * nış Adada tek başına oturur, kimseye Âyilik etmez, ve adaya çıkmak İstiyenleri hbemen parçalarmış. Oraya çok kişi git- mek istemişler. Çünkü adada büyük bir hazine saklıymış ve bu hazine altınla doluymuş.> Momotaro bunu duyar duymaz: — Bon giderim! Demiş, ve bir torbaya yiyecek doldu-. YENİ Resimde gördüğü- nüz çiçekçilerin re- X simlerile çiçeklerini; uygun gelecek renk- Jerle boyayınız. Boe yadıktan sonra resmi kesip bize gönderiniz. En iyi boyamış olan- lardan bir kişiye bir futbol topu, diğer iki kişiye birer masa sa» ati, yüz kişiye de, Son Posta'nın küçük okuyucuları için yap. tırdığı kıymetli hedi- yelerden Bilmeceye cevab vere me müddeti on beş el vermemiş. Gene torbasını aç- ada olan biteni sülünle maymu- nun önüne koymuş. Onlar tıka basa ka- rmlarmı doyurmuşlar ve köpek, sülün, maymun hep bir ağızdan: — Sana yardım edeceğiz! Demişler. Dördü birlikte Bir kayığa binmişler ve denize açılmışlar. Deniz gü- zelmiş, fırtına yokmuş. Hafif bir rüzgâr yelkeni şişirmiş, kayık, az zamanda ada- ya varmış. Momotaro, köpek, sülün ve maymün adaya çıkmışlar. Devin sarayı na ulaşmışlar, dev onları görmüş. Elinde koskacaman bir sopa ile bekliyormuş. İLMECEMİZ Ki gündür. Bilmeceyi bize gönderdiğiniz zarfın üzerine *Bilmece» kelimesini ve bilmecenin gazetede çıktığı tarihi yazınız, #L AEDİRDÜ Süramtki / SON POZZA |Dördü birden sarayın kapısına varınca sopa ile Momotaronun kafasına vurup kafasını parçalamak istemiş. Fakat Mo- motaro tetik davranmış, hemen — geriyo atlamış ve sopadan korunmuş. Bu sefer sıra onda imiş, Elindeki mızrağı kâldır. mış, devin gö ne dayamış. Dev içil artık kurtuluş imkânı kalmamış. Fakat Momou_ro onu öldürmemiş, canını —Ha- gışlamış Dev, bu iyi kalbli çocuğun ken- disini öldürmeyişine çok sevinmiş, ve bir daha kimseye fenalık etmiyeceğine, herkese iyilik yapacağına yemin etmiş Momotaronun kayığını da altınlarla dul- durmuş, Momotaro, köpek, sülün, may- mun gene kayığa binmişler ve dönmüş- ler... Oduncu ile karısı onu ölmüş biliyar. larmış. Geceli gündüzlü ağlıyorlarmış. Tekrar karşılarında görünce çok sevin- mişler ve ondan sonra Momotaronun ge- tirdiği altınlarla ömürlerinin sonlarına kadar rahat yaşamışlar ve birçok fakir- |lere de yardım etmişler. İK TT Kırmızı pabuç Kar yağıyor bir yandan, Donduruyor her yeri, Bir çocuk görüyorum! Mosmor olmuş elleri. Dokuz yaşında var yok, Bu zavallı yavrucak, Yürüyor kar içinde; Üşümüş, yalın ayak! Mektebine gidiyor, Bir elinde çantası; Diğer elile tutmuş, B'r küçük sefer tası, Ne acıklı manzara, Çırıl çıplak ayaklar; Kızarmışlar soğuktan, Ah şu hırçın, beyaz kar, Acımıyar zerrece, Bu körpecik çocuğa; Sıcak güneş sen acı; Bari şu yavrucuğa, Artık fazla saklanma, Semnda görünüver. Yahud ayaklarına, Bir ktrmizı pabuç ver, H. Şevket Ayduz İNi Ö eli d3 BN eeti e Zİ« Resimli hikâye: Momotaro ve adadaki dev îayan kollar D Ş Bak “Turgud, sana bir hikâye anlatayım: Ben de senin kadar küçük bir gocuktum, ve senin gibi u- yurdum. Ne gör yeti- giP almak ve yemek ister- dim. Ah, ne olur, derdim. Kollarım istediğim zaman uzasalar da her yere yetiş- seler.. Ben, çok, ama çok se- vinmiştim. Bu sevinçle ağaçtan he- men bir elma koparmak Mtodim, Elimi elmalardan birine dokundurdum. Tam elmayı koparacağım — za- man, koskoca bir böcek parmağımı sokmasın mı? Kallarım gene uzadılar. Ben elimi reçel tenceresi- nin kenarına dokundur- düm, ama birdenbire re- gel tenceresi olduğu gibi başıma düşlü Başım kıril- di zannettim. Bir gün bahçede gene böyle söylüyordum. Bir çi- çeğin içi açıldı. Oradan bir ses geldi. — Bundan sonra, dedi, ne vakit «Ah kollarım u- zasalar, dersen kolların urayacak ve sen her yene Parmağım — kütük — gibi Şişmişti, canım yanmıştı. Kollarım da kısalıvermiş- ti Ağlıya ağlıya eve dön- düm. Parmağımın şişi an- cak bir haftada iyi ola- bildi. Bir gün de deniz kenâ- rında oynuyordum. Deniz- de balıklar vardı: — Ah kollarımı uzasalar! Dedim. Kollarım uzadı- lar. Elimi denize soktum. Bir balık gelip elimi wır- masın mı? çel yapmıştı. Reçeli sun diye tenceresile ".- fa birakmıştı. Ben #L Bir sefer de, lnD—; W görmez tadına bi tedim, fakat Taf İdi.. yetişemiyordum — Ah kollarım aai — Ben sana bir ğ Hiyeyim mi? Bu ı.ll:g şey bir mısıldu.wf kolu uzamaz ve Vİ? ses gelmez, Hem hacet, benim cınnl,’ elma — koparmak Merdiveni ağaca ve elmayı uı—_ny MERAKLI VE FAYDALI Filipin adalarındaki Sküzler n e 2000 senesindeki otomobil'er Siz de bilirsiniz ki dünyada seneye otomobillerin modelleti 4 yör, yalnız bunun. la kalmıyor, sayı- ları da çoğalıyor, Filipia adalarında bulunan bu öküzle. rin boynuzları $ metre uzunluğa yazın- dir. Demek oluyor ki bu öküzler bizim dar sokaklardan geçemiyecekler, Hindistanın Ghyipur eyaletinde bulu- nan bu büyük asırdide ağaç, bir mezar taşını kökleri arasına alarak topraktan birkaç metre yükseğe kaldırmıştır. z b ĞAO Ti sür'atleri de ziyadeleşiyor. — O- tomobille —uğra - şanlardan bir kıs- ma 2000 senesinde otomobilleri 'f, cuza maledileceğini, benzin hap şeklinde bazı maddelerin lacağını söylüyorlar. Bir kısımı da otomobillerin mevcudü geçemiyeceği ve bU ve pusi” yözüt daha fazla terakki edemiyecefİ gö tindedirler. Onların iddialarına ? mabilin daha mükemmel bir $© için daha fazlalaşması ;aımd'wr" fazlalaşmasına da yolların ““’.d(nlff pi istiab edemiyeceğinden İmkâD mektedir. B a;f Diğer bir kısım da 2000 ıenfd":;, yada otomobil kalmıyacağı, ";ı:.—ıa' ” lay tayyarelerin otomobillerin cağı kanaatindedirler. 2i « y ğ atşa

Bu sayıdan diğer sayfalar: