22 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İngiliz Siyaseti Yazan: Muhittin Birgen yapmakla meşguldür. İn; fuklu ve uzak görüşlü bir manevra yap- tırıyor. Politika işlerini, tecrübeli bir de- nizci gibi, gâh havayı koklıyarak, güh bulutlara ve güneşe bakarak, gâh yıldız- ların görünüşünden, yarınıki hava için ahkâm çıkararak idare eden İngiliz hü- kümeti, zamanında tedbir almayı, istika- met değiştlirmeği pekâlâ bilir. Moselâ, Fransanın siyaset değiştirmekte çektiği güçlüğe mukabil, İngiltere bütün bu iş- leri gayet kolaylıkla becermekte ihtisas sahibi olmuştur. Bunun için, sön bir ay zarfında İngiltere büyük bir manevra hareketine girişti ve şimdi bu hareketin içinde bulunuyor. Hattâ, zannedersek, manevranın en büyük hareket kısmı ta- mamlanmıştır bile, Ancak bu hareket, bu defa büsbüsün Bessiz ve yalpasız da olmadı. Büyük sür'atle dalgalara yaslanıp giden bir ge- â, herhangi bir istikamet değiştirmek üzere alabanda ettiği zaman, nasil boca- Jar ve yalpa yaparsa, İngilterede de son siyaset alabandası böyle bir yalpaya &e- beb oldu. Evvelâ, başvekil ile Eden ara- sında bir çarpışma oldu Sonra başvekil ile muhalif fırka karşı karşıya gelip bir düello yaptılar; daha sonra da bizzat muhafazakârlar içinde bir zümre hükü- metin siyasetini şiddetle tenkid etti. Fa- kat, muhafazakârlar içinde kuvvetli bir ekseriyete dayanan başvekil, gizli veya açık şekilde üzerine geleu bütün hücum- lara göğüs verdi ve şimdi son haberler- den anlıyöruz ki bugünkü İngiliz hükü- meti, takib ettiği yeni istikameti bütün muhafazakârlara kabul ettirmiştir. * Dünya siyasetinin engin denizlerinde büyük fırtınalar hüküm sürdüğü bir mevsmide İngiliz hükümeti fırtına üze. rine gitmek istemiyor; istemedi. İngilte- re, barbetmek istemiyor; nitekim, İngil- tere bu dünyanın büyük muharebeleri- »e, öledenberi, dalma evvelâ uzaktan se- yirci olarak bakmayı tercih etmiştir. Baş- kaları isterlerse harbedebilirler; hattâ, Şu mırada etmeleri, İngiltere hesabına pek te fena olmaz; ancak, İngilterenin harbetmesi için pek ciddi sebebler bu. lunmak lâzım gelir. Londra hükümeti, dünyanın bugünkü işlerini gözden geçirdikten sanra, niha- yet harbetmemeğe karar vermiştir. Ona muhalif olarak vaziyet slan bütün mu- halefet zümreleri de bundan dolayı zayıf mevkidedirler. Bugünkü dünyada her- hangi bir millet karşısında harb istiyen insanlar, yahud politikaları milleti muh. temel bir harbe doğru sürükliyecek olan- lar, bunun aksi yoldan gidenlere karşı elbet zayıf olurlar. Bunun için, son üç bafta içinde mütemadi surette siyaseti hücuma-uğrıyan İngiltere başvekili; ni- bayet etrafındaki fırtınanın sakinleştiği- ni görmeğe başlamıştır. Avusturya Almanyaya ilhak edilmiş, Çekoslovakyada — ekalliyetler meselesi Şöyle veya böyle olmuş, bunlar İngiltere siyaseti için o kadar mühim meseleler değildir. İngilterenin hesabı, bütün dün- ya meselelerini toptan mütalea eden bir hesabdır. Fransa için Tuna üzerinde bir başköprü demek olan Çekoslovakya, İn- giltere için hiçbir şey değildir. Avrupa- da çikacak olan bütün harbler, İngiltere- yi yalnız dünya siyaseti bakımımdan alâ- kadar eder Ve o da işleri şimdi büzbütün bu bakımdan mütalea ediyor. * İngilterenin bu dünyada dalmi olarak hiçbir memleket dostu veya düşmaânı de- ğildir. Bazı milletlerin bazan tabil olarak düşmanları veya dostları yardır. Halbu- ki İngilterenin bu tarzda dostu veya düş- imanı yoktur; icab ettikçe kendisine dost. lar tedarik eder ve sırtları yere getiril- mesi zarurf olan düşmanlar bulur. Bir kelime ile, İngiltere siyaset bahsinde as- Ja dogmalik değildir. İşte, İngiliz siyasetinin bu defaki ufuk değiştirme hareketi de ayni prensipler içinde cereyan ediyor, Almanyanın veya İtalyanın şu dâkikada muzatfer bir va- ziyette görünmeleri, fikrimizce, İngiliz siyaseti için bir mağlübiyet ilade ede. mez. Bu siyaset bu muzaffetiyetleri de hazmetmek ve bunları kendi siyasetinin ngiliz siyaseti, büyük bir manevra ltere, dünya işlerinin aldığı gidiş istikametleri karpı- şında, siyasetine yeni bir veçhe vermek ihtiyacını duydu ve ona göre geniş u- i)larda çok münkeşif olduğu halde bazı- 2E Dost sözleri 38 Mühitinin gönlünü incitme, sıkıntıya düştüğün zaman Kırılmamak istiyorsan kırma, düştüğün zaman kalkmak feryad edersen aldıran olmaz, malının derecesine güven. me, bir gece içinde mahvolmıyan mal olmaz. istiyorsan öğren, suvilen ve bilen adam hiç bir kuvvetin yı- kamıyacağı muazzam bir kaledir, | HERGÖN BİR FIKAA (l Adamın biri ölmüş, öbür dünyada cehennemi görmüş, Cehennemde Ük tesadüf ettiği mahallenin kasabı imiş. Kasab boynuna kadar kızgın katran içinde duruyormüş, — Aman kasab, demiş, meğer ne ka- dar günahın varmış ki boynuna ka- dar katrana konulmuşsun, az kalsın başın da katrana girecekmiş. Kasab gülmüş: — O cihetten korkma, demiş, ayak - larımın altında mahallenin kömür « cüsü var, B Miısırda yeni bir Dedikodu mevzau Geçenlerde Kahirede ölen eski Mısır Başvekili Nesim paşanın nişanlısı-Mari Hudor ihtiyar nişanlısının vasiyetna - mesinin açıldığı esnada hazır —bulun - mak üzere anasile birlikde Kahireye gitmiştir. Nesim paşanın genç ve güzel Viyana dilberine büyük bir miras bı - raktığı muhakkak sayılmaktadır. Za - ten bu vasiyet yüzünden müteveffa Ne sim paşa ile hısımlarının arası açılmış ve Nesim paşanm — hacir altına a - lınması istenmişti., Fakat bir taraftan mahkemenin he - güz kat'i bir kara”" vermemesi diğer ta- raflan da vasiyetnamenin hacir taleb- lerinden çok evvel yapılmış olması ci - hetlerile Viyana dilberinin — mirastan mahrum edilemiyeceği anlaşılmakta - dır.-Eski Mısır Başvekilinin ihtiyarlı - ğında nişanlandığı genç Mariye vasi - yet ettiği paranm elli bin İngzl iz krası olduğu söyleniyor. Gördüğünüz facla Amerikada cereyan etmiştir. Bit otomobil, yıldırım gibi Iler« Hyen bir ekspresin önüne geçmek iste- miş ve neticede gördüğünüz hâdise vu- kua gelmiştir. Otomobilin açık kapısın- dan, müsademe vukubulur bulmaz der- hal ölen zavallı râkibinin feci hali de görünmektedir. ) Beş duygunun dışında kalan hislerimiz Amerikalı bir doktor insanın hava - sının beşden çok fazla olduğunu söyli - yerek bundan bazı mütefenninlerin he- İgab ettikleri gibi ondan da çok ziyade olduğunu iddia ediyor. Bu Amerikalı doktora göre cildimiz- de yalnız lems düuygüsü bulunmuyor. |Bundan başka sıcak ve soğuk duygu - |ları da vardır. Bunlardan sıcak duygu - sunun 30,000, soğuk düygusunun 250 bin merkezi varmış. Ve bütün bu mer- kezler diğer duygulardan — tamamile raüstakil bulunuyorlarmış. Hattâ bu sıcak ve soğuk duyguları bazı insan - Amerikada nevicad taksimetreli lokantalar Şu Amerikalılar çok garib insan - lardır. Dünyada hiç kimsenin aklından geçmiyen şeyleri icad ederler. Bunun en yeni bir misali yeni dünyanın 1o - kantalarında hesabların yeni bir usul - de yapılmasıdır. Bu yeni usule göre l0- kantalarda yemek yiyenler yedikleri yemeklerin parasmı değil, oturdukları muvaffakiyet unsurları olarak — kullan- | asanın Ücretini vermektedirler, Lakan mak kabiliyet ve kudretinden asla mah-İtalara taksimetre kaoymuşlar ve müş - rum değildir. Yakın bir zamanda Avru-İteriden masada oturdukları müddet 1 - pada göreceğimiz hareketler ve hâdise-| İçin taksimetrenin gösterdiği ücreti al- ler, İngilterenin ne kadar geniş bir sev-| mağa başlamışlardır. Müşteri sanki bir kulceyş hareketf yapmakta — olduğunu Giomobilde oturuyormuş gibi yediği ye gösterecektir. meğin ilereti yerine taksinin gösterdiği Muhittin Birgen İparayı vermektedir. İSTER İNAN, İSTER İ Hayat pahahlığı ile mücadele için uğraşan heyet et me- selesinden sönra süt ve yağ meselelerini ele aldığı zaman ilk hamlede şunu görmüştür: Süt (le yağın en ucuz olduğu memleket Karsla Erzurum İSTER İNAN, İSTER larında çok zayıf imiş. Amerikalı âlim, acının da ayrı bir his olduğunu, merkezinin yalnız deri- |mizde değil Periton ve Periostitte de |bulunduğunu söylüyar. Keoza açlık ve susuzluğun merkezi boğaz deliği ve mi- dede olmak üÜzere bütün bütün müsta- |kil bir his bulunduğuna şüphe edilme- İdiğini iddia ediyor. 40 kuruşa satılır. ı Ayaklarımın altında l_ İnada - gelinciği havalisidir. Oralarda sütün kilosu 30 paraya, yağınki de 30, Bütün yurd ıçinde bu iki maddenin en pahalı olduğu yer ise İstanbul şehridir.-Burada sütün kilosu 15, 20 kuruş, ya- ğinki 150-200 kuruştur. İNANMA! SÖZ ARASINDA Otomobil - tren Çarpışması Çok tehlikeli bir Binicilik ekzersizi İngiltere hükümetinin Hindistan or- dusu süvarileri çok mahir ve cesur in- sanlardır. Yukarıda gördüğünüz tehli- keli ekzersizleri, hergün büyük bir — s0- ğukkanlılıkla tekrar edebilmektedirler. 80000 dolar kıymetinde fevkalâde bir manto 80,000 dolar kıymetinde bulunan dün - yanım en pahalı mantosu bir kaç gün ev- vel Nevyorkta büyük bir mağazanın vit- rininde teşhir edilmiştir. Bu manto dün- yanın en zengin kadınlarından Mis Mar- garit Konel için dikilmiştir. Manto, 95 parça gümüş renginde Ka - derisinden — yapılmıştır. Rengi beyaza çalmaktadır. Bu derilerin toplanması için tam on âltı sene uğra « şılmıştır. Çünkü beyaz Tenkli gelincik pek ender bulunmaktadır. Manto me - raklısı bulunan Mis Konel bu mantosu - mnu pek az giymektedir. Misin evvelce 120,000 dolara malolan bir mantosu var- dı. Her. vakit bunu giyinip sokağa çikı - yordu. Fakat bazı cür'etkârlar, beher parçası 400 dolar kiymetinde bulunan bu mantonun parçalarından beş altısını aşır- dıklarından manto artık giyinilernez bir hale girmişti. 2.000 İngiliz lirasına satılan bir köpek Madam Violet Manuh, Poçe ismin - deki Pekin cinsinden küçük köpeğini bir Amerikalıya tam 2,000 İngiliz lira- sına satmıştir. Bu köpek — Londrada açılan son sergide mükâfat kazan - mıştı. - 10,000 ziyaretei — yalnız bu köpeği görmek için sergiye gitmiş - lermiş, Şimdiye kadar hiç bir köpeğin kiymmeti 2000 İngilizi bulmamıştır. Fa- kat Poçe'nin iki sene evvel ölen anası ve babası Amerikalı olduğu için ken - disini bir Amerikalı bu kadar yüksek bir fiatla satın almıştır. NANMA! Mun 'a Sözün Kısası Tabirler, ten:siller E. Talu ilimizi, dilimizin hususiyetle- rini çoğumuz bilmiyoruz. Bir millet için bu, elbette ki büyük bir nak- sandır, Türk Dil Cemiyetinin bundan iki yıl evvel, dünyanın emeğini vererek top- ladığı ve neşrettiği kıymetli dergi, acaba kaç kişinin elinde tedkik ve — mütalca mevzuu oluyor? Halbuki, zengin türkçemizde ne güzel, ne renkli ve canlı, ayni zamanda bir pı- nar suyu kadar arık tâbirler var! Atalarımız, her fikri dolgunca ve vu- zuh ile ilade edecek ne hoş tâbirler bul- muş ve asırlarca kullanmışlar. Söz tem- sili bakımından, hiç şübhesiz en zengin milletlerden biriyiz. Türkün hikmeti, fel- sefesi, cihan hikmet ve felsefesinden hiç te geri kalmamış. Bu, birkaç asırlık eşsiz hazine döküle saçıla zgmanımıza kadar gelmiş. Kırıntı- larını vakit vakit harcıyoruz. Fakat - toy mirasyediler gi kıymet ve manasını iyice bilmiyerek, Bu meyanda birçok tür- kizmler, başka dillere aynen tercümesi mümkün olmiyan tâbirlerimiz var ki galâttan galâta intikal ederek, manası bi« Tinmiyerek, ve o manayı araştırmak zah- metine katlanılmıyarak, bugün tatsız, tüzsuz, manasız bir şekil almış, saçmaya benzemiştir. Meselâ, meşhur tâbirlerimizden biri: — Az kaldı, ben hokkanın altına gidi- yordum!, Bunu her bucakta başka türlü telâffuz ederler. Rumelililerden duydum: — Hoknanın altına gidiyordum.. diyor- lar, Bizzat İstanbullular: — Okkanın altına gittim.. derler. Hokna, eskiden Tuzla memlüâhalarda çalışan amelenin eziyetli işine âalen olan bir tâbirdi, Anlaşılıyor ki, Rumelililer, bundaki manayi daha mumnis bulmuşlar; onların lehçelerinde böyle kalmış, hilekâr esna « fin türlü oyunlarından usanç getiren İs « tanbulluların aklıma da terazinin kefesine konan okkanın altına, hilekârlık maksadi- le yerleştirilen bir nesne gelmiş. Halbuki ne odur, ne bu. Hokkanın al « tına gitmek demek. hokkabazın, altına ne Birerse o anda kaybolan, yok olan, güya sihirli hokkasının altına girip de tantuna gitmek demektir. Akla en yakın gelen budur. Ve o zaman, bu söz temsilinin ne kadar manalı, nükteli olduğu derhal göze çarpar, Binlercenin arasından, tesadüfen seçti. ğim bu misal daha çoğaltılabilir. Bu dar Çerçevenin içerisinde buna lüzum görmü. yörüm, Benim demek istediğim şudur ki dili- mizi öğrenmek ve çocuklarımıza öğret « mek hususunda biraz daha titiz, biraz da- ha hassas olalım. İkide bir, tekrar edip duruyoruz: «Va- tandaş, türkçe kanuş!» Lâkin bu böl bol harcadığımız öğüdü tutan acaba kaç kişi varız? B ZRaa Dördüncü umumi müfettişlik sıhhat müşavirliği Ankarâ 21 (Hususi) — Sıhhat ve İçtimai muavenet Vekâleti umumf mü- fettişlerinden Faik dördüncü umumt müfettişlik sıhhat müşavirliğine ter - fian tayin edilmiştir. T TAKViİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: