29 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eski zamanda: Muharrir vardı, mütercim va harrir eser yazardı. Mütercim yapardı. Muhartirin yazdığı eserin bü- yük bir kıymeti olurdu. Mütercimin ter- cümesi beğenilirdi. Eski zamanda: Kitabcı muharrire, mütercime dikleri kadar para verir, eserleri alır, bastırır; dağılıp, parçalanmamaları için de üzerlerine kalınca kâğıddan birer kap geçirtir, piyasaya çıkarırdı.. Ve bu eser- ler satılırdı. * Bugün! Kitabeı düşütdü: — Muharrite, mütercime çok para ve- riyorum; kazancım azalıyor! Dedi. Bugün! Kitabcı bir Nasreddin hoca fıkrası din- ledi: «Nasreddin hoca bir gün komşuların - dan birinde bir düğün olduğunu haber almış, lâtasını sırtına alır almaz düğün evine gitmiş. Hocanın eskiymiş, m evinin kapısında onu baştan aşı- şler ve içeri almamışlar. Hoca evine dünmüş, kürkünü çıkart - miş giymiş, tekrar düğün evine gitmiş, onu bu halile görenler: «— Buyurun haca efendi! diyerek izzet ve ikballe içeri almışlar.» Kitabeı fıkranım mabadini dinlemiye lüzum görmedi, sevindi: — Buldum! Dedi. Bugün: Kitabaı muharririn yazdığı kıymetli e- serle, mütercimin kuvvetli tercümesine ehemmiyet vermedi: — İstediğin para çoktur, veremem. Dedi, 1âalettayân birini çağırdı; telif bir eser ısmarladı. Gene lâalettayin bir lisan bilen çağırdı, ondan da tercüme bir eser istedi. 'Telif eser yapıldı, tercüme eser hazır- landı. Kitabcı bunları bastırdı ve üzer » lerine renkli, resimli fevkalâde- süslü kaplar geçirtti: — İçi ne olursa olsun kapları güzel ya, satılır, dedi. Piyasaya çıkardı. İsmet Hulüsi V— Bunları biliyor mu idiniz? — Et yiyen milletler sebze yiyenlerden daha müteşebbis olurlarmış Şimdiye yapılan delere göre ran Ğ M Meselâ kalı ve Almanlar çok müteşebbistirler. * Yıldırım düşmesi hangi kanunlara tâbidir? Yıldırımın düş - mesl hakkında sa. rih bir fikrimiz yoktur. Sanırız ki gelişi güzel düşer. Halbuki bu, yan - lıştır. Eğer — bir mıntakanın — arazi teşekkülâtı — bir « birinin ayni ise, yıldırım en yük » sek noktalara dü - ger. Dağlık mıntakalarda işin şekli de « Üişir. Buralarda, sivri noktalar birbirine yılırım, givarını çök yakındır. Böyle yerlerde, vadi içlerindek! su kaynakları GÖNÜ Çok inanan Çok aldanır İzmirden Sönen Ümid imzasile mek - tub gönderen bir okuyucum: «— Teyze, Giyor, bena geçirdiğim ma- geranın benzerine, size gönderilen mek - tubların hiç birisinde rastlayamadım. Bu ttibarla, size anlatacağım maceramı, in - sanlara ders olmak Üzere — neşretmenizi dileyorum!» Ben bu mukaddemenin altında, haki- katen eşini duymadığım bir macera o - kuyacağımı sandım. Fakat ne yalan söyliyeyim? Okuyucu- mun çok içli ve acıklı bir lisanla anlat - tığı macerada, bir eşsizlik sezemedim. Okuyucum, dul! bir kadınla bir sene sevişmiş. Ve nihayet kendisine çok bağlı sandığı sevgilisinin ihanetine şahid al - muş. Ylem de sevdiği kadın, ihanet şeriki o- larak, okuyucumun küçük biraderini in - tihab etmiş! Okuyucum, bunları anlattıktan sonra: «— Teyze, diyor, bu müdhiş ihanet, be- nim bütün ümidlerim! söndürdü. Haya - ta, insanlara kadar küçücük bir rabıtam Kalmadı. O derece bubrân içindeyim ki, gaman zaman kendimi kaybediyorum. kadar müşahe- fazla et yiyen milletler, a üteşeb- bis olmaktadırlar. pilâvla beslenen Hindli ve Çinliler mütevek- kil oluyorlar. Bu- na mukabil çok et yiyen İngiliz, Ameri- Dünyada yazılan &n kısa telgraf ve mektublar Dünyada, şimdi- ye kadar en az ke- Hime ile meramını ifade etmiş olmak rökorumeşhur Framsız şairi Vik- tor Hügo'ya âid- dir. Müteveffa, «Sefiller» namın. daki eserini nep rettiği — zamanda Fransada bulunmuyordu. Tabiine şöy bir telgraf çekti: <?» Bununla, eserinin Akıbetini soruyordu. Tabii de ona gu ce- | Var. Hepsi de kendi nev'inde güzel. Silu. | vabı verdi: «!> Maamafih Viktor Hügo'ya aid bulunan bu rökoru Aâhiren bir İngiliz zabiti kır- mıştır. Bu zabit uzun zaman Hindistanda idi ve ailesine mektub yazmıyordu. Bir mektub buldu. İçinde bir istifham işa- reti vardı. Ne var, ne yok, demek isti- yordu. Zabit, yeni bir şey yok manasına gelmek üzere bir beyaz kâğıdı yollamak- la mukabele etti. tercih eder. Çünkü, bu noktalar, İki muh- telif toprak tabakasının birleşme miınta- kalarıdır. Elektrik hatlarınıa sık bul duğu mıntakalara yıldırımın &k düştü- Bü kanaati de yanlıştır. Fakat buralara yıldırım düşecek olursa, elektrik telleri, bunun tahribatını genişletir, zararı bur- dan ibarettir. Hayatta, ölümden başka beklediğim bir gey kalmadı.. * Ben, ökuyucumun — bu derece bedbin olmasını tabil bulamadım. Eğer inandı - b güvendiği, sevdiği kadından umma - dığı bir şekilde mukabele gören her er - kek bu derece bedbin olsaydı, yer yüzü kocaman bir melânkolikler timarhanesi - ne dönerdi! Zaten okuyucumun en büyük tecrübe- sizliği de, bir kadına, daha doğrusu bir insana bu derece hpdudsuz inanmasın - dadır. Bu çektiği azab da, bu tecrübesizce Kafletin cezasıdır. Bu suretle öğrenmiş oluyor ki, en çok #ldanan tnsan, en çok İnanan İnsandır. Ve en büyük, en derin aelara da, inan- mak kabiliyetlerini frenlemeyen insan - lar uğrarlar. Hayatla şüphe yok ki, mes'ud olmak için behomehal bir şeye İnanmak lâzım- dır. Yakat bu hakikati yanlış tefsir edip de, inanmak için Insanı seçenler, ekse - Tiya bu gafilâne Itimadın seyylesini çe - kerler. Okuyucum, şimdi de bu hakikate İnansın. p Çünkü okuyucumu bedbinlikten kur- taracak olun inanış budur! , İlkbahar elbisesi —— Spor rob düğmeleri sentürün derisin- dendir. Bilhassa genç kadınlara ve genç kızlara iyi gider. Kap ve bolero İlkbahar modası, eşine az rastlanacak | kadar çeşidli. Hemen her türlü elbiseden €eti ve zevki ne olursa olsun bütün kadın- lar bu zengin modada kendilerine uyan- ları bulabilecekler. Denebilir ki bu moda- nın hususiyeti her kadına kendine göre giyinmek imkânını vermesindedir. Kap, en çok sevilenlerin başında geli- yor. Birçok modellerde onun gündüz gibi gece elbiselerinin üstünden de kullamı!- dığını görüyoruz. Spor için: Pek uzun, omuzları kare kaplar kullanılıyor. Bunlar ya çizgili, ya- hud damalı veya ekose kumaşlardan ya- pılıyor. Boyları bazan etekle bir dene. cek kadar uzun. İnce yünlü veya fantezi ipekliden rob - manto veya etek - ceket biçimirde- ki sokak elbiselerile birlikte >kullanılan kaplar çok daha kısa. Ön etekleri eksei yetle yuvarlak, arkaları daha uzunca. Fa- kat hiçbir vakit beli geçmivor. Hattâ birçok modellerde bele bile inmiyor. Gece kapları jerseden, danteldon tülden veya organzadan yapılıyor. Çoğu plilt ve uzun. * Birçok kadınlar (kap) 1 nedense be- nimseyemez. Bazıları da kısa görünmek- ten korkarak ona yanaşmaz. Kap ince, zun bir silvet ister. Bahar modası bu gö- zönünde tutularak hazırlanmışa benziy Çünkü (kap) 1 giyemiyecek olanlara nun hemen hemen zıddı olan ufacık, pik kullanışlı, ayni derecede şirin bir başka | şeyl veriyor: Bolero. İki kız kardeş bir çocuğa analık iddia ediyorlar İki kızın babası da elinde torununun resmi “ bakın hangi kızıma benziyor, siz söyleyin ,, diye davacı * kızını haklı çıkarmıya çalışıyor Asliye 3 üncü hukuk mahkemesinde dün, yeni bir paylaşılamıyan çocuk davasına, baş lanmıştır. Plami ve Müya — isimlerinde iki iız kardeş & yaşındaki bir erkek çocuğunu sahib çıkıyorlar. Davayı Iki hemşirenin ket- dilerinden dinleyelim. Plumi, davasını mahkemede şöyle anla - tıyor; — Bu çocuk 6 yaşındadır. İsmi, Aleksi, Ben doğurdum onu. Babası Mitali, şimdi baş | ka memlekete gitti. Ben çalıştığım için, ço - cuğu kız kardeşimin yanına bıraktım. Para veriyordum, onlar da çocuğa — bakıyorlardı. | Ama, sonra bu kardeş, çocuğu vermedi bana.. Ne yapayım?.. Miya ise, itiraz ediyor, diyor ki: — Çocuk bendedir, ama, benim çocuğum. Değil onun.. Babası Yani, izmi Aleksandr. İşte Ispatı için, küğıdlar. Mahkeme reisi Müyanın ibraz ettiği ev - rakı aldı. Tedkik etli. Bunların içinde Mü - İyanın 2 Mart 833 tarihinde bir çocuk dün - İyaya getirdiğine dair bir de Ümühaber var- İdı. İlmühaber Yugoslav konsoloshanesinden verilmiştir. Bundan sonra, reis Plumiye çocuğun ken- eistinin olduğuna dair delilleri olup olma - dığıni sordu. Pluml cevaben: — Bu çocuğu Haseki hastanesinde do - Rurmuştum. Hastanenin verdiği küğıdlar var ama, bunlar başka mahkemede şimdi, dedi. Davaya Önce Asliye 2 nci cerada başlan - diği, fakat hâdise hukuki mahiyette oldu - (&u için, bukuk mahkemesine İntikal etiği anlaşıldı. Relsin bir suali üzerine Plumi, kız kar - deşinin yalnız bir kere Işgal zamanında ço - cuk doğurduğunu söyledi. Mülya ise, Hiraz e- derek — Bir çocuk doğurmuştum ama, Yuna . nistanda. Onu Allah aldı, bana bu kaldı, de- di. Du! kemesin xild. Mahkemeden çıkınca, paylaşılamıyan ço- cukun unalarından Plumiye, — Aleksinin bir resmini vermesini istedik. Bu sırada iki kız kardeşin babası yanımıza sokuldu: — Çocuğun resmine bakın, hangisine ben- Ziyor Giye, hiddetlenmeğe, bağırmağa baş - ladı. İhtiyar baba, kıslarımdan Plumiyi müda- faa ediyordu. Maslak faciası tahkikatı Arkadaşımız Tahirin ölümü ve diğer dört arkadaşının yaralanmaslle netleelenen, Mas lak faclasının tahkikatına devam edilmek - tedir, Dün Osman Kemal de dahil olduğu ha! . de buzt şahidler adliyeye gelmişlerdir. Fa - kat, evrak şoförün tahliye talebinde bulun- ması dolayısile, Ağırceza riyasetinde bulun- duğundan, şahidlerin ifadeleri tehir edilmiş- tir. Üvey kızını öldüren Ömer Tırıl şahidlerin ifadelerini kabul ©'miyor Feriköyünde Güvey kızı Remziyeyi bıçak - Hyarak öldüren kunduracı Ömer Tıril, 450 n- el maddeye göre İdami talebile Ağırcezaya verilmiş; fakat mahkemede gayritabil va - ziyetler takındığından tıbbı adlide müşabede altana alınmasına karar verilmişt$i. Uzun bir |müşahededen sonra, ehliyeti cezatyeyi haiz İbulunduğu anlaşılan suçlunun, muhakeme - sine dün devam edilmiştir. Dünkü celsede, dinlenilen şahidlerden 12 şma dozyanın Asliye 2 'nci ceza müh sden celbi için, başka bir güne bıra - Hüdkse günü, ben Ömerin evinde oynu- ordum. Bir aralık içerden bir gürültü işit- m. Kapıyı açtam, Ömerin küfretmesi üze - Tine, kapadım. Bonra, Remziyenin: — Anama, kardeşime bakacağım. buradan a çıkıp gideceğim, dediğini işittim. Sonra İRemziye peneerenin yanına oturmuştu. Ö - merin ona küfrettiğini ve bıçağını çıkararak saplamağa başladığını gördüm. Şahid kunduracı Mehmed de, mahkemede: i kardeşin analık iddin ettikleri Alekdi - Remziye, kardeşimin karısıdır. Hi zünü bir feryad işittim. Sokağa fırladı mer, elleri arkasında evden çıkıyordu. İçeri girdim. Remziye kanlar içerisinde yatıyor « du. Bana — Babam, 1 lira için, beni vurdu, dedi Suçlu şahidlerin ifadelerini kabul etmi « yerek: Bunlar, benim düşmanımdır, demiştir. Duruşma, diğer şahidlerin celbi için ta « Dik edilmişti: Poliste : | Dünkü kezalar Şoför Yakubun idaresindeki 2389 numa « ralı otamobil Samatyada Ağahamamı önün- den geçerken 15 yaşında Arşağa çarpmış, vü- cudünün muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Yaralı Cerrahpaşa hastanesinde tedavi 'al - manış, şoför yakalanmıştır, *& Beyoğlunda turan Davit isimli nindan geçerken vatman Nurinin İdaresin« deki 199 numaralı tramvay asasüsu demesine maruz kalarak başından yaralan- maştır. Bir yangın başlangıcı Küçükpazarda Tesviyeci! sokağında ke - resteci Satme ald ahşab evin zemin k nda yangın çıkmışsa dü yalnız o kat kizmen yan dıktan sonra itfaiye tarafından — söndürül « müştür, Kartalda hırsızlık olmamış Vetat eden Kartal adliye odacısı Hüseyi nin odasından bir permanant makinesi ça- lındığını yazmıştık. Zabıtanın yaptığı tah - kikatta bu makinenin çalınmadığı, — verese tarafından alındığı anlaşılmıştır. Toplan—tılar ea Nezaket hakkında konferans Yarın akşam İstanbul radyosunda B. Se- mih Mümtaz tarafından nezaket — mevzulu yaşındaki Sabiha vak'ayı şöyle anlatmıştır: (DİT konferans vertlecektir. Resim mevzulu konferans Eminönü Halkevinden: 30/3/938 Çarşamba akşamı saat (20.30) da Bvimizin 'Cağuloğlundaki merkez salonunda Muharrir ve ressam — Elif Naci tarafından (Halk ve resim) mevrulu bir konferans ve - rilecek ve bu konferansı orkestramız ama - törlerinden Fethi (Keman) ile Renan (Piya- no) nun bir könseri takib edecektir. Daveti- ye yoktur. Herkes gelebilir. acaksızın maskaralıkları | Bacaksızın maskaralıkları : —0 . Şamurdan tare | -- - —— —7 Çamurdan tare

Bu sayıdan diğer sayfalar: