” Sayfa 13 a A GAZİİİN ea Battal karargâha dönüyor! ni :îîî'm“m içi Yyanıyordu: Susuzluk- i damağı birbirine Yapışıyordu , Orada| Terek okların B ” 1 yerleş- attal Gam kayalarm sımdan ölüm ARDAM, göz Te göre kendi € atmak demeku_ Oni endini Gazi de ortahöğ ün için, Bat- lemiye karar ver:ğm kararmasını bek- araret ve Susııızı u ıBçı“v Adözma küçük bir Bunu gidermek faş Parcası aldı. yırtarak, Ka bacağımdaki yaların arasındaki olan Battal S$mek Vazi: üm ğ yet hakkında ği adgnîl'"“k istemişti. Fakat, 87 çarçabuk dönüp gelmişıe,-: — Yâ Emiri .B tebdil etmiş. gizlice Bdt kıyafetini Kum Si gısmda © ;:dıl;[usîime, bu haber kar- vi v büyük bir hayret his- AH aîî E:ber!. Bu kadar cür'etkâ- ette için in- çıkmak lâzımdır. Ginde ' ©, dönüp gelece i l n Dl’ Ym.ııı eeei k mi?, Ge- | ye lîıırb_irlednc soruyorlardı, ti g!e Yirmi doı_'t saat geçip de Bat- ndise belirmişiş Kün Ordugâhta bir » &rtık ümidler gâhı derin bir te- Şey Bir gün, böyle geçmişti. Ve, o günün gecesi, yatsı namazı vakti gelmişti. Ça- dırların önlerinde, Arab — müezzinleri yanık seslerle ezan okuyorlardı. Her Mtaraftan tekbir sesleri yükseliyor.. ge- cenin süküneti içinde, dalga dalga yük- selen bu ilâhi sesler, Bizans sşırlarma çarparak, kale burclarının üzerinde nö- bet bekliyen düşman askerlerinin kalb- lerini titretiyordu. | Kumandan Müslime de, abdest almı- ya hazırlanmıştı. Her tarafı ipek ve sir- ma işlemelerle parıldayan çadırında, soyunmıya başlamıştı... Köleler, altın savvaklı gümüş leğen ve ibrikler getir- mişler, Çadırın kapısının önüne dizil - mişlerdi. Mızraklarına dayanan muha- fız askerler de, nöbet beklemektelerdi. Karanlıkta, sendeliye sendeliye ge- len bir gölge, çadırın kapısına yaklaş- “|tı. Yarı çıplak bir halde bulunan bu in- san gölgesi, birdenbire nöbetçileri kuş- kulandırdı. Bunu, düşman tarafından ZİYA ŞAKİR Yazan: gönderilmiş (bir fedai) zannettiler. Derhal —mızraklarının uclarına ileri doğru çevirerek: — Heyl.. Kimsin?.. Yaklaşma... Diye, seslendiler. Ğ Batta! Gazi, bu tehdidlere ehemmi- yen vermedi. Açlıktan, susuzluktan, yorgunluktan, çok fazla kanj kaybet- mekten harab ve bitab bir halde, sarhoş gibi sarsıla sarsıla ilerlemesine devam etti: — Ben.. Battalım.. çabuk, Emire ha- ber verin. Kendisi ile acele görüşmek istiyorum Dedi Battal Gaziyi, daima Devzade Aşka- rın üzerinde dimdik görmiye.. onun, parıl parıl parlıyan altın işlemeli silâh- larını büyük bir hayranlıkla seyretmi- ye alışmış olan nöbetçiler, bu sözlere inanmadılar.. — mızraklarının uçları ileride olduğu halde koştular, Battal Gazinin etrafını kuşattılar. Arkası var; Pirinç Mercimek Bezelya Yulaf Pirinç nişastası Kornflör (Mısır hülâsası) Bakla Fasulya Nohut Arpa ve sair Hububat unları Bu mükemmel ve eşsiz müstahzarat tabii ihtiyacımızın hakiki karşılığıdır eşiktaş APIIIIIIIIIAARRAN #PARIRAARRAAAARRAAAARAAN SELÂNİK BANKASI pe Tesis tarihi : 1888 8 5 İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) Türkiyedeki Şubeleri: ! İSTANBUL (Galata ve Yenicami) MERSİN, ADANA Bürosu Yunanistandaki Şubeleri: SELÂNİK - ATİNA Her nevi banka muameleleri Kiralık kasalar servisi T SADDT Birinci sahife 400 kuruş , : İkinci ife 250 » ? Üçüncü — sahife 200 — » ( | Dördüncü sahife 100 —»— $ 40 » ': ( | fazlaca mikdarda ilân yaptıracak. ğ ) lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden 1' ) istifade edeceklerdir. Tam, yarım 0 | ve çeyrek sayfa ilânlar için' ayrı $ ) bir tarife derpiş edilmiştir. ğ b Bon Posta'nın ticarf 'lânlarına 1: ) aid işler için çu adrese müracaat l, ) edilmelidir: ) ) p öi ,|bir heyet bulunan bu vezir Son Posta'nın tefrikası: 8i aron de Tottun hâatıraları KA YELREL F Y Kazasker: — Vicdanlarını teskin için onların da- ha iyi bir çareleri var. Bakınız nedir: Bir genç kızın kuvveti onlara şüpheli görün- dü mü, darılır gibi davranırlar, onu kor- kuturlar, kaçmağa mecbur ederler. Kız kaçmağa başlayınca külâhlarından birini arkalarından fırlatırlar. Bunun darbesi tehlikesiz olmakla beraber, kız zayıf ise, kendisini yere sermeğe kâfi gelir. Bu takdirde, gençliğe hürmet ederler, düş- tüğünden dolayı kızı teselliye kalkarlar ve bu imtihana dayanacak kadar kuvvet peyda etmesini beklerler. Baron: — Bilmem ki bu kadarı kâfi midir? Fakat böyle olsa bile bu usulü istimal edenlerin hüsnüniyetine tekeffür ede bilir misiniz? Kazasker verdiği cevabda basit bir mil- lette usul, ve âdetlere daha sadıkane ria- yet edileceği daima tekeffü! olunabile- ceğini, mütemeddin milletlerde ise en şiddetli kanunlara o derecede hürmet o- lunmadığını söyledi. Bu dakikada üzerimde bir rahatsızlık hissediyordum. Ben bunu kazaskerin o- dasının boğucu sıcaklığına atfetmekte i- dim, Bu sebeble evime avdet etmek üze- re kazaskerin yanından ayrılmağa karar verdim. Fakat böyle bir havadan gayet şiddetli bir soğuğa çıkış bende öyle bir tesir yaptı ki kendimden geçmiş bir hal- de karın üzerine düştüm. Bir müddet öy- le kalmışım. Nihayet kadının adamla- rından biri beni görür ve efendisine ha- ber verir. Eğer başıma gelen arızayı ha- ber alan Krim Gueray içoğlanlarından birile «Luce>» suyu yollayıp ta bana kok- lattırmamış olsaydı kazaskerin yardımın- dan hiçbir fayda hâsıl olmıyacaktı. Bu muavenete rağmen, eve gidemiyecek ka- dar mecalsiz idim. Dört Tatar beni taşı- dılar. M. Russin ile M. Constellier'in his- settikleri korku ve telâş hassasiyetimi tahrik ederek beni kendime gelmeğe sevketti. Ertesi günü Bendere vâsıl olduk. Şe- hirden biraz mesafede bulunduğumuz sırada valinin bizi istikbale geldiğini gör- dük. Kam yaklaşınca, arkasında büyük askerlerile beraber attan indi, prense doğru ilerledi, yerlere eğilerek onu selâmiadı. Sonra, ö- nünde yayan yürümeğe başladı. Fakat, bu hürmen nişanesinden sonra, atına tek. rar binmek müsaadesine nail oldu. Krim Gueray'a kaleden bizi ayıran Niester'e kadar refakat etti. O zaman, paşanın gayet büyük bir zahmetle inşa ettirmiş olduğu bir köprü gördük. Bunu kayıklardan yapmışlar ve nehrin üstünü kaplamış ölan buzları kır- mışlardı. Tatarlar hükümdarının gözüne girmek için gösterdiği gayret pek az mu- vaffakiyet temin etti. Vezirin bütün 18- rarları prensi o köprüden istifadeye —meylettiremedi. — Ben nehirleri daha muktesidane ge- çerim, dedi. Derhal hayvanımı tırısa kaldırdı ve bu muameleden titremeğe başlamış olan pa: şayı arkası şıra gelmeğe meebur etti. Fil- hakika, ayaklarımızın altında parçala. nan buzların gürültüsü köprüden geçil. mediği için onun içinde bir esef uyandır- mak icab ederdi. Ancak karşı kıyıya geç- tikten sonradır ki köprünün Nizumsuzlu- ğunsuı“ hnıııtk get;rmig olacaktır. Biz bu- Ta; Beçerken kaledeki top selâma lamıştı. Krim Gueray bütün toplırıbı:?m gürültüsü arasında Bendere girdi. Vali- nin nezdinde yerleşti. Askerlerini dağıt- mak ile meşgul oldu. Saray ise Caouchan da kendisini istikbale hazırlanıyordu. Hepimiz. seferin yorgunluklarımı çıkara- cağımızı düşünmek memnuniyeti içinde Cacuchan'a vâsıl olduk. Osmanlı ordusu Tunaya yaklaşmak üze- re buldan harekete hazırlanıyordu. İstanbuldan aklığımız haberler Tatarlara uzun müddet âtıl durmayacaklarını an- latıyordu. Krim Gueray yorgunluğunu Ordu Tunaya yaklaşmak üzere İstanbuldan harekete hazırlanıyordu. Kerim giray bile zevkusafa arasında yeni asker toplanmasını emrediyordu Tercüme eden: Hnâsyin Cahid Yalçın rasında bile yeni asker toplanması hak kında kemirler — vermişti. Veziriazamı Cotchin taraflarından uzaklaştırmak Üü zere oraya bizzat gitmeğe lüzum —görür yordu. Filhakika bu sadrazamın müstağı rak olduğu cehalete Kam kadar kudretli. ve münevver bir zat tarafından sed çekil meğe ihtiyaç vardı. Emin Paşa hakkında: ki hissiyatının hiç te müsaid olmadığı gö: rülmüştü. Hissettiği memnuniyetsizlik İ: çinde daha basiretli davranan ve bu mem: nuniyetsizliğini izhar vasıtalarını gizle- meğe mecbur bulunan Emin Paşa bütün bütün tehlikeli bir düşman sayılabilirdi, Bu meşguliyetler arasında Krim Gue- ray maruz bulunduğu — «ipokonuryakı rahatsızlıkları sık sık hissediyordu. Sa- bırsızlıkla katlandığı bu rahatsızlık ham. lelerinden birinde kendisile yalnız bulu: nuyordum. Onu rasgele bir takım ilâç lara müracaattan vazgeçirmeğe çalışıyor: dum. Bu sırada Siropolo isminde biri içe: riye girdi. Korfoda doğan ve Rum mez. hebine mensub bulunan bu adam büyül bir kimyagerdi, Ulah prensinin doktoru ve onun Tataristanda ajanı idi. Bu itibar ile hanın yanına girebilirdi. Fırsattan is- tifade ederek san'atının yardımını arz idi Lezzeti hiç te fena olmıyan — bir mayii bir kere içilmekle kendisini tamamen iyi edeceğini söyledi. Prens: — Bu şeraitle razı olurum, dedi. Doktor ilâcı getirmek için dışarı çıktı Ben o:kadar bariz bir surette titredim ki Krim Gueray bunu gördü ve gülerek: — Ne o, dostum? dedi. Korkuyor mu: sunuz? | Birdenbire: — Şüphesiz, dedim. Bu adamın getire ceği ilâcı tetkik ediniz, Hakkım var mı yok mu görürsünüz. * — Ne delilik! Böyle bir tetkike ne lü. zum var? Bir nazar kâfidir. Ona bakınız, bana bakınız, o zaman, bu kâfirin cüret edip edemiyeceğine kanaat getirirsiniz. Ben boş yere ısrar edip durdum. Tâ doktor avdet edinciye kadar bu çekişme' devam etti. Kamın rahatsızlığını çarça< buk izale etmesi benim korkularımı büs tün bütün artırdı. (Arkası var) Başı ağrıdan çatlıyacak gibi ite ben sa k Rı"f“?/fl F Atf N ÇA (:, GDi Yot NEVROZiN En şiddetli baş ve di; ağrılarını dindirir. NEVROZiN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser. NEVROZiN Nezle, grip ve roma- tizmaya karşı çok müessirdir. Dr. İHSAN SAMI Gonokok Aşısı Belsoğukluğu —ve ihtilâtlarına kırg'ı pek . Di oli tesirli ve hııı“dıpdır I =’11“3 İtan TURAN Tiyatrosu Bu akşam Halk gecesi Ertuğrul Sadi Tek ve arkadaşları | Yalan Fabrikası Vodvil 3 P. (So) Atila Revüsü. Miçe Pençef varyetesi — çıkarmak için koyulduğu zevk ve safa a- Localar 100 Hör yer 20 Paradi 10 kuruş ç