a10 Nisan SON POSTA 'Sayfa ? — Arnavudluğun Tarihi İğ(l)ıörukl İîkenc%er ile cihan hakimiyetinin ne demek olduğunu gören Arnavudlar, b YO' önce İskender Bey adlı bir reisin idaresi altında istiklâllerini kazanmak ç _s_ma_nlı. İmparatorluğuna meydan okudular, bugün de gene İskender isimli bir veliahdlerinin doğduğu gün düşman istilâsına uğrayorlar S du, yanımdan uçar gibi i yahnağ'ak_ esmer, 1'ıirpiı-'ıçbirgıhı îîçtl' Koîtu_gu.nda Bgazeteler koşuyor?oc - —G— Ikinıci tzîbı!.. İkinci tabı! : azeteler, İtalyanı vudlüğu 1 gale başladığını ğazıîoîîx.mîıî:gu n €n azlık bir milletinin Kralı ilâ P;;im îîır: «Kadın erkek, çoluk çocuknkam , zuzır; şîış dfığılasına kadar yur’dumu : 5 Kı:tîkk_ıhîn?zi müdafaa edeceğiz!» liahdinea ğu,_ık'ı_ gün evvel doğan v; - arnavııd'l ©$ Yüz sene evvel gene bir meNE uâ: istiklâli için silâha sarıl - çe adamın hatırasına — hürm t nder adını koymuştu. eç B iTİ .- i ı_mnuag(;ıaı;ku Am:ıvudluk, Balkan ya - Na zİm h_uıın Barbında, Balkanların metrede ddlaşan b laları 2300.2500 ede san bu dağları ö y büyükleri Üsküp ve Ohâ amdı- cİva - görülmüstü » Ppetrol Vası vardır. daima sağlam bir ha- Bundan ötürü : dür'ki, bu Eîı;net;e n.ı_uf'abhaı genişğğğıd: 01;“0 kngın du küçük alığın tarihe bu : ai uâ evirlerindeki bi göçi n İ & gelip bu yurda yerleşm'uln. ı bü to_;_ıraklann hakiki salıu?bî vi ğr;ipgî. Büçlü kuvvetli, güzel, sıhlîzî’ Ayâklarıo::şçîğuîöîı ;;ek insanlardır-. - , üdeta ü saflâğ,dîözlerinin eri insanslîıı('âıı-ıe'k ğî - Disli lg_r ıı_ni, baza'n bu bir tek' ;ö a şteumu göze alırlar, Şi Tn ğtîı bu Meziyetlerinden ötü B Türl'ı mr;rlılaxtriu'dlar, ancak büyükuv; K y etine tam beş vi z gğtı)î bi;:;ıa_t ile tâbi oldu'laî. y;ğ BÜ kürkre. » Şıııîî ıîîik:!sın ve necib millîet?ş öri eĞ Taman bir silâh ar- Arn ç ıarmaavudlar, kendi dillerinde d hei *ÂArbanya» derlerdi. —Apyur ; an cada «tarla» Manasına Ce ya' Yapıcı demekmiş, tA.rbşn tar- > ş ü i : ü Pan, çiftçi, ve Arban: ifi Sİ demekmiş. SAT Tenkler bu l.zel 'anya demişler. «B» bi yan Rumıat da ir ge Sradan «Arvanit> bozmuşlar, Yyİ «V> gibi o - anya» demiş - İsmi çıkmış. Mışız, Ben iştikak me E_ut_ılan, Meşhur s';ğiît limi Şemsedd sülâlâmında Tini hiç sevmem, in Sami Arnavudları â - i Yazıyor. goevırlerinde, bugğ:r 'ş:îh eîı_nbalaı-ma hedef olarî anrnem Bi edıp yerleşen Arnavudlar İîlirpı:kene a.shogya' Trakya ve Frikyada ver et Te e rla Asyalı büyük bir ylîıqğn O:Junu teşkil ediyorlardı. Ka ş ÇU büyük kavim i - . aa. t e kl Üç büyük devlet kıırmî' öit e ehi Ba muvaffak ol- Birincisi t, ya imparator - ğ Mrü, İskenderin ömrü ile be- kir'ı pek az sürmüştü. i ku;ıîl Yar'xya taraflarında, Epirler- N ubî: bir devlet idi, Epir Krali tître'n;iş;ı_ zamanlar Romalıları tir tir İliryalda, İşkodra taraflarında kuru- (Son Postanın Tarihi Bahisler Muharriri yazıyor) esi evvelâ arkamdan geliyor - Tiranada Arnavud kahramanı İiskender beyin heykeli lan üçüneü devlet de, ilk Roma istilâ orduları'için çetin bir düşman olmuş- tu. İskenderin ordularile Babile, Hind kapılarını sulayan İndus kenarına ka - dar giden ve cihan hakimiyetinin ne dîme.lı.: olduğunu gören Arnavudlar, bu günkü Arnavudluk — sekenesi, Roma lîonsül’ü Pol Emil memleketlerini is - tilâya geldiği zaman — «Kadın erkek, çoluk çocuk> silâha sarılmışlardı. Pol oEll:lül l zıîman Arnavudlukta mevcud n asabayı yakmış, yıkmış, 300 bin Arnavudu zincire vurarak Roma - Yl'götürmüştü. Geri kalanlar da sahil- leri, vadileri terkederek sarp dağlara çekilmişlerdi. Bundan sonra, Arnavudlar toplu bir hey'et, bir devlet kurmağa — dsla mu - vaffak olamadılar. Dağlar, bu milleti kabileler halinde parçalanmış olarak yaşamağa icbar — etti. Hattâ Arnavud kabilelerinin Romanm inkiratından sonra, birbiri arkasından bu toprakları yalayarak geçen Hün akınları, Avatr a- tınları, Arnavudları gene dağlarına sı- ginmiış bıraktı. Bu istilâları Bulgdar is- tilâsı ve Slav istilâsı takib etti... Arna- vudların bir kısmı Yunana, Moraya hicret ettiler... Adalara sığındılar. Ar- navudluk, orta çağların devamınca Bi- zans imparatorluğuna, yalnız ismen ta- bi bir memleket oldu. Bu memleketin hakiki sahibleri, Arnavud kabilelerinin Teisleri, beyleri idi. Arnavudların böyle dağınık yaşama- Ta sı, onların bir edebiyat uyandırıp milli bir yazı dili kurmasına mâni olmuştu. İçlerinden yetişen büyük adamlar, baş- ka bir lisan 1le tahsil ediyorlar, yazıla- rında da o dili kullanıyorlardı. Arna - vudların mazbut bir milli — tarihleri yoktik. — Türkler Rumeline ayak bastıkları za man, Arnavudlar işte bu halde idiler. İlk Türk orduları Arnavudluğun sınır- larında görününce, bazı kabile reisleri silâhlarma sarılıp karşı durmak istedi- ler. Fakat, Türklerin kahramanlığı on- ları bu yeni kuvvete d bıraktı. Arnavudluğa, Türk askeri İle bera - boyun eğmeğe sevketti. Arn#vud beyleri Türk impa - ratoruna itaatlerini arzettiler. Arnavud kuk fatihi ikinci Murad da, Arnavud beylerini, bütün eski an'ane ve âdet - lerini muhafaza etmek üzere yerlerin- ber islâm dini de giriyordu. Arnavud- lar, kabile kabile islâm dinini kabul e- diyorlardı. Bu dint bağlak da Türk ile Arnavudu birbirine — yaklaştırıyordu. Hattâ Akçahisar beyi Yani Kastriyoti dört oğlunu ikinci Muradın — sarayına gönderdiği zeman, bu çocukların islâm dinine göre yetiştirilmelerini kabul et- mişti. İkinci Murad, bu çocukların en küçüğü ve en zeki ve cesuru olan Yor- Milli Şefin. portreleri giye,Büyük Makedonya Kralına nis - betle «İskender» adını vermişti. İsken- der bey, çocukluğunda Türk sarayında bilâhare İstanbul fatihi olacak Şehza - de Mehmed ile beraber büyütülmüş İ- di. Fakat, babasının ölümü ve Akça - hisar beyliğinin kendisine verilmeyip devlete doğrudan doğruya — ilhakı, bu Arnavud Prensinin memleketine kaç - masını ve 1443 de büyük bir isyahnın elebaşısı olmasını intac etti. İskenderbey, bütün Arnavud beyle - rini etrafında toplayarak müstakil bir Arnavudluk kurmak hayalini besliyor- du. Türk istilâsına karşı, Arnavudluğu bir kalkan gibi kullanmak isteyen Pa- pa da bu isyanı teşvik ediyor, İskender beyi mukatvemete zorluyordu. Fakat Yorgi Kastriyoti, ancak 1467 yılma ka- dar dayanabildi.. Türk orduları karşı - sında hezimete uğrayıp kaçarken öl - dü. İskender beyin ölümü, müstakil Ar navudluk hayalini, yirminci asır başı- na kadar geri attı, uzaklaştırdı. İskender beyin ölümile 250.000 ka - dar Arravud memleketlerini terket - miş, Kalabir ve Sicilya taraflarına hic- ret etmişlerdi. Bir kısmı da Venedik, Cineviz, Marsilya ve İspanvava kadar gidip yerleşmişlerdi. * Osmanlı imparatorluğuna — muhtelif | asırlarda 20 tane sadrazam yetiştiren | Arnavudluk, istiklâl davasını, bir kere daha, ancak Balkam harbi içinde hatır- ladı. Beş asır içinde, nesil nesil milyon- larca Arnavud, dağlık yurdlarında ma- işet darlığıma düşünce Osmatlı impa - ratorluğunun dört bir tarafına yerleş - tiler. San'atkâr, tüccar, işci, asker, jan- darma ve kolcu olarak hizmet ettiler. Meşrutiyeti müteakıb 1908 de Ma - nastırda, 1910 da Elbüstanda birer dil kongresi akdederek Arnavudca için Lâ tin alfabesini kabul eden Arnavud mü nevverleri, Arnavudluk istiklâline ilk adımı atanlardı. 1912 Balkan hezime - ti bu istiklâli tahakkuk ettirdi. 1920 de kurulan bir sefirler konferansında da bir Arnavudluk Cümhuriyetinin haki- ki teskilâtı yapıldı. Cümhurreisi Ah - med Zogo, Krallığını ilân ile bu küçük devlete bir meşruti krallık şekli verc.n. * — Üçüncü tabıl.. Üçüncü tabıl!... Önümden uçar gibi geçen, yalınayak, esmer, pırpırı bir çocuktan, kara çar - şaflı, ayağı kundura — ve yün çoraplı, elleri kınalı bir Arnavud kadını bir ga- zete alıvor. Bu kadının kocakı, ya bir fırın hamurkârıdır, yahud bir ciğerci - dir. Okuma yazma — bilmiyen bu cahil kadın elindeki gazeteye — niçin melül melüâl bakıyor? Reşad Ekrem Bir alacak yüzündeıg Çıkan cinayet Dün akşam geç vakit Cibalide bir ci - nayet olmuştur. Fatihte Haydar cadde - dinde taşcı Yahyanın medresesinde ika - met eden Sami ile Hüseyin Cibalide bir kahvede oturdukları esnada — bir alacak yüzünden kavgaya tutuşmuşlardır. Bir aralık kavğa büyümüş, Sami bıçağını çe- kerek Hüseyinin üÜzerine — yürümüştür. Sami Hüseyini tam kalbinin üstünden a- ğır surette yaralamıştır. Yaralı aldığı de- rin yaranın tesirile derhal bayılmış, im- dadı sıhht otomobili ile hastaneye kal - dırılmış, suçlu Sami de bıçağile yaka - lanmıştır. Sami bugün Adliyeye teslim Milli Şefin iki ressamımız tarajından ayrı ayrı — yapılan Ressam Çallı ve Feyhaman'ın tablolarından hangi- sinin daha muvaffak olduğunu san'atkârlarımıza sorduk portreleri: — Solda: Feyhaman'ın, sağda: Çallı'nın eserleri Parti, tanınmış iki ressamımıza, Çal- h ve Feyhamana, Milli Şef İsmet İnönü nün birer portresini yaptırdı. Bunlar- dan Çallının eserinin birinciliği kazan- dığı yazıldı. Bilâhare böyle bir tercih yapılmadığı bildirildi. Bunlardan hangisinin daha muvaf - fak olduğunu san'atkânlara sorduk. Tanmmış ressamlarımız bize bu iki tablo hakkındaki fikirlerini söyledi - ler. Bedri Rahmi (Ressam, Güzel San'atlar Akademisinde muallim) «— Bence de Çallınm ki daha gü - zeldir. Kompozisyon itibarile diğerine çok faiktir. Feyhaman figürü tam orta- ya koymuş. Halbuki Çallı biraz daha ke n#ra alarak, daha rahat ve serbest bir vaziyet vermiş. Bittabi fotoğraftan te- ferrüatlarmı tesbite imkân yok. Asıl- ları üzerinde hüküm daha isabetli ve- rilebilir » Elif Naci (Ressam) «— Burların asıllarını, hattâ birer fotoğraf kopyalarını bile görmeden, İ- kisi hakkında bir fikir sorulsaydı, ge - ne Çallının resminin diğerlerine faik olduğuna cevab verebilirdim. Çünkü, Çallının san'at kudretine ezeldenberi inanmış bir adamım. Onun talebeliğini yabptım. O, yalnız benim üstadım de - ğil, bütün resim âleminin hocasıdır ve beynelmilel bir şöhrettir. Bunun için Feyhaman, Ayetullah Sümer gibi fır- çalarından hiç de muvaffak bir tek eser görmediğim adamlarla zaten mukaye- se imkânı yoktur. Elverirki Çallının eseri gördüğüm fotoğraf kopyalarına nazaran kompo - zisyon itibarile diğerlerine faik olsun. Münif Fehim fRessam, (Son Posta) ailesinden) «— Asıllarını görmeden birşey söy- lemek doğru olmaz. Kbpya insanı da- ima şsaşırtabilir. Ası! olan renktir. Bir- çok şartlar vardır ki, bunlar ancak aslı görüldükten sonra aranabilir. Ve gene öyle renkler vardır ki, kopyada gör - düğümüz manayı siler, yerine bam - başka bir ifade koyar. Kopyalarındar i- ki resmin de hususiyetleri olduğu gö- rülüyor.» Edih Hakkı (Ressam, Güzel San'atlar Akademisinde muallim) — İkisi de muvaffak olmuş eserler.. Fakat bilhassa Çallınınki fevkalâde.... Poz itibarile canlılığı ver. Renklerini görmedik. Muhakkkek ki, fotoğrafa nisbetle aslı daha güzeldir. İki resim a- rasında Çallı lehine azamt bir fark var- gıır Esasen bu netice de gayet tabii - r. Sabri Berkel (Ressam, Güzel San'atlar Akademisinde bi Tavallim) — Resimlere bakarak, Çallının yap- tığı tablonun dahe! muvaffak olduğu- nu söyliyebiliriz. Bende bütün resmin bıraktığı empresyon, daha büyük por-- tre tradisyonlarına dayanaraktan ya - pılmış, geniş çalışış tarzile ve Reisi- haiz olması itibarile budur. Çallınınki daha çok İsmet İnönüdür. - R — Benim kanasatime göre bu resimler iki noktai nazardan tetkik edilebilir. Veakıâ biz resimlerin asıllarını görmü- yoruz. Yağlıboyadaki duruşlar ve renk ler hakkında bir kanaatimiz yok. Hu - susile klişeye geçtiği için bazı kusurlar da taşıyor. Bu iki resmi duruş noktai 'nazarından tetkik edersek Feyhama - nınkinin güzel ve benzeyişi olduğunu söyliyebiliriz. Yalnız vaziyet| itibarile biraz dikçedir. Artistik cihetleri iyidir. Callınınkine gelince: Heyeti umumiye itibarile gerek ellerin ve gerek dizle- rin duruşu, çehresinin anfas görünü - şünde İnönünün asil hali daha ziyade tebarüz etmiştir. Ben kendi hesabıma Çallıyı tercih ederim. Diğerinde eller çok hatalıdır. Düğmenin ilikli oluşu Çallı hesabma kaydedilecek bir kazanç tır. Vedad Ar (Güzel San'atlar Akademisi Tezyini San'atlar muallimi — Benzeyiş her ikisinde de harikulâ-' de.. Çallınınki, fotoğraf gibi değil, ha- yatiyeti, canlılığı valr. Renklisinin da - ha güzel ve daha canlı olduğu muhak- kak. F.otoğrafta böyle durursa.. Çallı- nınkinin Feyhamandan kompozisyon İ- tibarile çok üstündür. Fakat benzeyiş her ikisinde de aynidir. Hayati Görkey ÇAkademi dahilt tezyinat muallimi) — Bu hususta kat't bir kanaat söyli- yebilecek durumda değilim. Yallnız Çallının eserinin duruş vaziyeti Fey - hamana nisbetle daha iyi seçilmiş. Sı- cdklığı ve hayatiyeti var. Maamafih Feyhamanınki de gayet muvaffaktır. Renklerini görmeden fazla birşey söy- lemek doğru olmaz. Orhan Ural (Son Posta karikatürista. Orijinaller görülmeden kat't bir hü- küm verilemez. Çünkü klişe renkleri belli edemez. Yalnız dikkatli bakılın - ca Çallının renklerinin dahay mahirane ve san'atkârane olduğu seziliyor. Fey- hamanınkinde daha ziyade bir efe var- dır. Nusret Safa Coşkun Edirne mezbahasında tadilât yapılıyor Edirne (Hususi) — Belediye mezbnlşı- da icab eden fennf tadilât ve tesüıtıuyap- mak üzere faaliyete geçmiştir. Ezcümle et dindirme yerleri bu ay sonuna kadar ikmal edilecek ve gene bu ayın yirmi be- şine doğru ihalesi icra edilecek olan so- ğuk hava deposu ile buz fabrikası inşaatı — j en kısa zamanda bitirilecektir. Ö Belediyenin yapacağı soğuk hava de- posu muhitin en mütekâmil bir müessese- si olacaktır. Bu iş için bütçeye 70,000 kü- gur bin liralık bir tahsisat koymuştur. FT Çocuk bir Çocuk — Esi , Kurumu binlerce cihanı kucağında ta- şıyan bir mabeddir. Yıdda Bir lira verip | siz de üye olunuz!