16 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

16 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayattan ölüme nasıl geçilir “Ölüm tatlı bir şeydir,, diyenlerle * korkulu bir rüyadan uyanmaktır,, diyenlerin iddiaları doğru mu?. Tabii ölümle donmak, düşmek, boğulmak, yara- lanmak suretile ölenler ıztırap çekiyorlar mı? Lüdvik, Huimter, Hayım, Amiral Bofor, Çiçeron, Göte Sokrat ve daha bazılarının ölüm hakkında söyledikleri.. Hayattan ölüme geçerken ıstırap z görülm Ani t ve ıstarap kat'iyen Çekenler pek üştür. ölümlerde € zorluk ve yoktür. Ölürken nele müşkülâtla alıp veren, yüzünü bu- Tuşturarak, istirap iniltileri çıkaran, Böğsünden hirilti gi hattâ si - kılip Göğüner mler bile; haricen ö ıstırap alâmetleri göstermekle bir - likte, tadırlar. Çünkü, ölecek bir insa - evel sinirlerinin has- duygular uyuşur ve etle azap duymamak - Tun, her şey siyeti gider n sonra bayılma gelir ve ö - Tarih bize uzap ver- bunu takip ede misallerle, öl ektedir. - Zooloğ, Küviye h ) son dakikaların- da kalbinin darebanını birer, birer Sayımış ve ölümün hangi saniye ge- lece anlamıştır. Meşhur İngiliz- en Üiliyam pen ise, öleceği da- öyle bağırınıştır: «Ah, elim ne k gibi kuvvetli de- olsa idi, ölümü ne ve azapsız - geldiğini isterdims On dördüncü Lüd- için kalem Bildir Kuv' kadar yavaş yazmal viğ de ölürken şu sözleri sarletmiş - “Ben, ölümü korkulu bir şey iyorudm,, idam edilen, boğu- lan, yaralanan, ve hattâ hayvanları yiyen ve ölümün tırnakları #rasın « dan kurtulan sayısız Insanlar şaha- det etmişlerdir, ki haya yetsiz ve acisiz gelmektedir. Zurih profesörlerinden Hayim ile meşhur çok eri - İngilizlerden Hulmter, dağ sporları yaparlarken yükseklerden düşmüş- lerdir Bu iki faşlara çarr düşerken ve düşüp a ölüm da - kikâlârı yaşadıklarını ve fakat kat- iyyon azap duymadıklarını süylemiş- lerdir. Denize düşen ve bütün kuvveli bittiklten sonra boğulmaktan zer hâl- le kurtulabilen Amiral Bofor, ölüm leri esnasında İnsar hati biç bir dığını, tatlı bir ştir. Soğuk kat'i, iymadıkları ve ha unu & an donan insanların da duydükları söylenmektedir. Donan bir adamın duyguları tedrici suret- ve bunun üç « Hr, donan bir adamnin ölmeden ha Yata iadesi tukdirinde ağrı ve eziyet $ok fazladır. Her devirde bir çok büyük adam- te duygusuzluğa varır arka; fenalık ve debhşe âmeti gibi bakmayıp; kurtulma - bir âlemden başka bir âleme Aetlı bir surette güç etmenin fasıla- | Sokratın hâkimlere karşı söylediği Fi Mmeşhur “İnsanın bütün duyguları düygu - Suzluğa münkalip olduktan ve insan fatlı bir rüyaya daldıktan sonra ö- Tümü büyük bir iyilik olarak ne i- Sin kabul etmiyelim,. Epiktekt te Sokratın söyledikleri- He yakın olan şu sözleri sarfetmiştir: “Binefsihi ölüm korkulu — değildir, sözleri retmektedir: | v Hayat Bizim onun hakıkndaki düşünceleri- miz korkuludür.., Çiçeron ise şunları söylemiştir: “Ölümü teşekkürle ve sevinçle kar. sılamalıyız. Çünkü, ölüm, bizim mevkul bulunduğumuz yerin kapı- larını açmaktadır.., Şöpenhaner de ölüm hakkında şu iylemiştir: “Ölüm, korkulu bir rüyadan uyanımak demektir., Ölüm hakkında en güzel ve man- tiki sözü Göte söylemiştir: 'Ölüm, hayat demektir.., Bir filim Geçenlerde, büyük şehirlerimiz- de bir flmi gösterilen Beşizler (Kanadada bir batında doğan Leş kız) in vasisi olan zat bu yavrucuk- ların ana-ve babaları tarafından ziyaret edilebileceğini gazetecilere bildirmiştir. Eğer ana babaya çocüklarını göz- Te izni de verilecek ölursa hali - miz nice olur bizim! & «Lemeldin d a 'lnema ü üeüi — drre üRü n | duğu için tiyatra müdürlüğünden H UNUN bötbe b deArnme n aet Duymadığınız BilmedkLniz Hâdiseler Güzeller gözeli için Garabetler Amerikanın iç ve dış piyasalara mahsus mamülerinden- dir. Gene Amerika şu haberi veti- yor: «Mis Bacon, 1936 da meşhür Ziegflelâ tarafından güzeller gü- zeli olarak seçilmiş bir genç kızdır ki Şikag> tiyatrosunda, cazibesi kendi güzelliği olan bir humara yapar.'Bu güzel kız, geçenlerde, bir numarasın: yapmak için çıktığı ve- rin birdenbire çökmesi üzerine dü- şerek kalçasından yaralanmış ol - 130000 Jiralık tazminat istemiştir, Bu hödiseden bahseden Fransız gözelesi dlâve ediyor, «Çok gü - zel bir xadın bacağının kıymeti hak- kındaki müşkülümüzü Mis Bacon halletmiştir,» Burnumuzun ucu Venedik sanatlar mektebi mü « dürü, bulutları yarıp ötesini gös- terecek Dir makine keşfetmiştir. Bu makinenin bu işi nasıl yaptı- | ğına dair malümat alamamış oldu: ğünuü kaydeden Avrupa Bazetesi, bu vesile ile sorüyor; «Acaba bur- numuzun ucundan ilerisini Böste- recek Takine icad edilel mi?ş keti dejğ TARİH — ... .. bütün Bazı cinayetler vardır nız o şehri değil, yalnız o dünyayı dehşöt içinde bıra Bir tek adam âl - dürüyor, fakat âarkasından da beş, allı, yedi, on cesed bırakıyor. İşte Fransada Lozer şehrinde ki- yotinle öldürülen Moris Russon bu çeşid haydütlardan biridir. Bu adam, bir evin içine girip bütün bir aileyi öldürmekle kanmamış, ikinci bir aileyi de doğramıştır. Ci- nayetler tarihinde bu haydudun bir eşine daha rastlamak mümkün değildir. BİRİNCİ MEZBAHA 18650 senesinde Lozer ile Gard şehri arasında, bit kulübede çift- çilikle uğraşan bir aile yaşışordu. Bir anadan, bir babadan ve bir de Moris isminde bir çocuktan ibaret olan bu ailenin maişet itibarile sı- kıntıları çoktu. O za lan Moris Russon İ atları, sevimli gülüşlerile herke- sin beğendiği bir delikanlıydı. Or tadan biraz kısa boylu, nahif, za: yapılı, hastalıklı bir gençti. Onun için anası babası oğullarını tarla- da çalışmağa İcbar etmezlerdi Moris de o ciyardaki şehir ve köylerde kurulan pazarlara gide- rek yakit geçirirdi. Günün birinde kendisini güzel bir kıza nişanladılar. Eğer Muris pazarlara gittiği günler, meyhane- lere dalıp kör kandil sarhoş ölma- saydı, ö civarın en beğenilen, tak- dir edilen, hoşa giden bir delikan- hsı olacaktı, Arasıra kendisine sorarlardı: — Peki amma, sen bu kadar p3- rayı nereden buluyorsun? Hiç şüphesizdi ki, Moris bu pa- raları 0 civardaki hanlardan, köy lokantalarından — çalıyordu. Fakat bu hırsızlığı da gayet — mahirane Yapıyordu, 1851 şubatının 21 inci — gecesi, Sen Romanda kurulan pazardan dünerken, amcası Fransovanın Çilt. © uğradı. Burası kendi ot ari kulübeden birkaç kilom TC Mesafede bir yerdi. Armcasını, teyzesini, büyük W y- Zesini, küçük amcazadeleri Jül Ja Selesten'i kucakladıktan sonra: —Açlıktan ölüyorum, dedi. Moris gecenin bu vaktinde ne diye çiftliğe gelmişti? Halbuki eskiden hiç uğramazdı. — Doğrusu çok yoruldum, dedi, hattâ bu geceyi burada geçirmak istiyorum, tek getirdiler. Bi sırada yatması K yaptılar Moris, yemek yetken, o gün git- tiği pazarda bazı kimselerin &mca- sının aleyhinde fena söz söyledik- lerini anlattı. Amcasına dönerek: — Siz artık alacaklılarınıza Da- ralarını Vvermiyormuşsunuz, dedi O yemeğini içit bir de bilecek | Zrma hemen koşup müthiş cinayeti dehşetini m | | Çiftliğin kapısından İçeri karşısındâa sinirlendi. açarak: | 1 bak! işte şu sandı kadar altın luilerle do manzaravı Bir sandığı Moris bü Wiheyet kellesi v Morte Ku birden zihninde bir şimşek çaktı. — Pekâlâ, dedi, fakat görüyor - sunuz ya, yer yüzünde yalancılar n on defa katil #ron | eksik değilmiş! haber verdi ı Baltayı dokuz kişinin ensesi- ne indiren canavar.. Cinayetlerini yalnız paraya tama ederek yapan adamın da nihayet kellesi uçtu Asırlar geçtiği halde, tarihin bu kanlı sahifeleri uhafaza ediyor A girdi.. inden - koparılmişti. l manza- ra kâfi gelmiyormuş gibi, evin bi- rinci katıma çıkanlar ihtiyar bir ka- dının da boğuzl ş bir halde ya- | tağında yatmakta olduğunu gör « düler. çarşaf Cesedinin üzerine de bir rtülmüştü. sa bu aileden yalnız küçük esten mucize kabilinden, yara « ları iyileşerek, hayata dönmüştü. Fakat ne çare ki, aklını da kaybett- mişti. «SEN KİYOTİN KOKU - YORSUNL Russo'nun Hanriyet Laval is » minde bir kadın hizmetcisi vardı. Hakiki caninin kim - olduğundan şüphe eden yalnız o idi. Cinayetin keşfedildiği gün, Mo- ris Russon'un ocakta insan sakalı- ma benzer bir şeyler yaktığını göre Tüştü. Her halde cihayet gecesi böyle bir takma sakal kullanmış olacaktı, Ertesi gün Moriş'in annesi, bu kadına, yıkaması için oğlunun Bic Yine o Aforts Russon altıncı adamı da işte böğyle öldürdü Erlesi gün, 27 şubatta postacı Solye çiftliğine geldiği zaman, ar- talığı pek sessiz sadasız bulunca hayret etti. Mutbağa girdi, fakat dehşetten geriledi. Fransua Russon kafası baltayla uçurulmuş halde, kanlar - içinde yerde yatıyordu. Öteki odalara tek başına girmeğe cesaret edemi- yerek, haber vermek ve yardım is- temek için en yakın çiftliğe koştu Diğer çifiçilerle beraber cinayet mahalline geldikleri zaman, mut- bağın arkasından bir hırıltı işitti- ler. Müthiş! Çocukların en gensi altı yaşında Selesten kafası parçı- lanmış bir vaziyette inliyordu. Fa- kat çocuğun yanına varabilmek i- çin, çoktan can vermiş olan annee sinin cesedi Üüzerinden atlamağa mecbur oldular. Ölüm, çiftliğin her tarafını sarmıştı. Odanın öbür köşesinde bir kan gölü daha gör- düler, orada da o hırlıyan çocu « ğun büyük kardeşi yalıyordu. Ka- kasketi ile bir gömleğini vermişti. Her ikisinin üzerinde de lekeler vardı. Hizmetci kadın: — Bunlar kana-benziyor, dedi. Hanriyet Laval, Morisin annesi ile babasının da evlâtlarından şüps helendiklerini anlamıştı. -İkis'ne de acıdı. arını haber vermek- tense, memleketten çıkıp gitmeği tercih etti. İşin tuhaf tarafına bakınız: Mo- ris Russon ertesi ay — evlenmişti. Hatâ jandarmalar bile düğünde hazır bulunmuşlardı. Öyle müke' Jef bir düğün yapılıyordu ki, bu kadar mazrafın nereden — geldiği şüphelerini dahi tahrik etmemişti. O gün her zamankinden daha ziyade sarhaş olan yeni güvzy gunları söyledi: — Solye çiftliğindeki cinayetle. ri yapan adam, her halde daha başka cinayetler de yapabilir. Jandarmalar cevap vı — Eğer yeni bir cinayet daha yapmıya kalkarsa, bu sefer yaka- Tanır. — Haydi canım, biraz ihtiyatlı (Devamı 6 ncv sahifede)

Bu sayıdan diğer sayfalar: