5 Mayıs 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

5 Mayıs 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ae V Berberlerin pir Peygamber Ibrahim mi, Selman pâk mi ? İ“W)kıdı bir dostum: hiğ iyorum, dedi. Röporlajcı- ü ""_'*—mış Bibisin. Tarihin esrar- biy Gilizlerinde dolaşıyorsun. Bari, Yi tıı: ü berberleri yazıver, Yer taş m.(k ilk berber kimdir? İlk u- | '© hangi fânidir kam, Umün sözleri benim de alâ- | NN cek Sekti. İşte yer yüzünde ilk Olanla, ; Z S hci Feraane zamanında buş- aa İslâm menbaları da ilk ı.,,;:* ilk traş olan adam hak - $U Malümatı veriy Ki n...,jî“ tufandan sonra harap ol - Tpt AM yığınından ibaret kal- kat aç bir kaç kere tamir edildi, fa- Sonr; & 'dan bir kaç zaman geçtikten h hmıfkm yıkıldı. Dördüncü de- Bemyş Hit> peygamber İbrahim Veij diş. #dilirken evvelâ şu emir v L:üb(yı sen yapacaksın. Yalnız P fAmadan evvel, pazarda saç- ıh" Yolduracaksın! ahi ğ a İma, saçlarını kestirdi. Va - t Takı, Falına dokunmadı, halile b Omak p lünla bütün insanlara traş | Yine __"('s—_m. aşılayamadı. Herkes Hak isi gibi ni uzatıyor, Falır, İ uzur Köyüveriyor, uzun saçlar- Yü A Yallar biribirine karışa- Yaj İ özl ş dör korkunç bir şekil alıyor- | | d bbn?' Üstünde ilk defa saçını Oduğu, yAdam, Peygamber İbrahim İerin 1 İSin o günder.beri, berber- Baki PYi olarak tanınmıştır. Hal- Yan Gi tevclh hiç yerinde olmu - Tyımi TEYCihtir, Sebe i anla - aeti TU S —Mühammed, İt Mekkeyi ği vakit, dinini kabul V, pi Asında Selnani Pak de Tağolma YBaMber oluncaya kadar 'adığıra bazı tarihlerin iddia | Yenlcamı Meydanında böyle traş olurlar id “Lahana berleri Gtükleri Muhammedili. böğınii Set- | manı Pak tıraş etti. Bunun üzerine Sahabeden Ali, Selmani Pakin be- lini bağladı, ve kendisine <Pir> Tik sanı veridi. Bu itibarla, ilk defa peygamberin saçını kesen Selmani Pakin berberlerin piri sayılması lâ- zamdır. tütününü!.. r berberle - rin bahsi açılmışken, biraz da eski nbUl berberlerinden - bahsede - ver İstar yim Ben, pek eskilerini, elli, &ltmış yıl evvelkilerini bilmem, fakat 324 | hürriyetinin ilânından epey sonra- larına kadar yerlerinde kalan (Ye- | nicami) berberlerile, Süleymani - | yede Tiryaki çarşısındakileri iyice hatırlarım, Bunların bir dükânları vardı. Bir kaç h: dalye, eski usul bir berber aldızlı bir ayna, uzunca bir ş, küçük bir zeytin yağı şişesi sülük kevanozları, küçük bir man - gal, üstünde bakır bir ibrik, dük- kânın demirbaş eşyalarından ma- duttu. Dükkânın bir köşeşinde de, kötü bir talik yazı ile yazılmış bir levhada şu kıt'a göze çarpardı: Hamdü minnet ol hüdaya bize ver- di devleti Hazteti Selmi Paktir pirimizin şöh- Teti. Hem Resulün berberidir ol kemali zati pak Gafil olma, gel traş ol, eyle icra sünneti! Bazıları da sıra sıra yol kenarına, duvar diplerine dizilerek müşteri beklerlerdi. Müşterileri de Anudo- tülü nelerler, kaldırımcı Arnavut- lar, Bolulu aşçılar, konük Uşakları, şunlar, bunlardı. (10) paradan baş- İyarak (20) paraya kadâr traş üc- reti alırlar, saçla beraber (30), (40) paraya kadar traş yaparlardı. Bun- | kısmının | san- kem- kay Eski devirlerde seyyar ber-| | berler sokaklarda şöyle ba- - ğırırlardı: on paraya İraşlı, Eskilstanbul ber- yazan: | | | kadar baş, aynı Za- manda dişçilik te ederlerdi M. Süleyman Çapan ların içinde eli hafif, iyi traş eden- | ler-ne kadar-azsa, İnsanın yüzünü ekmekçi çetelesine çevirenler sa- yılamıyacak kadar çoktu. Yüzlerj, hacamat olmuş bir sırt gibi şerha şerha olanlar, yüzün her kesilişin- de, vecde gelmiş fenafillâh bir der- | vişin kuvvetli basosile: — Allah!, Diye etrafı güm güm öttürürler. di. Yenicami berberleri enseyi us « tura ile kazırlar, hiç makas kull: mazlardı. Bu şekilde traşlarda, saç ensede düz bir hatı fâsıl şeklini alır, buna «Tahtakale işi», «Acem trası> derlerdi, Bazan da, bütün saçlar ke- silir, yalnız tepede bir tutam saç bırakılır ve bunun üstüne de «A. yıp kapatan» y: Kel örten» ta- bir edilen kalıplara vurulmuş fes Jer oturtulurdu. Tıpkı bir fesliğen saksısı gibi. Bunların kendilerine göre «bı - yık kesme, leri vardı:” Bıyıklar, yalnız alt tarafından, o da dümdüz olmak şartile kesilir, uçları daima sipsivri bırakılırdı. Sonra, bünlar, «Kilemis>, üt açürük fındıks yağile bükülür, sıvazlanır, terbiye edilirdi ve böylelikle dimdik du - rurdu bıyıklar! Bu berberlerin ekserisi «ruhsat tezkeresi» ulmadan çalıştıkları için, ikide birde (belediye çavuş) ları » | nın bazkınına uğrarlardı. Daha us zaktan çavuşları görür görmez, he- men iskemlelerini, kalıpcı mangal- larının üstüne oturttukları teneke ibrikleri toplayarak — kaçarlı Müşterilerini, yüzünün bir tarafı traşlı, bir tarafı traşsız ve sabun - | lar içinde bırakıp savuştukları çok defa vaki olundu. Bunlardan başka, sokak sokak, semt semt dolaşan seyyar berber- ler de vardı. Bunlar sokak arala - rında, köylerde, kasabalarda şe - Devamı 6 1ci savlfada | | le meşgul olanların önün | tirdiğini anlamak için 5- SONTELGRA Çağanoz yarışı — b el GÜĞ İi e F - 5 Mayıs 103_';: Çok güzel denebilecekler üçü beşi geçmez, bazıları orta güzel, bazıları şöyle böyle, bir kısmı adamakıllı çirkindir Güzellikten bahsedilince, ilk ev- vel aklımıza sinema yıldızları ge- lir. Bunları dünyanın en güzel, en cazibeli kadınları zannederiz. Gü - zellikte hiç bir kadının bunlarla boy ölçüşemiyeceği fikrine kapıli- rız. Beyaz perde üzerinde gördüğü kadın yüzlerine âşık olanlarla bu aşkın sevkile san'atkâra her gün birer mektup gönderenler, geceleri uyumıyanlar, hattâ hastalananlar pek çoktur. Beyaz perde üzerinde Büzelliğine âşık olduğu kadın yü- zünden kendilerini bile örtülenler vardır. Acaba, sinema yıldızları, dünya- nın her tarafında gençlerin rüya- larına girecek, delikanlıları çıldır- tacak ve ölüme sevkedecek, kadın- ları ve kızları kıskandıracak ka - dar güzel midir? Amerikalı bir muharrir, bunu merak ederek Holivut'a kada git - miş, yıldızlar' arasında aylarca ya- şamış, onların her hallerini tetkik etmiş ve nihayet şu neticeye var- mıştir: Sinema yıldızlarından hiç - biri zannedildiği kadar güzel değildir. Bunların arasında hakikaten gü - zel denebilecekler üçü beşi geçmez. Geriye kalanların yüzde otuzu or- ta derece güzeldir. Yüzde kırkı or- tadan aşağıdır. Geri kalanı da a- deta çirkindir. Fakat şurası dikkate şayandır ki, orta derecede güzel olanlar da, or- tadan aşağı derecede bulunanlar da, hattâ çirkinler de, filimde ken- | diletini dünyanın en güzel kadını gibi göstermiye muvaffak oluyor - lar. Sinema yıldızlarının güzel gö * Tünmek için baş vurdukl. yeler pek çoktur. Bunların başında ma- kiyaj gelir. Artistler filim çevril- mezden evvel aynanın kaşısına, ya- hut daha ziyade stüdyolarda bu Iş- ler, burada boyanmak başlar. Stüdyoların makiyajcıları, adeta bir Tessamın bir tabloyu bo; bilinden, yıldızın yüzü: kıllı boyarlar. Renk renk kremler, | şehri gezerler, Bir Pazar günü Gre- kapaklar, burun delikleri, kulaklar boyanır, Bütün kusurlar örtülür; bu suretle yüz hemen tamamile de- ğişir, yıldız. tanınmıyacak bir bal alır. Makiyajın, yüzü ne kadar değiş- şu misali snlatmak kâfidir: Holivud'a gelen ecnebiler ekse - riyetle büyük otokarlara binerek şehri gezerler. Bir Pazar p ünü Gre- ta Garbo da vakit geçirmek için bunlardan birine binmiş. Otokar- da hiç kimse meşhür san'atkârı ta- nıimamış. Şoförün yanında ayakta duran ve yolculara şehir bakkında iza - hât veren rehber, bir aralık mü - kellef bir binayı göstererek: İşte meşhur sinema — yıldızı Greta Garbo evi, Kendisi de | | Ekser y bahçede çiçek topluyor! Diyor. Herkes merakla kadına bakmış- Zahirde böyledirler amma.. lar ve ellerile selâm göndermeyi de unulmamışlardır. Yıldızları güzel gösteren ikinci nokta işık oyunudur. Stüdyolarda projektörlerin ziyası daima artis- ti, kabil olduğu kadar güzel gös- terecek surette tevcih ve tanzim e- diliyor.ve sahneler -bu suretle fil- me çekiliyor. Bu arada bütün ku- surlar yor. Üçüncü bir nok- örti ta da takma kaşlar ve kirpiklerdir. Idızların kaşları yüzlerine garip bir çapkınlık veya masum bir hal verecek haldedir. Kat'iyyen ta- bil değildir. —Bir kadın ne kadar çalışsa kaşlarına bu kadar mönölı bir şekil veremez. Bu kadar ifade- D kaşlara malik olmak için artist- ler kendi kaşlarını kökünden traş ettiriyoarlar ve onun yerine boya ile istedikleri gibi kaş yaptırıyorlar, Bir çok artistlerin, bilhassa (Kla- râ Bov)'un kaşları hep bu suretle boya ile yapılmıştır. Ekser yıldızların kirpikleri de takmadır. Beyaz perde üzerinde ve- ya resimlerinde bir çok artistleri uçları kıvrılmış, uzun kirpikli göz. Jerile görürüz. Bu muhteşem kir- Pikler gözlere ve artistlere başka takma kirpikler, yapma kaşlar için yanip tütuşmasınlar; — Ah, vah! Deyip ağlamasınlar, Ağlamakta, sızlamakta devam e- derlerse, böylelerine vericrek ad şunlardır: — Zavallı! — Ahmak! — Sersem! Bilı;ıedîğîniz Şeyler Devekuşu tüyünün kilosu 250 Hi- ra eder, ... Bir dişi sinek eğer kendisinden doğan bütün dişi sinekler yaşayıp yumurta yaparsa, Nisanla Eylül a- rasında 5,598,720,000,000 sinek dün- yaya gelirir. ... Yer yüzüne düşmüş olan &n bü- Yük haceri semavi 1879 da Ameri- kada İowa şehrinde düşmüştür. Bu taşın ağırlığı 218 kilo idi. | — Yalnız dişilerin saçları uzundur. bir güzellik verir, Halbuki bu kir- | piklerin yüzde doksamı takmadır. Hattâ o derece takmadır ki, sön Za- dâ yıldızlar tarif edilirken: rinin rengi mavidir. U- vardır! Sözlerine tesadüf ediliyor!.. Sinema yıldızlarına, âşık olanlar bu yazdıklarımızı unutmasınlar ve mâ: G zun ve hakiki kirpikleri Hattâ balina balığında bile biraz saç vardır. ... Bütün haşerelerin 6 ayağı var « dır. Kırkayak haşere değildir. ... 1870-1871 Parig muhasarası sıra- sında farenin tanesi 5 liraya satıl- mıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: