25 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

25 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25-2-938 TI AN Gündelik Gazete Om 'TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her şeyde temiz, dürüm, samimi olmak, karlin © gezeteni olmiya çalışmaktır. a ABONE BEDELİ Türkiye Senesi 1400 Er, 1 Sene 2en0 Kr. 100 » GAY 1890 » 400 >» 3» 800 10 »10> 30 » Milletlerarası posta fttihadına dahil ol- Mmıyan memleketler için 80, 16, 0, 25 H- radır, Abone bedeli peşindir. Adres de- Biştirmek 25 kuruştur. Cevap için mek- ra 10 kurusluk pul #Avesi Mrımdır. GÜNÜN MESELELERİ İspanyada Harp Vaziyeti (Yazan; M. Zekeriya) Avrupadaki mühim siyasi hâdiseler biran için bizlere İspanyadaki dahili harbi unutturur gibi oldu. Halbuki bu harbin beynelmilel hâdiseler üze- rinde mühim rolü vardır. Hitler son nutkunda İspanyada Franconun ga- lebesi için çalışacağını açıktan oçığa söylemekten çekinmemiştir. İngilte- re ile İtalya arasında başlıyan müza- kerenin mühim mevzularından biri de İspanyadaki gönüllüler meselesi- dir. Binaenaleyh İspanyadaki harp Av- rupa siyaseti üzerinde milessir ol makta berdevamdır. İspanya barbi Ternel etrafında top lanmıştır. Bundan iki ay evvel hü - kümetçiler bu şehri âsilerin elinden kurtarmıya teşebbüs ettiler. Maksat- ları şehri almak değil, büyük bir ta- arruz hazırlıyan âsilerin plânlarını altüst etmek ve bu taarruzun vuku- unu geciktirmekti. Hükümetçiler Te- ruel'i alınca âsiler fena vaziyete düş- tüler. Dahilde ve hariçte zâfa uğra- dılar. Bu tesiri izale için süratle mü- | him kuvvetlerini bu cepheye sevke mecbur oldular. İki ay uğraştıktan birçok Zayiat verdikten sonra bu şeh- ri geri almıya muvaffak oldular. Fa- kat umumi taarruz da bu suretle aka- Şimdi vaziyet nedir? Asilerin Te- yel muvaffakıyeti İspanya harbinde kati neticeyi vermiye yardım edecek midir? Bir İngiliz askeri muharriri busu- ale şu cevabı veriyor: | “Cephelerde Franconun tayyare | ve topçu kuvvetleri bakımından hay- Ni üstün bir mevkide oldukları anlar şılıyor. Diğer taraftan askerin viyeti umumiyetle hükümetçiler ta- rafmda daha kuvvetlidir. Ayni 20 manda hlikâmet kuvvetlerinin motör lü nakliye vasıtaları bakımından da- ba üstün oldukları görülüyor. Asker- lik bakımından bunun büyük bir e-| hemmiyeti vardır, Çünkü cephe harp lerinde herhangi hir muvaffakıyetin | devam ettirebilmesi ihtiyat kuvvetle- rinin süratle cepheye sevkine bağlı dır. “Şu halde askert müvazene hükü- metin İehindedir, Fakat bu meselede diğer milleri de gözönünde bulun. durmak lâzımdır. Bunların başında hükümetçilerin şiddetle muztarip ol- dukları gıda kıtlığı vardır. Sonra â- silerin mütemadiyen cephe arkasında ki şehirleri bombardıman £ etmeleri sivil halkın mâneviyetini berbat et- mektedir. “Binaenaleyh eğer Franco kaza - nırsa, daha ziyade bu âmillerin saye- sinde kazanacaktır. Fakat eğer gıda meselesi ıslah edilir ve sivil halk bom bardımana alışırsa Franconün yaza kadar kati bir zafere ermesine imi yoktur. Bu takdirde harp bugünkü cephe üzerinde uzun müddet devam &debilir.,, * Bugünkü Vaziyet İspanyada bugünkü vaziyet şudur: Hükümetçilerin işgal ettiği arazi 82,600 mil murabbat, Franconun e- lindeki arazinin miktarı 114,000 mil murabbaıdır. Hükümetçiler tarafında 14 milyon, Franco tarafında 10 milyon nüfus var dır. Hükümetçilerin müsellâh kuvveti 800 bin, Franconun 450 bindir. Hükümetçiler cephesinde yabancı kuvvetler 9 2, Franco cephesinde 35 tir. memnuf edemediğiniz ve bahşiş, diye Uy eçmişle ug'üne ir bakış a AZ y” ». ı Yazan: V. Birson rr Ss orduğum zaman : .. — Hâlâ hiç birşey değişmemiştir. Tedbir ve tertibat hep bildi. ğiniz gibidir. Ne giden yolcuyu uğurlamak ve ne de geleni karşılamak için vapura çıkamazsınız. Vapura çıkmak şöyle dursun, rıhtıma ayak atmanıza bile müsaade etmezler...» demişlerdi. Ve nitekim, karşılayıcılar ve uğurlayıcılar için yüksek telörgüleri ile ayrılmış hususi yer olduğu gibi duruyor. Yalnız rıhtım kısmındaki tel örgü kısaltılmış. Şimdi insan boyunu geçmiyor. Bu dediklerine rağmen "ve sabah çok erken, saat yedi, yedi buçuk raddelerinde, yolcu salonu yanındaki polis idaresinde, terbiyeli ve nâ- zik nöbetçi memuru, diğerleri arasında rıhtıma çıkmak ve yolcu kar- şılamak müsaadesini bana da verdi, Hem de nüfus tezkerem yanımda olmadığı halde. Yalnız bana değil, benim delâletimle yanımdaki iki ba- yana da müsaade etti. poe lâpa yağan karlar (1) altında Tıhtım (bembeyaz. Italyadan gelen vapur da işte yanaşıyor. Hem nereye bilir misiniz? Ri tımın Topkanedeki ucuna... Haniya eski rıhtım idaresi zamanında bir takım aâhirlarla daracık, tehlikeli ve pis bir halde gördüğünüz rıhtım kırana! Burası az zamanda o kadar değişmiş ki!.. Ne ahır var, ne memleketlerden lüks vapurlarla gelen yolcular çıkıyorlar. Ayaklarını Türk toprağına basarlarken geniş ve tertemiz bir rıhtıma inmiş bulunu- yorlar. Birkaç adım ötedeki yine tertemiz ve muntazam gümrük yol- cu salonuna giriyorlar. Şenler yanyana dizdikleri çantalara yaklaşan gümrük me- murunun: — Nereden gellyorsunuz' Tarzındaki sunline ben cevap vermiye çabaladım: Yolcu türkçe bilmiyor.. İtalya yolu ile Paristen geliyor... Sözümü bitiremedim. Diğerleri arasında ben de şaşakaldım. Gümrük memuru çok güzel bir fransızca ile yolcuya soruyordu: — OW' EST - CE OUE AVEZ - VOUS A DECLARER MADEMOİ- SELLE? DES CARİES A JOURE? DES CADEAUX?.. ETC..? Memur yolcu İle konuşurken ben kendisine sevinç ve iftiharla ba- kıyordum. Salonun loş ziyası beni aldatmadı ise kırk yaşlarında gözü- 'küyordu. Başındaki kasketinin öyle bir duruşu vardı ki... Sade bir kas- ket, Evet. Fakat bu pek mütebessim ve nâzik olduğu nisbette de ciddi ve vakur olan bu memurun başında bütün bir devlet otoritesini ne gü- zel ifade ediyordu. Ki ve dürüst gümrük muayenesinden sonra, hamal çantaları toplarken ve hepimiz yolcu salonundan çıkarken ben düşünü- yordum: Burası, belki de 15 - 20 senedenberi gümrük muayene salonu, yani bugünkü tabire göre yolcu salonudur. Neden evelleri gayrimuntazam, rutubetli ve kasvetli görünüyordu ve neden bugün öyle görünmüyor? Modern konfor namına içinde hiç birşey bulunmıyan bu binada, sabah erken, saat yedide böyle tıraş olmuş, yıkanmış, tertemiz ve mükemmel bir halde yoleuların karşısına çıkmak için bu memur nasıl vekit ve im- kân bulmuştur? Evet, bu eski salonda burada çalışan memurlarımızda bugün yeni bir mantalite var: Modern Türkiye Cümhuriyetinin modern gümrük idaresinin az zamanda hâkim kıldığı modem mantalite!... Bunu yapan- lara ve yaptıranlara karşı saygı ve şükran hisleri duymamak mümkün müdür? <Yiğe slonu ile sokağa çıkacak kapı arasındaki aralıkta bir masa var. Hamal bu masa hizasında durdu. Masada oturan memur çanlaları saydı. * diye bize bir makbuz w- zattı, Sırf ne yapacaklar diye görmek için itiraz etmek istedim. Masada- ki memur, tam karşımıza düşen ve tavana muntazam bir tarzda asılmış iri bir levha gösterdi: “Ufak bavul 15, büyük bavul 20 kuruş.” diye yolcunun yanında getirmesi muhtemel her türlü bavul; çanin, sepet, denk... ilâh hizasında fiyatlar yazılı, Hem de okunaklı, iri yazılmış ve göze batacak şekilde asılmış levhalar. Görmedim, göremedim demek im- kânı yok. Bu levhaların, fransızca, ingilizce, almanca gibi muhtelif dil- lerde yazılı olanları da bol. Hamal, çantaları taksiye yerleştirdikten sonra bizim de saymamızı ve kontrol etmemizi istedi. Saydık, tamam: Bu terbiyeli hamala, bahşiş vermek istedik. Almadı. Araya $0för girdi: — Makbuz mukabilinde verdiğiniz hamaliye ücretinden başka ne nam altında olursa olsun hamalların yolcudan para almaları yasaktır, dedi. Rica ederim düşününüz: Bavul başına birer lira da verseniz bir türlü ize sarılan hamallar ye- rine şimdi kendi arzunuzla verdiğiniz bahşişi almıyan ve alamıyan ha- mallar var. Bu farkı yapanlara ve yaptıranlara “Allah sizden razı ol- sun,, demez misiniz? (3) 9 Subat 1938 Çarşamba sabah, Artık Avrupadari memlekete gelen seyyahlar, yolcular tertemiz, molozsuz bir rıhtıma çıkabiliyorlar A Yolcu salonunda eşya arama işleri de eskisi gibi sıkıcı, üzücü, yorucu değildir görmeden, yolcuların yakalarına yapışmadan çalışıyorlar GONUL: Gi LERİ İŞLERİ Sa; Cazibesini Kaybeden Kadına Nasihatlerim (Yazan: Gönül Doktoru) Bana birkaç senelik evli bir kadın, hayatındaki şikâyetini yazıyor: “Günden güne, diyor, kocamın nez dinde cazibemi kaybettiğimi hisse - diyorum, Üstüme başıma bakıyo « rum. Evimle meşgulüm. Kocamı da ihmal etmiyorum, fakat ilk günlerin sıcaklığı kalmadı. Kocam gün gün benden uzaklaşıyor gibi... Tetkik edi- yorum, onun soğumasını mucip ola- cak bir sebep göremiyorum. O da eski sevgisini göstermiye çalışıyor. | Fakat ben on: ni harareti bulmu- yorum. Bu gidişi beğenmediğim için kendimden daha tecrübeli olanların fikirlerini almıya çalıştım. Fakat kim se beni tatmin edecek cevabı verme di. Bir defa da size danışmayı düşün- düm. Siz ne dersiniz?,, Bu kadın bütün hayatında ilk gün- lerin hararetini aramakta hâksizdır. Evliliğin ilk zamanlarında iki taraf biribirine yabancıdır. Her gün bi birlerinin meçhul taraflarını keşfede« rek yeni bir heyecan geçirirler. Tec» rübeler çoğaldıkça, günler geçtikçe i hayat yeknasak bir hal alır, Eski alâ- ka şiddetini kaybeder. Fakat zeki bir kadın kocasının sev- gisini idame etmenin sırrını bilir. Bil- miyenlere şunları tavsiye ederim. 1 — Kocanızın her şeyini bildiği. nizi sanmayınız, Kocanızın alâka ve sevgisini idame etmek sizin elinizde- dir, insan mütemadiyen değişir. Siz bu değişikliği takip ederek hareketi » nizi ona uydurmuya çalışınız. ? — Başkalarının tecrübelerinden istifade etmiye kalkmayınız. Herke- sin tecrübesi kendisine aittir. İnsan insana benzemez. Başkalarının tecrü- beleri sizin hayatınıza uymıyabilir. 3 — Bütün gününüzü ev işi ile öl dürmeyiniz. Vaktinizin bir kısmını kendinize, bir kısmını da kocanıza #- yırınız. Erkek iyi ev kadınından hoş- (lanır. Yalnız iyi ev kadını erkeği tate İmine kâfi değildir. 4 — Kocanıza evde sıkıntı ve Üzün- tü vermeyiniz. Evin sıkıntılarını içi» nizde saklayınız. Erkeğin ev üzüntü. lerile üzülmiye vakti yoktur. 5 — Fakat derdinizin en büyük ças resi çocuktur. Evinizi bir çocuk şen- lendirmiye ve kocanızı size ve eve bağlamıya kâfidir. ——————— m man Uluborlu Halkevinde Hendek, (TAN) — Arifiye köyü & mize, belediye ve halkın yardımile bir radyo alınmıştır. Radyo dinlemek (MUVAFFAK YOLMANI s BİR AHLÂK İMTİHANI Aşağıda 20 sual vardır. Bu sual ler her günkü hayat tecrübelerimiz den alınmıştır. Her suale bir numa- radan dört numaraya kadar numa- ra vereceksiniz. İki numara kork - madığınızı ve o hâdise karşısında normal bir vaziyet aldığınızı gös- terir. Cesaretiniz nekadar çoksa nu marayı o nispette azaltmak, neka- dar azsa numarayı o derece yük- seltmek lâzumdır. 20 suale veril miş numaraları yirmiye taksim e- derek neticeyi çıkaracaksınız. Er- kek için vasat numara 2,45, kadın için 2,65 tir, Bu numara müvaze- nesi cesarete işarettir. 1-2 arasın- da numara alan adam mağrur ve kendine çok güvenen, 3 ve 4 nu- mara da korkak bir adamı gösterir. Şimdi sualleri yazıyorum: 1 — Diş çıkartmak, a pan- süman yaptırmak gibi küçük ame- liyelerden ne derece korkarsınız? ? — Bir başka: runuza tahammül görmek sizi nekadar rahatsız eder? 3 — Sizden borç para istiyenle- ri reddetmekte güçlük çeker misi- niz? 4 — Fikrinize muhalif söz söyle- nen bir mecliste düşüncenizi söy» lemeden durabilir misiniz? 5 — Sıçan, yılan gibi soğuk hay vanları görünce çok sinirlenir mi- siniz? . 6 — Hayatın çirkin manzarala- rını görmemek için gözlerinizi çe- virir misiniz? 7 — Müşkül bir meseleyi şifa- hen konuşacak, yerde telefonla söy lemeyi veya mektupla bildirmeyi terelh eder misiniz? 8 — Sizden tamamen başka tür. Tü düşünen sevdiğiniz bir arka şınız yanında kendi fikrinizi lemekten çekinmekte güçlük çeker misiniz? 9 — Satın almak istemediğiniz bir şeyi size satmak İstiyenleri reddetmekte zahmet çeker misi - niz? 10 — Hoşunuza gitmiyen bir hö- karşısında hasta görünmek için başka vesi- ılmakta güçlük çeker misi- 11 — Amirlerinize hir vakayı an latırken zekâ ve cesaretinizi gös- terecek kelimeler ilâvesine dikkat eder misi 12 — Rahatsız etmemiş olmak için hakli taleplerinizden vaz geş- tiğiniz olur mu? 13 — “Ben görmedim.,, , “Beni bu işe sokmayın.,, , “ben işitmek istemem.,, gibi tabirleri hayatınız da çok kullanır mısınız? 14 — İki kişi arasında bir kav- ga olduğu zaman haklı fakat za- yıf olanı tutar mısınız? i 15 — Kendiniz kararsız oldu - Zunuz halde, bilâhara “ben size de- medim mi?,, demiş olmak için baş- kalarına akıl verir misiniz? 16 — Tehdit sizi korkutur mu? 17 — Bir kimseye çok sevdiğ bir şeyi reddettiğiniz zaman yas lan söyler misiniz? 18 — Haklı tarizlere kaçamaklı cevaplar verip kabahati hâdiseye veya başkalarına yüklemiye ne de- rece mütemayilsiniz 19 — Kabahat başkalarının ol. duğu halde bunu benimsemekte güçlük çeker misiniz? 20 — Lokantada yarsona çanta nizi evde unuttuğunuz İçin para veremiyeceğinizi itiraf edebilir mi siniz? Psikoloğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: