25 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

25 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN EKONOMİ DIŞ TICARET: BİP Hariçten Ithal Edilen Yün Anadolu yapağıdarndan getirilen bin 3 > beş yüz kilo mal klosu elli kuruştan İp li k leri ve Trakya yapağılarının kilosu yetmiş Hariçten ithal olunan yün tpiikle- kuruşta nihracat için satılmıştır, — rine yüzde beşten fazla suni hır. suni anadan Bahia mamaya $İ yün ile Zelwolle, Vistra ve sair isim- m ş olan muhtelif afyonların ince ne $ lerle anılan suni ipek elyafı karıştı. vileri kilosu 530 kuruştan ve kaba ne ?Jrıldığı anlaşılmıştır. Bundan böyle viler ise kilosu 47830 kuruştan müş $ hariçten ithal edilecek yün iplikler metin ver mişiie kimyahanelerde evvelâ tahlil edile- * İcek. tahlil neticesine göre tarifenin Çanakkale ve Ben mahallerinden | hangi maddesine konulması lâzımga hr al rg iş İleceği tayin edilecektir. bir partiden mühim bir kısmı kilosu Fransaya İhracatımı. i yedi buçuk kuruştan satılmış. No $İ Türkiye harici borçlarının döviz hut p yasasında son halta işinde can Ölile tediye edilmiyen nısfı mukabilin i Me de Türk malları mübayaa ederek > transferi temin maksadile ve Türk - ! Din Amerika ve Avrupa piyanıla Çİ gran anlaşması mucibince kurul larda sekiz para. arpalarda iki par: Jmuş olan Türk - Fransız tcaret şir ; muırlarda dört para, ketentohumun $iketi ilk altı aylık faaliyet devresin 4 ön sekiz para yökecime olmuşia de memleketimizden 3,7 milyon Türk Kerseranasasanasasaz. rrdan gelen telgraflara göre $ İlirası nsibetinde mübayaatta bulun - , İC PİYASALAR: Ceviz ve Fındık Satışı İyi Gidiyor Son hafta içinde Samsun mıntaka sından beyaz harman 736 kilo iç ce- viz kilosu 26 kuruştan su ve il Nasıl dogdu ? - Nası yaşadı? - Nasıl battı ? — IKINCI KISIM — Na. 46 Yazan: Ziya Reylerin dağılmaması için propaganda yapılıyordu Fırkanın ekseriyeti, ellerinde i- di. Bu fikirde ısrar ettikleri takdir de, hiç şüphesiz ki bu hususta kâ- milen muvaflakıyet elde edecek- lerdi. e Sürmeneden 1020 kilo kabuklu ve di ğer mıntakalardan ceman on iki bin kilo iç ceviz piyasamıza getirilmiştir. Vakfıkebirden 11600 kilo kabuklu! fındık ve Karadeniz mıntakasından 71900 kilo iç fındık gelmiş ve kabuk | Yu fındıklardan 8 bin kilo sivri kilosu 14 kuruştan fop Giresun iç tombullar dan ise 51040 kilo satılmıştır. Bu fın- dıkların kilosu 32-35 kuruş arasında verilmiştir. Bu hafta içinde Anverse| üç bin. Kopenhağa 8080. Gidonvava 22000, Liverpula iki bin Londrsya 2400 kilo iç fındık ihraç olunmustur. | Şehrimiz pyiasasında stok olarak 68) bin kilo iç ve 15 bin kilo kabuklu tn $ dık ile yirmi bin kilo iç ve on bos bin | kilo kabuklu ceviz stoku bulunmak- cereyan ederken, Gümülcüneli İs- mail Bayin ortaya attığı bu son söz ler de (haddel tetkik ve mülâha- za) dan geçirilmiş; yapılacak umu- mi içtimaa, Sadık Bey taraftarları- nın da dâvet edilmesine karar veril mişti. İçtimaın kararlaştırıldığı gün, ya pılan davet üzerine, İstanbulda bu- lunan - kırk beğe yakın « fırka ve cemiyetin murahhasları, Hürriyet ve İtilâf fırkası merkezine gelmiş- ti. Bunların arasında, Miralay Sa- dir değildir... Maksadı temin edebil mek için yapılacak bir çare vardır. Seçilecek seçilecek omebusların yarısı, ta- mamiyle milliyteperverlerden çı- karilmalıdır. Diğer teşekküllerin mebusları da, mecliste bunlara dayanmalıdır... Eğer böyle yapı- Lırsa, çok isabet gösterilir. Ve bu intihaptan da bir fayda beklenir, Demişti, O anda, sabık Konya Mebusu, 'u tehlikeyi gören Gümülcü- neli İsmsil Bey, derhal pa- çaları sıvamış, ortaya atılmıştı. Ev- velâ; Mustafa Sabri, Zeynelâbidin, Vasfi hocalara dayanmış; — Yahu!... Herkesin hakkını ket medebilirsiniz. Fakat, benim hakkı “eeameaaaasasessesasesesesee sese mı nasıl yersiniz?.. Şu, muhalefet bayrağını ilk kaldıran. onu, sene- lerce omuzunda taşıyan.. altı sene- denberi de gurbet ellerinde bu fır- ka uğurunda çalışan benim... Şim- di beni, kolumdan tutup fırka ka- pısından atmak, revayi hak mı Haydi, bu hakkı tanımak isteme- yin. Lâkin ben size gene lâzımım. Siz, benim ne kıratta bir mebus ol- duğumu bilirsiniz. Şayet, yarın, Mecliste, herhangi bir muhalefet «karşısında kalırsanız, muhaliflerini zin hücumlarına dayanacak benim gibi bir adamınız var mı?.. Yok. de ğil mi?.. O halde, beni içinize alma- yıp ta kimi alacaksınız?. Demişti. . o Hocalar, Gümülcünelinin bu sö?- lerine hak vermişler; — Amenna ve saddakna... Senin- le itilâf ederiz. Amma ve lâkin, biz Beyin işine gelmemişti. Çünkü, Hürriyet ve İtilâf fırkasının en mü bim zamanlarında; kendi hesabına oynadığı oyunlarla artık ipliği pa- zara çıktığı için kendisine karşı da- ima ihtiyat gösterilecek.. Kendisi- ne çevrilmiş olan gözler karşısında yeniden manevralar çevirmiye im- kân göremiyecekti. Halbuki Sudık Bey, - kelimenin en cömert müânasile - (saf) tı. Bir kaçgün içinde, onunla yeniden bağ daşmıştı. Az, çok; iyi, kötü bir ta- raftar kitlesi arasında, daha hâlâ (fırka lideri) markasını taşıyan, Me lâmi dervişi; - Pariste ve Mısırda olduğu gibi - şimdi de kendi elinde bir (sihirbaz değneği) halini almış- y. Bu değnekle icap eden oyunları oyniyacak... Neticede parsayı kendi toplıyacaktı 'w ince hesaplara istinat eden Gümülçüneli İsmail Bey; i- Bi. derhal bir fırkacılık oyununa çe- Virdi: —Yahu!. Siz. bu intihabın ne- #iketini takdir edemiyorsunuz. İs- tanbul halkının, daha hâlâ İttihatgı ların tesiri altında olduğunu unutu Yorsunuz... Haydi, Sadık Bey ile ta Faftarlarını içinize almadınız. Bun- lar, gözlerini karartıp ta İttihatçı. lârın tarafına geçiverirlerse, ne ya- Parsınız?.. Gerek Sadık Bey; ve ge Tek bazı azılı taraftarları, gizldien #İ Eiliye İttihatçılarla temasta bulu- “| Yyorlar; dersem buna belki nan- taazsınız. Fakat yakında bunu gö- teceksiniz.. Ve hepiniz de şaşakala- Saksınız... Beni dinleyin. Gurur ve &afleti terkedin. Sonra pişman ola- taksınız... Alın şu Sadık Beyi de, . Kapatın şunun ağzını. Siz Ene, bildiğiniz oyunu oynayın... Tek, reyleri dağıtmayın... Diye: bin dereden bin su getire- Yek hocaları ikna etti. Mustafa Sabri Efendi ile arkadaş ri da esasen İstanbuldaki bütün tka ve cemiyetlerle bir anlaşma ak reylerin dağıtılmaması & f bazı tedbirler ittihaz etmek fik Yindelerdi. Bu fikir etrafında müzakereler dık Bey ile en cerbezeli havarisi de bulunmakta idi Rum ve Ermeni fırkaları; bu davete icabete, ve böy le bir müzakereye girişmiye lüzum görmemişlerdi. Artık kendilerini (Osmanlı cami ası) ndan büsbütün ayrılmış gibi gö ren bunlar, zaten intihaba da €- hemmiyet vermiyorlardı. Adeta, a- çik ve sarih bir lisanla: — Hangi intihap.. Hangi Meclis.. Hangi hükümet?.. Siz; daha hâlâ, böyle budalaca işlerle mi meşgul 0- Tuyorsunuz. Yakında, (paydos bo- rusu) çalınacak... Bütün varlıkları- nız, bir anda dağılıvererek artık maziye ve tarihe karışacak... Boş yere yorulmayınız. Demek istiyorlardı. apılan bu ümümi içtimada en dikkate şayan olan bir cihet varsa o da, gerek İstanbul ve kadar hüsnü niyet tini memleket meselesinde, milletin fertleri arasında ayrılık, ve gayrı- lık gözetmemeleri idi. Miralay mütekaidi Kara Vasıf Bey, milliyetperverlerin murahha- sv olarak firka merkezine gelmiş. müzakereye iştirak etmişti. “Müzakere, oldukça gürültülü geçmişti. Her fırka ve ber cemiye- tin murahhası, kendi menfaatleri- ni gözetecek surette sözler söyle- mişiti. Bü da, pek tabii idi. Fakat tabii olmıyan birşey var- sa o da; beyan edilen fikirlere göre yapılacak intihabın (milli mefkü- re) den çok uzak bulunması idi. “ Anadolu, (milli misak) hudutla- Hile beraber, milli mefküreyi de tes Bit etmişti. Müdafaai Hukuk Cem-i yeti teşekkül eylemişti. Milli var- Tiğı korumak, milleti esaret tehlike sinden kurtarmak İvin, son hadde kadar - her nevi ve her çeşit tüy manla - mücadeleye devam edile- cekti. Bunun haricinde, herhangı bir düşmanla itilâf akdetmek, müm kün değildi. Halbuki İstanbulda teşekkül e- den her firka ve her cemiyet, bir an evvel mücadelenin durmasını, ve muharip devletlerle de bir daki- ka evvel itilâf ve sulh aktedilme- sini istemekte veyahut bunlara ts- râftâr görünmekte idi. Milliyetperverler, haklarından ta | mamiyle «min bulunuyorlar. Mut. telif cephelerde silâhlarile düşman lara nasıl karşı koyuyorlarsa; İs tanbulda açılacak Mecliste de, mil letin haklarını öylece müdafaa edo- ceklerine derin bir kanaat besliyor lardı, Ss öz sırası Kara Vasıf Beye gelince o, — arzettiğimiz — kanaatin ilbamile evvelâ, umumi vaziyeti bütün inceliklerile hülâ- sa etmiş; sonunda da: — Düşündüğünüz şekillerde ya- ! pılaçak bir intihap hic bir zaman Anadoludaki milli mefküreyi tat- main etmiyecektir Falan fırka, on mebus çıkarsın. filân cemiyet, se. kiz mebus çıkarsın: diye pazarlık- la teşekkül edecek bir meclis; A- nadoluda silâhına sarılmış olan bir milletin hakkını müdafaaya mukte —ve, lâhik Hürriyet ve İtilâf Fır. kasının (lider) lerinden biri olan— Hoca Zeynelâbidin Efendi derhal yerinden fırlamış.. Sağ elinin şe- hâdet parmağını havaya doğru kal- dırarak: Lââğâ!.. Olamaz.. Bu, bir İtti- hatçı tuzağıdır. Biz, bu tuzağa düş- meyiz.. Anadoludaki (Milliciler) İn ne olduğunu biliyoruz. Cümle- ten, (İttihatçı) dırlar. Onlara, bir tek rey bile vermeyiz Diye, bağırmıştı. Zeynelâbidin Hocanın bu söz- lerini, en evvel Ali Kemal Bey tas- dik etmişti Hocalar güruhuna bendegânlik eden zümre de bu söz- lerden ve bu tasdikten coşarak, ber taraftan: — Hayır. Hayır.. İttihatçılara rey vermeyiz. (Arkası var) OGUUTLER NN tadır. Orman Mahsu'lerimiz Toplanamıyor İzmir, (TAN) — rar verilmiştir. m Balık Yükliyen Gemiler leyip gideceklerdir. Şişman Çocuğun tombul olması daima hoşa gider, çocuk daha güzel görü mür. Fakat fazla şişman olunca da çocuğa hımbhıllık gelir. Güzelliği kaybolduktan başka sağlığı da bo- zulur, Şişman çocuğun herşeyden önce idrarını analiz ettirmelidir, Çünkü idrarda albomin bulununca çocu- ğun gözkapakları şişer, yanakları sarkar, arkasında, bacaklarında şiş toplanır da bir hastalıktan gelen bu alâmetler sadece şişmanlığa hamle- dilir. Bereket versin ki çocuklarda böyle böbrek hastalığı pek az gö- rülür. Çocuğun fazla şişman olmasına sebep, çok defa, yiyeceğinin yaşına göre olmamasıdır. Annelerden ba- zıları çocuklarının zayıflamasından korkarak fazla yedirirler. Her ö- günde tuzlusiyle, tatlısıyle doyur- duktan başka, yemek aralarında da reçelli ve tereyağlı ekmek. ye- miş, mahallehi ve sütlâç tıkıştırır- lar. Çocuk ta yediğini inkâr etmez. Şişmanlar, fakat hem midesi bozu- Vur, hem de karaciğeri yorulur. Ancak, çocuğun şişmnalaması her vakit annesinin kabahati değil- dir. Birçokları da daha doğuştan şişmanlamıya istidatla dünyaya ge- lirler, Meselâ üst üste nezle olan, arada sırada nefes darlığı çeken. sık sık göğüs nezlesine tutulan, baş ağrıla- rından, bacaklarında sancılardan şikâyet eden çocuklarda şişmanlı- ğa istidat vardır. Eskiden kendile- rine artritik denilen böyle çocukla» tım karaciğerleri bozuk. doğustan yorgundur. Dilleri çok defa paslı o- Tur. nefesleri kokar, gözlerinin a- kı hafif sararmıstır. Uykusu güç gelir. korkulu rüyalardan uyanır, sabahleyin de yataktan kalkmak için güçlük çeker, İnkıbaza tutuk duğu günler daha ziyadedir. Çocuk Tiroit guddesi iyi işlemiven ço- cuğun boyu küçük olur, bundan do layı daha şişman görünür. Saçları çabuk döküldüğünden mini mini yaşta ihtiyarlar gibi olur. Şişman- lığı da her tarafa yayılır, bütün vü. cudü katı bir şişkinliğe tutulmuş gibidir. Vücudü dalma soğuktur. el leri ve ayakları moratır. Zekâ. an. layış bakımlarından. kendi vasında ki çocuklardan geri kalır. Okuma- sında dikkatsiz, bütün hareketlerin de yumuşak. uyuşuk olur. Etrafta geçen şeylere aldırmaz, arada sıra- da sinir buhranlarına da tutulur. Tuhaf heveslere tutulur, oyuncak: larını kırmayı, eline geçen hayvan- lara eziyet etmeyi sever, İpofiz. kafatasının içinde, beynin altında, bildiğiniz o kiletelik godde ğu vakit çocuğa yine Şiş- manlık gelir. Çocuk dört. heş ya- şındayken, göğsünden, memeleri ta rafından şişmanlar. Karnı, bacak- larının yukarı kısmı. üzerine otur- duğu yer de yağ toplar, Fakat kol- larile bacaklarının alt kısmı nice kalır. Onun da her tarafı soğuk o- lur. Kanında hemoglobin az bulun- duğundan benzi de daima sarıdır. İpofizi bozuk olan şişman çocuğun tenasül vazifesi de gecikir. Erkek çocuğun yumurtaları torbalarına geç inerler. yahut hiç inmeden ka- sıklarında kalırlar, Kız çocuğun ay başları geç ve güç gelir, yahut hiç gelmez. Fakat kız olsun. oğlan ol. sun zekâsı yerindedir. Yaramaz de- gildir. Çalışması yavaş olmakla be- raber muntazam olur. Lenfatik dediğimiz yanakları sar kık. boğuzlarında vejetasvon hulu- nan. ağızları açık nefes alan cocuk ların da coğu sisman olur. Çok u- yur, uyudukça şişmanlar, — Çocuklarda şişmanlık sebepleri nin böyle türlü türlü olması, her bozukluğun tedavisi sebebine göre Ankarada toplana cak ziraat kongresine rapor hazırla- mak üzere. Ticrset odasında bir içti- ma yapılmıştır. Görüşmeler esnasın. da, orman mahsullerimizin elde edil; mesinde ve ihracında gerileme ve az- | hk olduğu tespit edilmiş. bunun ço- Zaltılması maksadile köylüye kolay- lık gösterilmesinin İstenilmes.ne ka- Bir hafta evvel limanımıza gelmiş olan İtalyan ve Yunan balık gemile- rinin birçoğu balık yükliyerek gitmiş lerdir.Limanımızda yalnız bir İtalyan vapuru İle bir Yunan gemisi kal. mıştır. Havalar müsait giderse bu ge- miler de bir iki gün içinde balık yük- BORSALARDA : Türkkorcu Üzerinde Canlı Satışlar Dün borsa işlerinde hayli hareket görülmüstür. Ünitürk. evvelce tah- min edildiği gibi 19.10 liradan 19.20 raya kadar yükselmiştir. Yüksel - menin devam edeceği de söyleniyor. Piyasada mübadele için Ünitürk azal mıştır. Merkez bankasının hisseleri! 88 liradan 88.5 liraya kadar yüksel- miştir. Anadolu tahvilleri 41 liradan ve mümessiller 40.40 liradan mua - mele görmüştür. Ergani 98.5 Sivas| Erzurum 95.5 liradan İş olmuştur. Gayrimübadi! bonoları 23.20 Ilradır. Aslan çimentosu 13.15 lirayı bulmuş İtur. Londra borsasında sterlin 154.40 | 630 kuruş kıymet © konulmuştur. Pe kelli ik İk > vam etmektedir. Paris borsası Üni - türkü 947.5 frank bildirmistir. Zahire borsasına getirilen 330 ton buğdaydan ve 75 ton arpadan bir mik | tarı satılmıstır. Piyasa aynidir. Yu- muşak buğdaylar 5.25-533 kurustan ve sertler 5.20 - 5,30 kurusa kadar verilmiştir. Yemlik arpalar 4.17 - 4.225, Anadolu arpaları 4.09, Çav - darlar 4.38. sarı mısır 4.30 - 4.35 ku- rustan ve tiftik ma) 122 kuruştan müş terisine verilmistir Dün piyasaya yir mi iki bin beş yüz kilo ic fındık kırk İbin beş yüz kilo fasulye getirilmiş- İtir. Frank Dolar iörel B4.— ve | Beiciks Fr, sv— Bam Drahm: 8— 72— Isviçre Pr, 519 Söz veva u— dü Porn bim 10 Kron Çek 18— Bi Silin Avusturya 0,7963 Milano 15.1365 15136$ Brüksel 4,6910 o 46910 Atina 6.1460 B6.7460 Cenevre 3,4275 34275 Sofya 63,4020 634920 Amsterdam 1.4233 14233 Prag 226475 228475 Viyana 4.2063 — 4,2063 Madrt 124810 — 123810 Berin 1.9082. 1.9882 Varşova 4.2063 4.2053 Budapeşte 39875 — 5.9873 Bükreş 106.19 10619 İİ Betaraz 34,208)” 2.1258 franktır. Merkez bankasınca sterline | 40. muştur Bu malların cinsleri Fransız ların şimdiye kadar bizden almadık ları mallardan kömür. kurşun cevheri ve/pamuktan ibarettir, KOOPERATİFLER : D. Yolları Kooperatifi Toplantisını Yaptı Denizyolları kooperatifi umumi he yeti senelik toplantısını dün yapmış tır. Toplantıda okunan idare meclisi raporuns göre kooperatif 937 sene « sinde 607.217 liralık satış yapmıstır. Bu satışın 163.000 lirası idare vapur larında, 126.800 lirası ortakların ve geri kalanı ortak olmıyan müşterile- irin hissesine düşmektedir. Umumi sa tış miktarı, geçen senenin miktarı o- lan 430.886 liradan 176,332 lira faz ladır. Bu serlenin kârı safi olarak 474 liradır. Bu sefi kârın satışa Disbeki yünde:6.6 dır: Mukavele sel fark yüzde 1 s80 ve ortaklar is tihlâklerine de istihlâk hissesi muka bi olarak yüzde ,33 tevziat yapıla - caktır. Kooperatifin sermayesi 936 sonun- da 31546 lira iken "“7 sonunda (40.670) liraya cıkmıstır. Aza adedi gecen sene iltihak eden 117 ortakla 1080 i bulmuştur. NEVŞEHİRDE: Çorap Sanayii Gittikçe İlerliyor Nevşehir, (TAN) — İki yüz altmış sene evvelki tarhilerde yirmi evi ol- duğu vanlan Muşkara köyünün ye- rinde şimdi 17 binden fazla nüfusu olan Nevşehir yükseliyor (Bilhassa Damat İbrahim Paşa tarafından ku- rulan birçok eski eserler şehrimizi süslemektedir. Nevşehir. tabii güzel- likleri noktasından da Anadolunun ol dukça mühim yerlerinden biridir. Nevşehirde en ziyade zriaat ve ti- caretle uğraşılıyor İhracatın başında zahire ve kuru üzüm gelmektedir. Son zamanlarda sanate de ehemmi- yet verilmiye başlanılmıştır. Bilhas- sa makine ile çorap sanayii günden güne tekâmül etmektedir Şimdiden muhitin ihtiyacım karşılamıya mu - valfak olmuştur. Maarife sevgi de artmaktadır Mev cut beş ilk okul ile bir orta okulun talebesi her sene artmaktadir. Konyada Sancak Merasimi Konya. (TAN) — Orgeneral İzzet. tin Çalışlar, buradaki topçu alayına merasimle sancak vermiştir. Alay kumandanı Albay İ. Hakkı ica- cında son damla kanlarını akıtın- cıya kadar vatanı ve sancağı müda- fan edeceklerine and içmiş, bütün a- lay bu anda tek bir ses gibi iştirak »tmiştir. Bundan sonra merasimi sevreden halkın önünde. diğer kıtaların da ış trakile bir resmi geçit yapılmıştır. Resmi ie sporcular da iştirak et-

Bu sayıdan diğer sayfalar: