9 Temmuz 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

9 Temmuz 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pütün ormanlar iç evlet tarafından İN ösletğirilecek ân idaresinin müstakil Ar)! Mali teşekkül haline (Baştaratı 1 inc sayıfada) © mamulâtını bizzat hazırlıya ” bizzat satacaktır. Köyler defi “ yakınlarındaki ormanlardan lari Vİ Yat ve nakliyat bedelini ver - Biri“ #artile ancak yarı fiatle isti-, del * edebileceklerdir. | unun neşri tarihinden itiba- vak le © beş sene müddetle halin ikti- dok A göre, hususi tacirlere or - SENİ ihale edilmesine devam edile- dü“. Orman idaresinin Maliye prn 5 Mkası kesilerek müstakil bir lafi teşekkül haline ifrağ edilme- ys nun lâyihasınn esasları a- ” hdadır. Bu takdirde orman “ Nesine ait masrafları bizzat or-! 1. n idaresi temin ve tarh eyliye| kV i idaresinin de bankalar eti. Mali bir cihaz olması düşünül! ve dir. Bu kanunla ormanlar»! ve #81 nevi milkiyet vetasarruf is-| rm "lk mukabili (Omülga o- ilef tir. Fakat istimlâk mu : eri i bitinciye Okadar tek-! les usi ormanlar devlet orma-; a Amelesine tabi tutulacaklar. klar'dş, ekimi hususi ormanlar devlet muamelesine tabi tutula - nf” dir, ve Tİvayete göre de ormanlar, | akif, * Müdet işletilmiyerek muha-| alâ. VE imar edilecek, memleket ai Açlarını karşılıyacak orman ga lâtı da diter memleketler - eükümet terafmdan o güm- | > ilhai edilecek ve muayyen de depo edilerek satılacak - Kocu mülâhazalara nazaran. ul tatbik edildiği takdirde | Uzun zamanlardanberi tah - Tı muhafaza ve imar edilmiş tir, Bundan başka gümrük. * rekabetsiz memlekete gire-| Man mamulâtı hükümete ga- a mal olacak, satış devlet Ne menfaat temin edşpek- İa beraber şimdiden kat- , kabul edilmiş bir şey yok - uy emleketin nefine en ziya-| Yan şekiller araştırılıyor. Sek orman mektebinin se- “ha talebe yetiştirmek sure - ka Yosunun açığı kapana Vcut orman mühendis-| dro esaslarma göre tevzi © iktifa olunacaktır. Bu k *ek orman mektebinden ük talebenin onu tahsil- si tmek için Avrupaya vene, mütebaki yirmisi d *Yaçlarına göre dağıtıla- — ni kadroda muhafa- kiz arının adedi bine çıka- bekçi unların ikiyüz kırk i Büy başı vazifesini görecek- ih ka, Sail, ğJ ik şubesin. | e harp malülü zabit ye “ilmekte olan memleket or -| i yataklarından kalkamıyan yüz o- İ dim ve bir arabaya atlıyarak Şiş- İ ye gittim. yen Kapının dışında gördüğüm İ manzara şu idi: “zl > pazartesi, çarşamba günleridir. Tevziat geçen sene olduğu gibi 2 » Darülâcezeden bir kaç intiba : Bir aşk macerasını bir o cinai filmi görmek ve bu suretle yorgun başınızı dinlendirmek ve yahul heyecan tatmak için verdiğiniz el- li kuruşun yüzde onu, içinde 900 kişiyi barındıran bir müessese ya- şatıyoru, Otuz sekiz senedir yaşıyan bu müessese acezenin son yuvası, $0- kata kalmış kimsesizlerin melcei, yangın yerlerine, cami avlularına bırakılan çocukların evi, mektebi- dir. Vatandaşların itirazsız verdik- leri yüzde on darülâceze hissesi, ufak bir bez parçasına o veya bir kâğıda sarılarak atılmış yüzlerce yavruyu ölümden kurtarmış, bü - yütmüş, bunların hepsini cemiyet arasında çalışan ve memlekete ya» rıyan bir unsur haline getirmiştir. Bu yüzde onlar, o senelerdenberi tuz alili sokaklarda sefil ve peri- şan dolaşmaktan kurtarmıştır. Bu müessese, 312 senesinde kurulmuş olan Darülâcezedir. # : * Son günlerin dedikodusu ma - lâm... Bazı itirazlar yükseldi: — Darülâcezeye verilen yüz bin lira aidatla oradaki 200 ace- zeyi falan otelde yedirir, içiririz. — Darülâceze hissesi gayri ka- nunidir, bu parayı veremiyeceğiz. Bu.. yüzde on hissesinin kesilme- si üzerine kapanma tehlikesi gös- teren Darülâceze nasıl bir yerdir, İkaç kişiye bakılıyor suali etrafında | gördüklerimi yazmıya karar ver liden on beş dakikada Darülâceze- it yetimlerinin 934! ikramiyesinin tevzi. | inhi, u Map kaymakamlıkta yapılacaktır. 3 — Tevziatta maaş cüzdanı, Üstte: Üç ihtiyar kadın o güneşleniyor — Altta: 30 senedir Darülâcezede barı İ gezdireyim de ne görürsen hepsi- resmi senedinin bulunması esastır. 4 — Tevzi günlerinden bir gün evel şubeden sıra numarası alına- caktır. Yanda: İhtiyar kadınlardan dördü... Bir ayağı sakat bir adam, yaşlı bir kadın, bir ama çocuk eleme beyaz kâğıtlarla kapıcıya dert an- latıyorlardı. Bunlarla İhtiyar adam dedi ki: İ — Efendi görüştüm, evelce su taşırdım -— — —————— ——- - ——— —.u VAKİT 900 acezeyi ve çocuğu barındıran - Darülâceze nasıl bir müessesedir ? ,Sinemalardan alınan yüzde onlarla yaşayan bu müessese 'd pvulması düşünülüyor | acezeyi sefaletten nasıl kurtarıyor, sokaklara bırakılan çocukları nasıl büyütüyor ? ve Emine Hanımlar — dik. Bizi bu pavyonun baş hem- şiresi Saadet hanım karşıladı. Sağ ve soldaki kapıları açıyor, bir yan dan da izahat veriyordu: “— Bahçede © gördüğünüz ka. | dınlar bu pavyonda yatarlar, Ye- fakat artık çalışamıyorum, Son Zâ- mektep kalktıkları için hava almak | manlarda gelip geçenlere el açtık. Onu da yapamadım. Bana burayı! tavsiye ettiler. Mahalleden kâğıt| aldık, geldik. Muamelemiz biti- rilirse son günlerimi burada geçi- receğim. Allah millete, devlete zeval vermesin. Çok şükür ki bu- rayr açmışlar... İçeri girdim. Müessesenin otuz senelik mü-| dürü Cemil Bey soldaki muhasebe odasında hesapları kontrol ediyor- du. İçeri girince hesapları bırak- | tı. Nezaketle karşıladı £ — Neye geldiğini biliyorum, İstersen bir kahve içelim de ge- zelim., “dedi. Fakat yerinde otu ramadı. Son hadiselerden sinir- lendiği belli idi: — Haydi azizim sana yurdu ni yaz!.. Kalktık. Bahçeye çıktık. Va-! kit öğleyi geçmişti. Ağaçlar altın- daki kanapelerde, duvar diplerin-! deki sıralarda yaşlı, sakat kadın-| lar oturmuşlardı. Önlerinden her geçtiğimiz, kadınlar sopalarına dayanarak ayağa kalkıyor, yarı! büklüm gövdesinin üstünde salla- nan başı yere eğik şöyle hitap edi-| yorlardı: — Safa geldiniz!.. Temmuz sıcağında arkasındaki büyük ve kalın yün fanilâsını gı kartmıyan, mütemadi öksürük- lerle nefesi tıkanan saçları çoktan ağarmış zavallı nineler müdür Ce- mil Beyin hatırlarını görünce seviniyor, sorra kavuşturarak bu yaşlan #onra bir vazı ihtiram alıyorlardı. Yerinden güç halle kalkan bu zavallı ninenin müesses- müdürü. ne gösterdiği ihtiram, şükran ni- metinin bir tezahürü idi! Bu yur-! sorduğunu ellerini dun iki numarali pavyonuna gir - üzere dışarı çıktılar, Şu odalarda karyolaların yanmda yerdeki min- derlere oturanlar ise daha ihtiyar-| olanlarıdır. Bunlar (O bahçeye de çıkamazlar. Bununla beraber biz! bunları sedyelerle dışarı çıkarır, hava aldırırız. Bu kadınların içinde en eskile-! ri hacı Fatma ile Emine hanımdır.! Hacı Fatma 318 de, Emine hanım! ise 319 da gelmiştir. Aşağı yuka- ri otuz senedir burada otururlar. Bu iki kadın tam acezedir. Konuş- mazlar, gezmezler, yalnız bahçe- ye çıkıp güneşlenirler.,, Pavyonu tamamen gezdim. A- cezenin karyolalarında örtülerin - de temizlik nazara © çarpıyordu. Her acezeye birer de küçük dolap, ayrı sürahi ve bardak verilmişti.! Yavyonun üst katındaki daraça -| da da bir kısım ihtiyar (o kadınlar göneşleniyorlardı. Bu pavyonda 135 kadın vardır. Bunların çoğul yaşlı acezelerdir. Bir kısmı da a-| normal kızlar ve kadınlardır. Bun-| ların yirmisi son senelerde Bakır! köydeki emrazı akliye hastahane- sinden çıkarılmış, tehlikesiz olduk ları için Darülâcezeye gönderil- mişlerdir. 18 yatalak Oacezede bu müessesenin (o hastahanesinde yatmaktadır. Akli hastalıktan te-! davi edilenlerin o üstlerindeki be-! yaz gömlekler gayet kalın kumaş- lardan yapılmıştı. Çünkü bazan kızınca üstlerini parçaladıkları o- leyormuş.. 135 kadın o acezenin östleri, başları, koğuşları tertemiz! di. Müesseseyi teftişe salâhiyetli Jr vr m ET © TEMMUZ İ934 sm Şahenşah Hz.nin kumandanlarımıza iltifatları.. .Makü, Hükümdarın dönü- şünü parlak şenliklerle kutluladı (Başturafı 1 icn sayıfada) Mahmut, hariciye üçüncü daire müdürü Kemal, protokol şefi mua- vini Şefkati ve hariciye müdürle- rinden Talât ve Aşir beyler olduğu halde, Alâhazreti maiyetlerinde Maküye gelmiştir. Şahenşah Hazretleri topraklarına ayak basar basmaz Ali Sajt Paşa- humayunun i ya “şimdiye kadar bana siz rehber lik ettiniz, şimdi de ben size reh- berlik edeceğim.,, diye © iltifatta bulunmuşlar ve hariciye vezirleri Kâzimi hazretlerini o mihmandar olarak tayin eylediklerini ilâve etmişlerdir. hazretleri derhal Ali Sait Paşaya emirlerin- de bulunduklarını bildirmişler ve otomobile birlikte binerek Makü- ye gelmişlerdir. Makü Şahenşah Hazretlerinin dönüşlerini parlak bir şekilde kut- lulamış ve gece bütün şehir tenvir edildiği gibi Makü © etrafındaki dağlarda da ateşler yakılmak su- retiyle şenlikler yapılmıştır. Başta garbi Azerbaycan kus mandanı Şahbahti hazretleri ol « mak üzere burada bulunan fırka erkânı ve Makü halkı Ali Sait Pa- şa Hazretlerine ve refakatindeki zevata çok samimi hislerin ifadesi olan bir misafirperverlik göster - mişlerdir. Dün akşam Ali Sait Paşa Hazretleriyle | refakatinde bulunan zevat şerefine Şahbahti Hazretleri tarafından bir ziyafet verilmiştir. Şahbahti Hazretleri söyledikleri nutukta bu hisleri gü“ zel cümlelerle izhar etmiş ve iki büyük şefin ve iki kardeş milletin şereflerine kadehini kaldırmıştır, Kâzimi Bu sözleri, hazırunun ayakta hürmetle dinlediği istiklâl marşı takip eylemiştir. Ali © Sait Paşa verdikleri cevapta ferik Şahbahti- nin gösterdiği teveccühe teşekkür elmiş ve memleketimize girerler. ken gayet beşuş ve pürsihhat olar rak karşıladığı Alâhazreti huma- İ yunu gene ayni surette beşaşet ve sıhhatini taşıyarak hudutlarından girerlerken selâmlamış olmaktan duyduğu bahtiyarlığı kaydederek Alâhazreti humayunun ziyaretle - rinin devamı müddetince refakat ve maiyetlerinde bulunmaktan ge- rek şahsan gerek yanındaki arka- daşlarının duyduğu büyük şerefin hatırasını daima muhafaza edece ğini söylemiş ve Şahbahtinin şah- sında şerefli ve kıymetli İran or- dusunu selâmlamıştır. o Kadehini İranın büyük tacidarı ve İran mil- letinin refah ve şerefine kaldıran Ali Sait Paşanın bu sözlerini çok içten gelen karşılıklı sevgi hisleri- nin tezahürüne meydan veren gö- rüşmeler takip etti. Bu suretle ziyafet, çok samimi bir hava için- de geç vakte kadar devam etti, bir kimse olmadığım icin ele! Simali Afrikada ş hazırlıklı bulunulmuş olması varit değildi.. Yarın sokaklara bırakılan ço- cuklar kısmını yazacağım. Yekta Ragıp Türkler —Yakında Vakıtta — kemi RALAESLAR MEY

Bu sayıdan diğer sayfalar: