15 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 40

15 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 40
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT İstanbul Belediyesi Konservatuarının tiyatro bölümü vardır. Hocaları da şair ve sahne artisti Ercüment Behzat Lav'- ir. Güzel konuşmasını sever ve gü- ister. Bu sefer 1954-1955 ders yılı çalışmalarını göstermekle acele etmiş. İki piyes ötü oynandı. Hele şiirleri okuyan talebeler vurguları filân oynanarak okundu anlıyamadık gitti. zun zaman Behzadın çıkıp özür dilemesini bekle- dik olmadı. İtiraz B aşkan itiraz ediyordu: Nasıl olur efendini, zaten matbua- tın ağzında sakız olduk, kalktık bir de kokmuş bir komediyi sahneye koyduk, bu da yetmıyormuş gibi, şimdi böyle bir eseri sahneye koymaya kalkıyoruz. Arkadaşımızın gayretine, emeğine hür- metimiz vardır, ama biraz da tiyatroyu ve seyırcıyı duşunmelıyı İdare heyeti reisinin itirazlarına rağmen ve uzun süren münakaşalardan sonra <<Kalpazan» m sahneye konmasına karar verildi. İdare heyetinin kararını elde ettik- ten sonra, müellif aktör, faaliyete geçti. Kucağında —«sanat hayatımın biricik eseri» diyerek dolaştırdığı komedisini ayrı ayrı sanatkârlara gösteriyor ve her birine hanım veya bey olduklarına göre münasip sıfatlar uydurarak <«iki gözüm canım sıkıyordu. Bütün itirazlara rağ- men eser () provaya kondu. Sanatkârların zorlukla devam et- yatrodan istifa ettiği haberi yayıldı. Di- yorlardı ki: «Müdür eseri repertuvarda kaldırtmış Galip te bu sebepten istifa etmiş.. Komedının provadan, daha doğru- su repertuvardan kaldırıldığı i doğru idi, fakat alip Arcan'ın haberi sadece bir blöftür. Kendi kı ne şişti kendi kendine söndü. haber, kimsenin kılını dahi kıpırdatma— mıştı. Resim Yeni sergiler F ransız konsolosluğu Şükriye Dikmenin yağlı lolarım gördük. Şükriye Dikmen u seneler Paris'de değişik atölyelerde ça- lışmış. Hattâ Parisde de — sergi açmış. Şükriye Dikmenin — sergisine büyük Ü- midlerle gittik. Ama umduğum bu- lamadık. Serginin tek ovulecek tarafı titizce hazırlanmış çerçeveler ve bun- salonlarında 40 ların güzel bir şekilde teşhir edilmiş olması. Meğer Sergiyi Sabri Fettah Berkel tertiplemiş. Ressam Sabrinin bu husustakı bılgısıne dıyecek yoktur. En güzel kilde resimleri ekspoze etmesi- ni bılır Şükriye Dikmenin sergisi pek sönük geçti. Belki portrelerinde kişili- ği var, ama o kadar ölçülü, o kadar hesaplı çalışılmış ki insan bu kuruluk karşısında adeta rahatsız oluyor. Sıcak renkleri kullandığı zaman bile tablola- rına ısıyı verememiş. İnsan ister iste- mez bu ressamın çalışırken — hiç heye- canlanmadığını, hiç üzülmediğini sanı- yor. Hattâ yorulduğuna bile inanamı- yor. Elhasıl çok tatsız tuzsuz bir sergi. Bileşik Grubu altında Amerı- kan Haberler Burosunda yeni bir - layışla bir kaç genç arkadaş eserlerını teşhir etti. Ressam Elif — Naci'n Ö ayak olduğu bu sergi ilk bakışda insanı sergi. Amerikan H Bürosu temiz, güzel salonuna yerleşmesini de bilmişler. Eserlerini iyi teşhir etmişler En çok rastlanan isi cay Ilgazın ismi. Kadın eşarplarını süslemiş, sera- mikden vazolar, — tabaklar yapmış, tel tahta heykelcikleri var, bir de arkadaş- larının şiirlerinin resimlemiş. Tunca bizce se ik ve elde kalsın, öyle rkçe rinde bu ce a Elif Naciye yaranmak ıçın mi yaptı di- ye düşünebiliyor. İlk gün hemen bütün İstanbulu orada görmek kabildi. Özde- mir Asaf, şair olarak gelmiş, ama şiir- lerden çok seramikleri sevdi. Hem o cuklar güzel bir buluşla toprak kadehlerde içki ikram ettiler, sonra bu kadehlerı dış kirası olarak zıyaretçı— lere bağışladılar. Ne yazık ki, ziyaret- çilerin aklında yalnız hediye edılen bu kadehler kaldı. Kalabalıktan şiirleri pek okuyamadık. Resimlerine şöyle bir bak- tık. Güzel resimlenmişti, ama bu yeni bir buluş değildi, bu tarz. bir kaç defa denendi. Fiatlar pek — munis, seramik lira arasında Tresimler doldurmuş, şey satılamadı. fırında pişırmişler. Tokayın da eserlerini görüyoruz. Mitha- tın çalışmaları, k bakımından çok güzel ama resim bakımından insana bir şey demiyor. Seramik işleri aldı yü- rüdü. Bir fırın toprakla hemen bir şey- ler pişirmeğe kalkışıyor Maya Galerisi: ya Galerisinde de Ali Bütün'ün Vazolarını gördük. İç — odadaki vitrine kurulmuşlar Çok sempatik, çok güzel küçük, şiirin vazolar. İşçiliğinin yanında zevk de göze çarpıyor. Kimisi eski Türk kilim — motifinden mülhem Bazısı geyik başını andırıyor. Bu küçük vazolar gençlerin büyük tabakalarına nazaran daha pahalıca, ama itiraf et- mek lâzım ki, daha zevkli, daha güzel, daha işe yarayan cinsden. Ali Bütün'ün uzun boyunlu, büyük göğüslü bir de kadın heykeli var. Bu heykel, tek oldu- ğu zaman da güzel teksir edilmiş hâlile de hoşa gidiyor. Alçıdan yapılmış, yir- mi liraya satıldığına göre, vazolar ka- dar onlar da hediye olarak pek âlâ alı- nır ve kısam sevindirir. Gönül isterdi ki imzasını taşıyan bu heykel- cikler bronzdan yapılmış olsun. Bu Maya'da Kurgun Acar'ın tahta heykellerini gördük. Yeni yıla Maya Galerisi kısam şaşırtan bır ser- giyle girdi demektir. çekler, Bence Kuzgun fından alınmış. tellerde de çalışmış. H ani şu miz ince kafes gibi tellerle mobil şey- ler yapmış, tavana asmış, en ufak bir hava cereyanı, ile dönmeğe başlıyorlar. Onlardan birinin de satılmış olduğunu gördüm. Dekoratör Renan almış.İşte bırı tiyatrocu, biri dekorator dıyeceksı— nüz modem alışıyor. Bunlardan fazla anlayış beklemek hata olurdu. AKİS. 15 OCAK 1995

Bu sayıdan diğer sayfalar: