26 Şubat 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

26 Şubat 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT evlerinden Vergı tahakkuku cihetine gıdılmesı tabi bır ktaya temas etmek lâzım gelecektır İlgililer, gayri meşru yollardan temin edılen kazançlar hak- kında, mevzuatın "kuru kaldıgım ve sadece hazineyi" düşündüğünü söyle- mektedırler Gelir Vergisinin tanzi- inde gayri meşru şekilde kazanç yo- luna gidenlerin, cemiyet içinde rollerı hayatiyetleri ve hakları ele alınm değildir. Halbuki, diğer bazı memle— ketlerde vergi sistemlerinin — yanında öyle mevzuat bulunur ki, bunlar biri- birini tamamlıyan, hareketlendiren ve mesullerini el ve kel kıpırdatamıyacak hale getiren maddeleri ihtiva ederler. Bizim maddelerimize — göre gayri meşru yoldan kazanç temini ile meşru yoldan kazanç temin eden kimse ara- sında hiç bir fark yoktur, ayni mik- tarı vermek zorundadır ve verir. Misâl istenirse, — denilebilir. ki, — defterleri» muamelesı normal olan bır tüccar ile senede gayri meşru işlere girerek - be- yaz kadın ticareti - kazanç temin eden arasında hiç bir fark yoktur, halbuki gayri meşrunun adı üstündedir, meşru kazanç yolunda bir tüccar vergi nis- petlerini kanun! formaliteler ile öder- ken, diğeri "tahmini" bir hesaba da- yanarak kendisinden talep edilen mik- tarı vermektedir. Şüpheci bir kimse- nin hemen aklına geliveren bir suali biz daha evvel söyliyelim: Bu takdiri, tahmini gelir tespitinde bir memurun basireti bağlanırsa, baglandırılırsa o zaman iş ne olacaktır? O zaman iş şu olacaktır: —Ahlâk ölçülerimizi yerinden — koparmak ve cemiyeti gün ve gün düşük bir kali- likanlısı" diye bahsediyorlar. Bu- nunla beraber Fransız hükümeti o- nu, pek karanlık finans işlerinden dolayı, 1935 de hudut dışı ediyor. Shangai'da 2000 dolara tedarik ettiği bir portekiz pasaportu ile 1938 de Amerikaya ayak basıyor. Portekiz tâbiyetini şöyle izah edi- yor: annesi bir Portekizli ile yaşa- mış, kendisi bu aşkın gayri meşru mahsulü imiş; — Portekiz kanunla- rına göre Portekizli babadan olan gayri meşru çocuklar tâbiyete alın- dıkları işin o da Portekizli olmuş: işte ap-aydın bir izah. Serge New York'a yerleştikten sonra bütün zekâsı, bilgisi ve kabi- liyeti ile faaliyete geçiyor. Hangi işe el atsa kazanıyor. Çok geçmeden serveti — milyonlarla sayılıyor. Bir defa büyük mikyasda bir dolandırı- cılıktan mahküm almak üzere iken en yüksek ücretlerle tuttuğu en be- cerikli avukatlar sayesinde İşin için- den ter-temiz çıkıyor. Hasılı ne ha- pis, ne açıkça rezalet bu adamın türlü şeytani kombinezonlarla mil- yonlar kazanmasına mani olamadığı gibi büyük finans ve politika adam- ları yanındaki itibarını da sarsamı- 20 Randevu evinin basılışından sonra... Yüzler duvara, kayıtlar deftere teye getirmek için kendini para ka- zanmak karşılığında vazifeli bulan in- sanların, faalıyetlerı eksılmıyecek faz- lalaşacaktır e "biz devlete vergi veriyoruz" lafı ile birlikte... Vergi sisteminde gayri meşru ile meşruyu birbirinden ayırmak lâzım- dır. Bu hem cemiyetin iyiye, doğruya gitmesi bakımından, hem de aklına şüphe, denilen yiyici kıVılcımı sokmaması yönünden elzemdir. Çün- yor. Mühim bir iş oldu mu onunla ortak olmaktan biç kimse çekinmi- yor, zira herkes bilir ki işin sonu büyük kazançtır. Kendisinin ne mal olduğunu yakından bilenler, yet için belâdır" diyenler bile bu belânın refah ve saadetin en yük- sek tabakalarında yaşamasına göz yummakda mahzur görmüyorlar. Serge Rubinstein bu tip mah- lükların sonu mu idi? Emsali yok- mudur? Bir ağacın yetişip gelişebil- diği yerde o cinsten başka ağaçların yetişmesine ne mani vardır? Bunlar yalnız büyük iş ve finans merkez- lerinde mi yaşarlar? Başka yerlerde benzerleri yok mudur? Her yerde vergi kaçakçıları, dö- viz kaçakçıları, gümrük kaçakçıları, büyük spekülasyoncular, — istifçiler, karaborsa muamelecileri, nüfuz ta- cir ve simsarları kimlerdir? Her biri kendi kabiliyet ve cüretine göre, derece derece, birer Rubinstein değil midir? Rubinstein'lar her yerde ve, her zaman faaliyettedir, hükümetler bile bunlarla başa çıkamaz. Üçüncü misafiri her zaman ne- rede bulmalı? kü, bugün cemiyet içinde ahlâk ölçü- lerini sarsıcı parazitler olarak görülen bu gibi kazanç temincilerinin, vergi memurundan tutun da, en mer- keze kadar tesir edip durumlarım daha aza kurtarmak için yapmıyacakları hiç bir şey yoktur. Vergi cemıyetın kur- tuluşu için, bu işde bir "darbe”" rolünü de oynayabılır ahlâk ölçülerini sars- mak için "teşvik," rolünü Gayri meşru kazançlara karşı, her mevzuda olduğu gibi bunda da daha geniş ha- reket edilmelidir. Diğer bir hakikat B u haberlerin gösterdiği bir başka yol daha vardır. Randevuevlerinin tespit edilen miktarı ile tahmin edilen miktarları arasındaki büyük fark... İstanbul'da şu kadar zamandır ya- pılan sıkı takip - artık sıkıyı siz tah- min edin - neticesinde sadece 63 ran- devuevi tespit edilmiş ve üzerinden vergi alınmasına gidilmiştir. Kocaman, bir milyonluk İstanbul şehrinde tespıt edilen randevuevi bu miktardır, denil- mek isteniliyor. Hakikat halde, İstan- bul gibi bir büyük şehırde randevuevi miktarı 63 ün çok ama pek çok üzerin- dedir. Çünkü lstanbul'a giden her taş- ralının kafasında, ihni bol kadın buluna_bilen bir şehir olarak tecessüm eder. İstanbul sokak sokak fuhuş yapılan bir beldedir, her liman şehri gibi bu hâlinden kurtulamaz.. Fakat, randevuevlerinin bir an önce tespit edilip, ortaya çıkarılmasına bü- tün bunlar mani olamaz.. Bilâkis mü- cadelenin daha sıkı yapılması için bir vesile teşkil etmesi icap e Evvelce de bu sütunlarda belirtil- diği gibi, randevuevleri, yani gizli fu- huş ile mücadele için dört başı mamur bir kanun getirmeliyiz, bu kanun ver- gisi ile, cezai müeyyedeleri ile ağır şartları ihtiva etmeli, tetkiklerin ver diği bir netice olmalıdır Tetkikler ise AKİS, 26 ŞUBAT 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: