26 Şubat 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

26 Şubat 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zel bir konuşma yaptı. Teklifin kabul edileceğinden - emin — bulunduğunu söyledi. 50 lira ile nasıl geçinilebilirdi. Bir kilo ekmek 30 kuruştu. Beş nü- fuslu bir aile günde iki ekmek alsa 18 lira yapardı. Bir odanın aylık kirası 30 liraydı. Aliye Temuçin bunu söyle- yince itirazlar yükseldi. Ankara me- busu iza c a derken, topraktan bir iz- beyi kastedıyorum Şehrı kenar ma- hallerindeki toprak izbeleri. Yoksa, ciddi bir oda değil.. Ancak oyle bir iz- benin aylık kirası 20 lirad Sonra devam etti. En kotu zeytin 60 kuruştu. Bu aile günde 250 gram zeytin alsa 12 lira yapardı. 50 lira dol- muştu bile. Demek ki sadece zeytin ekmek yeseler ve başka hiç bir şey al- masalar, 42,5 lira yetişmezdi. Günah değil miydi? 0 liralık maaş 75 liraya çıkarılın- ca bunlar sefaletten kurtarılıp refaha mı kavuşacaklardı? — Elbette ki hayır. Ama Meclis, sefaletlerini — nisbeten kısmen — hafifletmiş olacaktı. Teklıf'ı kabul etmek gerekirdi. Hem de Bütçe Komisyonunun ve Hadi Hüsmenin aleyhtekı tavsıyesme rağmen Aliyı muçinin güzel sozlerı ve ikna edıcı delıllerı mebuslara dokundu. Böylece, uzun akaşadan — sonra Meclis 50 liralık kadroların 75 liraya çıkarılınca bunlar sefaletten kurtarılıp refaha mı kavuşacaklardı? Elbette ki ayır. ma Meclis, sefaletlerini nıs— beten, kısmen hafiflet tmiş olacakt Teklifi kabul etmek gerekirdi. Hem de Bütçe Komisyonunun re Hadi Hüs- menin aleyhteki tavsiyesine rağmen... iye Temuçinin güzel sözleri ve ikna edici delilleri mebuslara dokun- du. Böylece, uzun münakaşadan sonra Meclis 50 liralık kadroların 75 liraya çıkarılmasını kabul Rıyasetıcumhur Dost Pakistanda on gün B irTürk Devlet Reisi Pakistanı ilk defa resmen ziyaret etmiş bulunu- yor. Celal Bayarın Pakistan toprakla- rında bulunduğu on gün zarfında bü- tün memleketin kelimenin tam mana- sile bir bayram havası içinde yaşadığı en ufak tereddüde mahal bırakmaya- cak kadar doğrudur. İlk defa olarak Anadolu Ajansı, Reisicumhura yapılan parlak tezahüratın gerisinde kalmış, kullandığı bütün laflara rağmen hava- yı aksettirememiştir. Hakikaten hava, kelimelerle aksettirilecek — gibi olma- mıştır. Gösterilen candan hüsnü kabul Gulam Muhammedin Celâl Bayara hislerinin ifadesi değildir. Bu, Pakis- tan milletinin Türk milletine karşı beslediği samimi hisleri ortaya koy- maktadır. Oraya giden her heyetimiz, bar zaman aynı şekilde karşılanmış, el üstünde tutulmuştur. Bu sefer de zi- yaretin en ziyade alaka uyandıran ta- rafı Reisicumhura refakat eden gemi- lerimiz mürettebatının gördüğü misa- firperverliktir. Hiç bir dükkân, bahri- yelilerimizden bir tek kurut almamış, ne isterlerse hediye etmiştir. Bunun tâk kurmaktan farklı olduğu ve mil- AKİS, 26 ŞUBAT 1955 Kapaktaki politikacı YURTTA OLUP BİTENLER Sadık Aldoğan 4 Mart cuma günü İstanbul ha- pishanesinin kapıları açılacak ve saçları kesik bir mahküm dışarı çıkacak. Cezasını tamamlamış ola- rak... Mahküm aynı zamanda Yet- miş yaşını bitirmiş olacaktır. Bu adam Sadık Aldoğan'dır. Sadık Aldoğan 1946 demokrasi- sinin meydana getirdiği bir politika- cıdır. Afyonda kolordu komutanı iken istifa etmiş ve Demokrat par- tının listesine, oradan da Meclise Mucadele tarzını tasvip imkân yoktur. Dört sene müddette başta Devlet Reisi evvelâ bütün iktidara, müteakiben Demok- rat Partıdan ayrılınca onun İiderle- sövmüştür. tahsilini bitirdikten sonra Fransada ataşemiliter olmuş, lisan bilen, iyi yetişmiş bir generaldir. Muhtelif mevzularda geniş bilgisi vardır. Ba- na rağmen, hele meydin nutukla- rında ağıza alınmayacak laflar et- miştir. Mamafih bu şekilde konuşan tek politikacı o değildir. Hakikaten Sadık Aldoğan 1054 yılına kadar ceza görmemiştir. An- cak 2 Mayıs seçimlerinden sonra, Millet gazetesinde çıkan — "Medeni Haklarımızı bilelim" adlı makalesin- letin içinden geldiği aşikârdır. Bunun yanında Celâl Bayar da Türkiyeyi en mükemmel şekilde temsil ve şık kıya- feti ile herkesi teshir etmiştir. On günlük ziyaret, tam manasile bir muvaffakiyet olmuştur. Dış Politika Menderes Bağdatta S alı gunu öğleden sonra, hattâ pek vakit, Hariciye vekâletinin bir kaç ş re memurundan başka hiç kim- senin Başvekil Adnan Menderesın er- tesi gün öğle vakti yanında Başvekil muavini Fatin Rüştü Zorlu ve Dış- işleri vekili Fuat Köprülü olduğu hal- de tayyareyle — Bağdada gideceğinden haberi yoktu. Menderes, seyahatini son dakikada "gördüğü lüzum üzeri- ne" kararlaştırmıştı. lrakta bundan bir müddet evvel prensibinde Nuri Sait paşa ile mutabık kaldığı Türk - Irak paktını imzalayacaktı. Başvekil o gün akşam yemeğini, re- fakatinde "Basın ışlerını tedvire me- mur Devlet Vekili" Doktor Mükerrem Sarol olduğu halde Nihat Erimin evin- de üstadın davetlisi olarak yemişti. em de, acaba içinde zehir var mı dıye bır şüpheyi hatırına dahi getir- meden! — Halbuki eğer hadise, bun- dan dort beş ay evvel vukua gelseydı, " den dolayı, Adliyenin manevi şahsi- yetine hakaret ettiği iddiası ile tev- kif olunmuş, bir müddet mevkufen muhakeme edilmiş, sonra kefaletle tahliyesi temin edilebilmiş, fakat bu arada başvekile hakaret ihtiva ettiği bildirilen bir yazısından dolayı 3 ay € güne mahküm olunca kısa bir müddet evvel çıktığı hapishaneye yeniden girmiştir.' İşte, bugünlerde tamamladığı ceza budur. Sadık Aldoğana her türlü kusur bulunabilir. Ama samimiyeti inkâr olunamaz. Demokrat Partiden meş- hur "köprülü meseleleri" nden son- ra ayrılmış, "Müstakil Demokratlar" gurubuna dahil olmuş, Millet Par- tisini kurmuş, daha sonra Cumhuri- yetçi Millet Partisine intikal etmiş- tir. Samimiyeti kadar cesareti de dillere destan olmuş, halk kalaba- lıklarını cezbetmiştir. Paşa bir ara en popüler politikacılar arasında yer almıştır. H apishanede bulunan gazeteciler- den bahsolunduğu zaman, Sadı Aldoğan çok defa unutulmuştur. Bu belki ettiği küfürlerden dolayı iste- yerek, fakat daha ziyade bir gazeteci sayılmamasından istemeyerek ol- muştur. dogrusu başvekil yemeklerı o kadar ağız tadile yiyemezdi. Ama variyet, Nihat Erimin şahsı emen tamamile değişmişti. Erimin şahsı itibarile... Bu yemek de, bir takım diğer ta- bii hareketler gıbı r yumuşa- manın delili sayılıyordu. Hatta Halkçı bunda öylesine ileri gıdıyordu ki Baş- vekil Menderes ile halefet lideri İnönünün yolda rastlaşıp birbirlerine başlarile hafifçe selâm vermiş olma- larından bile parlak neticeler çıkarı- yordu. Tabii memleket bakımından.. Bu yemek de, alakalılar tarafından mutlu bir hadise olarak kabul edili- yordu. Hem de başvekil Adnan Men- deresin ve onu takiben bütçeleri gö- rüşülen vekillerin antidemokratik ka- nunları hararetle müdafaa etmelerin- den ve bunların lüzumunu belirtme- lerinden sonra mek esnasında bir çok şeyden ve bu arada dış politikadan da bahse- mdi itibarile Nihat dilmişti. O sırada seyahat, başvekilin rihninde tasarlanmıştı. Aceleye sebeb ne: B aşvekilin Trakı yeniden ziyaret edeceği ve orada Nuri Sait paşa ile birlikte paktı imzalayacağı bilini- yordu. Fakat, kati tarih henüz tesbit edilmemişti. Hattâ bu hadisenin daha geç cereyan edeceği zannediliyordu. Hiç olmazsa, bütçe müzakerelerinden 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: