16 Temmuz 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

16 Temmuz 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN nar etti. Bugün o, Latin Amerika se- yahatleri tertib eden bir acentenin * başındadır.. Mesuttur Herkes seyaha- te çıkamaz.. Kimisi aradığı zevki kütüphane raflarında bulacaktır, ki- misi yetiştirdiği bir çiçeğin renginde, kimisi hayır cemiyetlerinde, kimisi sporda, kimisi sanatta, kimisi zarar- sız bir oyunda.. Etrafı ile dunya ile alâkadar olan insanın kafası ve kal- bi daima gençtir.. Yeni keşfedilen bir makine nasıl işler?. Herkesin bahset- tiği romanın hususiyeti nedir? Şu güzel sileter nasıl örülmüştür?. İşte bize yaşama zevki veren, bizi yaşa- tan teferruatlar.. Yaşama arzusu Bu herşeyden evvel, günlük işleri zevk ve arzu ile devam ettirmek isteğidir.. İstikbaldeki mevhum hadi- seleri değil yaşadığınız anı, tam ola- rak, yaşamağa çalışmalısınız, Güzel bir kadın varmış, hiç ihti- yarlamak bilmezmiş. Bir başka kadın, ona gıpta ile bakarak: - n de sizin gibi zevkle, güzel kokarak olmek isterdim demiş. Güzel kadın, herzamanki tatlı tebessümü ile gulumsem iş: — Fakat dostum, ben ihtiyarlamı- yorum ki, yalnızca buyuyorum demiş. İnsan ancak durduğu zaman ihtiyar- lar.. İnsanları — sevmek Aşk hayatı uzatan en güzel, kuv- vetli hislerden biridir.. Bir kadın vardı, komşu çocukları evine alıp ba— kar, annelerinin rahat, rahat iş g melerını temin ederdı.. Kocaları 1le gezmeğe gitmek istiyen ufak çocuklu kadınlar, onu evlerine davet ederlerdi ve o dalına, bu fahri dadılığı zevkle, karşılık almadan yapardı Birgün va- siyeti bozuldu.. Zevk için yaptığı şe- yi, ufak bir ücret mukabilinde, yap- maya başladı, hayatını böylece de- vam ettirdi.. Tekaüde sevkedildikten sonra, pencere kenarında, yemek ve uyku saatlerini bekliyerek vakit geçi- ren bir İhtiyar da, mahalledeki çocuk— ların oyuncaklarını tamir ederek, yattan duymaya başlamıştı Heyecanlarınızın tahakküm Öfkeye, hırsa kapılmak fazla ha- is olmak ,kin beslemek insan öm- rünü kısaltan, insanı çabuk yıprandı- ran fena alışkanlıklardır., Kalp has- talığına tutulan bir doktora arka- daşları, ümitsiz vaziyette — olduğunu hissettirmişlerdi. Doktor: Daha ç yaşıyacağım dedi çunku bugüne kadar yaşadığım hırslı ve heyecanlı hayatı derhal terkede- eğim.. Beni bu hale getiren şey mes- lektaşlarımdan biri ile, senelerden be- ri, giriştiğim manasız rekabet haya- tıdır. Doktor hayatını, hakikaten değiş- tirdi ve hakikaten daha uzun yular yaşadı.. Hem de, bu yıllar onun en mesut yılları olmuştu.. ynı bütçe ile idare etmek mecbu- rıyetınde olan iki kadın vardı.. Biri- si ayağını yorganına göre uzatır, ra- hat ederdi.. Diğeri, fazla para kazan- mak için, yol aramadığı halde, daima fasla para harcar, borç alır, parasız- lıktan şikâyet ederek hayatı kendıne de, kocasına da zindan ederi Yaş ilerledikçe, insan eb d ve e- zeli çocukluk arkadaşlarından başka arkadaşlar da edinmesini öğrenmeli- dir.. Böylece insanın daima öğrenecek ve öğretecek birşeyleri olur.. Dinit Dini inancı olan insanlar kolaylık- la, huzur içinde ihtiyarlarlar. Fakat ihtiyarlamak tabirini müm- kün mertebe az kullanmak ta şarttır.. Yaşamasını çok seven bir insana, kaç yaşıîda olduğunu sormuşlar. O gü- l inanış — Yalnızca beş defa on yaşında- yım demiş! Seyahat Gidenler ve kalanlar Sıcak sıcaktır ama deniz yerine bol bol asfalt olan bir şehirde gü- neş insanı başka türlü yakıyor.. Ve iznini alan, beş on kuruşu bir araya getiren otobuslere motörlüye, tak- siye, uçağa hucum ediyor, soluğu İs- tanbulda, hiç olmazsa son senelerde, Karadenız sahilinde rağbet gören bır iki plajda alıyor.. İstanbula gidenler arasında dinlenebilenler azdır ama parası az olup ta, sakin Karadeniz sahillerini seçenler, muhakkak ki, bu işte kazanıyorlar. İnanılmıyacak ka- dar ucuz, güzel ve dinlendirici olan bu tabit pla]larda insan çok hoş vakit geçirebilir, — üstelik giyin derdi de yoktur.. Çoluk çocuk tabiat ortasında alabildiğine hava alır.. Otel hayatı, bütün sene didinen ev kadınına muh- taç olduğu — istirahati temin eder.. Harici hayatın asab bozucu mücadele- sinden uzaklaşan karıkoca birbirine yaklaşır kaygusuz bir nişanlılık dev- resine dönel Her ne olursa olsun, yazın Anka- radan gitmek bir âdet olmuştur. Er- ken kalkan Ankaralı, sıcak basma- dan işine gitmeğe muvaffak olur.. Me- safeler birbirine yakın, nakil vasıta- ları muntazamdır.. Sabah serininde yeşil caddelerden, temiz parkların i- çinden geçerek vazifeye giden kadın- l1 erkekli kalabalığı gormek zevk ve- ricidir ve her sabah, tepeden A- tatürk'ün bu kalabalıgı seyrettiğini hisseder gibi olur öğle saatinden Itıbaren yazın bü- tün Ankaralıların müştereken bekle- dikleri bir şey vardır: Akşam Şehirde günden güne artan ve Av- rupayi bir manzara arzeden kaldıran kahvelerinde oturulacak yer bulun- maz. Dondurma yerken, soğuk bira içerken Kızılay - Büyük sinema ara- sında piyasa edenleri seyretmek te hesaba dahildir... Sokaklarda, İstan- buldaki kadar şık hanımlar görülmez- se de, halkın umumi giyinişi İstanbu- la nisbetle daha temiz, daha hoştur. Patronla dikiş dikmek adeti burada bir hayli derlemiştir ve bilhassa ya- zın, genç kızlar gayet şirin, oldukça çık güzel elbiselerle dolaşmakta- dırlar. Bu sene, hemen hemen herke— sin, gittikçe bollaşan kat kat büzgü- lü b ir elbisesi var. Geçenlerde piyasa mıntakasında, böyle kat kat büzgü- lü pembe bir pandora elbise gördük, yakanın arkası büyük bir V şeklinde açılmış ve bitiş noktasına aynı ku- maştan uzun bir kurdele, fiyonk yapılarak konmuştu. Bu elbise cidden iç açıcı ve hoştu. Büzgülü eteklerden sonra, bu sene Ankarayı istila, eden şey hasır çantalardır Fakat unları fiyatlarından olacak, daha ziyade, vit- rinlerde seyredıyoruz Akşam saatin- İstanbuldan bir görünüş Şehirleri boşaltan şehir AKİS, 16 TEMMUZ 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: