16 Temmuz 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

16 Temmuz 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUS Bestekârlar Jan Sibelius Şimal gürültüsü Milli Yıl, Kahraman 1899. Finlandiya, Rus boyun- duruğu altındaydı. Çarlık Rusya— sı, meşhur "Şubat Manifestosu" ile Fin Meclisinin teşrii kuvvetini sön- dürmüş, söz ve basın hürriyetlerini yok etmişti. Gazeteler birbiri ardın- dan kapatılmaktaydı. Bu hareketle- rin neticesi Finlandiya'da milli şuur uyanmaktaydı. Bu ara, zulmü protes- to maksadiyle, gelırı basın emekli sandığına tahsis olunmak üzere, kon- ser ve temsiller de tertıplenmekteydi. Ancak, bu konserlerden birinde alınan bir eser, Rusları epeyce te- lâşlandırmıştı. Bu "Finlandiya Uya- nıyor”" adlı bir süitti. Eserin bilhassa son kısmında öylesine kuvvetli bir milli duygu vardı ki, Rusya, bu par- çanın Finlandiya dahilinde çalınma- sını yasak etti. Eseri yazan, Jan Si- belius adlı, 34 yaşında bir bestekâr- dı. Berlin ve Viyanada yaptığı musi- ki tahsilinden sonra memleketine dö- nünce, milli harekete kapılmış, Fin efsanelerini ifade eden eserler beste- lemeye başlamış, nihayet Rusları te- lâşlandıran — süitinin son kısmıyla, milli bir kahraman halıne gelmişti. Eser, dış memleketlerde "Vatan" is- miyle çalmıyor, her çalındığı yerde dinleyicilere, Fin şahsıyetını ve ide- allerini ifade ettiği intibaını telkin ediyordu. Bestekâr m da, eser için ta- savvur ettiği program zaten, mem- leketinden uzun müddet uzak kalmış birinin, yurda avdetinde gördükleri- nin ve duyduklarının ifadesiydi. Rus- lar, eserin Finlandiya'da icrasını me- netmekle beraber imparatorluk da- hilinde çalınmasına mani olmadılar. Fakat ancak bir şartla: parçanın adı programlarda sadece "Impromptu" olarak zikredilecekti ki ihtiva ettiği milli hisler, isim vasıtasiyle de açığa AKİS, 16 TEMMUZ 1955 vurulmasın. Birkaç yıl sonra Finler ayaklandılar. Hürriyetlerini kazandı- lar. Sıbelıus un eseri de dogrudan doğruya "Finlandiya" iyle, bu memleketin hürriyet savaşını 1fade e- den bir musiki olarak, gittikçe artan bir şöhrete erişti. Fin Beethoven'i mi? Meslek hayatına, milli idealleri e- le alarak başlayan Jan Sibelius, daha sonraki eserlerinde - bilhassa dördüncü ve yedinci senfonilerinde - daha içe dönük, daha durgun ve da- ha derin bir ifade tarzına yöneldi. Fakat, ilk eserlerindeki o "halk ha- tibi" edası, gene de azçok mevcuttu. Kâinata şamil meselelerin felsefesini yapmağa çalıştı. Bu bakımdan onu Beethoven'le kıyaslayanlar oldu. Fa- kat gene de, halka doğrudan doğru- ya tesir eden ve musikisinin "dema- goöjik" diye vasıflandırılmasına se- bep olan ilk eserleri, Birinci ve ikin- cı senfonılerı efsanelerı "Finlandi- " sı cihan nşümul şohret sağla- dılar Fılhakıka Sibelius bugün, ha- yattaki bestekârlar arasında, halkın en büyük rağbetine mazhar olanıdır. Musikinin meseleleriyle uğraşan, sa- natında terakki arayan, asrın icap- larını yerine getiren bir bestekâr ol- maması, musikinin daima, yerine göre Brahmsı Çaykovski'yi Liszt'i yahut Grieg'i hatırlatması, tatsız İirizmi, melodik malzemesinin adiliği, pek çok musikişinası — Sibelius'dan soğutmuş- tur. Fakat halk bunlara aldırmaz. 90 yaşında Nitekim Sibelius'un doğum yıldö- nümleri, hele beşli onlu tarıhlerde sadece Fınlandıya da değil, dunyanın itün musiki — merkezlerinde tesıt edılır Yıllardır Fin Hükümeti- nin tahsis ettiği bir maaş sadesinde faaliyetini tamamen bestelemeye has— redebilen Jan Sibelius, artık 90 y: dadır ve bugünün şohreth bestekar— larının en yaşlısıdır. Başta, Fin baş- kenti Helsinki olmak üzere, dünyanın bir çok yerinde gene Sibelius anılıyor ve Sibelius festivalleri yapılıyor. Fakat 1955 yılı, aynı zamanda da Bela Bartokun ve n Webern'in onuncu, Alban Berg'in de yirminci ölüm yılıdır. Halbuki bu büyük bes- tekârlara, Sibelius'e gösterilen tipte bir alâka henüz gösterilmiyor. Bu- nunla beraber, Sibelius için tertiple- nen festivalleri, belki de, bir beste- kârın değil, bir milli kahramanın 90 yaşınıkutlamak için hazırlanan o- laylar olarak kabul etmek daha doğ- ru olur. İcatlar Nota yazan makine Bir bestekarın en büyük dertlerin- azdığı eserleri kopya den biri etmekti. Hele bestelediği bir orkest- ra eseriyse bu iş daha da güçleşiri Çunku hiç olmazsa kırk adet partı kopya etmesi gerekecektır Bu isi ya kopyacılara verir; bu takdirde, bir- aç yüz lira para ödemesi lazım ge- lecektir ve bestekarlar da zengin in- sanlar değildir. Yahut da,, oturup endi yazacaktır ki, boylece yaratıcı bır faalıyete hasredecegı zamanım, mesleğin "hamallık" kısmına harca- mış olacaktır. Amerikanın Colorado Üniversite- si musiki profesörlerinden Cecil Ef- finger - o da bir bestekârdır - on se- neden beri, bu derde nasıl bir çare bulabılecegını düşünüyor Bir gün aris'te, bir d kkanın vitrininde, de- gışık tıpte bir yazı makinesi gördü. Bu ona, nota yazan bir daktılo İcat etmek ilhamını verdi. r çok yazı makinesini tetkik etti; 1cad1 üstünde çalıştı ve nıhayet evvelkı hafta, 79 tuşlu bir makinesi ile ortaya çıktı. Bu ak en ka rışık notala- mayı bile kolayca yazabilmektedir. Effinger, daktiloların, biraz pratikle, dakikada vasati 60 nota (yahut şekil) yazabileceğini iddia etmektedir. Elle yazan kopyacılar, dakikada — vasati 45 nota yazabilirler. Fakat Effinger'- in makinesinin " hususiyeti, süratten ziyade, teksir edilebilecek yahut doğ- rudan doğruya musikişinasın sehpa- sına konabilecek, doğru ve okunaklı nota yazabilmesidir. Makinenin tah- mini fiyatı, 300 dolar (yâni takriben 900 lira) dır. stekâr ve mucit Effinger, yeni 1cad1n1n bilhassa eğitim sahasında çok işe yarayacağını söylüyor ve ilâ- ve ediyor: "Bu makinenin başına ge- çen herkes, senfoniler yaratacağını sanmasın; makinem sadece, tamam- lanmış eserlerin kopya edilmesinde, kalemin yerini alacaktır." Effinger'in nota makinesi Bir de yaratıcı olsa

Bu sayıdan diğer sayfalar: