17 Eylül 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

17 Eylül 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Kaynayan Fas'ı Gördüm Geçen sene bugünlerde, şimdi kor- kunç bir ayaklanmanın başla mış olduğu Fas'ın en büyük şehırle— rınden Kazablanka'da — bulunuyor- O günlerde Fas, için için kay- nıyordu. Gün olmuyordu ki, Fas milliyetçileri bir Fransız polısını ve- ya askerini öldürmesinler; yahut Fransızlarla işbirliği yapan bir Fas- lının evını veya işyerini berhava et- mesin Yayl nakta olan suikast ve sa- botaj dalgasının, bugün patlak ve- ren ayaklanmayı hazırladığı, daha 0 günlerde belli idi. M parolası değişmi- Mıllıyetçılerm ordu: Eski Sultan Beşinci Mu- hammed tahtına donunceye kadar Fransızlara ölüm!.. Bu ilk nazarda, bir istiklâl mü- cadelesini değil de, bir taht kav- gasını andırıyordu. Fakat, Beşinci Muhammedi, yani Muhammed Bin Yusufu, — Fas istiklâlinin sembolü haline getiren sebepler vardı. O tahtına dönerse, FFas milletini is- tiklâe —götüren yollar açılabile- cekti Bir sabah, koskoca Kazablanka şehrinde, daracık sokaklı Medina mahallelerinden Avrupalıların otur- dukları modern mahallelere varın- caya kadar, bütün çöpçüleri, işlerini güçlerini bırakıp, duvarlardaki ya- zıları silmeye Çalışırlarken görmüş- tük.. Faslılar her tarafa Muhammed Bin Yusufun ismini yazmışlardı.. Bu küçük hareket bile, Fransızları sinirlendirmeye kâfi geliyor u Faslıların, eski sullan Muham- med Bin Yusufu taparcasına sev- melerinin sebebini, onun Fas istik- lâlinin sembolü halıne gelmesinde- ki âmilleri, Fas ulemasından Gen- nün, bizzat şahidi olduğu tarihi bir Vakayı da açıklamak suretiyle ba- na anlatmıştı "İkinci Cihan Harbinin sonuna doğru, Roosevelt Kazablanka'da Anfa otelinde, Fas Sultanı ile baş- başa goruşmek istiyor. Fransız U- mumi Valisi, Roosevelt'in karşısı- na dikilip: kselans, diyor, Fas'ın sta- tüsü, Sultan'ın bir devlet adamı ile goruşurken yanında Fransız Umu- mi Valisinin de, bulunmasını icap ektirir. Amerika Cumhurbaşkanı acı a- cı gülüyor. Anavatanını Almanlara Ur kaç ay içinde teslim eden mağ- lüp Fransanın, — müstemlekesinde dost bir devlet başkanına karşı ta- kındığı tavra hayret etmektedir. Fakat münakaşa etmiyor. Sade- ce: Ben Sultanla başbaşa görüş- meye karar verdim deyip kesiyor. Işte bu görüşme- de, Sultan, müttefiklere her türlü müzaherette bulunacağını bildiri- yor, fakat harpten sonra Fas'a is- tiklâl verilmesini istiyor. Roosevelt, Sultana kati teminatta bulunmak- ta hiç bır mahzur görmediğini a- çıklıyor." Fas ulemasından Gennün, bu vakayı hikâye ettikten sonra, şöy- le demişti: "— Sultan Muhammed Bin Yu- suf, harp biter bitmez, derhal İstik- lal Partisi lıderlerıyle temasa geç- Onlarla sonuna kadar, Fasın is- tıklalı için çalışacağını soyledı Bir et sonra da, Fransızlardan resmen Fasa muhtariyet verilme- sini istedi. Bu talebi bildirmesinden bir kaç gün sonra Fransız Umumi Valisi, Sultanın Rabat'daki sarayı- na geldı İşte ben, o sıralarda Sul- tanın yanında idim Fransız generali: Majeste, dedi, İstiklâl Par- tisini kanun dışı ilân ediniz. ultan, kesip attı: — Bilâkis, ben de onlar gibi düşünüyorum Umumi Vali, döndü: — Majestenin tayyaresi lansın! derhal muhafızlara hazır- B onuşma cereyan ederken, Rabat sokaklarında, bir Fransız u- şağı olan Marakeş paşası El Glavi'- nin Berberi aşiretleri Sultan aley- hinle tezahürat yapmakta idi. Sultan böylece Madagaskar'a gönderildi." Bu hâdiseden sonra, Muhammed Bin Yusuf, Fas mılletının kalbine yerleşmişti. Fasda görüştüğüm bütün mil- lıyetçıler ayni şeyi söylüyorlardı: Muhammed Bin Yusuf, tah- ta dönerse, talepleri Fransızlar ta- rafından kabul edilmek şartiyle dönecektir." Bu taleplerin başında, — Fasa muhtariyet verilmesi gelmektedir. AKİS'E Abone Olunuz Kadri KAYABAL Yine Fas milleti biliyordu ki, Sultan Muhammed Bin Yusuf, F sı tam istiklâe götürünceye kadar Fransızlarla mücadele etmekten çekinmiyecektir. v " Bugün, pek çok kimsenin kendi kendine sorduğu suallerden biri de şudur: "— Faslılar, silâh ve cephaneyi nereden buluyorlar?" Bugün Fas milliyetçileri, mun- tazam kuvvetler halinde mücadele- ye girecek duruma gelmişlerdi. İlk zamanlar, Almanlardan kalma bir tabancanın elden ele dolaştığını ve bir tek silâhla bir kaç milliyetçi gencin, müteaddit suikastler yap- makta olduğunu, bana milliyetçi şefîer soylemışlerdı aynı şefler: "— Silâh sıkın- tımız yakında tamamen ortadan kalkacak, İspanyol Fasına giderse- niz bunu daha ıyı anlarsınız!" diye ilâve etmişler Dedikleri dogru idi. İspanyol Fasının merkezi olan Tetuan'da kaldığımız on gün içinde, bunu da- ha iyi anladık. İspanyol Fası, Fas harekâtının âdeta karargâhı hali- ne gelmişti. Faslı milliyetçilerin fa- aliyetine İspanya göz yumuyordu. Rejim farkından tutun da, ikti rekabete kadar, her şey İspanya'nın Fasta Fransız hakimiyetini iste- memesine sebepti. Oran'da, halkın büyük bir kısmı, arapçadan sonra İspanyolca konuşuyordu. Belediye meclisinin resmi dili dahi ispanyol- ca idi. Hal böyle iken, Oran Fran- sız müstemlekesi olarak bırakılmış- tı. İspanya Kuzey Afrika'da Fran- sızlar tarafından haklarının yendi- ğine kaani idi. Bütün bunlar, Fas hadiselerinde, İspanyanın Fas mil- liyetçilerini 'desteklemesinin sebep- leriydi. Tetuan daki İspanyol Kültür A- taşesi "— Pekı, demiştim, birgün İs- panyol Fasında da bir ayaklanma- dan korkmuyor musunuz?" ır, diye cevap vermişti. Franko Ispanyanın İspanyol Fa- sından bir gün çekileceğini ifade etmiştir. Biz, buradaki halk kendi kendini idare edecek duruma gelin- ce, çekilebiliriz!" Fas ayaklanmasının ikinci mes- nedi de Libya'dır. Başta Mısır ol- mak üzere, bazı Arap devletleri Libya yolu 11e Fas'a yardım yap- maktadırlar. Öyle görülüyor ki, Fransa, ya Kuzey Afrika milletlerinin hakları- nı tanıyacak veya Hindiçini'de uğ- radığı akıbete uğrayacaktır. AKİS, 17 EYLÜL 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: