26 Kasım 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

26 Kasım 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

baylardır. Bunlardan General Bengoa Peron'un pijamalarını değiştirmeden Arjantin'i terketmesile — neticelenen ilk ihtilâlkden sonra Ordu Bakanlığını deruhte etmişti. Son darbeden dört gün önce bu mevkiden ayrılan Ben- goa genç subaylar tarafından eskiye bağlılıkla itham ediliyordu. General ranga ise Peron'un iktidardan u- zaklaştıran darbede — başlıca roller» den birini - oynamaktaydı. Lonardi Hükümetinde de Ulaştırma Bakanlı- Kubbede Baki ğu arasındaki münasebetler konu- larıydı. Konferansa gelmeden Önce kendi aralarında yaptıkları müza- kerelerde tam bir görüş birliği ku- ran ve dünya barış ve güvenliği ug— runa Ruslara bazı tavizler vermeyi- kararlaştıran Batılılar, - Konferans sırasında Komınıstlere hâkim olan düşüncenin — uyuşmazlık ve zaman kazanma olduğunu nihayet farket- mışlerdır Rusya, bu toplantıda, Al- 'nın . serbest seçim yolu ile birleştirilmesine taraftar olmadığı- nı açıkça söylemiştir. Ruslara göre, Almanya nın birleştirilmesi herşey- den önce Almanların iç meselesidir ve iki Almanya arasında müzakere yoluyla bir hal tarzına bağlanabi- lir. Bundan başka Avrupa'nın gü- venliği problemi Almanya'nın bir- leştirilmesi — meselesinden de önce görüşülmelidir: Zira Rusya birleş- miş bir Almanya'yı ancak bugün- kü paktların mevcut olmadığı bir Avrupa'da görmek arzusundadır. Rus istekleri, eskilerinden o ka- dar farksızdı ki aynı bile denilebi- Halbuki Batılılar bu konular- da bir anla aşm varmak için es- ki goruşlerınden fedakarlık yapma- 1 kabul etmişler, ötedenberi her- şeyden önce Almanya'nın birleşti- rilmesini temin etmek isterken, sırf bir anlaşmaya varmak ümidi ile, şı mdi bu meseleyi Avrupa guvenlı— ği problemi ile aynı anda müzake- hazır olduklarını bildirmiş- lerdi.- Rusya ise aynı şekilde bir ta- vizde bulunarak, birinci plânda hal- lini istediği Avrupa güvenliği prob- lemini Almanya'nın birleştirilmesi konusu ile aynı safa yerleştırmeyı reddetmiştir. Geçen haftalar için- de yeni talimat almak üzere üç gün İçin - Moskova'ya giden Molotof, dönü valizinde iyi haberler getırdıgını soyledıgı zaman herkes Rusya'nın nihayet böyle bir feda- karlıkta bulunacağını zannetmişti. Molotof, valizinde, bu konuda yü- reklere su serpecek teklifler getir- memiş, getirdiyse bile meydana çı- karmamıştır. Valizden çıkan kos- koca bir "Niet!", yani "Hayır!" ol- muştur Valizden ziyade bir sürpriz ku- tusuna benzeyen Molotof'un çanta- , diğer konularda da yenilikler ih- tıva etmiyordu. Silâhsızlanma me- selesinde Rusya eski görüşünden ay- AKİS, 26 KASIM 1955 ği yapıyordu. General Lonardi işba- şından ayrıldığı gece kendisine evine kadar refakat etmiş ve darbeyi bir "ihanet" olarak vasıflandırmıştı. Şimdi Aramburu ordunun genç e- lemanlarının arzusuna uygun olarak eskileri tasfiye etmekle — meşgul- dür. Bütün bu olup bitenlerde genç subayların arzularım gerçekleştiğini görmemek mümkün değildir. Fakat Ordunun muhtelif zümrelerinin is- teklerini sıra ile yerine getirmek i- Kalan rılmamıştır. Batılılar, — ötedenberi, u konuda, geçen Cenevre konfe- ransında Başkan Eisenhower tara- fından savunulan havadan kontrol sisteminin ana fikir olarak ele a- lınmasını istiyorlardı. Ruslara göre ise havadan kontrol, silahsızlanma probleminin hal tarzı değil, bu hal tarzının ancak bir şıkkı- olmalıydı. Bu Cenevre konferansında da si- lâhsızlanma meselesi çözülememiş, üzerinde ittifak edildiği bildirilen bazı noktalar belirtilerek, mesele tekrar Birleşmiş Milletler silâhsız- lanma komisyonuna havale edilmiş- tir. Aslında fikir ayrılığı çok açık- tır. İttifak edildiği bildirilen nokta- lar zevahiri kurtarmaktan başka bir işe yaramamaktadır Doğu ile Batı arasındaki müna- sebetlere gelince : Bu konuda da fikir birliği kurmak n ol- mamıştır. Batılılar yaratılan "Ce- nevre havası”" nın, Batı ile Doğu'yu ayıran engelleri kıracagını ve in- sanlar ve fikirlerin serbestçe deği- şimi yolunda yeni imkânlar tesis edeceğini ümit ediyorlardı. Halbu- ki bu ümitleri de boşa çıkmıştır. Başlangıçta Rusların da aynı fikir- de olduklarını ihsas etmelerine rağ- men, geçen hafta içinde açıklanan Rus görüşü Batılıların konferansa sundugu projeden çok farklı görün- müştü Batılılar bu konuda verdikleri bir memorandumda, sansürün kal- dırılması, Demirperdenin iki yaka- sındaki Devletler — arasında geniş kültürel ve turistik münasebetlerin kurulması, radyo savaşına bir son verilmesi hususunda yeni teklifler ileri sürüyorlardı. Rus plânı ise sa- resmi mahiyette — birtakım kültürel mübadelelerin yapılmasın- dan başka bir hususu ihtiva etmi- d yordu. Konferansın — öğrettikleri Yukardaki izahatımızdan da an- aşılacağı gibi, Batılılar bu görüş- meler sırasında umduklarını bula- mamışlardı Ancak bu görüşmeler iki bakımdan faydalı olmuştur. ir kere artık Sovyet iyi niyet- leri diye bir şeyin bahis konusu o- lamayacağı bütün açıklığıyla anla- şılmıştır. Sovyetler iyi niyet göste- rilerinde bulunup zaman kazanmak- tan başka şey düşünmüyorlar. Za- manın Sovyetlerin lehine çalıştığı DÜNYADA OLUP BİTENLER çin her seferinde yeni bir darbenin yapılması, diktatörlükten yeni kur- tulmuş Arjantin'i doğru istikamete götürmez. Kuvvet kullanarak yapı- lan rejim değişiklikleri demokrasi- den ziyade yeni diktatörlüklere atıl- mış adımlardır. Bu bakımdan Arjan- tin ordu efkârı dikkatli davranmak mecburiyetindedirler. Aksi takdirde Arjantin'in gelece- ği, geçmişinden farksız olmaya mah- kümdur. ise zaten bilinen bir hakıkattır Ce- nevre — toplantısının ikinc fay- dası ise, gerektiği anda Batılılar arasında bir cephe birliği kurmanın mümkün olabileceğini — göstermesi- dir. Gerçekten, ikinci Cihan sava- şının sona erdiği günden beri, Uç Büyükler hiçbir zaman Rusya'nın karşısına bu kadar mütecanis bir cephe halinde — çıkmamışlardı. Bu toplantı sırasında Molotof un Batı- lıları birbirine düşürmek hususunda yaptığı bütün gayretler başarısız- lıkla neticelenmiştir. Amerikan ba- sını Batılılar için başarı sayılacak us başarısızlığında Amerikan Dışışlerı Bakanı oster Dulles'in payını, İngiliz ve Fransız Dışişleri Bakanlarının lehine olarak kısmak- tadırlar. Bu son'un sonrası Hiçbir netice vermeden nihayetle- nen İkinci Cenevre konferansın- dan sonra dünyanın ve Büyüklerin durumu ne olacaktır. Tekrar eski gerginliğe mi dönülecek, yoksa "Ce- e hayası" nın muhafazasına mı çalışılacaktır Şimdi bütün siyaset- çiler bu suallerin cevabım aramak- tadırlar nferans sonunda yayınlanan tebliğde yeni bir toplantı derpiş e- dilmemekte, bundan böyle meselele- rin diplomatik muhabere yolu ile hal- line çalışılacağı belırtılmektedır Bu ifade bile Dörtlerin bu top tılardan ümitlerini kestıklerını gos— termeye kâfidir. Anlaşmaya varıl- madıktan sonra boşa çene çalmanın dünyayı — avutmaya çalışmaktan başka bir işe yaramayacağı niha- yet başını kumlara gömen bu de- vekuşları tarafından da anlaşılmış- Tir, Gerçi Başkan Eisenhower Ameri- kalılara ümidlerini muhafaza etme- lerini bildirmiştir ama bu hakikat- lerin belirmesinden sonra "Cenev- re havası" nın muhafazası olduk- olacaktır. Bu hava müsbet fîıllerden ziyade, ilerde müsbet fi- iller haline inkilâp etmesi nen bazı iyi niyet gösterilerine da- yanıyordu. İyi niyet gösterilerinin bir gün gerçekleşeceği ümidi bu toplantıdan sonra tamamen kırıl-, mıştır. Bir zamanlar kaybolan eşe- ğini bulan fakir misâli sevinen dün- ya, bulduğu eşeğini ikince defa kay- betmiştir. 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: