21 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

21 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Piskopostan temsilci Geçen hafta içinde gelen haberler, Kıbrıs'ta, İngiliz Genel Valisi Ge- neral Sir John Harding ile Yunan papazı Makarios arasında görüşme- ler cereyan ettiğini gösteriyordu. Söylenildiğine göre Genel Vali, Ma- karios'a, İngiltere'nin Kıbrıs hakkın- daki görüşlerini açıklamış, Kıbrıs'a kendi mukadderatını kendisinin ta- yin etme hakkının tanınmış olduğunu hatırlatmış ve bazı yeni tekliflerde bulunmuştu. Bu teklifler, gene söyle- nildiğine göre, Kasım ayında ileri sü- ruleıı İngiliz teklıflerınden daha da bu söylentiler doğru ise, Kıbrıs'ın, er veya geç, plebisit yolu ile Yunanistan'a katılmasına rıza göste- recek deme Ancak, geçen hafta söylediğimiz gıbı, İngiltere bu katılmanın tarihini tesbit hususunda acele etmemektedir. Sir John Harding, evvelki haftalar içinde, Orta Doğu güvenliğinin İngi- liz hakimiyeti ada üzerinden kalktık- tan sonra da saglanacagına kanaat getirmeden İngiltere'nin — Kıbrıs'tan çekilemeyeceğini belirtmiş bulunuyor- du. Gerçekten, İngıltere, Kıbrıs'a Orta Doğu'daki İngilizmenfaat ve üs- tünlüğünü korumak için dört elle sa- rılmıştır. Orta Doğu'daki nüfuzunu Paktının ta- perçinleyecek Bagdat mamlandığım görm adadan çe- kilmek niyetinde de degıldır Sir John Harding, bu hususları herhalde Baş- papaza hatırlatmış olmalıdır. Nite- kim, bu görüşmenin hemen ertesinde İngiliz Hükümeti, Orta Doğu'daki ka- rışık durumu bahane ederek, Kıbrıs'a yenı paraşütçü kuvvetleri gönderece- ğini açıklamıştır. İngiltere, Kıbrıs'a yenı âaraşutçu kuvvetleri gönderir- dün'deki urumu öne sür- mektedır Ingılızlere göre, Ürdün'de günaşırı cereyan eden. karışıklıklar, Bağdat Paktı dışında kalan Ara devletleriyle komünistlerin , kışkırtıp destekledıgı bir güruhun Kral Hü- seyııı in rejimine yönelttikleri bir se- ri hücumdan başka birşey değildir. İngiltere, genç Kral Hüseyin ile Ür- dün'deki İngiliz vatandaşlarının hak- larını koruyabıl mek ve gerektiği an- da Ürdün'deki rejime yöneltilecek bir darbeııın önüne geçebilmek için Kıb- rıs'a yeni kuvvetler getirmekten baş- ka çare görememiştir. Yapılan açıklamalar ve dolaşan söylentiler ne olursa olsun, geçen haf- ta içinde cereyan eden Harding-Ma- karios görüşmelerinin ana konusunu Kıbrıs'a gelecek bu yeni İngiliz kuv- vetlerinin teşkil ettiğini — söylemek yanlış olmayacaktır. Gene muhteme- len, Kıbrıs Genel Valisi, Başpapaz- dan, Kıbrıs'taki tedhiş hareketlerine bir son verilmesini istemiş olsa gerek- tir. Yoksa General Hardıng Yunan Hükümetine İngiliz görüşünü açıkla- yacak olsaydı, kendine muhatap ola- rak, tedhişçilerin reisi yerine, Kıbrıs'- ta bulunan iki Yunan konsolosundan birini seçerdi. Eğer bizim tahminle- rimiz hilâfına bu görüşmelerde' iki Hükümetin karşılıklı görüşleri bahis konusu olmuş ve Sir John Harding kendisine bu konııda muhatap ola- Kıbrıs'ta barikatlar Ama gene insanlar ölüyor AKİS, 21 OCAK 1956 Makarios Çıbanbaşı rak bir papazı seçmişse, Genel Va- linin bu hareketini diplomatik teamül- leri hiçe saymış olmaktan başka bir şekilde vasıflandırmaya imkân yok- tur. Türkiye'nin görüşü Geçen hafta içinde, Türk Hüküme- inin Kıbrıs adası üzerindeki gö- rüşünü değiştirdiğine dair bir işaret de görülmüyordu. Tam tersine, bazı yetkililerin soyledıgıne göre, Türkiye eski görüşün israr ediyordu. Bu, Türkiye ile Yunanıstan arasındaki münasebetlerin gerginliğini muhafaza etmeleri, demekti. Doğrusunu söylemek — gerekirse, Türk hükümetinin son Londra konfe- ransından sonra tutumunu değiştir- mesi oldukça zordu. Türkiye, bu kon- feransta, adanın el değiştirmesi ha- linde Türkiye'ye iadesinden başka hal tarzına yanaşmayacağını soyle- mekle kendini bağlamış oluyordu. Na- sıl ki, Yunanlılar da aynı şekilde ken- dilerini bağlamışlar, hareket serbest- liklerine kendi elleriyle son vermiş- lerdi. Eğer İngilizler Londra konfe- ransıma — başarısızlığını — Yunanlılar veya Türklerin sırtına yükleyebilmiş- lerse, bu, Türk ve Yunan siyasetinin Ingılız siyasetinin sahip olduğu sup» lesten mahrum bulunduğu içindi. â aynı sertlik ve uyuşmazlık havası içinde gelişen Türk ve Yunan siyasetinin bağdaşması, bugün için gerçekten imkânsız görünmektedir. Her iki Hükümetten biri diğeri le- hinde bir fedakarlıkta bulunmadıkça bu davanın nasıl halledilebileceğine biz akıl erdiremiyoruz. Eğer Türk Hükümeti bu konuda bir görüşe sa- hipse bu görüşü açıklaması gerek- 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: