14 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

14 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Yeni bir seyaha Birleşmiş Mılletler Genel Sekrete- ri Dag Hammarskjoeld hava ala- nından ayrılırken etrafını saran ga- zetecilere "bir anlaşma zemini hazır- lamak için elimden gelen gayreti sar- fedeceğim" diyordu. Dag Hammarsk- joeld bu sözleri, Güvenlik Konseyinin ittifakla aldığı bir karara uyarak, Arap - İsrail ihtilafını yerinde tah- kik etmek ve elinden gelirse tarafla- rı barıştırmak üzere Orta Doğuya hareket ederken söylemişti. İhtilaf 14 Mayıs 1948 de İsrail devletinin, Birleşmiş Milletler tara- dan, kurulması ile başlamıştı. O bir devletin kurulmasını arzu etmi- yen Arap devletleri hemen hücuma girişmişler, fakat 9 ay sonra, ordula- rı müşkül duruma düştüğü için mü- tareke istemek zorunda kalmışlardı. İste esas anlaşmazlık bundan sonra doğmuştur. Yapılan savaşlar netice- si İsrail devleti kuruluş tarihinde çi- zilen sınırlarım aşmıştı. İsrail top- raklarında yaşıyan 1 milyona yakın Arap da Ürdüne sığınmıştı. Sulh i- çin Birleşmiş Milletlerin teşebbüsü i- le girişilen müzakerelerde Arap dev- letleri anlaşma şartı olarak İsrailin eski hudutlarına çekilmesini ve Ür- düne iltica eden Arap mültecilerinin tekrar eski yurdlarına dönmesini ileri sürmüşlerdi. Giden arapların ye- rine —yeni yahudiler — yerleştiren, zapt edilen — toprakları — ziraate elverişli kılmaya çalışan İsrail ise buna hiç yanaşmıyordu. Orta Doğu- Abdülnasır Orta Doğu'nun lideri Cemal da bir karışıklığı arzu etmeyen ü batılı Büyük Devlet 1950 yılında, va- siyetin daha vahimleşmemesi için, müştereken ilan ettikleri bir tebliğ- de o ndakı du rumu garantı altına alıyor urum değiştirilmek is- tendiği anda silahlı mudahalede bu- lunacaklarını ilan ediyorlardı. Bu sta- tüko Arapların işine gelmiyordu. Bugün Arap devletleri ıle Israılın anlaşmazlık konusu g aynı noktada toplanmaktadır. Fakat 1950 den bu yana dört büyük devletin Or- ta Doğudaki tutumlarını değiştirmesi bugünkü vahim durumu — yaratmış- tır. 1955 yılma kadar Fransa, Ameri- ka ve İngiltere iyi kötü statükonun muhafazasına çalışmışlar ve Rusların Orta Doğuya sızmasına mani olmuş- lardı. Fakat o sıralarda Bağdat Pak- tının kurulmasına sinirlenen ve Arap İsrail ihtilafını müsbet yollarla çöz- meğe gayret gostermedıklerı için Ba- tıllara kızan 'a — opportünist Ruslar yardım teklifinde bulundular. Mısırlılar bunu kabul ettiler ve alel- acele bir anlaşma yapılarak Mısır ve diğer Arap Birliği üyelerine demir- perde gerisinden silâh sevkiyatına başlandı. Teni çelen silâhlarla kuv- vetlerının arttıgım hisseden Araplar tekrar İsrail i tehdit etmeye başladı- lar. İsrailliler ise Araplar büsbütün kuvvetlenmeden onlara hücum etme- yi bir müdafaa taktiği olarak benim- semişe benziyorlardı. Bunun için de Batılılardan srarla silâh istiyorlardı. Diğer taraftan Orta Doğuda bü- yük menfaatleri olan üç Batılı Dev- letten bilhassa ikisinin arasında de- rin görüş ayrılıkları belirmişti. Se- çimler arifesinde yahudi seçmenleri- ni gücendirmek istemeyen Birleşik Amerika hükümeti dış sıyasetınde de petrol kaynağı Arap Birliği uyelerı- ni de kızdırmaktan korktuğu için ye— ni Rus müdahalesinden sonra bir siyaset gütmek mecburıyetınde kalmıştı Nasırın gayeleri hususunda ise İngiltereden büsbütün başka tür- lü düşünüyor ve ona itimat ediyor- lardı. Nitekim Dı$isleri Bakam John Foster Dulles geçenlerde verdıgı bir beyanatta Nasır için "temiz ve man- tıklı arap milliyetçiliğinin lıderı ken İngiliz hükümet adamları a- zeteleri onu her gün yalancılık ve iki yüzlülükle itham ediyorlardı. İngi- lizlere göre Nasıra itimat caiz de- ğildir, gayesi bir taraftan Basra kör- fezi kıyısındakı petrol yatağı şeyhlik- leri de içine alan, diğer taraftan Fa- sa dayanan bir müstakil Arap Dev- letleri zinciri kurmak ve bunları ba- tılların menfaatına kapamaktır. Bu yüzden Başkan Eısenhonerı tazyik ederek Orta Doğuda vaziyet icap et- tirdiği anda silâhlı müdahalelerde bu- lunmak üzere Kongreden selahiyet almasını istemektedirler. Eisenhower ise böyle tehlikeli bir selahiyeti iste- mekten kaçınmakta ve meseleyi, bu- J. Foster Dulles Mısır'ın desteği günün şartlarına daha uygun olarak silahsız halletmeye çalışmaktadır. Bu duruma göre 1950 teblıgını tatbik etmek müşkülleşmekte ve yı ni hal çareleri aranmaktadır. Arap- lara silah sevk eden Rusları da içine alan dörtlü bir konferansa Batılılar, Ruslar Bağdat Paktından, Amerikan üslerinden bahsedecekleri ve Orta meselelerinin bir revızyondan geçirilmesine çalışacakları için, ya- naşmamaktadırlar. En son çare ola- rak 1956 martı sonlarında Amerika, Güvenlik Konseyine bu meseleyi hal etmek ıçın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjoeld'ü tam selahıyetle Orta Doğuya yollamayı teklif etmiştir. Teklife göre Ham- marskjoeld Arap - İsrail mutar ke sınırının iki tarafının da silâhlı kuv- vetlerden tecridim temin edecek, ken- disine ve yardımcılarına bu bölgede ve gerginlik noktalarında tam bir hareket serbestisi tanınacaktır. Sov- yet Rusya ilk önce müstenkif kalmış fakat sonra alâkalı devletlerin kabul ettiğini görünce lehte oy vermiştir. İlân edilen kararda Genel Sekreterin “taraflarla görüştükten sonra icap e- den tedbirleri alacağı" bildirilmekte- dir. Orta Doğuya gelen yeni ara bulu- nun vazifesi cidden çetindir. Bu bırhırının aksi iki görüsü bağdaştıra- bilirse, gerçek bir başarı sağlamış 0- lacaktır. Aksi kaide Amerika İngiliz görüsüne yanaşacak, Sovyet Rusya Arap'lara yardımda devam edecek ve vaziyet çok nazikleşecektir. AKİS, 14 NİSAN 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: