14 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

14 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstanbul Gönüllü hemşireler Türk — kadını son zamanlarda baş- gösteren gerileme hareketlerine karşı gösterdiği reaksiyonla büyük şeh lerde, gayet canlı ve faal bir iç- ve siyasi hayat yaşamaya başlamıştır Kadınların kurdukl veya iştirak ederek çalıştıkları ce- miyetler büyük şehirlerimizde, yer- den biten otlar gibi fışkırmaktadır. Vakıa, bu kadın cemıyetlerı sık sık tenkıdlere uğruyor, gösteriş yapmakla itham edılıyorlar Fakat meseleyi biraz yalandan ınceleyen hüsnüniyet sahıbı kımseler bu cemi- yetlerın faydalarını ve başardıkları işleri inkar edemezler. Türk kadım içtimai hayattaki rolünü oynamaya başlamıştır. Son zamanlarda kurulan cemıyet— ler arasında bir tanesi, taşıdığı isim dolayısıyle fazla alaka çekıyordu "Gönüllü şıreler Cemiyeti".. E- vet, Kızılay her sene memleketın muhtelıf köşelerınde, gönüllü hasta- bakıcı kursları açıyordu ne yüzlerce kadın bu kurslardan dıplo ma alıyordu. Gaye, memlekette bol miktarda ey hastabakıcıları yetiştirmek, sağ- hk ve hasta bakımı bilgilerini yay- mak ve harp halinde de, bu yetişmiş elemanlardan, memleket hesabına, geniş çapta, istifade edebilmekti. İğ- ne yapmak, hastayı kımıldatmadan yatak degıştırmek onun maddi ve ânevi bütün ihtiyaçlarım karşılı- yacak şekilde bilgi sahibi olmak, her kadına, bir gün lüzumlu olabilirdi. Hastabakıcılık kadının hayatta, nor- Gönüllü hemşire Cemiyete hizmet AKİS, 14 NİSAN 1956 KADI N Bir Samimiyet İmtihanı Kara çarşafın giyilmesini yasak edecek olan kanun teklifi be- ntti Meclıste konuşulmadı. Fakat basında muhtelif görüşleri aksetti- ren yazılar çıktıkça insanın zaman zaman yeise düşmemesine, zaman zaman da hayret içinde kalmama- sına imkan yoktur. Hâlâ kara çarşaf m lehinde dü- şünen demiyelim de, hala onun ka- --nla yasak edilmesini "antide- mokratik" bulan muharrirler var. Muhtelif partilere mensup mil- letvekillerinin bu husustaki fikir- lerini okudukça, Meclıste doğacak münakaşaları tahmin etmek güç değildir. Halbuki, bugün Türkiye- de bir tek münevver insan tasav- vur edemeyiz ki, memleketi saran kara çarşafların manzarasını yü- reği sızlamadan seyredebilsin. Şu hal Mecliste veya dışar- da, kara çarşafın lehinde konuşan, onun lehinde karar veren "münev- ver"i kendi kendine ve memleke- yiz. Onlar için bahis mevzuu olan şey bir rey meselesidir. İşte burada da, insanı düşün- düren bir nokta var. Bu memle- kette köylü zaten kara çarşaf gi- yinmez, dinimizde kara çarşafın yeri yoktur. O derece yoktur ki Sultan Hamid, bir ara, çarşafı is- lâm dinine aykırı olduğu için ya- sak etmiştir. Kara çarşaf bizim mıll“ kıyafetımız de değildir, bize yabancıdır, —münevverimize gelin- ce, kara çarşaf onun adeta, kâbusu olmuştur. Su halde bugün iktidar partısı veya iktidara çok yaklaş- mış bir muhalif parti çarşaf ya- mal olarak, her zaman yaptıgı bir işti. Bu işi bilerek yapması ise, hem aile, hem cemiyet için, daha faydalı olurdu. kat bu kursları bıtıren kadın- lar dıplom ayı aldıktan e ya- pıyorlardı" Ev hastabakıcılıgı yanın- a cemiyet sulh zamanında n- lardan daha müsbet bir şekılde İisti- fade edemez miydi? Diplomayı alan bir çok hanım sık sık buluşuyor ve bu meseleyi konuşuy orlardı. Mmi- yetten bir şey almış, bilgi sahibi ol- muşlardı. Fakat şimdi cemiyete bir şey vermek istiyorlardı. ir hasta vardı. Işte Gönüllü Hemşireler Cemiyeti bu güneş görmeyen evlere girmek, oralara biraz ışık sokmak, yardım etmek için kurulm uştu, Şi dilik bu işi, sırf kendi gayretleri ile, muhtaç hastalara iğne yaparak, ilâç Jale CANDAN sağına cephe alıyorsa, veya inkı- memlekette kara çarşafı benimse- olan muazzam bır kütle var- dır Bunların reyi bugün münevve- rin de, şuur sahibi Turk köylüsü- nün de miktarım asacak kadar fazla mıdır? Eğer böyle ise, bir tehlike var demektir.Kadını çarşafa hapsetmek demek, onu yeniden zul- mete boğmak demektir. On iki ya- şındaki kızı okuldan alıp eve hap— setmek, onu cahil ve geri, bir süs ve zevk aletı halıne getirmek de- mektir, niyeti inkâr etmek Türkiyenin varlıgına kasdetmek de- mektir. medeni memle- ketlerin hangi birisinde kadın bat- tal bırakılmıştır ve kadının cahil kaldığı hangi memleket medeni 0- labilmiştir? Garbı garp yapan ve şarkı şark yapan su* bu değil mi- Böyle bir tehlike varsa yapı- lacak şey gayet basittir. Duşmanı oy birliğiyle, hep beraber, al aşağı mek.. Mecliste, partiler, bu me- seleyı, işbirliği yaparak halleder- lerse mesele siyasi bir mesele ol- maktan ve yanlış bir din anlayışı siyasete alet olmaktan kurtulur. ey dâvası ortadan kalkar, yerine mukaddes bir memleket dâvası kaim olur Türk münevveri, erkek ve kadın, elele, cereyan edece imtihanının neticesini beklemekte- dir. dağıtarak yapıyorlardı. _Yakın za- , daha geniş çapta yardımlarda bulunacaklardı. İğne yapmak, bilgi- siz hasta sahıplerını aydınlatmak, hastayı ve etrafım korumak onların başlıca gayeler idi. Cemiyet Zeki kadınlar ok eski bir nazarıyeye göre, erkek- ler zeki ınmları sevmezler. Ha- kikaten bakarsınız bayatta muvaf- fak olmuş birçok üstün erkekler, va- sat zekâda kadınlarla mesut olurlar ve bir çok üstün zekâlı mürleri boyunca aşkı ve saadetı bu- lamazlar; Fakat acele hüküm verme- den, şunu da hatırlamak doğru olur 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: