14 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

14 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

göre ayarlanması icab edeceğini bir çok kere ifade etmiş bulunuyorlardı. Bu fikirlerin muhalifi, şiddet taraf- Tİ bır fikir değişikliğinin vuku buldu- ğunu gösteren bir emare sayılmalıdır Dulles ın bu neticeye varmasında içer- den olduğu kadar dışardan da yapılan tazyikler büyük rol oynamıştır. Bil- hassa Fransız Dış taleri Bakanı Pineau ile yaptığı görüşmelerin son derece tesırlı olduğu anlaşılmaktadır Zira es'in beyanatı, Pineau'nun Washıngtonu zıyaretının akabinde yapılmıştır. Dulles'in, dış siyaseti A- merikan istihbarat servislerinin şefı olan kardeşinden aldığı haberlere gö- re yürüttüğünü bilenler, Dış İşleri Ba- kanının Rusyada bazı şeylerın katı olarak değişmiş bulunduğuna in. ya başladığını anlamışlardır ne var ki, şıdd et taraftarı Dulles in son b yan onun şa: pyonlugunu paktlar polıtıkası 'ndan ar- tık vaz geçtiği mânasına alınmama- hdır. Dulles'a göre Amerikanın umu- mi siyasetinde toptan bir değişiklik yapmaya lüzum — yoktur, yapılacak şey her devletle vaki münasebetleri ayrı ayrı incelemekten ibarettir. Bu yeni cereyan tesirlerini yalnız icra organlarında değil, tesrii organ- larda da göstermış bulunmaktadır. şimdiye kadar "infiratçı" bir siyasete taraftar olduğunu muhtelif vesileler- le izhar etmiş olan Kongre ve to, Yugoslavyaya — yapılan yardımın kesilmesi teklifini reddetmiş ve De- mirperde gerisi memleketler ıçın 25 milyon dolarlık bir tahsisatı hiç zor- luk çıkarmadan kabul etmiştir. Rus- ya ile anlaşmış bir — Yugoslavyanın bundan bir kaç ay evvel Amerikadan bir tak sent bile alamıyacağı düşü- nülürse, son degışıklıklerın getirdiği yumuşama havası daha iyi anlaşılır. Şüphe yok ki, Rusyadan sonra Ame- rıkanın da yumuşak bir polıtıkaya baş vurması yeni bir dünya harbi tehlıkesını daha uzaklara ıtmektedır ve bu mucizenin sırrı ne Rusya ne de Amerikadadır. Her gün yenisi ya- pılan atom sılahları bılhassa Hidro- jen bombası, sulh ihtimaline kuvvet kazandırmaktadır. Bu silâhlara sa- hip olan devletler, yeni bir harbin sa- dece hasımlarının mahvolmasıyla ne- ticelenmiyeceğini çok iyi bilmekte- dirler. İşte bu korku şımdılık dünya sulhünün bekçiliğini yapmaktadır Lübnan Petrol kavgası Geçen hafta Londrada Stock Exchan- ge'da bir telâş hüküm — sürüyor» du. 1. P. C hisse senetlerinde barız bir düşükl meydana gelmişti. I. P. C, Ingılızlerın Irak'ta kurmuş ol- dukları bir petrol — şirketiydi, Stock Exchange de hisse senetleri alış veri- şi yapılan bir yer.. Herkes elinde bulunan I. P. C. hisse senetlerini satmaya çalışıyordu. Bu- na Lübnan Devlet Bakanı Saip Sa- lam'ın bir beyanatı sebep olmuştu. AKİS, 14 TEMMUZ 1956 DÜNYADA OLUP BİTENLER uc ta..... Saip Salam bu beyanatında Lübnanın bundan sonra "pıpe-line"larını I. P. C. petrollerıne kapatacagını soylemış- ti. Irak'ta çıkan petrol "pıpe-line" vasıtasıyla Akdenız limanlarına ulaş- tırıllıyordu. Bu "pipe-line lardan biri Suriyeden, biri Lübnandan, biri de İs- railden geçiyordu. Bu sonuncusu, A- rap milletlerinin ambargo kararından beri kullanılamamaktaydı. Lübnan da kendi topraklarından geçeni ka- patmayı duşunuyordu Bu, I. P. C. i- çin senede 7 milyon ton petrolun da- ha masraflı bir şekilde nakli dernek- ti. Lübnanın bu kararına neyin sebep olduğu — kat' iyetle — bilinmemektedir. Bazı çevrelere göre Şepılofun seya- hatinden sonra bu netic eyı beklem icap ederdi zılarına göre de Ame- rikalıların İngılızlerle petrol sahasın- da giriştikleri sessiz mücadele bu ne- ticeyi vermişti. Diğer bir goruşe göre de Lübnan hükümeti I. P. C. ile daha kârlı bir anlaşmanın peşındedıı' mak- sat şirketi zor duruma düşürüp müm- ün olan en büyük istifadeyi temin etmektir kı akla en yakın gelen ihti- mal de budur. Kıs ayları içinde Lübnan hüküme- tiyle I. P. C. temsilcileri arasında ya- pılan görüşmelerde petro) mpanya- sı, boruların Lübnan topraklarından geçmesine karşılık ödedikleri 380.000 İngiliz lirasını 600.000 e çıkarmayı ka- bul etmişlerdi. Fakat Lübnanlılar bu mablağı az bulmuşlardı. Kendilerine de hiç olmazsa Suriyeye ödenmekte olan para verilmeliydi. Şirket bu tek- lifi iyi karşılamamıştı. Zira Suriyeye yılda 6 milyon Ingılız lirası oduyordu ama, Surıy deki borulardan nakletti- ği petrolün miktarı 17,5 milyon tonu boruları Ucu Lübnan 'a dokunuyor buluyordu. Diğer taraftan Lübnan- daki 30 kilometrelik "pıpe-line" a mu- kabil Suriye topraklarma 400 kilo- metre uzunluğun boru döşenmiş bulunuyordu, Ingılız çevrelerı Lübna- nın dana fazla koparmak için şantaj a başvurd gu kanaatındaydı- lar ve bu hareketi hoş görmeye ya- naşmıyorlardı. Lübnan Devlet Bakanı beyanatında 1881 tarihinde şirketle imzalanan bir anlaşmadan bahsediyordu. Bu anlaş- maya göre petrol şırketı 1956 senesin- de faaliyetine son vermek isterse bü- tün tesislerini Lübnana terketmek mecburıyetındeydı. Tâyin edilen ta- rih atmıştı ama, I. P. C henüz tatili faalıyetı aklına bile getirmemiş- ti. Saip Salam'a göre Suriye Lübnan- dan nakledilen petrollerin kendi bo- rularından geçirilmesine müsaade et- miyecekti. Irak da Kerkukten İsken- deruna yeni bir "pipe-line" döşenme- sine razı gelmiyecekti. Bu sebeple I P. C, ya Lübnanın şartlarını kabul ederek anlaşmaya yahut tesıslerını terke mecbur kalacaktı İngilizler bu — şantaj ihtimalinden veya Şepilofun parmagından çok, işe Amerıkalıları nın mağın! Ş- mış olmasından endışelenmektedırler Zira Orta D gu büyük bir nüfuza namzet görü! erikan Aramco petrol kumpanyasının Lübnan hükü- metine bazı tekliflerde bulunmuş ol- duğu bilinmektedir. Lübnanlıların İn- gilizleri başlarından atıp Aramco ıle çalışmak ıstemelerı ihtimali de dır. Bu suretle Orta Doğuda bir defa daha karsı karşıya gelen İngiliz ve Amerikan menfaatları bu bölgede ba- tılların prestijinin biraz daha kırıl- masına yol açacaktır. 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: