14 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

14 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

celbediyordu ki nihayet söyle bir i- lan koymağa mecbur olmuştu: "Ziya- retçiler mahkemeye verilecektir!" Yeni New York kinci Dünya Harbinin sona erme- sinden sonra New York'ta Manhat- tan bölgesinde müthiş bir — inşaat faaliyeti vardı. Onbinlerce işçi sabah- Manhattan'da 250.000 metre karelik bir sahada seksen ofis binası inşa edılıyordu. Bunlar New York'un ceh- resini değiştirecek modern binalardı. Bunlardan başka 200 de apartıman yapılıyordu. Değişiklik dalgası New York'un her arafına — yayılıyordu. Hattâ mukaddes tanınan gökdelenler bile yıkılıyordu Buldozerler yeni ya- İışıyorlardı. nci caddenin St. Patrick Kilisesinden şın, betonun yerini çelik, aluminyum alacaktı. Manhattan'ın doğu — kesi- minde bir “"cam" saray yükseliver- mişti. Bu, Birleşmiş Milletler Mer- keziydi. New York'un çehresı degı— şiyordu. "Gökdelenler çağı" eri- yordu. Artık Empire State Buıldıng gribi 102 katlık binalar yapmağa, gök- leri delmeğe ihtiyaç hissedilmiyordu. Yeni kanunlar kat üstüne kat koy- maya imkân vermiyordu Beri yan- dan teknikte yeni gelişmeler olmuş- tu .Mimarların kafaları başka türlü işlemeğe başlıyordu, "air conditionu" denilen bir sistem bulunmuştu. Bir zamanlar hiç beğenilmeyen alçak ta- vanlı, yayvan binalar, yüksek, hava- dar gökdelenlerin yerini alıyordu. Kat malzeme kullanıyorlardı. Taşın beto- nun yerini asırlardan beri bilindiği halde inşaatta kullanılmayan bronz, cam, aluminyum, paslanmaz çelik a- hyordu. Duvarlar inceliyor, toprağın üstüne binen yük azalıyor, yüksek- likten, derınlıkten, zemeden, zamandan "Bınayı değil içinde yaşayacaklan dü- şünen" üç beş üstün kafa, mimari- de yeni bir cağ acıyorlardı. Yirminci asır medeniyetinin bütün özelliklerini kendinde toplayan New York bir "ye- ni şehir" oluyordu. Yirminci yüzyı- lın şekli değişiyordu. DEMET Aylık Eğitim ve Öğretim Dergisi Isparta'da Göller Bölgesi Köy Öğretmenleri Derneğince çıkarı- lır. Köyün ve Öğretmenin dâva- larını savunur. Sayısı 35, yıllığı 400 kuruştur. OKUYUNUZ. AKİS, 14 TEMMUZ 1956 K A D | Cemiyet Erkek gözü ile kadın anınmış Fransız muharrm, Jean Duche kadınlara sık s tab e der ve onlara ,tatlı tatlı nasıhatlarda bulunur. Fransız kadınları onu me- rakla okurlar, çünkü muharrir onlara saadetin sonunu öğretmeye adeta az- metmiştir. Bu yolda onlara ne açıkla- malarda bulunmaz ki: Erkekler va- kıa meziyetli, fazilet sahibi, dürüst kadınları daima diğerlerine tercih e- derler ama onlar gerek fazileti, ge- rek doğruluğu fazla net ve sert şekil- de değil, adeta maskelenmiş bir şekil- de karşılarında goı'mek isterler. N bu kadınların biraz duşıı eli z ve numaracı kadınların ak- sine olarak bunların — bütün hisleri sanki dudaklarının arasına sıkıştırıl- mıştır. Şöyle bir dokunuverin, hattâ dokunmaya hacet yok, şöyle bir onla- ra yaklaşın, bütün duşundııklerım, ilk hissettikleri şeyi derhal öğreniverir- siniz. Kimsenin fenalıgını ıstemezler Bılakıs her evzuda, dai ğ- yu söyliyere k ıyılık etmek ümi- dındedırler Hıslerım de aynı doğru- e bazen aynı sert kalıplar içinde ıfadeden çekınm ezler.. Onları dürüst oldukları için bütün erkekler taktır edebılırler ama, doğrusu biraz da bıraktıkları tesiri de lardan kaçarlar. Erkek gözüyle kadın.. Ne papağan gibi konuşmalı, ne hindi gibi düşünmeli.. Samson ve Dalila alila'yı kim tanımaz?. Güzeldir, fakat aynı derecede kurnaz ve hi- lebazdır, aşk uğrunda da katlanmıya- cağı fedakarlık yoktur Kim Dalila yı tanımaz ve han; erkek o! için ngi nun Samson'un hıssettıklerını hıssetmeye hazır değildir? Bir erkege bır kadının kurnazlığın- dan bahsediniz, onun derhal gözleri- nin parladı nı görürsünüz. Vakıa hi- ve kurnaz kadınlar emnde so- nıında erkekleri bıktırır. â bazan kendilerinden nefret ettırırler ama ilk hamlede, onları cezbettikleri de bir hakikattir. Doğrucu kadın elelim şimdi dalma doğruyu söy- liyen dürüst kadına. Erkeklerin asıl aradığı odur. Fakat ilk hamlede Dogru söyliyeni dokuz köyden ko- varlar ,çok tanınmış bir sözdür ama u sık sık okuyucularına tekrardan kendini menedememekte- dir. Dalila gibi hilebaz olmak şart de- ğgildir ama, doğru duşunmek daima do; ğı'uyu anların yüzüne çarpıver- meyi de ıcab ettiren birşey değildir. Kadına her sahada yakışan şey yu- uşaklık ve tatlılıktır. Eger hakikat- lar çok sert, ç ok kın 1 ise bunları yavaş yavaş arak, bazan ima ederek ıfade etmek bazan da kurnazlığa sapmak icab edecektir. Maskeli fazilet Zekı bir kadın cemiyet hayatında, muvaffak olmak bir erkeği kendisine bağlamak isterse onu, Dali- lanın kurnazlığı ıle cezbetmesi sonra da durust ve doğru karakteri ile tut- ması icab edecektır Fakat işte, deki İ7

Bu sayıdan diğer sayfalar: