27 Ekim 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

27 Ekim 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZABİITA Amerika da hırsızlığı undan bir müddet evvel Milton meselesi namı altında New York sek Mahkemesine intikal eden dava ihtimal henüz hatırlarda- Dört büyük Fransız terzisi ta- ndan Frederich L. on ismin- n amerikalı terzi aleyhıne acılan dava, büyük bir alâka uyandır- ve derin akisler meydana getir- ti. Çünkü bu dava birçok bakım- ları birçok kimseleri alâkadar e- r ve telif hakkı mevzuunda yep- li bir meseleyi ortaya — atıyordu. derick L. Milton Parisli büyük silerin yeni modellerim, henüz ba- verilmeden — çalıp, Amerikada ye ettirmekle sulandırılmıştı, kikaten o büyük tersilerin kolek- an defilelerine, gizli ajanlar şok- -a muvaffak olmuştu Bu ajan- lı kendisine verdigi detayları ma- levhalar üzerine tabediyor der- Amerikaya gönderiyordu. fikir hırsızlığının Fransız yük- dikişine muazzam şekilde Zzarar eceği inkar edilmez bir vakıa idi. nkü böylece Fransız yüksek diki- cendisine muazzam kar temin e- kopye hakkı kazanandan man- ti ediliyordu Güzel Fransız mo- lerini çok uc temin edebilen uza ebi fırmaların bu şartlar altında, yük Fransız terzilerine müracaat rek ve onlara bazen çok buyuk hakları vererek '"patron" sa- almalarına mahal kalmıyordu. Bu el hırsızlıgının bir büyük mah- u da eni modanın ha- i kıymetıni yapan yeni fikirlerin vsimsiz olarak ortaya atılması ve liri adeta zamanından evvel açan çiçek gibi soldurm. ilton — bütün bunları bılmez de- li. Fakat o böyle hareket ede- rnek hakkına sahip olduğunu zan- liyordu. Çünkü resim, müzik, ya- gibi güzelsanatlar için milletlera- 1 bir telif hakkı kabul edilmişti a yüksek dikiş gibi daha ehemmi- siz addedilen küçük sanatlar için üz böyle bir anlaşma mevcut de- di. fikrin kıymeti nedir?. Hilton hadisesi — Fransız yüksek dikişinin — karşılaştığı ilk hırsız- hadisesi değildi. Model hırsızlığı denberi ıyıden iyiye almış — yürü- ştü. Bütün bu olaylar küçük sa- lar için de güzelsanatlar gibi ciddi telif hakkı kabul, etmek zamanı- çoktan geldiğim ispat ediyordu, insiz yüksek dikişi gibi başlıca ser- yesi birkaç sanatkârın buluş ka- yetine, istidadına, zevkine ve kül- üne dayanan bir teşebbus muhak- hilekârlara ve hırsızla- arşı, kuvvetle korunmalı idi. pak bu taktirde güzelsanatın bir esi olmak istidadını gösteren yük- dikiş daha esaslı terakkilere ve — Hakiki bir Paris modeli Hırsızlık — mevzuu araştırmalara imkân — verebilir ve kendilerini bu işe hasreden — büyük terzilerin devamlı çalışmalarını tat* min edebilirdi. Zaten bu büyük ter- ziler için yalnız bir şeref, bir kap- ris veya bir menfaat meselesi rak düşünülemezdi. bir büyük terzıhane için ölüm dirim meselesi Bir mevsim başı koleksiyonu hafızanın kabul edemiyeceği bir ça- ışma, ihtisas, emek ve zevk mah- sulüdür. Yuzlerce insan, — aylarca geceyi gündüz katarak çalışırlar. Bir modelin onbeş defa sökülüp tek- rar dikilmesi ve gene bir modelin kâğıt üzerinde elli defa degıştırılme— si olağan işlerdendir. e bi sim — koleksiyonunun hazırlanması muazzam bir para yatırımını icab et- tiren bir teşebbüstür ve altı ay zar- fında amortismanı yapılmazsa — di- kiş evi iflâsa 'Sürüklenmiştir. . Mo- danın merkezi Paristir, moda Paris- ten çıkar. Fakat Fransız halkı bu muazzam moda evlerini besleyecek durumda değildir. FEcnebiler ve bil- hassa Amerikalılar olmasa, Fran- sız yüksek dikişi bugünkü ihtişamın- dan çok şey kaybeder. Bir firmaya ayakta — tutabilmek için icat edilen ilâve şubeler arasında lavanta, — el- diven, hazırelbisecilik branşları var- dır. Fakat bunlardan en mühimi, muhakkak kı fikirlerin satışıdır. Yüksek dikişin telif hakkı, Fran- sada dahi yeni yeni korunmağa baş- lamıştır. 1962 senesine kadar bir modeli çalarak kopye eden bir kim- se bu modelde en ufak bir değişik- lik yapsa meselâ bir düğme eksik veya bir düğme fazla koysa — ceza görmezdi. Halbuki bugün çalındığı iddia edilen model ufak tefek degı— şikliklere rağmen, orijinal — modele bariz şekilde benzıyorsa hırsız der- hal cezalandırılmakta Fakat diğer memleketlerde yük- sek dikiş aynı titizlikle — korunma- maktadır ve Fransadan çalınan bir modeli meselâ Japonyada dava e- dip kazanmak bir hayli güçtür. Fran- sız yüksek dikişinin en kıymetli pa- zar yeri olan Amerikaya gelince, o- rada serbest ticaret ve teşebbüs öy- le almış yürümüştür ki, — bu -bazen model hırsızlığını koruyucu bir ma- hiyet taşımaktadır Namuslu rekabet e şte bunun içindir ki New York Yüksek Mahkemesinde hâkini Gre- enberg tarafından verilen — karar bu hâkimin ismini hafızalardan si- lemiyecek bir ehemmiyet kazanmış, ve yüksek dikişin hakkı telifi — yo- lunda büyük bir adım olarak al- kışlanmıştır. — Vakıa bu karar he- nüz hırsızları cezalandıran — hakiki bir mahkümiyet kararı değildir ve daha ziyade usul üzerindedir. Mil- ton, FFransız terzilerinin dâvasını Amerikan kanunları anlayışı dahilin- de görmüyor ve dâvanın reddini ta- lep ediyordu. İşte hâkim Greenberg bu itirazı reddetmiş ve yüksek di- kişin' telif hakkı hakkında bazı prep- sip kararları ihdas etmiştir. Bu münakaşa münasebetiyle, hâ- kim Greenberg serbest ticaretin hu- dutlarım çizmek durumunda olduk- larını bildirmiştir. Hudut diğer bir insanın, bir firmanın haklarım çiğ- nem sahasına geçmeden hitam bulmaktaydı. Sistematik bir hır- sızlık makanizması na bir ti- caretle asla kabılı telıf degıldı Bü- yuk terzilerin gösterdikleri titizliğe rağmen onların koleksiyonuna gele— rek modelleri hafızalarına hırsızlar, muhakkak ki bir şekılde fikir hırsızlığı kimselerdi: Amerikan kanunlarında kopye et- menin şekilleri sarih surette tasrih edilmemişse de hâ Greenberg neticeye bakarak — karar vermenin pek alâ mümkün olabileceğini izah etmişti. Namussuz rekabet ve dürüst ol- mıyan — ticare hakkında, — hâkim Greenberg, Amerikan kanunların- la geniş maddeler bulunduğunu da hatırlatmayı unutmamıştı. Çalınan şeyin cinsinden ziyade — çalan inşâ- nın karşı tarafa verdiği zarar mü- himdi ve fikir hırsızlığı hırsızlıkla- rın en zararlısından biriydi. Milton'un yaptığı ticaret, muhakkak ki dü- rüst bir ticaret değildi. Hâkim Greenbergiin — New York'"- ta verdiği bu karar yalan Fransız yüksek dikişini korumak bakımın- dan eğil —"entellektüel buluş" u kıymetlendırebılmek bakımından bü- tün dünyada müspet akisler bırak- mıştır. yapan AKİS, 27 EKİM 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: