27 Ekim 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

27 Ekim 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bukle nazarı dikkati celbetmekte- dir. Maamafih bu bukleler hem mik- tar itibariyla azdır, hem de belirli belirsiz şekildedir. Saç güzelliğinin birinci şartı, gene herzamanki gibi, temizlik, sıhhat ve parlaklıktır. ÜUst üste sürülen rujlar 956-57 makyajı sade ve çekıngen bir makyajdır. "Pondde teint" o- lârak kullanılan krem parlak bir be]dır Allık katiyetle mevcut de- ildir. Pudra belirli belirsiz şekılde 'kullanılmaktadır Fakat dudak rTruj- ları gayet" lüzumlu addedılmıştır. Her kadının bir değil, düzine ile ruju olmalıdır. Bu rujların bazıla- rım üst üste sürdüğü taktirde ka- dın, tamamile şahsına mahsus ve kendisine en çak yakışan rengi bu- lacaktır. "Dudaklarda şahsiyet" 1956 makya]ının başlıca dövizidir. Arden in "Rosa-Aurora Revlo nun "Snow Pink"i ve Rubınsteın in “Paris-red"i bu mevsimin en gözde dudak rujla- rıdır. Kalın kaşlar Makyaj sadedir. Fakat dudaklar- la beraber itina icabettiren bir- şey de gözlerdir. Kirpikler ya ko- yu gri, ya koyu kahverengi ile meydana çıkarılmıştır. Kaşlar kalındır. Onları tabii istikametleri- ne doğru fırçalamak, icab ettiği tak- tirde kısa kalem darbeleri ile kalın- laştırmak ve kalemden sonra tek— rar fırçalamak lâzımdır. Kalem bii yalnız gece için kullanılacaktır Gene gece için gözlere kalem mek te mümkündür. Ama geçen se- nelerdeki mübalâğalardan çekinmek lâzımdır rimel Tek ziynet Mücevher kutusunda birçok kol- yeleri, bilezikleri, küpeleri ve iğneleri olan 1956 kadını, her de- fasında bunların yalnız bir tanesini takacaktır. Geçen seneler takım ha- linde takılan kolye ye küpeler bu sene demodedir. Şık olmak istiyen kadın ya kolye, ya da küpe taka- caktır. Gece takılan kolyelerin kat kat ve çeşit çeşit olması — bilhassa çok modadır. İnci ile renkli taşlar, pırlantalar karıştırılmaktadır. "Be- yaz inci ille siyah inci, ametist ile inci ve pırlanta, gri, yeşıl ve beyaz topaz ile beyaz inci fevkalâde ara- nan kombinezonlar meydana getir- mektedir. Geceleri saç tuvaletini, ba- şa takılan mücevheratla tamamla- mak ta çok modadır Gündüz çok az ziynet takmak lâ- zımdır. Gündüz küpeleri mümkün mertebe klâsik — küpeler olmalıdır. En çok kullanılanlar beyaz veya sveterin rengindeki yuvarlak inci küpelerdir. Yirmi çeşit koku 956-57. kadını buram buram ko- kular içinde dolaşmıyacaktır ama, tuvaletinin bir gözü yalnızca "koku " şişelerine tahsis edilecektir.. Kü- çük küçük, çeşit çeşit kokular.. Bun- lar hafif hafif, fakat sık sık değiş- tirerek kullanılacaktır. 26 SİNEMA Filmler Kazan'ın realizmi. ıhtımlar üzerinde - On the Wa- terfront" Elia Kazan'ın en il- gi çekici filmlerinden biriydi. E- ser çeşitli tepkilerle karşılanmış, ya çok beğenilmiş ya da şiddetli tenkit- lere uğramıştı. Film 1954 Venedik Festivali'nde Gümüş Aslan, Sinema Tenkitçileri ve Milletlerarası Kato- lik Ofisi Mükâfatını kazanırken İn- gıhz ve Fransız sinema yazarlarının sert' hucumlarına maruz kalıyordu Lindsay — Anderson'un an Sound"daki etraf]ı tenkidi Ingıhz si- nema meraklılarını coşturmuştu. Ka- zan' 1 savunmayı üzerine alanlar çık- tığı gibi, L'Anderson'un düşünceleri- ne katılanlar da az değildi. Fran- sa'da "Cahiers du Cınema adlı derginin — Hollywood üzerine açtığı ankete cevap veren büyük sinemacı Luis Bunuel Amerikalıların sinema anlayışına ver yansın ederken, bil- hassa "On the Waterfront"u sevme- diğini belirtmişti. Film Marlon — Brando şöhretinin zirvesindeyken piyasaya çıkarıldığı için Amerikada da popüler olabilmiş, New York Film Tenkitçileri mükâ- fatiyle Sinema — Akademisi en iyi lm, — mizansen ve oyun oskarlarını kazanmıştı. Lehte yahut aleyhte yarattığı heyecan "Rıhtımlar U- zerinde"nin ne kadar önemli, bir film olduğunu ortaya koymaktadır. Budd Schulberg'in hikâyesi — ger- çek olaylara dayanmaktadır. Ame- rikada liman işçileri sendikaları, u- mumiyetle zorbalar tarafından ida- re edilir. İşlerin aksamadan yü- rümesini sağlıyabilmek için, patron- lar idarenin — başında gangsterlerin bulunmasına göz yumarlar. Suiisti- mal, istismarcılık, hakların hiçe sa- yılması alıp yürümüştür. Sendikacı- lar için tehlıke yaratan işçiler kazaya ugramakt Amer kada i endüstri ve spor hayatında çevrılen kırlı işleri - ken- dine konu edinen Budd Schulberğ li- man işçilerine dair yazdığı yazılarla da şöhret kazanmıştır. "Rıhtımlar Uzerinde"nin senaryosu, bir liman işçisinin öldürülmesinden sonra yazıl- mış röportaj serisi üzerine kurulmuş- tur. Tabii kahramanların adları de- ğiştirilmiş, olaylar — romantize edil miştir. Ama dert ayni derttir. Filmin kahramanı Terri Malloy (Marlon Brando) anlaşmalı maçlar yüzünden şampiyonluktan olmuş es- ki bir boksördür. Cehaleti ve çev- resindekilerin tesiriyle kirli işlere a- let olmaktadır. Terri etrafındaki iş- çilerin ezılmesını sömürülmesini, hayatlarının hıçbır teminat altına a- lınmamış olmasını umursamaz dika başkanı Johnny Frıendly nin (Lee J. Cobb) yardakçılığını yapan ağabeyi (Rod steiger) sayesinde ça- lışmadan (kazanmakta, başkalarının dertlerine gözlerini kapamaktadır. Terry'yi harekete, getiren, lelerdir. - İşçi davalarıyla hiç de il- gılenmedıgı halde, ümüne vasıta olduğ arkadaşının kızkardeşine (Eva Marie Saint) yakınlık duyma- sı ve gözden düşen ağabeyinin — de öldürülmesi onu Johnny Friendiy'nin amansız düşmanı yapar. — Böylece bir sosyal mücadelenin çıkış noktası romantik sebeplere dayanır. Çarmıha gerilen insan Rıhtımlar Üzerinde"ki işçiler, Ka- zan'a gore ancak kendi sıkıntı— "1t11ar Üzerinde"den bir sahe | Elia Kazan ahlâk dersi veriyor AKİS, 27 EKİM 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: