8 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

8 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BU USULLERİ BİZ HOŞ GÖREMEYİZ K omşumuz, dostumuz ve müttefi- kimiz Irak şu anda Parlamen- tosuz, siyasi partisiz ve üniversite- sizdir. Iraklıların, bundan dolayı biz türklerin. büyük hem de çok buyuk bir ekseriyetimizle derin üzüntü i- çinde oldugumuzu Dilmeleri lazım— dır. Bağdat hükümetinin Başkan Nuri Saıd Paşa bundan bir muddet evvel siyasi partileri lâğvetmişti. Geçenlerde başkentte çıkan karı- şıklıklar ve hükümet aleyhtarı nü- mayişler karşısında Üniversite ka- patıldı. Bugün Melik Faysal, Nuri Said Paşa Hükümetinin arzusu üze- rine Irak Parlamentosunu açılm sının arifesinde tatile, mecbur edı yor. Böylece komşumuz, dostumuz ve müttefikimiz olan memlekette u- mumi efkârın sesi tamamile boğul- muştur. Kimin neyi temsil ettiği ve milletin hakiki temayülünün ne olduğu, Nuri Said Paşa gibi düşün- meyenlerin ne istedikleri artık ta- mamile meçhuldür. Hatta Nuri Sa- id Paşanın bile politikasının esası, bazı ender zevat hariç, bilinmemek- tedir. Irakta basın çoktan susturul- duğu için milli emniyetin o supabı da işlemez halde bulunmaktadır. Irakın iç işleri elbette ki herkes— ten çok ıraklıları alâkadar eder. A- ma öyle bir- dünyada yaşıyoruz ve memleketlerin birbirlerile münase- betleri o kadar girift hal almıştır ki bilhassa biz türkler, tecavüze uğ- radığı takdirde yardımına koşmak mükellefiyetini yüklendiğimiz bir diyarda neler olup bittiğini dikkat- le takip etmek zorundayız. Modası geçmiş ve tehlikeleri aşikâr hale gelmiş usullerin Bağdat Hükümeti tarafından benimsenmesi bizim has sasiyetimizi haklı şekilde celbeder. Basını susturulmuş, Parlamentosu zoraki tatile sokulmuş, siyasi parti- leri feshedilmiş, Universitesi kapa- tılmış bir memleketin güven veren müttefik sıratından mahrum olduğu aşikârdır. Biz Irakla pakt yapmış bulunuyoruz, Nuri Said Paşa ile değil.. Ve biz, Irakı tecavüzlerden korumak mükellefiyetini Nuri Said Paşayı değil,. tik olmayan hükümetlerin emnıyet telkin etmemeleri tabiidir. Zira, bil- hassa arap memleketlerinde iktida- rı ele geçirip onu şiddet usulleriyle muhafazaya çalışan devlet adamla- rının bir gecenin sabahında mevki- lerinden uzaklaştırılıverdikleri umur u adiyedendir. Öyle hallerde ise â- det, siyasi meşrebi devrilenden tam yüz seksen derece farklı politikacı- ların başa geçmesidir. Dış siyaseti- mizin temel taşlarından biri halini almış bulunan ırakta hükümetin basım susturduktan, siyasi partileri feshettikten ve ÜUniversiteyi kapat- tıktan sonra vaziyete hakim olabil- taşıyoruz, mok AKİS, 8 ARALIK 1956 mek için Parlamentoyu dahi tatile sokmaya kendisini — mecbur hisset- mesi doğumuzdaki müttefikimizin iç istikrarı hakkında biz türklere hakikaten endişe vermektedir. Bağdat hükümetinin hangi müş- killer içinde olduğunu tamamile takdir etmekteyiz. Orta Doguda Nurı Said Paşanın Sovyetler için 1 numaralı hedef sayıldığı meçhulü- müz değildir. Bir yandan komünist- lerin, bir yandan kürtlerin, öteden de mısırlıların Iraktaki tahriklerile başa çıkmak zorunda kalan Bağdat hükümetinin kendisini kuvvetlendi- recek tedbirler almasını tabii bulu- ruz. Bunlardan başka her milletin hususi şartlara sahip bulunduğunu, iş başındakilerin o şartları kaale al- maları gerektiğim kabul ederiz. I- rak İngiltere değildir ve Londrada cari hesaplar Bağdatta makbul sa- yılmaz. Ancak, bütün bunları göz onunde tutmak suretile de müttefik memlekete baktığımızda Nuri Said Paşanın yanlış, hem çok yanlış ve tehlikeli yolda olduğunu söylememiz dostluğumuzun icabıdır. Basım, siyasi partileri Parlamen- toyu ve Üniversiteyi susturmak Bağdat hükümeti için karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri önlemenin en akıllıca çaresi değildir. Hatta, ta- mamile aksine, memleketteki mev- cut istikrarı dahi dağıtacak hare- ketlerdir. Bir devletin mukadderatı- na bir tek şahıs hakim olursa, onun, arap diyarında bertaraf edilmesi o kadar zor değildir. Nuri Said Paşa şu politikaya sahiptir; vatansever ıraklı bir gazeteci ondan biraz baş- ka türlü düşünebilir; — vatansever ıraklı bir muhalif daha değişik ka- naate sahip olabilir: Üniversite genç liği, vatanseverliği ayrı manada an- layabilir; ve hayet bizzat Nuri Said Paşanın milletvekili tenkidler yapmayı lüzumlu Hissedebilir, Sim- di, bütün bu vatansever zümre "memleketi en iyi ben idare ede- rim" zihniyetine sahip hükümet baş kanının totaliter temayülüne uyula- rak susturulursa herkes emin ola- bilir ki başka sesler -vatanseverlik- le alâkalı bulunmayan sesler- ku- laklara hoş gelmeye başlar. Bakar- sınız bir sbah o Nuri Said Paşa iş başından uzaklaştırılmıştır. Ye- rine geçenin bambaşka politika ta- kibine başlayacağını kestirmek için kâhin olmaya lüzum yoktur. Tecrü- beler ortadadır. Basım, Üniversite- yi, Muhalefeti susturarak memleket 1dare etmeye kalkışmak iptidai bir Orta Doğu ülkesinde dahi kabil ol- maktan çoktan çıkmıştır. Nuri Said Paşa usulleri iflas etmiş usullerdır ve bunların bir memlekette iflasını beklemek bız türkleri hem üzecek, hem de bize Metin TOKER zarar verecektir. İkinci Dünya Har- bi sıralarında gene Irakta günlerden bir gün, adeta durup dururken al- man taraftarlarının ingiliz taraf- tarlarının yerini — alıverdiğini gör- müştük. Bunun sebebi ingiliz taraf- tarlarının kendi politikalarını milli bir politika haline getirmeye çalı- şacak yerde mevkilerini zor kulla- narak muhafazaya çalışmalarıydı Hatırlardadır, o zaman da bu usü- lün şampiyonu Nurı Said Paşaydı. rak milletine dost, Nuri Said Pa- Işanın batıya yakınlığının — lüzu- muna ve faydasına tamamile kani bir millet olarak biz türkler Bağ- atta normal rejimin avdetini ha- raretle arzulamaktayız. Aramızdaki ittifakın asıl o zaman kıymeti ola- caktır. Bir devlet adamının memle- kette terör idaresi kurarak muvaf- fak olması imkânsızdır. Şer kuvvet- lerini yenmenin tek ve emin. çaresi herkese fikrini — söylemek müsaa- desini vermektir. Nuri Said Paşanın memleketin mukadderatına tek ba- şına ve hiç kimseye hesap vermek- sizin hakim olma temayülü Sovyet— lerin işini kolaylaştıracak bir tu- tumdur. Dost devlet adamına bu tu— tumunu süratle terketmesi tavsiye- sinde bulunuruz. Bunun türk mille- tinin hissiyatına tercüman olduğu- nun Bağdatta bilinmesi lazımdır. Bakınız D.P. iktidarının sözcüsü o- lan Zafer, Irakta Parlamentonun ka patıldığı gün Nasırın Mısırdaki va- ziyetini bahis mevzuu ederek ne ya- zıyordu: "Kendinden mısır milleti adına hesap soracak bir cihaz veya bir kimse de yoktur. Nasır Parla- mento ile partileri kapatmış, "lem yüs'el amma yef'al" bir eritişidir. Ayrıca ve İsrail meselesi dolayısıy- la onun her teşebbüsünü alkışlaya— cak bir de galeri mevcuttur' Şimdi. Nuri Said Paşanın tıpkı Zafer'de tasvir edilen erkişi gibi bir erkişi haline gelmesinin mahzurları daha iyi ortaya çıkmaktadır. Irak bunu dostça tavsiye olarak almalı ve Bağdat hükümeti, eğer bizim iyi hislerimize, ittifakımıza kıymet ve- riyorsa, usullerini değiştirmelidir. Zira komşu başkentte batıya yakın bir hükümetin işbaşında bulundu- ğunu bilmek bize emniyet, paktımı- za samimiyet telkin ediyordu. Bu hükümetin denenmiş kötü usullerle kendisim ve Irakı huzursuzluğa sü- rüklemesini sevinçle — karşılayama- yız. Basını, siyasi partileri. Üniver- siteyi ve Parlamentoyu susturarak bir. memlekete hakim olmaya çalı- an adamın aslında hiç bir şeye ha- kim olmadığı ve bir sabah kalktı- ğında — kendisini işten uzaklaşmış bulmasının her sabah mümkün bu- lunduğu müttefiklerin asla meçhu- lü sayılamaz. 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: