8 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

8 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

natkârane elbiseler giyinmek için de- ğil, güzel ve cazibeli görünmek için giyinecektir. Aksesuar yeniliği ürkten olsun, kadifeden olsun, drapeli şif fonlardan olsun uzun bıçımlı yenı şapkalar yeni tip kadın için şar İnce, sivri burunlu çok yumuşak derılerden yapılmış incecik atkılı a- yakkabılar da yeni tarz kadının vaz- geçilmez bir aksesuarıdır. Elbiseler bu derece yeniliğe uğrar- ken çantaların da sert kalıp şekille- rinden kurtulmaları gayet tabii de- ğil midir? Gece olsun, gündüz olsun ince derilerden, süedlerden yapılmış zincirli ve yuvarlak fermuarlı kese ve torba biçimi yumuşak çantalar fevkalade Közdedir. Siyah, bilhassa gece için vazgeçilmez renktir. En ho- şa giden, kumaş, ince muslin ile kalın el örgüsüdür. Sade siyah elbisesi ile kadın, dir- seğini geçen uzun eldivenler giyine- cek, sigara içiyorsa usun bir ağızlık kullanmayı da züppelik telakki etmi- yecektir. 1958 - 57 kışının en yeni teferruat modası dirseğin üst kısmından kol- tuğa kadar, kola takılan renk renk metal, kemik veya taştan, halka hi- çimi bileziklerdir. Hele vücudu saran drapeli kılıflarla bu bilezikler adeta şarttır. Gene 1956 - 57 kavasım taşıyacak en güzel ziynet eşyası sveterler ü- zerine takılan tahtadan yapılmış renkli kolyelerdir.. En kıymetli taşla- ra gelince, bunlar, bazan, dümdüz bir gümüş boyun halkasına gene gü- müş bir çengelle asılmaktadırlar. Saçlarda yenilik Kış mevsimi başında azalan bukle modası kış ortasında tamamile ortadan kalkmıştır. Topuzlar ve ya- lancı topuzlar, saçlar kulak üstüne duşuruldukten sonra yapılmaktadır. Bu düşük saçların basan şakakları dahi kısmen örttüğü vakidir. Örgü elbise modası Yumuşaklık ve hürriyet hattı mo- dasının eski Örgü elbiseleri, hatta eski örgü mantoları ortaya atacağı aşikardı. Bu şekilde örülen elbiseler ekseri trois - guarts kollu, hafifçe a- çık yuvarlak yakalıdır Hıçbır gırın— tisiz, dümdüz "selânik Örgüsü" veya "lâstik" çeşıtlerı ile orulen bu elbise- ler belden epeyce aşağıda niş bir jerse kemerle hafıfçe sıkılmışlardır Kapalı yakalılar daha ziyade rob - manto şeklınde gıyılmektedır Bu tıp bir r e kloş bir şapka giyinen yu uşak çantalı, yumuşak hareketli bir kadın tamamıle son tarz da giyinmiş olacaktı Örgü elbiseler kadar moda olan birşey da dümdüz hatlı, teferruatsız, girdisi çıktısı olmıyan jerse kılıf el- biselerdir. Banların karelileri ve çiz- gilileri bilhassa çok gözdedir. AKİS, 8 ARALIK 1956 CEMİYET ünyanın en meşhur “"yaşayan adam'ı Sir Winston Churchill geçenlerde 82 inci yaşını kutladı. Bu münasebetle resmini çekmeğe gelen bir foto muhabiri ihtiyar devlet ada- mım memnun etmek maksadıyla 'Sir, çok ümid ederim ki sizin 100 üncü yaşınızı kutlarken de fotoğrafınızı alabileyim" — dedi. inston tam yarım dakika genç fotografçıya bak— tı, sonra ihtimal Bernard Shaw hatırlıyarak. " — Ne için almıyacakmışssın, de- likanlı? Maşallah sapasağlam görü- nüyorsun" dedi. nkara gazetelerinde birkaç gün- denberi şu ilân çıkmaktadır: " Adliye Vekılı Prof Doktor Hüse- yın Avnı Göktürk'ün himayelerinde -Bütün atraksıyonlarıyle 8/ Aralık/l956 Cumartesi akşam KARA PALAS Salonlarında Hay— vanları Koruma Derneği yararına- Tel : 28203" Amerika'nın en tanınmış kadın ya- zarlarından Dorothy Thompson genç kocasıyla buidkte Türkiyeye geldi ve Hilton Otelinde bir basın top lantısı yaptı. Bu toplantıda muhabir- ler misafirin kendilerine biraz, soğuk davrandığı intibaını aklılar. Sonra hususi konuşmalar neticesinde mese- le anlaşıldı: Dorothy Thompson bu- raya gelmeden önce ugradıgı Yuna- nistan'da türkler aleyhinde'iyice dol- durulmuştu. Altmış yaşlarında ka- dar gösteren Dorothy Thompson bir suale Verdiği cevapta türk erkekleri - ni pek beğenmediğini de ima yoluyla beyan etti. Fakat orada bulunup ta Dorothy Thompson Erkekleri gücendirmedi bu açıklamayı işiten erkeklerimiz- den hiçbirinde buy k bir kayba uğ- ramış insanların üzgün hali yoktu. * stanbul'a gelen Malaya'nın sine- ma kralı Run Run Shaw, mali du- rumuna dair gazetecilerin sordukla- rı sualleri cevaplandıramadı "Müna- sebetsiz derecede fazla param oldu- ğunu biliyorum, ama tam miktarın- dan emin olun haberim yok" dedi. Run Run Shaw bir türk filmi gör- mek istediğini soyledıyse de etrafın- daki türkler muş erek gayret sarfıy— la kendisini bu hevesten vazgeçire- rek vatanlarının şohretını tehlıkeden korudular. * Mıllı bayramları şerefîne Yugoslav solosun Palasta verdıgı kokteylde dunyanın siyasi durumunu aksettiren gruplaşmalar olduğuna dair gazetelerde yazılar çıktıysa da bunların hakikatle pek alâkası yoktu. Bilâkis dünyanın baş- ka taraflarında gırtlak gırtlağa gel- miş milletlerin temsilcileri birbirle- riyle güle oy konuşuyorlardı. Hatta ecnebi dıplomatlardan bazılar rı bu halin sebebini, memleketimizin havasında aramağa kalktılar ama ha- zır bulunanlardan biri Tünkiyenin havasında böyle birşey olsa türkler kendi aralarında 1yı geçınır deyince bu itiraz varid g rüldü. Israılden geri gelmesi beklenilen Büyükelçimiz Şefkati İstinyeli'nin yurda dönmesi 'geciktikçe gecikti. Bir hafta müddetle her gece kendisi- ni karşılamağa giden — gazeteciler ve foto muhabirleri beklemekten usan- dılar. Maamafih her zaman hava mey danından şehre elleri hoş dönüyorlar- dı. Bir gece Yeşilköy'de dokuz M sikalı seyahat acentasına tesadüf et- tiler. Dünya turunun son üç gününü Türkiyede geçirdiklerin_i soyleyen Meksikalılardan biri, "İyi ki önce Türkiye'ye ugram şız, yoksa tura de- vam edemezdik" dedi. Bir kaç barı ve Kapalı çarşıyı "taretlerinden sonra on parasız kaldıklarım anlatan diğer- leri, arkadaşlarının bu sözünü, can-ü yurekten tasdik ettiler * emleketimizi ziyaret eden Ame- erikalı kadın sosyolog Mrs. Grif- t ürkiye'nin cemiyet hayatında bir noktaya temas ederek şöyle dedi: "Bizim memleketimizde belki genç kızlarla erkekler haddinden fazla ha- şır neşir oluyorlar, fakat sizde de ak- si ifratı görüyorum. Buradaki deli- kanlıların genç kızlarla sosyal teması pek az. Ne tuhaf şey, sizin gençleri- niz birbirlerıyle hiç alâkadar olmaz- lar mı canım?" Buna muhatab olan türk gazetecisi sosyolog Mrs Grifths e akşam üstü mektepler dağılırken kız liselerimizin Öönünden geçmesini tavsiye ederek, "Bizim sosyal temas üslübumuz biraz başkadır" dedi. 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: