8 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

8 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Satış mağazasında cicimler Cici mi cici... düz bir siyah elbiseye ne kadar yakı- şır! Tamamile elde yapılan bu zarif ve geniş gümüş kolyenin etrafından küçük küçük eller sallandırılmıştır ve Anteb halkının ifadesine göre bu eller "Fatma anamızın" elini temsil etmektedir. Bu kadar iş, bu kadar gümüş 28 lira 75 kuruştur. Türk Elsanatları Derneğinin mode- lini göndererek Antepte yaptırttıgı yuvarlak tekerlekli çok ağır gümüş kolye ise en sade elbiseyi şıklaştır- maya yeter ve 51 lira 75 kuruşa sa- tılmaktadır Bursanın büyük sallantılı gümüş bileziği eski ile yeninin birleşmesi i- le ortaya çok değişik ve güzel bir e- ser çıkmaktadır. unlardan başka daha birçok bilezik ve çıngıraklı kol- yeler, ıgneler küpeler mevcuttur. Er- kekler için de Türk Elsanatları Der- neğinde bazı şeyler bulmak kabıldır Meselâ içi göoblen işli cam kol meleri ile eş kravat iğnesinden mute şekkil şık bir takımın fiatı sadece 37,5 liradır Türk işi 1le işlenmiş, rengi fevkalâ- de ahenkli, uzun eşarplar kürk mantolar yakasında bilhassa şık durmaktadır. Fiatı da 21 lira 85 kuruştur. Bu uzun eşarplardan başka sveter üstüne takmak için kara şif- fon eşarplar da vardır ve birer köşe- lerine gayet güzel türk motifleri iş- lenmiştir. Türk Elsanatlarını Tanıtma Derne- ğinde en çok dikkati çeken bir şey de 6 metresi 13 liraya satılan Antep do- kumasıdır. Muare gibi hareleri olan u çok güzel dokuma ile hanımlar yazın eteklik yapabilirler. Ayni manda döşemelik kumaş gibi kullan— AKİS, 8 ARALIK 1956 Cemiyet arplere, maddi ve manevi sıkın- tılara, bilhassa insanlığın bu- gün çekmekte olduğu büyük hu- zursuzluğa temas eden bir ruhi- yatçı şu sözleri söylemiş: "— Eğer anne ve babaların ka- falarını ve onların hareket tarzla- rını değiştiirmek mümkün olsaydı, bugun bütün dünyanın hasretini duyduğu ideal cemiyet bir nesılde kendi kendıne kuruluverirdi. Bu sözler, insanlık için, ne kadar ümit vericidir. Demek ki şu İhti- yar dünya, ne kadar sarsıntı geçi- rirse geçirsin, hatta ne kadar ça- mura batarsa batsın bir neslin ye- tişmesi kadar ısa bir zamanda, yeniden yepyeni bir sulh, huzur ve saadet yolunda yürümesi ihti- mal dahilindedir ve bu muazzam iş ne büyük dahilere, ne kurnaz diplomatlara, ne akü ve sır ermez stratejilere muhtaçtır! Bu muaz- zam işi başaracak olan benim gi- bi, sizin gibi bir anne, bir baba, bir aile ocağıdır. Ama çocukları yetiştiren, onlara ilk düşünce, ilk du l re- ketleri telkin eden anne baba— ların kafalarını degıştırmek daima iyi ve doğru şekilde hareket etme- ye alıştırmak mümkün müdür?. Elbette ki iddia bu değildir ve yal- nız üstün fazilet sahibi ailelerden müteşekkil bir cemiyet düşünmek pek fazla hayal kurmak demektir, İnsanoğlu — yeryüzüne bir takım meziyetlerle ve bir takım kusur- larla gelir. Menfaat hissi onun en zayıf tarafdır. Ne var ki insanın akiki menfaati yaşadığı cemiye- tin menfaati ile birdir. Bunu idrak ettiği anda, insanoğlu çektiği 1s- tırapların bır kısmından kurtula- caktır. Bunu idrak ettiği anda an- ne ve babanın tatbik edegelledikleri terbiye sisteminde büyük bir deği- şiklik olacaktır. Bu hisse, "cemiyet duygusu" di- mak, onunla erkek robdöşambrları yapmak gayet zevkli yatak örtüleri dikmek te mümkündür. Hediyelikler —arasında goblen, bir pudriyer, gece çantaları ve ağızlık- lar da vardır. Kiraz ağacından ya- pılan ve çok hoşa gidebilecek sedef- li, bir ince ağızlığın fiatı ise sadece il liradır Ev eşyaları K üçük hedıyelıklerın yanında bir ev kasını fevkalâd sevindi- recek zarif ev eşyaları da eksik de- ğildir. Bunlardan en güzelleri ince türk sanatını en güzel şekilde ifade eden nefis kilimlerdir. Yatak odaları KADIN Duygusu Jale CANDAN yebiliriz. Dikkat edecek olursak medeniyette daha hızla ilerleyen ve nispeten daha mesut bir hayat suren cemiyetlerde "cemiyet duy gusu" diğerlerine nisbeten çok daha kuvvetlidir. Vazife icabı A- merikada bulunan bir türk, bir ak- şam amerikalı dostlarını evlerinde ziyaret ediyormuş. Bakmış her o- dada ayrı ayrı ışıklar yanıyor ve kimsenin, kullanılmıyan odalarda- ki elektrikleri söndürmek aklına gelmiyor. Dayanamamış ve elekt- riklerden birini kapamış. Fakaî a- merikalı derhal onu açmış: “— E- ğer demiş şahsım için bıraz ta- sarruf etmek Zzaafına kapılırsam bundan elektrik şirketi zarar gö- rür ve her amerikalı benim gibi yapsa, neticede hepimiz zararlı çı- karız ve kılovatı bu kadar ucuza yakamayız mek ki "kilovatı" ucuza ya- kabilmek için her ferdin muayyen bir iktisadi sistemin ruhuna sa- dık kalarak hareket etmesi şart- tır. Eğer bu sistem, sarfiyatı şart koşuyorsa — şahıs, neticede endi menfaati için, aksine bu sistem tasarrufu emre- diyorsa şahıs idareli davranacak- tır. İşte gene bu cemiyet duygu- sudur ki hakiki demokrasinin ku- rulduğu memleketlerde, her ne pahasına olursa olsun en ufak bir antidemokratik harekete, hatta temayüle, imkân Vermemektedır Geçıcı ufak menfaatlerin, hakiki devamlı menfaatler yanında sözü mü olur? Evet insan tür takım kusurlar ve bir lakım — meziyetlerle doğar ve gene bir takım kusurlar ve me- ziyetlerle ölür. İnsan melek değil- dir. Ancak cemiyet yardım etliği taktirde, şahsın menfaatleri cemi- yetinkilerle birleştirilebilecektir. Cemiyeti de, ferdi de huzura ve saadete götürecek olan yol, bu yoldur. için ısmarlanarak yaptırılan beyaz zeminli büyük "cicim"ler 57,5 lirayı satılmaktadır. Matisse'in bir yaprağım aksetti ren renkli tepsiler her eve neş'e geti rebilecek kadar hoştur. Örtüsüz kul lanılacak olan bu tepsilerin fiatı 2 liradır. Ev hediyelikleri arasında en kullanışlı olanı mu k ki 6 lira 60 kuruşa satılan tahta salata kaşık larıdır. 6 lir, kuruş verince de insan gayet şirin küçük duvar vazo lan satın alabilir. Kaktüs meraklıla rı işin, bu cidden hoş bir hediyedir Resim meraklılarına gelince, gümü çerçeveler onları muhakkak ki çok sevindirecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: