8 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

8 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

başlıyor. Anthony Mann'ın devamlı yıldızı James Stewart kızılderililere satılan silâhlarla öldürülen kardeşi- nin katilini aramaktadır. Fritz Lang- ın "Rancho Notorious - Yaylalar Fa- hişesi" adlı —Western'ini hatırlatan bu intikam teması, George Stevens in "Shane - Vadiler Aslanı"ında iş- lediği toprak mülkiyeti için mücade- leler temasıyla dolgunlaşıyor. Büyük balığın küçük balığı yutması gibi kü çük arazi sahipleri yavaş yavaş or- tadan kalkmakta, bir çeşit derebeylik ler kurulmaktadır. Stewart karde- şinin ölümüne sebep olan kişinin böy— le bir derebeylikte, Donald Crisp'in çiftliğinde yaşadığını farkeder ve in- tikamını alıncaya kadar derebeyli- ğin bütün —kuvvetleriyle - mücadele eder. Mevsimin ilk başarılı — Western'i "Johnny Guitar"ın senaryocusu Phi- lip Yordan "İntikam Kanunu"nun da senaryo mesuliyetini üçerine almış. Gene oradaki gibi senaryonun genel yapısında aksaklıklar, kolaya kaç- malardan yer yer kendini kurtara- mamış. Arazi meseleleri yüzünden birbirlerine düşman kesilen Donald Crisp ile Aline MacMahon'un hayat- larının son demlerinde evlenmeye ka- rar vermeleri filmin ütünü içinde lüzumsuz ve sırıtan bir motif. Ma amafih en acı gerçekleri şair duygu- luluğuyla ortaya koyan Nicholas Ray gibi, Anthony Mann da sade ve te- miz üslubuyla hikâyesini inandırarak anlatmayı başarıyor. "Soyguncular" inemascope un hususiyetlerini bil n bu sistemi kullanmak ba- şarısız fılmlerle neticeleniyor. Hırsız -polis filmleri siyah - beyaz fotoğraf- lardaki ışık oyunlarından, iyice belir- tilen tezadlardan çok kazançlı çıkar- Curum ışlıyenlerın hikâyesini an- latan 'serie noir” denilen filmler me- lodramatik tesirler yaratmak için aydınlatmayı en kuvvetli silâh olarak kabul ederlerdi. Bu —bakımlardan "serie noir'lar expressionnist filmle- rin bir kolu sayılabilir. Ayni sebeble seyirciye tesir edebilmek için onların da dikkati dağıtacakları yerde bir noktaya toplayabilmeleri gerekmek- tedir. Rejisör Richard Fleischer aca- ip bir denemeye girişmiş. Kara ler sınıfına sokulabilecek filmini, tak renklendirmekle kalmamış, üste- lik bir de cinemascope yapmış. Yet- miyormuş gibi dikkati dağıtmak için filmle hiç alâkası olmayan, birbirine paralel gelişen bir sürü. hikâyeyi de araya sokuşturmuş. Böylece bir ta- raftan banka soygunculuğu — seyredi lirken öbür tarafta karısı tarafından ihmal edilen bir zengin, yahut gece- leri pencere altlarında röntgencilik yapan psikopat bir memur gösterili- yor. Bu dağınıklık film boyunca ar- tıyor, sonunda karakterlerden bir ço- ğu ölmesine Trağmen "The Violent Saturday - Soygunculuklar"ın gene de iki yakası bir araya gelmiyor. 24 K A D Ankara Yeni yıl hazırlığı Yeni yıl insana daima biraz yeni ümitler, neş'e, bir yenilik arzusu getirir.. Her memlekette âdet olmuş- tur: Yeni yıla girerken birbirlerini sevenler birbirlerine — küçük hediye- ler, hatıralar alırlar. İnsanların bir- birlerini düşünmeye sebep olan her vesile gibi, bu âdet te erüzel bir âdet- tir ve ahbaplar, arkadaşlar arasında, ailede bir saadet fırsatı hazırladığı i- çin mühimdir. Eski yılın son günlerin- de dükkânlar dolup taşar, gözler me- rakla, vitrinlerdeki etiketler üzerinde münasip bir rakkam arar. Aksi gibi inşanın her beğendiği ya çok pahalı- dır, ya satılmış, bitmiştir. Birçok he- diyeleri hep bir arada almak zarure- ti ise bazan üzücüdür. Çünkü gönlün istediğini bütçe kaldırmaz; bütçenin kaldırdığım ise çok zaman gonul kal- dıramaz. Yapılacak en münasip şey yılbaşı hediyelerini son günleri bek- lemeden alıp saklamaktır. Hele bun- ları aylarca evvel peyderpey alıp sıkı sıkı muhafaza etmek hem çok akıllı- ca bir iştir, hem de çok buyuk bir zevktir. Böylece herkese en münasip hediyeyi en ucuz fiata arıyarak, dü- şünerek, sev ve k kabil ola- caktır. Yılbaşı hedıyelerının de dıger hediyeler gibi pahalı değil, fakat işe yarar, makbule geçer bir hediye ol- ması şarttır. Hediyenin birinci vasfı, düşünülmüş - olmaktır ve sırf yasa savmak için yapılan hediyelerin hiç- bir kıymeti yoktur. Kitap meraklısı bir dosta arayıp bulamadığı kitabı, eski dahi olsa, itina ve zevkle, ciltletip |N vermek ne kadar hoşa gidecektir. Bir başkası belki pul koleksiyonuna yapılacak bir ilâveden, bir plâktan, ender bulunan bir şişe içkiden, guzel bir kokudan hoşlanacaktır. Hediye herkesin zevkine, tarzına, ihtiyacına cevap verecek — şekilde duşunulurse iki- misli bir kiıymet kazanacaktır.. İşte bunun içindir ki son günlerde Ankara vitrinlerinde bir canlılık, bir yenilik göze çarpmaktadır. Mag za sahipleri, - terlikçiden oyuncakçıya pastacıdan mücevherciye kadar faa liyet içindedir. Adil Handaki. Turk Sanatlarını, Tanıtma Derneğinin, ça- lışkan hanımları ise, bir arkadaşları- nı Anadoluya göndermiş bulunmakta- dırlar. Oradan toplanan guzel ve ince türk elişleri yılbaşı için en güzel hedıyelerı teşkil edecek, hem hedi- yeyi alanı, hem de köy odasında bun- İarı emekle hazırlayarak satan çok ince zevkli türk köylüsünü sevindi- recektir, Ucuz hediyelikler ürk Elsanatlarını Tanıtma Der- neğinin Anadolunun muhtelif kö- şelerinden getirttiği hediyelikler ara- sında en çok hoşa gidenler çok zarif ve ucuz, gümüş kolyeler, bilezikler, küpe ve yüzüklerdir. Üzerinde kocaman bir nazar bon- cuğu bulunan gümüş zincirli modern bir bilezik bir genç kızı ne kadar sevindirecektir. Bu bileziklerin fiatı ise yalnız 690 kuruştur. Hele Ante- bin tanesi 170 kuruşa satılan sallan- tılı gümüş yüzükleri çift olarak kul- lanıldığı zaman ne kadar değişik durmaktadır. Gene Antebin "Fatma- nın eli" ismini taşıyan kolyesi düm- Elsanatları Tanıtma Derneğinin satış magazasından görünüş Kadınlarımızın göz nuru — değerlendiriliyor AKİS, 8 ARALIK 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: