20 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

20 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

milletvekili, sıfatıyla yerini muha- faza miş, üstelik partisinin Meclıs Grubunun Başkan Vekilliğine Nüvit Yetkin ile beraber getirilmiştir. .O tarihte Server Somuncuoglu gibi bir iktisatçının C. lis Grubun- da kalmış olması buyuk memnun- luk uyandırmıştır. Zira başta Faik Ahmet Barutçu ve Cahit Zamangil, gibi en kıymetli elemanlarım kayb den C.H.P. Grubu hakıkaten perışan manzara arzediyorı r So- muncuoğlunun mevcudıyetı bır ümit kaynagı teşkil ediyordu. FFakat bu kaynağın harareti C. H. P. lileri il- uddet ısıtmamıştır Zira 1954 seçimlerini onra en selahıyetlı unsurlarından birının sesiyle Demokrasıye paydos!" parolasını Ve— re P. iktidarı gözüne -hakika- garıp tecelli- 1950 . 54 arasında birbırlerıy hiç uyuşamıyan iki genç polıtıkacıyı i er uoğlunu kestırmıştır I- kı polıtıkacıdan Server Somuncuoğ- lu daha evvel yelkenlerı suya indir- miştir. Hem de hiç beklenilmedik bir sırada.. AKİS'e "Diplomalı ay- dınlardan ön plâna gelmek şansım bulmuşların çoğu menfaatleri uğru- na fikir, kanaat ve taraf değiştiri- yorlar" cümlesini ihtiva eden unu- tulmaz "Yeni merhaleyi bekliyoruz" başlıklı yazıyı yazdıktan sadece bir ay sonra r Somuncuoğlu P. den, İktidarın arzusu üzerine, gü— rültülü bir şekilde istifa — etmiştir AKİS 26 Haziran 1954 tarihini ta- şıyan sayisında bu istifayı şöyle i- zah ediyordu: "Server Somuncuoğlu ticaret yapar ve muvaffak bir ta- cirdir. Son zamanlarda bir çok güç- lükle karşı karşıya bırakılmıştır. Ortağı olan bir Yunanlı tacir döviz kaçakçılığı yaptığı iddiası ile hudut haricine çıkarılmıştır. Halbuki şir- ketin işlerini asıl tedvir eden o idi. Bu, Somuncuoğlunun bütün 1 vasiyet ve mevkiini sarsmıştır". İ- şin asıl eğlenceli tarafı, Somuncu- oğlu bir müddet "müstakil" etiketi altında — Hikmet Bayur ile birlikte . içraatını Mecliste savunduktan sonra İktidar saflarına katılmıştır. Bu arada sayın Cavuris de iadei iti- bar ederek Türkiye hudutları dahi- line gırmıştır Sn insaflı "Somuncuoğlu dostla— ri" genç polıtıkacının C. H. P. den ayrılmasını eh, kabul etmişlerdir. Fakat 1954'ten sonra, yani o tarih- lerde Samet Ağaoğlunun bile anti- demokratik bulduğu kanunların ka- safdilleri başyazarı- * sü- kında hayal besleyen bazı dahi -meselâ bizim ratle ayiltmıştır. n genç üÜstad a, hele Bakan olduktan sonra, ayı- lanlara hak vermek için elinden ge- leni yapmış ve "Göktürk II" ünva- nım bileğinin hakkıyla kazanmıştır. Adalet tarihi Hüseyin Avni Göktürk AKİS, 20 EYLÜL 1958 Abdi İpekçi Mesleğin kefareti ismini nasıl unutmayacaksa. Basın tarihi de Somuncuoğlu adım ebedi- yen hatırlayacaktır Hakikaten Ser- ver Somuncuoğlu, bir dine yeni ka- tılanların eskı saliklerden de mufrit oldukları prensibinin doğruluğunu ispat etmek Vazifesini sırtlamışcası— na "basına baskı" — politikasının | numaralı şampiyonu haline gelmiş- tir. Osman Karaca Ne için ? YURTTA OLUP BİTENLER Adliye koridorları geçen hafta "basına baskı F polıtıkası Basın - Yayın Tu— rizm Bakanın dı. Server Somuncuoğlu ideal arka— sahne oldu. Basın Kanununun tat- bikatı bir kere daha görülmemiş bir şıddetle yürürlüğe kondu. Türkiye- ilk defa olarak -1950 den b na, muayyen bir haberden gazetecıler aleyhine kitle e dâvalar açıldı. Dokuz gazeteci bir- den, sırasıyla imtiyaz sahipleri, ya- müdürleri ve muhabirleri -Milliyetten — Er- Abdi İpekçi ve Nedret Selçuker; — Hürriyetten Hal- dun Simayi, Tahsin Öztin ve Ul- vi Okar; Akşamdan Müâlik Yolâç, 'Osmi Kara ve Y Tunç- ol,— "hükümete karşı fiili bir ha- reketin — başlam üzere — olduğu hissini vererek, ammenin telâş ve anını mucip neşriyat yapmak" 1ddıası ile Toplu Basin Mahkemesi önüne çıkarıldılar. Savcının İddiası- na göre üç muhabir, 3 Ağustos 1958 e, C. H. P. Kasımpaşa İlçe Kongre- sinde, Şemsettin -Günaltay ile Ka— sım Gülekin konuşmalarım — kast tahrif etmişlerdi. Dr; Gedikin ektıgi tohumlarla ihtilâl psikozu içinde 0- lan basın savcıları en fazl Gulekın, Nuri ysal v Prens Abdulıllahın hal edılmesı ila neticelenen hâdiseden bahsetmesine takılmışlardı. Basın savcısının dokuz gazeteciye sorduğ yazılı olarak elinde hazır bulunan— suallerden en " mühimi şru bir genel — seçimle ıktıdara gelen ve icraatı memleket- çe tasvip edilen hükümetimize kar— ima yolu ile dahi olsa..." tarzın da başlıyanı oldu. Zaten son gunler— de gerek basın savcıları, gerek diğer idareciler hemen her teşebbüs ve yazıda bir ihtilââ kokusu hissetmeği adeta vazife haline getirmişlerdi. Ancak, bir zahmet edip de 4 A- ğustos tarihli Milliyet, — Akşam ve Hürriyet gazetelerini tetkik edenler, basın savcısının ' dâva; açmadan önce bahis mevzuu haberlerı bir de- fa olsun okuyup okumadığını cid- den pek merak ettıler Zira her üç "Günaltay şunları söy- 1kı nokta üst üs- te konmuş, tırnak açılıp tire çekil- ; “Güle'k şunları söylemiştir" nilmiş, iki nokta üst üste konmuş, tırnak açılıp tire çekilmişti. Konuş- maları karıştırıp, kasden tahrif et- me iddiasının nereden çıkarıldıgım anlamak için insanın hakikaten is- tanbulda basın savcısı olması lâzim- dı. Sanıklar iddiaları — reddettiler. Yazıların objektif haber alma mahi- yetinde olduğunu ileri sürdüler. Ken- diliklerinden tek satır bile ilâve et- mediklerini gosterdıler Üstelik mu- denilmiş,

Bu sayıdan diğer sayfalar: