27 Ocak 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

27 Ocak 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Niçin 1960 Bir Mülakat da İki hafta evvel bu sütunlarda, C. H. P. den ayrılan ve bunun müj- desini telgrafla Başbakana veren bir genç aydının hareket tarzının izahını kendi ağzından hatta kendi kaleminden -zira Dr. Cazip Sümer Jikirlerinin büyük kısmını bizzat hazırlayarak bize yazılı şekilde gön- dermek Tütfunda bulunmuştur- AKİIS okuyucularına aksettirdik. Böy- lece Dr. Sümer 1960 da insanların niçin C. H. P. den ayrıldıkları ve Baş- bakan Menderese hangi sebeplerle radyolarda okunan meşhur telgraf- ları çektikleri bahsinde mükemmel fikir verdi. Bu hafta 1960 da insanların neden C.H.P. saflarına katıldıkları sualinin cevabını "İstanbullun Sevilen Adamı" Orhan Eyüboğlunun ağ- zından alacaksınız. Bundan kısa bir müddet önceye kadar İstanbulda Trafik Müdürlüğünü, -tıpkı, şimdi pek uzak görünen yıllarda Kemal Aygünün yaptığı gibi- büyük başarıyla ve kalp kazanarak yapan Orhan Eyüboğlu içinde bulunduğumuz senenin başında C. H. P. ye girmiştir. Kollarını derhal sıvayarak faaliyete girişen eski 6. Şube Müdürü, A_KİS 'in İstanbul muhabirine daha sözlerinin başında fikrini özetledi: "İnsan 1960 da ancak Halk Partisine girer", Sonra, kendisine has biraz Halk ağdalı üslubuyla bunun 'esbab-ı mucibe"sini anlattı. "Evvela bir hususa ifade etmek isterim. Benim C.H.P. ye girişim gelişigüzel bir hissin, bir heyecanın neticesi değildir. Bu, akıl ve idrakim, muhakeme ve mantığını işleten, memleketine hizmet arzusunu nanı- nimet gibi mukaddes tanıyan ve bu hizmetin ancak İn- kilâp esaslarını hassasiyetle muhafazayı daima en ön plana alan C. H. P. nin safları arasında bulunmakla mümkün olduğuna inanmış bir Türkün şuurlu kararı- dır. Bu, ömrünün son yıllarını bu memleket için, bu memleketin çocukları için mücadeleyi torunlarının ya- nında dinlenerek geçirmeğe tercih eden çek değerli, de- nenmiş ve inanılmış bir insana ve onun yılgınlık nedir bilmiyen mesai arkadaşlarına her Türkün mutlaka yar- dımcı kesilmesini 1960 ın 1 numaralı vazifesi saymanın neticesi olan ciddi bir harekettir. "Mücadeleleri elbette ki kumandanlar, liderler idare ederler. Hele, sonunda milletlerin mukadderatları, is- tikballeri, saadetleri bulunan mücadeleleri... Ama bu sa- vaşların neferlerini temin etmek, bizzatihi milletlerin vazifesidir. Bütün iyi niyetli insanlar bu kumandanla- rın, bu liderlerin safında biraraya gelirler, birleşirler- se zafer mutlaka kazanılır. Zaferin başka yolu yoktur. Ötekiler çalışacaklar, didinecekler, bin cefa ve tehlikeye göğüs gerecekler, siz hiçbir şey yapmayacaksınız, kü- çük parmağınızı kımıldatmayacaksınız! Bunun büyük bir haksızlık, büyük bir egoizm olduğuna görmemeye imkan mı vardır? Herkes yüke omuz verecek, herkes nasıl yarın milli nimeti müştereken paylaşacaksa bugün külfeti aynı şevkle taşıyacaktır. Bütün Kurtuluş Sa- vaşları böyle cereyan etmiştir. Demokrasi savaşımız da aynı esaslar içinde cereyan edecektir. "Bilirsiniz ki iktisatta bir Gresham kanunu vardır. Buna göre, bir yerde kuvveyi tedavüliyeyi haiz iki na- kit bulunduğu zaman bunlardan fenası iyisini piyasa- dan kovar. Onaltıncı asılda İngiltere Kraliçesi Eliza- beth'in Maliye Nazırlarından biri olan Gresham'dan çok zaman evvel, hatta Milatdan evvel de bu hadise müşa- hade edilmişti. Aristofan bir yazısında Atinalıların iyi adamları iyi para gibi kaçırdıklarından bahseder. İşte bugün memlekette bu kanunun, Gresham Kanununun her mevzuda tatbik sahası bulduğu görülüyor. Hakikati gören ve gördüğünü yazan gazeteci, vicdanının sesini dinleyen hâkim, mevzuatı her çeşit vatandaş zümresine seyyanen tatbik eden idare âmiri piyasadan kovulmak isteniyor ve kovulmaktadır. Ama aranan, istenen, mem- leketin nef'ine olan bu mudur? "Gresham kanununun bir mabadi olduğu daima or- taya çıkmıştır. İktisatta iyi para fena paranın önünden kaçtı ve fena para hakimiyeti mutlakasını kurdu mu mutlaka iktisadi düzen bozulmuş, bir muayyen müdde- tin sonunda sıkıntılar, aksaklıklar başgöstermiştir. Ce- miyetler de kendilerini mukadder akibetten kurtara- mamışlardır. Gerçi iyi para gibi iyi insanlar da, Tari- hin bir çok devrinde bazen gafletten, bazen dalâletten, AKİS, 27 OCAK 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: