13 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

13 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI ne âit bulunduğunu söyledi. Gerçi üçüncü celse bir "İtiraflar Günü Oldu ve sâdece Celâl Bayar değil, Di- laver Argun, Namık Argüç ve bil- hassa Şem'i Ergin de hakikatleri ol- duğu gibi anlattılar ama, tabii işgal ettiği makam ve D.P. iktidarındaki rolü dolayısıyla düşük Cumhurbaş- kanının anlattıkları şimdiye okadar Yassıadada duyulan en alâka çekici sözler oldu. Bayarın tek handikapı, kültürsüz- lüğü ve iptidailiğiydi. Bu yüzden mübalâğaya (kaçtı ve "erkeklik"ini fazla belli etmek, jestinin altını pek kalın çizgiyle çizmek suretiyle tutu- munun uyandırdığı takdir hislerini kısmen hasara uğrattı. İkide bir "Ta- rihte bir şey gizli kalmasın", "bana zarar verecek de olsa hakikati söy- leyeceğim", o "doğru bulunduğu için itiraf ediyorum ki...", "teyit ederler- se, yazılanların doğruluğunu virgü- lüne kadar kabul ederim", "maiyeti- min hareketlerinde ne suç varsa, bu- nun cezasını yüklenmeye hazırım" tarzındaki formülleri kullanmak hatasını işlememiş bulun- saydı şüphesiz jesti kendisine (oçok daha fazla sükse sağlayacaktı. Buna rağmen, bir defa daha bir insanın ne derecelere düşebileceğinin canlı mi- salini atırlamıyo- rum", "öyle şey olmadı'larıyla veren ziyadesiyle, Adnan Menderesin yanında Bayar bir yıldız gibi parladı. Böylece, Yassıa da duruşmalarının başından beri Ba- yarla Menderesin değişik istikamette gelişen prestijleri, kendi o yollarında bir adım daha ilerledi. Bayannki bi- raz daha yükseldi, Menderesinki bi- raz daha alçaldı. O akşam ve onu ta- kip eden akşam Yassıada saatini din leyen milyonlarca insan D.P. iktida- rının hakiki ruhunun kim olduğunu anlamakla beraber bir sualin oceva- bım da derin derin düşünmekten ken- dilerini alamadılar: Menderes deni- len adam bu mudur ve bu adam mı dörtyüz kişilik D.P. Grubuyla, birlik- te milletin bir kısmım peşinde sürük- lemeye muvaffak olmuş, kendini on- lara üstün insan olarak tanıtmış- tır? İlk kılıç şakırtıları Celse açıldığı zaman, saat dokuz- buçuğu biraz geçmişti. Dinleyi ciler gibi sanıklar da kalabalık Ool- duklarından herkesin yerine oyerleş- mesi oldukça uzun zaman aldı. Kafi- lenin başım, mutad veçhile Celâl Bayar çekiyordu. Düşük Cumhur başkanı pek şık ve yeni bir bej trenç- kot giymişti. Başında yeşil şapkası, ellerinde (oOkürklü eldivenleri (o vardı. Salonun kapısında bunları çıkarıp eline aldı ve içeriye öyle girdi. Üze- rinde lacivert elbisesi vardı. o Arka- Bir Mülakat Gür yeli sert hatlı yakışıklı tarafından AKİS muhabirine vee sından, lacivert trençkotuyla Adnan Menderes geliyor, onu zayıflamış, süzgün, saçları biraz daha beyazlaş- mtf, çehresinde bıyıklan yabancı du- ran Ethem Menderes takip ediyordu. Dinleyiciler arasında bulunan Bayan Erkmen ve Bayan Kırdar eşleri Hay- reddin Erkmenle Lütfi Kırdarı se- lamladılar. Menderesin Bakanları, protokoldeki sıralarına göre sandal- yalara yerleştiler. Ama salonda asıl sevinci, Divan üyelerinin muhafızı Havacı (Yüzbaşı Halet Altınanıtın sert ayak seslerini takip etmesi evvelki dâvada yerini hukuki Selman Yörüke bırakmış, doğrusu istenilir- se o celsenin tadı pek de çıkmamış- tı. Hakimlerin başında, biraz zayıf- lamış ve yorgun görünen -rahatsız bulunuyordu- oOBaşkan Başol salona girince bir uğultu dinleyici sıraların- dan yükseldi. Başkan, -avukatların yoklaması artık Fenerbahçe vapurunda yapıl- dığından- kararnamenin okunmasına devam edileceğini bildirdi. Bahis, An- kara hâdiseleriydi. . Düşük Mendere- sin 29 Nisan günü gençlere karşı nasıl davrandığı anlatılıyordu. o Baş- kan Başol bir zamanlar Türkiye Cum- huriyeti Başbakanı o sıfatım taşıyan adamı mikrofon başına çağırdı ve kararnamenin o faslında yazılanlar Başol meden örnek insan Başola sualler sordu, cevaplar aldi İşte aşağıda okuyacağınız mülakat tedir. — Meslek olarak niçin adliyeciliği seçmiş bulunu- yorsunuz ? u ka girmemde belki Ankara — Mektepte derslerin hepsini seviyordum. Huku- ukuk Fakültesinin açıl- adam oturduğu koltukta hafifçe doğruldu ve : AKİS çi fazla derine gif- Başolun AKİS e söylediklerini ihtiva etmek- veya doktorluğu tercih etmiş olacak." — Duruşmaları açarken niçin "Sanıklar bağlı olmayarak getirildiler. e devam olundu' tâbirini kullanıyorsunuz." Müdafiler hâzır. Açık olarak mış olması da âmil olmuş olalabilir. Bununla beraber ad- liyecilik ve hâkimlik mizacıma uygun..." "— Niçin oğlunuz da sizin gibi hukukçu olmadı?" — Oğlumu hukukçu yapmak istedim. Oğlumun da her bilgiye istidadı var. Benim anladığıma göre, ilk zamanlar hâkimlerin maaşı azdı. O sırada da tstanbul- da bulunuyordum. Geçim darlığının oğlumun çocuk ruhunda tesiri olmalı id, da- ha kazançlı olduğunu duyup öğrendiği mühendisliği uruşmayı acarken söylediğim birkaç cümle dirmaşmaznın, esaslı merasimine taallük eder ve söylen- mesi lâzımdır. Ama bunu, her hâkim başka türlü ifa- de eder. Meselâ, sanıkların getirildiğinin, elleri kelep- çeli olmayarak duruşmaya alındığının ve duruşmanın aleni olduğunun zabıtlara geçirilmesi lâzımdır. Ben bu- nu daha sade bir dille ifade etmeyi tercih ettim. Hatta, 'bağlı olmayarak' kanuni bir tâbirdir, Türk Ceza usu- lünün 216. maddesinde yazılıdır." AKİS, 13 ŞUBAT 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: