13 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

13 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hakkında ne diyeceğini sordu. O da- kikadan itibaren Menderes, ayak üs- tünde yalan kıvırmaya başladı. E- fendim, Gazi Terbiye Enstitüsünde talebenin bağırıp çağırdığı (o bildiril- miş, o da yanına hiç kimseyi almak- sızın, ne olup bittiğini gözleriyle gör- mek maksadiyle oraya gitmişti. Gençleri teskin etmiş, gençler ken- disini iyi karşılamışlardı. Sonra, ta- lebelere hitap etmesi düşünülmüş, hattâ mektebin konferans salonunun açtırılması için teşebbüse geçilmişti. Fakat Menderes bundan vazgeçmiş ve otomobiline atladığı gibi oradan uzaklaşmıştı. Salim Başol, aleyhte bir tezahüratın yapılıp yapılmadığı- nı sordu. Menderes, Başkanın gözleri- nin ki baka baka — Hayır, dedi. Hiç böyle bir şey Başol, meseleyi biraz deşti. Ca- nım, kalkmış talebenin arasına gir- i. Konuşmaya da niyetliydi. O i. Menderes ısrar etti. Aleyh- te hiç bir tezahür olmamış, talebeler kendisine karşı çok iyi davranmış- lardı! Ankaradan gelip duruşmaları takip edenler bıyık altından gülmek- ten kendilerini alamadılar. Mendere- sin Gazi Terbiye Enstitüsünden niçin palas pandıras kaçtığı hepsinin ma- Diyor — 27 Mayıs inkılâbını nasıl duydunuz?" — 27 Mayısı sezmiştim ve âdeta haber verilmiş- " lümuydu. Mutad "Hürriyet! Hürri- et!", "Menderes istifa!" ve "Katil!" seslerinden başka kız talebeler tem- poyla, arada sırada stadyumlarda Yükseltilen bir kelimeyi Menderesin yüzüne haykırmışlardı. Düşük Başbakan, mikrofon başı- na her gelişinde inkar adetini muha- faza etti. Hele bu 555 K macerasını anlatış şekil vardı ki, gülmemek im- kânsızdı. Sanki kendisi bir (o efsâne kahramanıydı ve görülmemiş cesaret göstermişti. Hela serinkanlılığını bir baştan ötekine muhafaza etmişti. Lehte nümayiş tertiplendiğinden ise zerrece haberi yoktu. O gün' orada belki yüz kişi aleyhinde tezahürat yapmıştı. Geri kalanların bir kısmı kayıtsız durmuştu, ötekiler ise ken- disini alkışlamışlardı. Menderes bun- ları tamamile insicamsız şekilde, kı- rık dökük ve ipsiz sapsız kelimeler- le anlattı. Başkan Başol hiç aleyhte söz sarfedilmediğine dair daha sonra yaptığı bir beyanatı hatırlattığında düşük efendinin kılı dahi kıpırdama- dı ve inkârlara devam etti. Başol sordu : " Bir Başbakan sokaklarda bu hale ser de istifa etmezse ne Za- man eder, söyler misiniz? Menderes söyledi: Canım, bunun için de istifa mı edilir? Bu bir heye- can dalgasıydı, mutlaka geçecekti. ki... gelmek isteyenlerin havalarda Ye suçlarının YASSIADA DURUŞMALARI Hem, gençler tahrik edilmişler kikat kendilerine anlatılınca mesele kapanacaktı. Ogünlerde İk- tidar seçimlere hazırlanıyordu, olmaktan hu derece korktuğu en sonda sakıt olan Menderesin leri, D.P. iktidarının hangi kafalı bu hale geldiğini bir defa daha göz- ler önüne serdi. İktidarın içyüzü Duruşma asıl heyecanlı havasım, Şem'i Erginin ve Abdullah Akerin bir dramatik kabine (toplantısında tuttukları notlara el atılmasıyla al- dı. Kabine 22 Mayıs 1960 tarihinde, yani Harp Okulu talebeleri meşhur yürüyüşlerini yaptıktan bir gün son- ra toplanmıştı. O toplantıda Apdul- lah Aker, Devlet Bakam olmasının icabı bir takım notlar almıştı. Şem'i Ergin ise sâdece merak saikiyle ko- nuşulanları mealen zaptetmişti. Baş- kan Başol, bir otakım fotokopileri gösterdi ve Erginle Akerden bunla- rın kime ait bulunduklarım sordu. Notlar. Aptullah Akerin notlarıydı. Fakat Başol. evvelâ Erginin notları- nı okuttu. Bunlar, ihtilâlden sonra, Eylül ayında eski Ulaştırma Baka- nının evinde yapılan bir aramada ele geçmişti. Şem'i Ergin o kabine top- lantısında (o Menderesin ve Bayarın sözlerini zaptetmişti. o Bunlar oku- nunca Şem'i Ergin sanık mikrofo- işledikleri öldürme ve b tetkiki ve hükme eesine uyandım. Silâh seslerini duyunca ilk işim radyo- mana kadar yu açmak oldu. Ses yoktu bidayette. Bir taraftan da balkona çıkıp bakıyordum. Sık sık radyoyu yokladım. En nihayet İstanbul Radyosu neşriyata (başlayınca Türk Silâhlı Kuvvetlerinin idareyi ele aldığını öğren- dim." "— Hayatta en hoşlandığınız şeyler nelerdir?" — Tabiatı âdeta aşk derecesinde severim. Meselâ, güneşin doğmasını, batmasını, ayın doğmasını, batma- sını sanki ilk defa görüyormuşum gibi seyre dalarım. Açık havada gezmeyi çok severim. Çocuklarla konuş- mak âdeta ilâç gibi yorgunluğumu dinlendirir. Okuma- yı da çok severim. "— Santa Maria olayı hakkında görüşleriniz?" — Bir hürriyet hareketidir. Yapanlar zarar gör- müş olabilirler. Bu, esir memleketler için hürriyet yo- lunda tipik bir harekettir." — Meslek hayatınızda sizce en enteresan dâva ko- nusu , hangisidir?" — Meselâ, İstanbulda ağır ceza reisi iken Ro- manyadan ve Bulgaristandan uçakla kaçıp Türkiyeye " " AKİS, 13 ŞUBAT 1961 böyle Ur hâdisenin bakımından enteresandı. Bu dâvalar münasebetiyle su- çun işlendiği yerin, iltica hakkının tâyin ve tesbiti yeni bir içtihada yol açmıştır." "— Yassıada saatini dinliyor musunuz?" — Yassıada saatinin devamlı dinleyicilerinden atlerinde radyolarımızın göre, Yassıada duruşmaları 13.30'dan 18'e kadar radyolarda o yayınlanırsa, dâva safhalarını daha sıhhatli ve esaslı takip etmesi sağlanmış olur. Bence bunun tatbikine hiç bir engel yoktur. Meselâ, milli bayramlarda stadyumlarda yapı- lan törenlerin radyoya verilmesi gibi." — AKİS dergisi hakkındaki düşünceleriniz neler- dir?" "— AKİS dergisi, yazı ve İrfan hayatımızda mü- him bir yer işgal etmektedir. İnsan, çıkacağı günü âde- ta sabırsızlıkla bekliyor. (o Bilhassa kapak resmine ve resimlerin altındaki yazılara hemen göz atarım."

Bu sayıdan diğer sayfalar: