13 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

13 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Duruşmaların Anatomisi Sonun Başlangıcı İkinci Dünya Harbi, bir çok tabir arasında "Sonun başlangıcı" tâbirini icat etti. Şimdi her şey göster- mektedir ki düşük İktidarın başları için sonun başlan- gıcı Yassıadada gelip çatmıştır. Bir ihtilalin meşruiye- tinin adli beratım teşkil edecek hükümler Yüksek Ada- let Divanı tarafından şu bir iki ay içinde peşpeşe verile- cek ve Türk milletinin "Suçludurlar!" dediği kimselerin suçluluk derecelerine göre cezaları bildirilecektir. Böy- lece, ihtilâl devresi üzerine perde inecek,İikinci Cum- huriyetimiz tertemiz başlayacaktır. Ama, bugünden ortaya çıkan, 27 Mayıs ihtilâlinin nasıl bir zulüm idaresine karşı yapıldığıdır. Elinde tek hükmetme vasıtası olarak Bumin Yamanoğlular, Zeki Şahinler ve Namık Argücler kalmış Menderes rejimi- nin ne derece gözü dönmüş halde bulunduğu artık gö- rülüyor. Bilhassa bitirdiğimiz haftanın sonunda Divan huzurunda bizzat sanıklar tarafından açıklanan niyet- ler, anlatılan tertipler biraz geç kalınmış olsaydı Bayar - Menderes çiftinin memleketi kana boyayacağını ispat etmiştir. Ytireklerindekl sandalya hırsına katılan suç- luluktan doğma korku iki ahbap çavuşları en basit ha- kikatleri görmez, en hainane hareketlerden kaçınmaz adamlar haline sokmuş ve ihtilâl kampana çalarak gel- diği halde kendilerini zeki, kurnaz sanan gafiller ku- laklarının dahi çınladığım duyamamışlardır. 27 Mayıs günü İhtilâl olmasaydı ne olurdu? Bu su- alin bir tek doğru cevabı vardır: İhtilâl 28 Mayıs günü olurdu. Ya, 28 Mayısta da olmasaydı? Mutlaka 29 unda olurdu. Bununla anlatılmak istenen şudur: Bayar - Men- deres çetesinin tasarladığı idare tarzına Türk milleti ka- tiyyen tahammül etmiyecekti. Tehlike, bir terör rejimi- nin memlekete hakim obuası şekilde tecelli etmemiş- tir. Bir takan kimseler, hemde devlete ve hükü- mete hakim kimseler, yani ellerinde kuvvet bulundu- ranlar terör rejimi kurabilecekleri zehabına kapılmış- lar ve kolları sıvamışlardır. 28 Nisan ile 27 Mayıs ara- sında olup bitenlerin hesabı yapılırken ortaya çıkan, kollarım bu maksatla sıvamış olanların görülmemiş so- ğukkanlılıkla, fütursuzlukla (o kardeşi kardeşe kırdırt- maktan bahsettikleri, bunun ilk işaretlerini verdikleri, emirlerini yerine getirmeye hazır bir avuç insanı da bulabildikleri gerçeğidir. Adnan Menderes, daha Başba- kanken, ihtilâlden- bahseden muhaliflerine İhtilâli ikti- darın da yapabileceğini hatırlatmaktan çekinmemiştir. Halbuki muhaliflerinin kendisine söyledikleri, fena ida- relerin Türk milleti gibi asil milletleri çileden çıkardı- ğı, bir milletin radyosundan o milletin ekseriyetine ge- ce gündüz sövülürse en sonda o radyonun o küfürbaz- ların başına geçeceğiydi. Bundan alınacak ders, te ki fena idareye son vermek, milleti daha iyi tanımak ve ona lâyık olmaya çalışmaktı. Bu ihtarı tehdit sanan Menderes ve iptidai zihniyetiyte kusur tamirini zaaf alâ- meti sayan Bayar hırçınlıklarını arttırmışlar, melanet yolunda daha büyük süratle ilerlemişlerdir. e Sadece radyo değil, dünya başlarına yıkılnıcaya kadar.. Gaf- letleri, Türk milletinin talihi dolayısıyla tasla kan dö- külmeden kendilerini Yassıadaya (o sevketmiştir. Ama başka bir muhteris takımının aynı tecrübeyi tekrarla- malarına cevaz yoktur. Sonun başlangıcı ( sırasında kalplerde merhametin değil, memleket istikbalinin ha- kim bulunması bunun için şarttır. Yassıadada, sadece Türk milletini 27 Mayıs günü ihtilâle mecbur edenler cezalandırılmayacaklardır. Yas- sıadada, bütün bir istikbalin gafillerine ihtar verilecek- tir. Seçimle gelmen iktidarda ihtilâle teşebbüs etmenin başa ne vahim şekilde dert açtığı görülmelidir ki Türk milletine, asla tahammül etmeyeceği bir idare tarzını reva gören başkası çıkmasın. Bayar ve Menderes bir bakıma talihsiz addedilebilirler. Zira arkalarına dönüp te baktıklarında kurmak İstedikleri sehpalara bizzat asıl- mış kimseler görmemişler, ibret alacak bir hâdiseyi Türk tarihinde kulamamışlardır. Halbuki bunun sebebi pek ba- sittir. Tarihinin hiç bir devresinde Demokrasiyle idare edilmemiş olan millet, Devlet ve Hükümet mefhumla- rına Demokrasilerde verilen mânalardan başka mâna vermiş, onlardan ziyadesiyle çekinmiş, otorite ile sul- tayı birbirine karıştırmıştır. Halbuki XX. asrın ikinci yarısında bu topraklar üzerinde yaşayan Atatürk nesil, hürriyetinin ölçüsünü iki adamın iki dudağı ucundan çıkacak sözle ayarlamaya yanaşmamıştır. Bayar ve Menderesin devlet adamlığı vasıflarına malik bulunma- maları bu gerçeği görmelerine mâni teşkil etmiş, "Bu millet Hükümetten korkar" teorisine yarım asırlık bir rötarla sarılmaları felâketlerine yol aşmıştır. Bundan sonra, bir başka Bayar - Menderesin, bu- günkü Bayarla Menderesin akıbetlerini düşününce aya- gım denk atması Türkiyenin menfaatidir. Bir milleti ihtilâle kadar zorlamanın cezasını, Belediye yasakları- nın cezasından şüphesiz farklı kılacağız. Farklı kılmaz- sak, küçük çapta kumarbazların dahi -Adnan Menderes gibi- diktatörlük denemelerine girişmelerini ömrümüz boyunca önleyemeyiz. Diktatörlüğü, baht işine çevir- memek lâzımdır. Türk milleti üzerinde kumar oynamak hakkı hiç kimsede kalmamalıdır. Bu, böyle denemeye bir başkam girmeyecektir mânasına gelmez. Ama hiç olmazsa oyunu oynamaya kalkışacaklar, kaybettikleri takdirde kendilerini bekleyenin ne olduğunu bilmelidir- ler. Beyazıt meydanında, e kanlı perşembe günü sade- ce bir tek gencin ölmüş bulunması Ankaradaki Spor Sarayının ağzına kadar dolu bulunduğu gece değil de, ondan yirmi dört saat sonra çöküvermesi gibi bir kader neticesidir. Yoksa, seller gibi kan da akabilir, süvari atlarının nalları çok daha fazla kimsenin alnı üstün- den geçebilir, gaz bombaları adamları boğabilir ve Zeki Şahinin tabancası daha verimli işleyebilirdi. Yassıada- da, hakimlerin huzurunda meydana çıkan gerçekler at- lattığımız tehlikenin vehametini her celse biraz daha açık şekilde gözler önüne sermektedir. O halde, yeni maceraperestlere, Bayar ve Menderesin akıbetlerinden cesaret alma fırsatı mı vereceğiz, yoksa göle girenin mutlaka «lak çıkacağı hakikatini mi hatırlatacağız. Bu sualin cevabında, (Yassıada beklenen gerçek fayda yatmaktadır. duruşmalarından AKİS, 13 ŞUBAT 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: